26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker [email protected] 8 Gıda ve Teknoloji CBT 1457/20 Şubat 2015 BİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ŞİRKETİ: İran’da Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikası... “Science and Innovations in Iran”ın editörleri Abdol S. Soofi ve Sepehr Ghazinoory, kitapta daha çok, İran Devrimi (1979) sonrasında işbaşına gelen yönetimlerin sınaî gelişme politika ve uygulamalarının ele alındığına işaretle diyorlar ki: “Bu politikalar hükumetin ekonomide eşgüdümü sağlamadaki rolüyle ilgilidir. Ülkedeki üretim ilişkilerinde egemen unsur özel mülkiyet olduğu ve çoğu değişikliklere pazar güçleri aracılık ettiği için, ekonominin sanayileştirilmesi sürecinde hükumetin başlıca rolü de ekonomik etkinliklerin eşgüdümünde ortaya çıkan pazar tökezlemesiyle ilintili olmuştur. Ama İran ekonomisinde karşılaşılan eşgüdüm tökezlemeleri o denli yaygındır ki, dıştan bakan bir göz haklı olarak hem pazarın hem de hükumetin tökezlediğini rahatlıkla söyleyebilir.”(Giriş Bölümü, s.23) Soofi ve Sepehr Ghazinoory, hem yeni sanayileşen Doğu ve Güneydoğu Asya ülkeleri hem de İran’ın deneyimlerine bakarak, hükumetin rolünün pazarın başarım yeteneğini (performansını) güçlendirici yönde olması gerektiğini savunuyor ve diğer bölüm yazarlarının da İran’ın bilim, teknoloji ve yenilik politikalarını bu görüş açısından değerlendirdiklerini belirtiyorlar. Bu değerlendirmelere göz atıldığında şu görüşlerin paylaşıldığı görülüyor: “Son otuz yıl içinde İran’da çok sayıda bilim ve teknoloji politikası dokümanı hazırlanmıştır. Bunlar incelendiğinde, bu politikalardan bazılarının hiç uygulanmadığı; bazılarının da mevcut politika ve dokümanların tekrarından ibaret olduğu hemen göze çarpar. İran için kapsamlı bir Bilimsel Yol Haritası ancak Ayetullah Hamaney’in himaye ve rehberliğinde, 2010 yılında hazırlanmıştır. Bu modern bir bilim, teknoloji ve yenilik planıdır.”(Mehdi Goodarzi ve Soroush Ghazinoori, s.50) Politika belirleme ve uygulamadaki başarısızlıklarsa anılan müelliflerce genel olarak şu nedenlere bağlanmış: • Ülkenin, petrol gelirlerine olan aşırı bağımlılığı nedeniyle bu gelirlerdeki dalgalanmaların ülkede bilimsel ve teknolojik gelişmeyi etkiliyor olması... • Politikaları belirleyen birbirine paralel yapıların varlığı ve çatışan politikalar... • Bilim ve teknoloji politikasıyla makroekonomik politika arasındaki kopukluk... • Politikanın etkin olarak izlenip değerlendirilmemesi... • Bilim ve teknoloji politikası tasarımını destekleyecek veri derleme sistemi eksikliği... • Bilim ve teknoloji politikasında ülkede ‘bilim ve teknoloji talebi yaratılması’ meselesinin dikkate alınmaması... • Ulusal bilim ve teknoloji politikası tasarlanırken yerli ve yabancı teknoloji uzmanları arasında işbirliği yapılmasının ihmali... (M. Goodarzi ve Soroush Ghazinoori, s.534) Kitapta ulusal yenilik sistemi de irdelenmiş. Varılan sonuç şu: “Önemli bir mesele, Batı ekonomilerinin İran’a uyguladıkları müeyyideler sonucu teknoloji transferinde karşılaşılan kısıtlardır... Ama bu kısıtlar bir yandan da ülkeyi gereksindiği bilim ve teknolojiyi geliştirmek için kendi insan kaynakları ve kendi yeteneğine dayanmak konusunda teşvik edici oluyor... Asıl sıkıntı bilgiyi sanayide ekonomik faydaya dönüştürememekte... Oysa ulusal yenilik sistemlerinin can alıcı noktası iş yaratmaktır. Bu olmazsa ARGE, yenilik ve değer yaratma zinciri kopar. İran’da da olan bu... Ama İran’ın önderleri sorunun farkına vardılar; bu konuya giderek daha fazla önem vermekteler.”