Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 Son Araştırmalardan CBT 1457/20 Şubat 2015 Sporun fazlası kalp dolaşım sistemine zarar Ölçülü bir şekilde hareket bedene iyi geliyor. Koşarak spor yapanlar da ölçüyü kaçırmamalı. Danimarka’da gerçekleştirilen araştırmaya göre sadece ölçülü koşulduğunda, uzun vadede sağlığa faydası oluyor (Journal of the American College of Cardiology). Haftada bir veya en fazla iki buçuk saat koşmak en uygunu ve bunu da haftanın üç gününe dağıtılmasını öneriyorlar. Ayrıca çok hızlı koşulmamalı. den biri. Europa’nın incelenmesi için Jüpiter’in yörüngesine “Europa Clipper” isimli bir sonda gönderilecek. Sonda birkaç kez uydunun yakınından uçarak ayrıntılı incelemelerde bulunacak. Düşüncelere göre söz konusu uydu 2022 yılında, 600 milyon kilometreyi aşkın yolcuğuna başlayabilecek. Geçen yılın bütçe tasarımında, misyonun yerine getirilebilmesi için 100 milyon dolarlık bir tahminde bulunulmuştu. Karşılaştırma için, Curiosity Mars misyonunun 2,5 milyar dolar yuttuğunu hatırlatalım. Uydudaki sıcaklık hiçbir zaman 150 dereceden daha yüksek olmuyor. Yüzeyin tümü birkaç kilometre kalınlığında bir buz tabakasıyla kaplı ama bilim insanları uzun bir süredir, buzun altına 100 km derinliğinde olabilecek bir (tuzlu su) okyanusunun bulunduğunu tahmin ediyor. Eğer bu doğruysa, Jüpiter’in uydusunda dünyamıza kıyasla iki misli fazla su var demek. Ve tam da burada yaşamın izlerine olabilir. da konuşma zorluğu yaşıyor. Ancak genelde anadili kalıcı olurken, yabancı dil unutulur. Bu yüzden Çinli kadının durumu olağandışı diyor araştırmacılar. Çok sayıda inme hastasını tedavi eden Yanfang son hastasını şanslı sayıyor. Ayrıca terapinin nasıl etkiyeceğini de bilmiyoruz, belki de herhangi bir zaman sonra anadilini yeniden konuşabilir diyor Yanfang. Anadilini unuttu, ama İngilizce konuşuyor On iki yıllık araştırma çerçevesinde, koşarak spor yapan 1098 ve spor yapmayan 413 kışının verileri toplanmış. Katılımcıların tümü araştırmanın başlangıcında sağlıklıydı. Verilerin değerlendirilmesi sonucunda, aşırı spor yapanlardaki ölüm riski neredeyse spor yapmayanlardaki kadar yüksek çıkmış. En düşük ölüm riski “hafif” koşu yapanlarda kaydedilmiş. Araştırma süresince spor yapanlar arasında 28 kişi, yapmayanlar arasında ise 128 kişi yaşamını yitirmiş. Sonuçlarımız çok yorucu sporun on yıllar sonra özellikle de kalpdolaşım sistemi için sağlık risklerini beraberinde getirdiğini gösterdi diyor Kopenhag Frederiksberg Hastanesi’nden Peter Schnohr. Daha uzun yaşamak isteyenlerin haftada birkaç kez koşmaları yeterli, daha fazlası hem gereksiz hem de zararlı. 94 yaşındaki Çinli kadın Liu Jaiyu bir yıl önce inme geçirerek, hastaneye kaldırılmıştı. Aylar süren konuşma egzersizlerinden sonra basit sözcükler öğrenmiş. Birkaç haftadan bu yana ise cümleler kurmaya başladı diyor doktoru Li Yanfang. Jaiyu’nun konuşmasını ilk başta anlamayan bakıcıları, daha sonra kadının Çince değil İngilizce konuştuğunu fark etmişler. Jaiyu, kendisiyle Çince konuşulsa dahi İngilizce cevap veriyor. Konuşma merkezinin zarar gördüğünü düşünüyoruz diyor doktoru. Tahminlere göre beynindeki İngilizce ağı çok az ya da hiç hasar görmemiş. Bu da anadilini neredeyse hiç konuşamamasına rağmen niçin İngilizce konuşabildiğini açıklıyor. İnmeden sonra genellikle konuşma bozukluğu ortaya çıkar. Kimi uzmanlara göre inme hastalarının üçte biri konuşma kaybı ya Rus bilim insanları Ural dağlarının güneyinde daha önceleri bilinmeyen bir deniz hayvanı buldu. Söz konusu fosil 70 milyon yıllık bir sürüngen diye açıkladı Uljanovsk Paleontoloji Birliği başkanı Vladimir Efimov. Çok iyi korunagelmiş fosil, kemiklerin tek bir hayvana ait olduğunu gösteriyor. Montpellier Üniversitesi’nden Julien Benoit da kalıntıların yeni ve eşsiz bir türe ait olduğunu söyleyerek Rus meslektaşını destekliyor. Fosil 2012 yılında Orenburg bölgesindeki çocuklar tarafından bulunmuş ve bunun üzerine Genç Jeologlar Birliği üyeleri buluntu yerinde incelemeler yapmışlardı. Analizler, türün Tebeşir devrindeki gelişimi ve çevresi hakkında bilgiler verebilir. Rus bilim insanları yeni türe, jeoloji birliği yöneticisinin isminden esinlenerek Polycotylus sopotsko adını vermek istiyor. 70 milyon yıllık deniz sürüngeni Beyindeki sinir hücreleri bir sosyal ağın üyelerine benzer bir şekilde iletişim kuruyor. İsviçreliler, en güçlü bağların birbirine çok benzeyen az sayıda hücreler arasında oluştuğunu tespit etti. Nöronlar, her hücrede birkaç bin tane bulunan sinapslardan karmaşık bir ağ oluşturur. Fakat bu sinaptik bağlantıların hepsi aynı değil. Sadece çok azı güçlü, geriye kalanlarsa zayıftır. Sinir hücrelerinin mil yonlarca diğer si nir hücresiyle birleşerek karmaşık ağlar oluşturmalarında, belli başlı kuralların bulunup bulunmadığını öğrenmek istedik diyor Basel Üniversitesi ve College London Üniversitesi bilim insanları. Uzmanlar özellikle de primer görme korteksine odaklandı. Bu beyin kabuğu gözdeki bilgileri alarak, görsel algıya dönüştürür. Beynin bu bölgesindeki nöronlar özel görsel motiflere tepki verir. Fakat binlerce hücre birbirine bitişik olduğu için, hangi hücrelerin birbiriyle bağlantılı olduğunu bulmak zordur. Bilim insanları yüksek çözünürlüklü görüntüleme sistemi ve hassas elektriksel ölçümlerden oluşan bir kombinasyondan yararlanarak, fare beyinlerindeki, birbirleriyle bağlantılı nöronların ne şekilde organize olduklarını inceledi. Fare beynindeki oluşum, sosyal bir ağa benziyor. İnsanlar gerçi çok sayıda tanıdıkla iletişim halindeler ama yakın arkadaş çevresi çok küçüktür. Bu çevre ise en çok ortak noktamızın bulunduğu ve fikirleri bizim için önemli olan arkadaşlardır diyor Basel Üniversitesi’nden Sinir hücreleri “sosyal ağ” oluşturuyorlar NASA, Europa yolculuğuna hazırlanıyor Jüpiter’in uydusu Europa’nın üzeri adeta bir buz çölüdür. Fakat kilometrelerce kalınlıktaki buz tabakasında dev bir okyanus var, belki de yaşam. Amerikan uzay ajansı NASA Europa’da yaşama elverişli koşulların bulunup bulunmadığını öğrenmek istiyor. NASA yöneticisi Charles Bolden’a göre Europa misyonunun planı somutlaşıyor. 2016 plan bütçesi için 30 milyon dolar var planda, ama kongre tarafından onaylanması gerekiyor. Jüpiter uydusu Europa, dünyamızın dışında yaşamın var olabileceği en olası yerler Dünya Sağlık Organizasyonu’nun (WHO) tahminine göre dünya nüfusunun yaklaşık olarak üçte biri fazla kilolu. Bu açıdan bakıldığında şişmanlık çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri. Ve günden güne ortaya çıkan yeni diyetlere rağmen bu durumda neredeyse hiçbir değişiklik olmadı. Bu yüzden hastalık derecesinde şişmanlıkla mücadele edebilmek için ilaçlar üzerinde de çalışılıyor. Wyoming Üniversitesi’nden Vivek Krishnan, Baltimore’de gerçekleştirilen “Biophysical Society” konferansında sürpiz ve kolay bulunabilir bir maddeyi açıkladı: Biberin acı olmasını sağlayan kapsaisin. Araştırmacılar bu maddenin şişmanlama ve hayvanların metabolizmaları üzerindeki etkisini incelemek için bazı fareleri yağlı yemle diğerlerini hem yağlı hem de acı (yüzde 0,01oranında kapsaisin) içeren yemle besledi. Kontrol grubundaki kemirgenlere ise normal yem verildi. Ayrıca farelere özel bir spor programı da uygulandı. Bu amaçta farelerin dönen bir boru üzerinde düşmeden ne kadar süre yürüyebildikleri ölçüldü. Acılı yağlı yemle beslenenler 25 hafta sonra 11,5 gram, acısız yağlı yemle beslenenler ise 27,5 gram almışlar. Ayrıca kapsaisin verilen fareler, döner boru üzerinde yarıyarıya daha uzun süre kalmışlar. Fakat normal yemle beslenenler en sağlıklı olanlar. Kontrol grubundaki fareler sadece 4,5 gram aldı ve kapsaisin verilen farelerden biraz daha az aktiftiler. Araştırmanın ikinci aşamasında kapsaisin duyarlılığı olmayan farelerde de kapsaisinin etkisini kontrol etmişler. Bu deney hayvanlarında araştırmacılar TRPV1 olarak bilinen kapsaisin reseptörünü genetik olarak devre dışı bırakmışlar. TRPV1 aslında bir ağrı reseptörüdür ve çeşitli ağrı tetikleyicilerinin ve zararlı maddelerin algılanmasında anahtar rolü oynar. Bu deneyle TRPV1’e sahip olmayan farelerde kapsaisinin fazla kiloları engellemediği ortaya çıkmış. Anlaşıldığı üzere TRPV1 reseptörüne yapışan kapsaisin, yağların yakılmasını tetikliyor. Bedenimizde beyaz yağ hücreleri enerji depolarken, kahverengi yağ hücreleri, depolanan yağı yakan sıcaklık üreten makine görevini görür diyor Krishnan. Kapsaisin beyaz yağ dokusunu, kahverengi yağa dönüşmesi için uyarıyor. Bundan sonra bu sürecin arkasındaki mekanizmayı araştırmak istiyen bilim insanları, kapsaisin reseptörünü etkinleştiren ve şişmanlığa karşı etkili olan ilaçlar geliştirebilmeyi umuyor. Fazla kilolara karşı acı biber