Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EkonomiTeknoloji CBT 1457/20 Şubat 2015 3 Ekonomik kriz, Syriza Versus Troyka Syriza’nın elini güçlendirecek gelişmelerden en temel olanlardan birisini de, İspanya’daki Podemos’un büyük bir siyasi güç olarak ortaya çıkması ve bu gelişmelerin Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılma potansiyeli... Bayram Ali Eşiyok BayramAli.Esiyok@kalkinma.com.tr G üney Avrupa ülkeleri neoliberal yeniden yapılanma politikaları ile 1980’li yıllarda tanışırken, Yunanistan bu politikalarla görece daha geç bir zamanda tanıştı. Yunanistan’da Papandreu hükümeti kamu harcamalarını önemli ölçüde artırararak, neoliberal yeniden yapılanma politikaları dışında klasik sosyal devlet politikalarını sürdürdü. Ancak Simitis ile birlikte Yunanistan, parasal birlik ve Avrobölgesi dışında kalmamak için neoliberal yeniden yapılanma politikalarını uygulamaya koymakta hiç bir sakınca duymadı. Yunanistan’ın 2002 yılında Avro bölgesine girmesi sonun başlangıcı oldu… Yunanistan’ın Avro bölgesine girmesi, Simitis’in başkanlığındaki PASOK hükümetinin Goldman and Sach Finansal yatırım şirketi ve Merkez Bankası Başkanı Papademos’un işbirliği sonucunda bütçe ve borç rakamları ile oynamaları ile gerçekleşti. Yani ortada bir sahtekarlık vardı ve nasıl olduysa AB organları bu sahteciliği görmemişti!... Avro’ya geçiş Yunanistan ekonomisi üzerinde ağır tahribatlar yarattı. Ulusal para üzerinde hükümranlık hakkını yitiren AVRO’YA GEÇİŞ: SONUN BAŞLANGICI küçülürken, 2014 yılındaki ulusal gelirin 2007 yılına göre %19.4 oranında aşındığı görülüyor. 2013 yılı baz alındığında aşınma %21 oranına yükseliyor. 2007 yılında %14.6 cari açık/GSYH oranı, ithalatın 20082014 yılında sürekli düşmesi sonucunda 2014 yılında %0.7 fazla veriyor. Yani, cari açığın küçülmesi ihracat artışından değil, ithalatın düşmesinden kaynaklanıyor. Cari dengenin fazla vermesi Yunanistan ekonomisin yaşadığı krizi ortaya koyuyor. Kriz öncesinde devletin borcu/GSYH oranı %107.2 oranında gerçekleşirken, izleyen yıllarda dramatik düzeyde artarak 2014 yılında %174.2 oranına yükseliyor. Borçların milli gelir içerisindeki payının artmasında Troyka’nın verdiği borçların etkisini belirtmek gerekiyor. Krizin ekonomide yarattığı tahribatı işsizlik oranlarında izlemek mümkün. Buna göre kriz öncesinde (2007 yılında) %8.3 olan işsizlik oranı krizle birlikte hızla artarak 2014 yılında %25.8 gibi oldukça yüksek bir orana yükseliyor. Krizin en fazla etkilediği göstergelerin başında yatırım oranları geliyor. 2007 yılında toplam yatırımların ulusal gelir içerisinde %26.7 olan payı krizle birlikte hızla aşınıyor ve 2014 yılında %13.8 oranına geriliyor. Kısaca ekonomik kriz ulusal gelirin %20’sini yok ederken, artan işsizliği, hızla artan borçları, düşen yatırımları ve aşınan ithalat nedeniyle cari açık fazlasına neden oluyor. Troyka’nın Yunanistan’ın içerisine düştüğü krizi kullanarak çok ağır koşullar ileri sürmesi kemer sıkma önlemlerinin uygulanabilir olması önündeki en temel engeldi. Nitekim kemer sıkma paketi Yunanistan’da gelişen toplumsal tepkilerin etkisiyle başarısızlığa uğruyor ve krizin derinleşmesinden başka bir sonuç doğurmuyordu. Öyle ki, 2008 krizi ile birlikte tüm göstergeleri bozulmakta olan Yunanistan ekonomisine ikinci bir darbeyi de Troyka vuruyordu. Troyka’nın borç karşılığında önerdiği kemer sıkma politikaları sonucunda ekonomideki küçülme daha da artıyor, işsizlik ve borç yükselirken toplam yatırımlar da hızla aşınıyordu (Bakınız Tablo 2). Troyka’nın birinci kurtarma paketi başarısızlığa uğrarken, 2011 yılının Temmuz ayında 130 milyar avroluk ikinci yardım paketi açılması gündeme geldi. Ancak ikinci paket de tıpkı birinci pakette olduğu gibi önderliğinde Troyka ile Syriza arasında geçecek bir mücadele… Troyka açısından, henüz başlangıç aşamasında olan ve diğer ülkelere yayılma potansiyeli bulunan (bu arda İspanya’daki Podemos’un ayak seslerinin yarattığı korku da göz önüne alındığında) Syriza’nın boğulması sermaye açısından en rasyonel strateji gibi gözüküyor. Başka bir ifadeyle, sermayenin krizde olduğu ve mücadelenin giderek şiddetlendiği bir dönemde, kapitalizmin daha da agresif politikalara yöneleceğini beklemek kapitalizmin işleyiş mekanizması ile uyumlu gözüküyor...S&P‘nin durumdan vazife çıkarıp Yunanistan’nın kredi notunu düşürmesi, ECB’nin Yunanistan tahvillerinin avro sistemi para politikası işlemlerinde teminat olarak kullanılmasına olanak veren muafiyeti kaldırması vs... sermayenin Syriza’ya karşı izleyeceği agresif politikaların öncülleri gibi... Tablo 2: Yunanistan Ekonomisinde Kriz Öncesi (2007) ve Sonrasına (20082014) İlişkin Seçilmiş Göstergeler Devlet Cari İşl. GSYH İthalat İşsizlik Borcu D. (Milyar $) Toplam Oranı /GSYH /GSYH Yatırım/ (Y. Değ.) (%) (%) (%) (Cari F.) GSYH (%) 2007 15.1 8.3 107.2 14.6 305.871 26.7 2008 1.3 7.7 112.9 15.0 343.200 24.0 2009 21.0 9.5 129.7 11.2 321.849 18.6 2010 9.3 12.5 148.3 10.3 294.771 17.5 2011 6.4 17.7 170.3 9.9 290.153 16.1 2012 15.5 24.2 157.2 2.5 248.562 13.7 2013 2.6 27.3 175.1 0.7 241.796 13.0 2014 0.6 25.8 174.2 0.7 246.397 13.8 Kaynak: IMF veri tabanı. 2014 Tahmin. neoliberal politika ögeleri içerdiğinden ve esas olarak sermayenin çıkarlarını koruyup Yunanistan halkına önemli maliyetler yüklediğinden başarısız oluyor, durgunluk ve kriz daha da ağırlaşıyor işsizlik hızla artıyordu. Troyka’nın kemer sıkma konusnundaki ısrarı toplumsal hoşnutsuzluğu artırıyor, sorunları çözemediği gibi Yunanistan ekonomisinin krizi daha da derinleşiyordu… Syriza işte bu ekonomik kriz üzerine iktidara gelecekti. Troyka’nın kemer sıkma politikalarının ve artan neoliberal saldırıların kitlelerde yarattığı hoşnutsuzluğu etkin bir siyasi çalışma programı ile birleştirererek iktidara yürüdü. 2009 seçimlerinde oyların sadece %4,6’sını alan Syriza, 2012 yılında oylarını %16,8’e ve bir ay sonra yenilenen seçimlerde de %26,9 oy alarak önemli bir başarı ortaya koyuyordu. 25 Ocak 2015 seçimlerinde de oylarını %36,4’gibi yüksek bir orana taşıyrak Yeni Demokrasi Partisi ile aralarındaki oy farkını 8.5 puan artırmıştı. Troyka’nın saldırısına karşı Syriza’nın en temel güç kaynağı ise dayandığı toplumsal taban. Dipten gelen bu hareketi daha da güçlendirmesi Syriza’nın Troyka ve genel olarak da sermaye karşısında en önemli dayanak noktası. Syriza’nın iktidara gelir gelmez işten atılan kamu işçilerini yeniden işe alması, emeklilere ve yaşlılara ilaç ve ısınma desteği vs…Toplumsal muhalefeti güçlendirmek ve genişletmek açısından önemli adımlar. Syriza’nın elini güçlendirecek gelişmelerden en temel olanlardan birisini de, İspanya’daki Podemos’un büyük bir siyasi güç olarak ortaya çıkması ve bu gelişmelerin Avrupa’nın diğer ülkelerine yayılma potansiyeli.... Syriza ve Podemos gibi hareketlerin Avrupa’da yayılması, Neoliberal küreselleşmeye karşı artan hoşnutsuzlukların zaman içerisinde Almanya önderliğindeki neoliberal politikaları dönüştürüp sosyalize etmesini beklemek gerekiyor… Syriza öncesine kadar lokal düzeyde kalan toplumsal muhalefetin (ABD’de Wall Street’i işgal et, Fransa’daki Afrika gençlerin isyanı ve Türkiye’de Gezi olayları vs) Syriza ile birlikte siyasi bir güce dönüşüp iktidara gelmesini, krizin faturasını krizi yaratanlara ödetilmesi yolunda ilk ve en önemli gelişme olarak görmek gerekiyor. İçerisine düştüğü ağır finanTablo 1: Avro Bölgesine Girişle Bozulan Cari Açık/ sal kriz sonucunda uluslararası GSYH (%) finans piyasalarında fon bul2002 2003 2004 2005 2006 2007 ma kapasitesini tümüyle yitiren Yunanistan resmi olarak yar6.5 6.6 5.9 7.6 11.3 14.6 dım isteme noktasına geliyor. Yunanistan’da yaşanan ağır finansal krizi Yunanistan’nın rekabet gücünün zayıflamakendi olanakları ile çözemeyen AB, 2010 sı sonucunda 2002 yılında %6.5 olan cari Mayıs ayında AB Komisyonu, ECB (Avrupa açık/GSYH oranı 2007 yılında %14.6 gibi Merkez Bankası) ve IMF’den oluşan bir heyüksek bir orana çıktı (Tablo 1). Avro bölyetin (Troyka’nın) üzerinde anlaştıkları 110 gesine girişle birlikte, artan sermaye girişlemilyar Avroluk bir fonu, Güney Avrupa’nın ri bütçe açıklarının düzeyinde ve ulusal geilk kurtarma paketi olarak Yunanistan’a aklir payında önemli artışlara neden oldu ve tarıyor. ekonomide ikiz açıklar denen bütçe açığını Ancak Troyka’nın borç karşılığında ve cari açığı gündeme getirdi. Böylelikle önerdiği kemersıkma önlemleri çok ağır koekonomi giderek daha da kırılgan hale şullar içeriyordu. Başka bir ifadeyle, kurtargeldi. ma paketinin ortaya koyduğu kemer sıkma önerileri tipik bir neoliberal yeniden yapıEkonomik Krizin Yarattığı Tahribat Çok lanmanın ögelerini taşıyordu. Paket mevcut Büyük: Yunanistan ekonomisine ilişkin olaücretlerin %25’e varan oranlarda düşürülrak kriz öncesi (2007 yılı) ve kriz sonrası mesini, emeklilik için gerekli yaş süresinin gelişmeleri gösteren Tablo 2 incelendiğinuzatılmasını, kamu harcamalarında radikal de, ekonomik krizin ülke ekonomisi üzekısıtlamalara gidilmesini, işsizlik ödemelerinde yarattığı tahribatı görmek mümkün. rinin düşürülmesini, esnek işgücü piyasası Ekonomi 20072013 arasında sürekli gibi neoliberal önlemlerden oluşuyordu. SYRİZA VERSUS TROYKA Yunanistan’nın geleceğini büyük ölçüde Syriza’nın Troyka’ya karşı vereceği mücadele belirleyecek gibi. Bir emperyal proje olarak AB’nin ve bu projenin hegemonik gücü konumunda bulunan Almanya’nın