(A. S. Soofi ve diğerleri, s. 823) Evet, sonunda kitabı bitirdik. Sanıyorum, İran’da bilim, teknoloji ve yenilik meseleleri ile ilgili olarak söylenenlerin çoğu sizlere de pek yabancı gelmemiştir. Bir farkla, önceki söyleşimizi bitirirken de işaret etmiştim; sanki onlarda daha iyiye doğru bir gidiş var. Bizse bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete... Bıkmadınızsa yine İran! Ama bu kez konumuz salt bilim değil; bilim, teknoloji ve yenilik politika ve uygulama sonuçları... Ve bu hafta noktayı koyuyoruz. AROMSA ve evrensel başarı öyküsü Yiyecek ve içeceklerimiz içindeki aromaları, koku ve tadları üreten Aromsa dünya çapında bir şirket oldu.. Tonaj üretim açısından ilk 20 arasında. Kalite açısından dünyanın en büyük ilk 3 veya 4 şirketi ile mücadele halinde.. Bir yenilik ve ileri teknoloji şirketi. Mesela bir müşterinin isteği üzerine, içinde alkol olmayan, ama alkol tadı veren aroma üretti. Dünyada bir ilk. Rekabet artınca, ARGE’ye 50 milyon TL yatırım yaparak, ileri laboratuvarlardan oluşan 5. Fabrikasını açtı.. Orhan Bursalı A ROMSA yiyecek ve içeceklerin tadınıtuzunu ve kokusunu üreten dünya çapında şirketin adı, ve yüksek kimya mühendisi Murat Yasa da AROMSA’nın yaratıcısı.. Gofretten tutun bisküviye, çeşitli içeceklere, çaydan tutun aklınıza gelebilecek her türlü yiyecek maddesine, koku ve tad üretiyor. Dışarıdan rakipler Türkiye piyasasına üşüşmeye başlayınca, onlarla ileri teknolojilere yatırım yaparak mücadele edebileceğini gördü. Özkaynaklarından 50 milyon TL’yi 5. fabrikaya yatırdı.. Neredeyse her ay yabancı büyük aroma şirketleri ve yatırım ortaklıkları kapısını çalıyor, “satılık mı?” diye soruyor! Oysa AROMSA bir dünya şirketi! Yasa diyor ki ”Aromsa, benim için o kadar değerli ki, onu satın alacak para kasalarında yoktur..” Murat Yasa sorularımızı yanıtlıyor.. Soru: Aromsa’nın faaliyet alanını tanımlar mısınız? Yanıt: Gıda sanayine tad ve koku verici maddeler ve bu maddelerin kullanıldığı ürünlere yönelik uygulamalarla ilgili her türlü hizmeti veriyoruz.. Her türlü hizmet derken, çoğu şirkete bu tad ve kokuların kullanılacağı piyasa ürünlerinin hem ARGE’sini de yapıyor ve hem de formülasyonunu hazırlayıp veriyoruz. Soru: Biraz daha açar mısınız, neler yapıyorsunuz? Yanıt: İş ortaklarımızın isteğine uygun tad ve koku kriterlerini yakalamak için araştırmalar yapıyoruz.. Tabii bunları dünyadaki geçerli gıda kodekslerine uygun yapıyoruz. İstenen tadın analizini yapıyoruz, içerdiği molekülleri saptıyoruz ve sentezliyoruz. Mesela geçenler de Tunus’ta hizmet verdiğimiz bir firma bizden acıyı ve tatlıyı birleştiren bir içecek üretmek istedi. Ürün alkol içermesin, ama tüketici ürünü tüketirken alkol tadını ve kokusunu da alsın. böyle bir ürün aslında dünyada yok. Böyle bir ürün nasıl üretilebilinir, araştırmasını yapıyoruz, dünyada yetkili sağlık kuruluşlarının ve bağlı olduğumuz Türk Gıda Kodeksi’nce gıda sanayiinde kullanımına izin verdiği 2800 molekül var, bunlardan seçme yaparak ürüne uygun bir molekül sentezi oluşturuyoruz. Soru: Ne kadar sürüyor böyle bir araştırma ve sentezleme süreci? Yanıt: Bazen birkaç saat, bazen haftalar, aylar... Mesela bir kakao ekstresi yurtdışından alıyorduk, müşteri bizden yüzde yüz helal olmasını istedi, yurtdışında bulamadık, kimse de bize bunun üretilebileceğine dair olumlu bir yanıt veremedi, arkadaşlarıma hiç alkol kullanmadan burada yapacağız dedim. 7 ay sürdü çalışmamız ama başardık. 10 yıl boyunca ülkemizdeki bilim çevreleri bize bu tür moleküllerin burada neden üretilemeyeceğini anlattı. Sonra tanıdığım bir Yunanlı profesörü buraya getirdim, o işi başlattı, şimdi, bu ürünler Türkiye de üretilmez diyen üniversitelerden yetişmiş arkadaşlarım 250’ye yakın molekül üretiyor. Bu molekülleri kendi ihtiyacımızda kullanıyoruz. Bana ne zaman bir işin imkansız olduğundan söz etseler, onlara eğer Türkçe lugatta imkânsız diye bir kelime olsaydı Atatürk Kurtuluş Savaşını kazanamazdı diye cevap veririm. Soru: Yeni kurduğunuz laboratuvarı anlatır mısınız, rakiplerimden 10 yıl ileri geçtim derken ne kastediyorsunuz? GELECEĞİN PROJELERİNİ ARAŞTIRIYORUZ Yanıt: 1982’de bu işe maddi açıdan eksiden başladım. Ülkemizin gıda sanayiinde söz sahibi firmalar manevi açıdan büyük destek verdi. AROMSA’yı onlarla beraber yarattık. Rakiplerimiz, şirketi satın almak istedi. Ama AROMSA benim için o kadar değerli ki, hiç birinin AROMSA’yı satın alacak parayı topar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle