16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ne Biliyoruz? 10 Sosyal Antropoloji CBT 1471/29 Mayıs 2015 11 İNSANİ DEĞERLERİN EVRİMİ işaret ediyor. Üretim sistemleri, insani değerleri değiştiriyor Farklı grupların farklı ahlaki görüşlere sahip olmasının nedeni nedir? Şimdi antropologlar ve primatologlar insani değerleri şekillendiren itici gücü anlamak için kafa kafaya verip, insanoğlunun 20.000 yıl boyunca geçirmiş olduğu evreleri ve günümüz topluluklarının etnografik yapılarını irdeliyor. B iyologlar ve psikologlar tüm primatların bir çeşit ahlaki değere sahip olduğunu ileri sürüyor. Peki bu değerler niçin evrensel değil, farklı gruplar niçin farklı doğruyanlış kavramlarına inanıyor? Bilim insanlarına göre insanoğlunun yüzyıllar boyu sahip olduğu ahlaki değerler evrilmiş adaptasyonlardır. Başka bir deyişle bu adaptasyonlar sayesinde genlerini bir sonraki nesle aktarabilirler. insanlarının dar görüşlülüğü yatıyor. Yalnızca gezegenin tamamı üzerinde yaşayan halkları inceleyen bilim insanları, buzul çağının sona ermesinden bu yana aradan 20.000 yıl geçtiğini unutmuşa benziyor. Ancak bu adaptasyon fikri insanların niçin farklı doğruyanlış kavramlarına sahip olduğunu açıklamaya yetmiyor. Örneğin Kuzey Tanzanya’daki Hadza insanlarını inceleyenler, kadınların da erkekler kadar cinsel haz peşinde koşmasının normal karşılandığını görebilir. Oysa 150 Km ötedeki Nyamwezi insanları için bu, hiç de hoş karşılanmayan bir davranış şeklidir. İnsanlar biyolojik olarak benzer bir evrim sürecinden geçtiği halde kültürler arasında böyle bir farklılığın oluşmasının nedeni nedir? Bu durumda ya antropologlar yanılıyordur, ya da primatologlar. Stanford Üniversitesi’nden tarihçi ve arkeolog Ian Morris hem primatologların hem de antropologların haklı olabileceğine dikkat çekiyor. Morris’e göre bu farklığının altında yatan nedenlerin bugüne dek anlaşılmamasının temelinde, ormana bakmaktan ağaçları göremeyen bilim HERKESİN EĞRİSİ DOĞRUSU NİÇİN FARKLI? Böylece her şeyin göreceli olduğu bir kez daha anlaşılmış bulunuyor. Bundan 50.000 ile 150.000 yıl önce evrim insanların kafatasının içerisine bir kiloluk bir malzeme yerleştirdi. Beyni oluşturan 22 milyar dolayındaki nöron, bugün bizim kültür dediğimiz olgunun yaratılmasında başrolü oynadı. Kültür, insanların öğretme, taklit ve diğer aktarma yolları ile elde ettiği toplam bilgi birikimidir. Çok küçük istisnalar dışında, insanoğlu kültür sahibi olan tek hayvandır. Dolayısıyla biz insanlar, çevresel değişikliklere kültürel evrim yoluyla tepki verme becerisine sahip tek canlıyız. Başka bir deyişle yeni bir kalıba girmemiz için milyonlarca yıl evrim geçirmek için beklememize gerek kalmaz. Kültürel evrim insanın biyolojik donanımını değiştirmez; ancak adalet ve doğruluğun ne anlama geldiği konusundaki düşüncelerimizi değiştirir. KÜLTÜR SAHİBİ OLAN TEK HAYVAN koştular. Avcıtoplayıcı kabilelerin çevrelerinden elde ettiği enerji –yakıt veya yiyecek olarak çok azdı. Küçük gruplar halinde –10 kişiden fazla olmamak kaydıyla yaşıyorlardı. Bu yaşam şekli doğal olarak siyasi, ekonomik ve cinsiyete dayalı hiyerarşilerin oluşmasına uygun değildi. Buzullar eriyip çiftçilik yapma olanağı ortaya çıkınca bu koşullar değişti. Çiftçilik beraberinde bir sürü olumsuzluk getirdi. Çiftçiler avcıtoplayıcılardan daha uzun saatler çalışmak zorundaydı; daha tekdüze bir beslenme şekline geçtiler; sağlıkları bozuldu ve erken yaşta öldüler. Ancak bu dönemin avantajlarını da yabana atmamak gerekiyor. Bir kere tüketilen enerji miktarında büyük artış oldu. Arkeolog Ian Morris’in hesaplamalarına göre MÖ 10.000 ile 4.000 yılları arasında kişi başına tüketilen enerji miktarı iki misline çıktı. Böylece bir insanın günlük kalori miktarı 10.000 kilokaloriye ulaştı. Oysa avcıtoplayıcı bireylerinki günde 5.000 kilokalori civarındaydı. MÖ 1’de bir kişinin tükettiği kalori günde 30.000 kilokaloriye çıktı. MÖ 10.000 dolaylarında dünyada çiftçi yoktu; yaklaşık 5 milyon avcıtoplayıcı vardı. Oysa MÖ 1’de dünyada 250 milyon köylü yaşıyordu ve bunlar hayatta kalan bir avuç avcıtoplayıcıyı yaşamak istemedikleri topraklara sürmüşlerdi. mik eşitsizlik giderek azalıyor. 1970’lere gelindiğinde OECD ülkelerinde ortalama Gini katsayısı (vergiden sonra) 0.26 idi. Bu oran avcıtoplayıcı döneme yakındır. Bu tarihten sonra Gini puanları yükselişe geçse de 2010’larda çiftçi toplumların ortalamasının altında kalmaya devam ediyor. 1800’lerden sonra hiyerarşiler de yataylaşmaya başladı. Bunun nedeni fosilyakıt ekonomi HİYERARŞİDE AZALMA lerinin zengin enerji kaynaklarını mal ve hizmete dönüştürmesidir. Ne var ki bu sonsuz miktardaki mal ve hizmetler tüketiciler olmazsa hiçbir işe yaramaz. Sonuçta ekonomilerin zengin bir orta sınıfa ihtiyacı vardır. Ayrıca bu orta sınıfın okumuşu ve özgür düşünme hakkına sahip olması daha makbuldür. Toplumlar serbest piyasa ekonomisine doğru evrildikçe demokrasi ve liberalleşme gelişti. Bütün bunlar, herkesin hukuk önünde eşit olduğu toplumların kalkınacağı ve gelişebileceğini Tarihiten çıkartılacak dersler böylece netleşmiş oluyor: İnsani değerler biyolojik olarak evrilmiş adaptasyonlardır. Ancak bu değerlerin yorumu kültürel olarak evrim geçirmiştir. Bu da bizleri diğer hayvanlardan ayırıyor. Eğer bu doğruysa bazı sonuçların da doğru olduğunu kabul edebiliriz. Bir kere ahlak üzerinde ahkâm kesen felsefecilerin uzun zamandır her bedene uyan insani değerleri belirleme çabaları başarısızlığa mahkumdur.Aristotle köleliğin kabul edilebilir olduğunu iddia ediyordu, çünkü çiftçilik yapan bir toplumda yaşıyordu. Öte yandan 1971 yılındaki Adalet Kuramı ile tanınan felsefeci John Rowles ise köleliğin büyük bir haksızlık olduğunu savunuyordu, çünkü fosilyakıt toplumunda yaşıyordu. Bu toplum yapısında kölelik yalnızca gereksiz değil, aynı zamanda topluma zarar veren bir uygulamaydı. TARİHTEN ALINACAK DERSLER İkincisi bugün insanların savunduğu değerler de değişmeye mahkum. Son 200 yıldır dik bir hiyerarşinin kötü olduğunu savunmak yararlı bir stratejiydi; ancak enerjinin elde ediliş şekli gelecekte yine değişecek. Belki de ilerde radikal bir eşitliği savunan insanlar daha fazla ödüllendirilecek. Belki de değişikler daha dik bir hiyerarşik yapıyı ödüllendirecek. Kaldı ki gelir eşitsizliğinin 1870’lerden sonra pek çok ülkede arttığını unutmamal gerekiyor. Belki de böyle bir eşitsizlik başlangıçtır. Birkaç nesil sonra az sayıda genetik olarak değiştirilmiş, teknolojik olarak yetenekleri geliştirilmiş, yeni insanlar geride kalan tüm insanları ortadan kaldıracak; modern insanın Neanderthalleri ortadan kaldırdığı gibi..Görülüyorki insani değerler kapuçin maymunlarında görülen basit adalet duygusuna göre çok uzun bir yol kat etmiş bulunuyor…Belki de daha henüz hiçbir şey görmedik… Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 18 Nisan 2015 ÜÇ ANA DEĞERLER SİSTEMİ Morris, ahlak felsefesini primatoloji ile birleştiren üç ana sistem olduğunu ileri sürüyor: Avcıtoplayıcı topluluklarda ahlâki değerler Çiftçi topluluklarında ahlâki değerler Bu insanlar ıslâh edilmiş tohumları ekerler ve ehlileştirilmiş hayvanları işe koşarlar. Çiftçilik MÖ 9500 yıllarında bugün Ortadoğu olarak bilinen bölgede yapılırdı ve MÖ 1500’lerde dünya üzerindeki verimli toprakların tümü üzerine yayılmıştı. Yaklaşık 5000 yıl boyunca Dünya üzerinde hemen hemen herkes çiftçilik yapan topluluklara dahildi. Bütün bu grupların ortak paydası, herkesin eşit olduğu görüşünün artık geçerliliğini yitirmiş olmasıydı. Başka bir deyişle her birey diğerinden farklıydı. Bazıları diğerlerinden daha akıllı, daha becerikliydi; zengin ve güçlü olmayı daha fazla hak ediyorlardı. Köle sahibi olmak normal karşılanıyordu; kadınlar erkeklere, herkes de tanrıların seçtiği krallara itaat etmek zorundaydı. Çünkü bir insan, hem erkek, hem özgür hem de tanrılar tarafından seçilmiş ise tartışmasız üstün bir varlıktı. Kısaca o dönemde hiyerarşi adil bir düzen olarak algılanıyordu. Bilim insanları için çiftçi toplumları incelemek, avıtoplayıcıları incelemek kadar zordur. Ancak bu sefer sorunun kaynağı kanıt eksikliği değil; yazılı kaynakların pek çoğunun hiyerarşinin en tepesindeki erkekler tarafından kaleme alınmış olmasıdır. Toplumun en alt kademesindeki kadınlar, köleler, serfler hakkında bilgi hemen yoktu. Bu sorunun giderilmesinde de modern köylü toplumlar imdada yetişti. Etnografların elde ettiği verilere göre günümüzün kırsal bölgelerinde yaşayan köylü topluluklarında en büyük sorun “daha üstün” tabakanın ahlaki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanır. Örneğin eşini taciz eden kocaya, köylüye hakkını vermeyen derebeyine veya ağaya başkaldırı normal karşılansa bile, adaletli davranan otoriteye itaat etmek doğaldır ve bir zorunluluktur. Fosilyakıt topluluklarında ahlâki değerler İşte son 20.000 yıl boyunca tanık olduğumuz olgu da budur. Modern insanlar büyük ölçüde buzulçağı koşullarında evrildiler; sürekli olarak lezzetli meyvelerin ve göç eden hayvanların peşinde DEĞİŞEN ENERJİ TÜKETİMİ Bu noktada dünyanın en büyük kenti Roma’da bir milyon insan yaşıyordu. Kent kendisini beslemek için Akdeniz bölgesinin tümünden yiyecek temin ediyordu. Sonuçta ortaya büyük bir iş bölümü çıktı. Bu düzenin sürdürülmesi için gelişmiş bir hiyerarşi gerekiyordu. Kaçınılmaz olarak ekonomik eşitsizlik patladı. Gini katsayısı ile ifade etmek gerekirse ortalama bir avcıtoplayıcı toplumda gelir eşitliliği 0.25 (0=Herkesin geliri eşit, 1=Bir kişi herkesin gelirine sahip); ortalama bir çiftçi toplumunda 0.48 ve 18. yüzyıl Fransa’sında 0.59 idi. DEĞİŞİK TOPLUMLARDA GELİR EŞİTSİZLİĞİ Sanayi devrimi enerji tüketimini dramatik olarak arttırdı. MS 1700’lerde ortalama bir kuzeybatı Avrupalı günde 32.000 kilokalori tüketiyordu. Ancak 1900’lere gelindiğinde bu rakam neredeyse üçe katlandı ve 92.000 kilokaloriye yükseldi. Bugün ortalama bir Amerikalı günde 230.000 kilokalori yakıyor. 1800’lerde Dünya nüfusu 1 milyar iken bugün 7 milyara çıkmış bulunuyoruz. Bu enerji patlamasıyla ilgili en ilginç nokta, hiyerarşik düzenin daha da dikleşeceği yerde tam tersi bir trend izlemesidir. Bugün dünya nüfusunun % 60’ı demokrasilerde yaşıyor ve bütün bu bölgelerde kadınlar oy verebiliyor ve ekono SANAYİ DEVRİMİ İLE DEĞİŞEN DEĞERLER Bu değerler avcılık, yabani meyve toplayıcılığı ile geçinen toplumlarda yaygındır. Bundan on binlerce yıl önce insanlar karınlarını böyle doyuruyordu. Ancak bugün milyonda bir oranında insan avcıtoplayıcı şeklinde yaşıyor. Bunun yarattığı sorun şu: Arkeologlar ahlak tarihini toprak altından kazıp çıkaramadıkları için o döneme özgü ahlak anlayışını anlamak için tek çareyi bugün yaşamakta olan bir avuç avcıtoplayıcı grubu incelemekte bulmuş. Bir başka sorun da modern avcıtoplayıcıların hiç kimsenin yaşamak istemediği topraklarda yaşamak zorunda bırakılmış olması. Oysa bunların tarih öncesi kardeşleri dünyanın en verimli bölgelerinde yaşıyorlardı. Arkeologlar, tarih öncesi avcıtoplayıcılarla, modern avcıtoplayıcıları karşılaştırdığında benzerliklerin farklılıklardan daha fazla olduğunu keşfedince, avcıtoplayıcı yaşam şeklinin pek çok özelliğinin bugün korunmakta olduğu sonucunu çıkartmış bulunuyor. Avcıtoplayıcı topluluklar birbirine benzememekle birlikte, hemen hemen tümünde herkesin eşit haklara sahip olduğu görüşü yaygındır. Hiç kimse bir diğerinden zengin olamadığı gibi, siyasi açıdan da kimse diğerlerinden daha güçlü değildir. Ayrıca kadın ve erkek özgürlükler konusunda eşittir. Bu değerlere saygı göstermeyenler topluluğun tümü tarafından aşağılanır, dışlanır veya şiddete maruz kalır. Bu üçüncü ahlâki sistem diğerlerinden çarpıcı biçimde farklıdır. Bu değerlere fosilyakıtı değerleri denmesinin nedeni, kömür ve petrol tüketerek makineleri çalıştıran toplumların fosilleşmiş bitkilerin yarattığı enerji kaynağını olabildiğince sömürmeleridir. Fosilyakıt toplumu MS 1800’lü yıllarda İngiltere’de başladı ve hızla dünyaya yayıldı. Bu yeni enerji kaynağı popülerleşirken, çiftçilik yaparak geçinen toplumların değerleri yok oldu. Son yıllarda dünya çapında yapılan kamuoyu araştırmaları, siyasi, ekonomik ve toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin kimse tarafından doğru bulunmadığını ortaya koyuyor. Aşırı dik hiyerarşiler adaletin işlemediği bir toplumu işaret ederken, demokrasi, sosyalizm ve feminizm gibi kavramlara işlerlik kazandırılmaya çalışılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle