16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Son Araştırmalardan CBT 1459/6 Mart 2015 Amerikan sağlık kurumları Thogoto virüs gurubuna ait yeni bir ölümcül virüs tespit etti. Virüsün 2014’te Kansas’taki bir adamın ölümünden sorumlu olduğu düşünülüyor (Bulaşıcı Hastalıklar Kontrol Dairesi CDC). Virüs, hastanın öldüğü yer olan Kan Yeni bir katil virüs daha sas’taki “Bourbon” ilçesine göre isimlendirildi. CDC’ye göre ABD’de ilk kez bir hasta Thogoto virüsü yüzünden yaşamını yitirmiş. Bu gruptan bir virüs şimdiye kadar yedi kişide saptanmış. Thogoto virüsü tüm dünyada var. Avrupa’ya, Asya ve Avrupa’dan sivrisinekler ve keneler tarafından taşındığı sanılıyor. Bu yüzden Bourbon virüsünden korunmak için iyi bir böcek ilacı, uzun kollu giysiler ve pantolon öneriliyor. Kenelere maruz kalan elli yaşındaki Kansaslı hastada enfeksiyondan sonra baş ağrısı, ateş, halsizlik, bulantı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkmış. Ayrıca akyuvarlar ve trombosit seviyeleri de düşmüş. Bourbon virüsüne karşı bir aşı veya ilaç yok. Şimdiye kadar sadece semptomlar tedavi edilebilmiş. Antibiyotikler virüse karşı etkisiz. Bu enfeksiyonu teşhis edecek rutin testler de yok henüz. anahtarı) diye isimlendirdi. Bunların arasındaki en güçlü aday ise HARE5. Gerçi şempanze ve insandaki varyantları arasındaki kimyasal fark çok küçük ama etkileri çok farklı. İnsandaki varyantı fare embriyolarına aşılandığında, şempanzelerinkine kıyasla hem daha önce hem de daha güçlü bir şekilde etkinleşmiş. İnsandaki HARE5 çok daha fazla öncü nöronun, dolayısıyla da daha fazla sinir hücresinin oluşmasına yol açtı. Ve bunun sonucunda da beyin çok daha hızlı büyüdü. Gebeliğin sonunda farelerin beyinleri, şempanze HARE5 taşıyan farelere kıyasla ortalama yüzde 12 daha büyüktü. Tam olarak insanda her şeyden önce bilinçten ve konuşmadan sorumlu olan beyin bölgesi (neokorteks) etkilenmiş. Amerikalı bilim insanları ilk kez “genetik anahtarı” canlı bir organizmada incelemiş oldu. Bununla birlikte beynimizin niçin daha büyük olduğuyla ilgili bilmece yine de çözülmüş sayılmaz. Beyni büyüten genetik anahtar keşfedildi İnsanlar, en yakın akrabaları maymunlardan birçok yönden farklıdır. En önemli fark da daha büyük olan insan beynidir. Amerikalı bilim insanları şimdi bu farktan sorumlu bir genetik anahtar keşfetti. İnsan ve maymun arasındaki, görünüş ve davranış gibi belirgin farklılar genetik olarak belirlenmiyor. Kültür ve toplum gibi olgulardan ayrı olarak biyolojik açıdan bakıldığında genlere değil DNA’daki diğer mekanizmalara uzanırlar. Yani tam olarak genlerin etkin olup olmadığına karar veren “anahtarlar” (Enhancers) bunlar. Söz konusu anahtarlar ve diğerleri beden hücrelerinden belli başlı dokuların nasıl gelişeceklerini ayarlar. Ve bunlardan bazıları sadece insanda var. Duke Üniversitesi genetikçisi Debra Silver ve ekibi, bugüne kadar hiçbir “genetik anahtar” doğrudan doğruya beynin anatomisiyle ilişkilendirilmemişti, diyor. 100 genetik anahtar adayından sadece altısı beynin gelişimiyle ilgili genlerin yakınında yer alıyor. Araştırma ekibi bunları “humanaccelerated regulatory enhancers” (HARE) olarak (insanda görülen hızlandırılmış ayar Amerikalı bir jeolog yeni bir hipotez attı ortaya. Dünyamızın, Samanyolu’ndaki hareketi toplu ölümlere sebep olmuş olabilir. Ve bu tükenişte karanlık maddenin de payı vardı. New York Üniversitesi’nden Michael Rampino, jeolojik verilerdeki motifleri gören ilk araştırmacı da değil. Doğa tarihindeki toplu tükenişlerin yani tebeşir devrinin sonlarında dinozorları yok edenin kesinlikle evreler halinde yaşandığı biliniyor. Bu durum fosillerden anlaşılıyor. Buluntulara göre her 2630 milyon yılda birçok sayıda tür dünya sahnesinden silindi. Ve yer kabuğundaki kraterlerin dağılımı benzer evreler yansıttığı için de, bundan düzenli asteroit yağmurlarının ya da diğer gökcisimlerinin sorumlu olabileceği kabul görür. Rampino şimdi bu teoriye yeni bir bakış Dinozorlar, Karanlık Madde yüzünden mi tükendiler? sundu. Araştırmacıya göre bu motifin arkasındaki asıl tetikleyici güç, galaksimizdeki karanlık madde. Astronomların hesaplamalarına göre dünyamızın bir “galaktik yıl” için 225250 milyon yıla ihtiyacı var. Yani Samanyolu’nun merkezindeki bir devir için. Ve anlaşıldığı üzere dünyamız bu devri dalgalı hareketlerle tamamlıyor. Bu dalgalanmalar sırasında güneş sistemimiz hep biraz karanlık maddeye rastlıyor. Bu karanlık madde kütlesiyle kozmik gelgitlere neden olarak, Oort bulutundaki kuyrukluyıldızları dünyaya doğru yönlendiriyor. Rampino’nun ikinci bir teorisi daha var. Buna göre karanlık madde, dünyamızın çekirdeğiyle, parçacıkların karşılıklı olarak yok edilmesiyle (annihilasyon) bir sıcaklık tıkanıklığı yaratarak, volkanik püskürme olasılığını yükseltebiliyor (Monthly Notices of the Royal Astronomical Society). Bu hipotezdeki süreçler de jeolojik verilere göre 30 milyon yıllık evrelerle meydana gelmiş olabilir. Böyle bakıldığında her şey birbiriyle uyumluymuş gibi görünüyor ancak burada küçük bir pürüz var. Rampino’nun sözünü ettiği karanlık madde henüz kanıtlanamadı bile. Gerçi astronomların birçoğu karanlık maddenin olması gerektiği konusunda hemfikirler. nin Anadolu’da ortaya çıktığına dayanan teoriyle çelişiyor. Hint Avrupa dil ailesine aşağı yukarı 400 dil dahil ve bunlar üç milyar insan tarafından konuşulur. Araştırmacılar 2012 yılında HintAvrupa dilinin 8000 yıl kadar önce Anadolu’da doğduğunu ve daha sonra tarımla birlikte dünyaya yayıldığını gösteren kanıtlar sunmuşlardı. Yeni teoriye göre HintAvrupa dilini ilk konuşanlar Karadeniz’in ve Hazar Denizi’nin kuzeyinde yaşayan göçerlerdi. Bu teori Berkeley Üniversitesi’nden Will Chan ve ekibine ait. Araştırmacılar yaşa Bilim insanları tüm Hint Avrupa dillerinin en eski versiyonunun Rus steplerinde doğduğunu gösteren yeni ipuçlarına ulaştı. Tahminlere göre göçerler 6500 yıl önce bu dili geliştirip, Asya ve Avrupa’da yaygınlaştırdı. Fakat bu tahmin, HintAvrupa dilleri En eski dilin kökeni Orta Asya’ya mı uzanıyor? yan ve soyu tükenmiş HintAvrupa dillerine ait 200 sözcüğü karşılaştırarak, bunların zaman içindeki değişimlerine göre HintAvrupa dillerinin soyağacını çıkardı. İstatistik hesaplamaların yardımıyla da bu dil ailesinin kökenine inildi. Buna göre HintAvrupa dillerinin soyağacı 5.5006500 yıl öncesine uzanıyor. “İstatistiksel filogenetik analizimiz, HintAvrupa dillerinin Karadeniz/Hazar steplerinde doğduğunu gösteriyor” diyor Chan. Buna göre HintAvrupa dillerinin kökeni Moldavya’dan, Ukrayna’ya ve Rusya’dan Batı Kazakistan’a kadar uzanan Orta Asya stepleri olabilir. Arkeolojik buluntular o bölgelerde yaşayan göçerlerin çok erken tarihlerde aralarında hayvancılık, araba üretimi ve metal işleme gibi önemli kültür teknikleri geliştirdiklerini gösteriyor. Parmak uzunluğu ve erkek davranışları Kadın ve erkeğin elleri farklıdır. Erkek Astronomlar Mars’ta dev buhar ve duman bulutları saptadı. Gezegenin yaklaşık 250 km üzerinde genleşen bu bulutlar Mars’ta görülenlerin en büyükleri. Eldeki bilgilere göre bu esrarengiz oluşumları ne buz kristalleri, ne toz ne de kutup ışıkları oluşturabilir, diyor Bilbao Üniversitesi’nden SanchezLavega ve ekibi (Nature). Karbondioksit veya su buzu kristallerinden oluşan bildik Mars bulutları 100 km yüksekliğe kadar, tuz bulutları ise 60 km yüksekliğe kadar ulaşabiliyor. Kutup ışıklarının bugüne kadar 130 km’ye kadar yükseldikleri de bilinenler arasında. Amatör astronomlar 12 Mart 2012’de Kızıl Gezegen’in güney yarımküresindeki duman veya buhar kümelerini keşfetmişti. Sonraki on günde her Mars sabahında aynı yerde görüldülerse de akşamları görülmemişlerdi. SanchezLavega ve ekibi bu oluşumların hızla değiştikleri ve çevrimsel bir davranış sergiledikleri sonucuna varmıştı. 616 Nisan 2012’de aşağı yukarı aynı yerde benzer oluşumlar gözlemlendi; kuzeygüney ve doğubatı yönlerinde 1000 m kadar ulaşan bir genişleme ölçüldü. Ekip, uzay teleskopu Hubble’ın 17 Mayıs 1997 yılındaki bir fotoğrafında benzer bir fenomen gördü. Bu fotoğraf da 2012 yılındaki görüntülerin analizlerine dahil edilmiş. Bugüne kadar bilinen Mars atmosferindeki değişimlerin simülasyonlarıyla, SanchezLavega ve ekibi bu gözlemleri kesin bir şekilde açıklayamamıştı. En iyi açıklama 100 nanometrelik su buzu partikülleri olabilirdi ama bunun için de atmosferin bilinenden 50 derece kadar daha düşük sıcaklıkta olması gerekirdi. Göttingen MaxPlanck Güneş Sistemi Araştırmaları Enstitüsü’nden Paul Hartogh, SanchezLavega’nın görüşlerini inandırıcı buluyor ve açıklama olarak o da minik buz kristallerini tercih ediyor. Bunlar dünya atmosferinde gece ışıyan bulutlara da neden oluyorlar. Bu dev bulutlara Mars atmosferindeki yoğunluk dalgalanmaların neden olabileceği düşünülüyor. Buz parçacıklarının bu kadar yükseğe çıkabilmeleri için dikey rüzgâr hızları gerekli. Bulut formasyonları, güneş sistemimizdeki birçok gezegen ve uyduda vardır. Bunların en ünlüsü Jüpiter’deki “büyük kırmızı leke”dir. Hidrojen, helyum, amonyak, metan ve diğer maddelerden oluşan atmosfer içindeki dev bir kasırgadır bu. Mars’taki dev bulutlar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle