16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Film EleştirisiBilim CBT 1459/6 Mart 2015 3 BİLİMİN EN ÇOK TARTIŞILAN 13 TEMEL KAVRAMI Oskar alan film ve Alan Turing’in’in gerçekleri Bu yazıyı Turing’i bu filmle tanımış insanların kimi yanlışları doğru sanmaması amacıyla yazıyorum; ayrıntılardan söz edeceğim, heyecanının kaçmasını istemiyorsanız filmi izlemeden önce okumayın, benden uyarması. 9. KAVRAM: MATEMATİK Matematik kendi kendini üreten bir dile benzer Matematik, özünde barındırdığı mantık sayesinde kendi kendini üreten bir dil gibidir. En azından matematikçi Ian Steward matematiği böyle değerlendiriyor: “Tam olarak ne olduğunu bilmeden bir şeyleri yazmaya başlarsınız, derken o dil size bazı önerilerde bulunur.” “Matematiğin temel ilkeleri üzerinde uzmanlaştığınız zaman, sporcuların tanımıyla hızla ‘topa girersiniz” diye konuşan Steward, “Derken işi kaparsınız ve o hızla yola devam edersiniz” diyor. Eğer sizde böyle bir matematik dürtüsü yoksa ne olur? Matematikçi Alex Bellos matematiğin yalnızca bir yetenek olduğu iddiasını kabul etmiyor: “Herhangi bir konuda ustalaşmak için onlarca yıla ihtiyaç vardır. İnsanların matematiği anlamamalarının bir nedeni de yeterince zaman ayıramamalarıdır. Zaten matematiğin kolay olmadığını kabul etmek gerekir.” Prof. Dr. Cem Say [email protected] B Filmin başındaki mülakat sahnesinde Turing Almanca bilmediğini söylüyor. Bu doğru değil. Gerçek Turing’in Almanca ilgisayar biliminin babası, yapay eğitimi gördüğü, Almanya’ya defalarca zekânın kurucusu, çok yönlü mate gittiği, Almanca makaleleri matematikçi matik dehası Alan Turing’in yaşamı arkadaşlarıyla değiştokuş ettiği bilininı konu alan “The Imitation Game” filmi yor. Zaten matematiğe en büyük katkısı bu yılki Oscar töreninde “En İyi Uyarla olan “Karar Problemi”ne ilişkin eserini ma Senaryo” dalında senaristi Graham yazabilmek için Hilbert ve Gödel’i okuMoore’a ödül kazandırdı. Moore’un muş olması gerekiyor. Senaryoya bu ekesas aldığı ünlü biyografiyi de okumuş lemenin yapılmasının filme bir getirisi de bir Turing meraklısı olarak filmi izledim. olmamış bana sorarsanız. Bu yazıyı Turing’i bu filmle tanımış insanFilmde Turing düşman şifresini kırların kimi yanlışları doğru sanmaması mak için kendi başına (ilk aşkının adını amacıyla yazıyorum; ayrıntılardan söz koyduğu) bir makine inşa ediyor, uzun edeceğim, heyecanının kaçmasını iste bir süre iş arkadaşlarını dışlayarak çalışmiyorsanız filmi izlemeden önce okuma tıktan sonra nişanlısının sayesinde biraz sosyalleşiyor, böyle bir sosyalleşme anında da Alman mesajlarının tümünde geçen ortak metinlerden yararlanmayı akıl edip şifre çözme yöntemini hızlandırmayı başarıyor. Gerçek hayatta Turing’in şifre kırıcıların merkezi Bletchley’deki ekipten kendini yalıtmaAlan Turing’i canlandıran aktör Benedict Cumberbatch ve Alan sı söz konusu deTuring’in gençliği ğil, şifreyi çözmeyi yın, benden uyarması. başaran makinede büyük katkı onun Sinemadan çıktığımda “keşke işin ama tek başına değil, ne bu makinenin gerçeğini bilmeseydim, o zaman filmi ne de hayatı boyunca yaptığı herhangi çok daha fazla beğenebilirdim” diye bir makinenin adı “Christopher” değil, düşünüyordum. Bir kurgu eserinin ger ve o “şifreli mesajlarda geçen standart çek olaylara dayalı olsa bile tarihi de ortak metin” numarası zaten çok eskiden tayları birebir içermesini beklememek beri biliniyor ve başarının kapısını açan gerektiğini biliyorum. Ama Moore’un anahtar değil. bu eserinde bilinen gerçeklik üzerinde Filmin Turing’in hatırası açısından yaptığı değişiklikler yaşamı anlatılan en sakıncalı kısımlarından birinde Alan adama haksızlıklar içermekle kalmıyor, Bletchley’deki bir çalışma arkadaşının gerçek öykünün büyüsünü de azaltıyor casus olduğunu öğreniyor, ama o kişikanımca. nin “eşcinsel olduğunu açıklarım” şantaTuring filmde adeta otistik, en basit jı yüzünden susuyor. Gerçek hayatta o insanî ilişkilerinde beceriksiz ve umur casus Turing’le hiç tanışmadığından bu samaz, dahası çalışma arkadaşlarına olay olmuyor, ama daha önemlisi, film saygısız bir “robotsu dâhi” olarak göste bu sahnede (ve evindeki hırsızlıkla ilgili riliyor. Gerçek Turing’inse fazla zekâya olanda) Alan Turing’in eşcinsel olduğubağlanabilecek türden tuhaflıkları olan nu açıklamaktan (devlet sırlarının yabanama okul ve iş arkadaşları tarafından cıların eline geçmesine göz yumacak kasevilen, dağınık ama hoş ve sevecen bir dar) korktuğu izlenimini veriyor ki bu hiç insan olduğu anlaşılıyor. doğru değil. Eşcinsellik o dönemde suç olduğundan polise söylemeye can atmasa da gerçek Turing, durumunu birçok arkadaşına ve nişanlısına söylüyor, evindeki hırsızlığı örtbas etmeye çalışmak bir yana kendisi ihbar ediyor, polisçe sorulduğunda da eşcinselliğini gizlemiyor. Gerçek Turing yalanı sevmeyen birisi, ve bu yüzden hüküm giyiyor. Filmin kilit sahnelerinden biri, sorgu odasında meraklı komiserle Turing’in yaptığı konuşma. Tümüyle senaristin icadı olan bu konuşmada Alan herkesten gizlemekle yükümlü olduğu 2. Dünya Savaşı sırlarını anlatmakla kalmıyor (olacak iş değil), ünlü “Turing Testi”ni ortaya attığı makalenin başlığının “The Imitation Game” (“Taklit Oyunu”) olduğunu da söylüyor, oysa bu makalenin bölümlerinden birinin başlığı sadece. Bu arada “Imitation Game”i Türkçeye “Yapay Oyun” diye çevirmek nasıl bir beceridir, anlayan beri gelsin. Gerçek hayatta eşcinselliğini sözümona tedavi etmek için hormon işkencesine başlandıktan sonra eski nişanlısı Alan’ı ziyaret etmemiş. Zaten Turing o kimyasallar yüzünden filmde gösterildiği gibi bir enkaz haline filan da gelmemiş, çalışmalarını sürdürmüş. Filmin sonunda Turing’in intihar ettiği söyleniyor. Burada bir sorun yok, çünkü genel inanış bu. Ama Alan’ın ölümünde de filmin işlemeyerek fırsat kaçırdığı bir bilmece daha var: Örneğin annesi, yanında siyanüre bulanmış ve ısırılmış bir elmayla ölü bulunan Turing’in kimya deneylerinden sonra ortalığı toparlayıp temizleme huyu olmaması yüzünden kaza sonucu öldüğüne inanıyor. Sevgili Orhan Bursalı’nın Turing’in eşcinsel köstebeklerin Sovyetler’e bilgi sızdırmasından kaygılanan İngiliz istihbaratınca öldürüldüğü tezini de unutmayalım. Film son yazılarında iki hata daha yapıyor: “Enigma üzerindeki çalışmalar 50 yıldan fazla gizli tutuldu” diyor, oysa senaristin uyarladı diye Oscar aldığı “Alan Turing: The Enigma” adlı kitabın 1983’te çıktığını bilmemesi mümkün değil. “Bilim adamlarının ‘Turing makineleri’ dediği şeylere bugün ‘bilgisayar’ diyoruz” lafıysa bir şeyin kendisiyle matematiksel modelini aynı sanmaktan kaynaklanan bir hata. Problemi çizerek anlamak en doğru yoldur. Örnek olarak negatif sayıları ele alalım. 5 koyunu zihninizde canlandırmak kolaydır, ancak eksi 5 koyunu nasıl canlandıracaksınız? “Eksi 5 koyunu hayal edemezsiniz, dolayısıyla bu problemi etraflıca anlayamazsınız” diye konuşan Bellos, “Yalnızca varolan sayıları tek bir hat üzerine dizme fikri ortaya atılınca negatif sayıların nerede yer aldığı anlaşıldı” diyor. Benzer şekilde kompleks sayılar – kuantum kuramının matematiğini oluşturan iki boyutlu sayılar ancak “kompleks düzlem”in ortaya çıkmasıyla anlaşılır hale geldi. Analojiler de matematiği anlamaya yardımcı olur. Elips hakkında düşünmek sizi zorluyorsa işe daireden başlayın ve elipsi dairenin ortası basılmış hali olarak zihninizde canlandırın. Genel olarak matematik kemikleşmiş bir mantığın öğretisi olarak bilinse de, bir problemi çözmenin yolu, önce problemin kısa bir tanımına göz gezdirmekten, daha sonra da size ters gelen her şeyi atlayarak geri dönüp ayrıntılara odaklanmaktan geçer. Steward bunu şöyle anlatıyor: “Çok sayıda matematikçiye göre düşünürken katı sınırların dışına çıkma yeteneği çok önemlidir.” Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 13 Aralık 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle