24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Son Araştırmalardan CBT 1450/2 Ocak 2015 Hindistan, insanlı uzay yolculuğuna hazır rede yüzerken buldu. Liparidae familyasına ait balık beyaz ve saydam gövdeli, yüzgeçleri kanada, kuyruğu ise yılanbalığına benziyor. İlginç balık deniz dibinin hemen üzerinde çok yavaş hareket ediyor. Bir balık için şimdiye dek bilinen en derin seviye 7700 metreydi. 2008’de Liparidae familyasının başka bir temsilcisi olan Pseudoliparis amblystomopsis bulunmuştu. Derin denizler dünyanın en az araştırılan bölgesidir. Bilim, orada hangi organizmalar yaşıyor, uç yaşam koşullarına nasıl uyum sağlamışlar, tmosferden derin denizlere ne kadar CO2 ulaşıyor gibi sorulara yanıt arayacak. Çevre ajansı, yapılaşmada ve altyapı planlanmasında gürültüye daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor. Ekonomik büyüme, artan kentleşme, otoban yapımı ve endüstriyel ürünlerin artışı, Avrupa’nın “ses manzarasını” (“soundscape”) korumayı zorlaştıran faktörler diyor uzmanlar. Kuşlar fırtınaları günler öncesinden hissediyor Hindistan bir an önce bir uzay devleti olmak istiyor. İlk başta Ay’a daha sonra ise Mars’a sonda gönderdi. Şimdi de insanlı uzay yolculuğuna hazırlanıyorlar ve ilk test başarılı oldu. Hindistan, insanlı uzay yolculuğu için uzaya bir kapsül gönderdi. Modüllü bir roket Hindistan’ın güneyindeki Sriharikota uzay istasyonundan fırlatıldı. Hindistan uzay yolcuğu araştırmaları organizasyonu ISRO’nun açıklamasına göre 3735 kilo ağırlığındaki kapsül, paraşütlerle Bengal körfezine inmiş. Böylece Hintliler kendileri tarafından geliştirilen bir uzay aracıyla, insanlı uzay yolcuğuna giden yolu aralamış oldu. Hindistan, oldukça iddialı bir uzay programına sahip. Daha geçen eylül ayında Kızıl Gezegen’e bir Mars sondası bırakıldı. Son uzaya gönderilen 630 ton ağırlığındaki roket, Hindistan’ın bugüne dek uzaya fırlattığı en ağırıydı. 78 yıl içinde insanlı uzay yolculukları başlayabilir. 2017 yılında ise bir robot aracıyla Ay’a iniş programı var. Yeni uzay kapsülü aşağı yukarı bir yatak odası büyüklüğünde ve iki ila üç astronotluk yer sunuyor. Her dört Avrupalıdan biri çok fazla zarar verici çevre gürültüsünden etkileniyor. Sonuç “Avrupa’da Gürültü 2014” raporunu kısa bir süre önce yayımlayan Avrupa Çevre Ajansı’na ait. Rapora göre yaklaşık olarak 125 milyon kişi 55 desibeli aşan gürültü seviyesinde yaşıyor. Araştırmacılar bu kadar çok gürültünün hem bedensel hem de psişik etkileri olabileceğini söylüyorlar. Hatta her yıl çevre gürültüsüne bağlı 10.000 vakanın erken ölüme sebep olduğu sanılıyor. 900.000 kişide gürültüye bağlı yüksek kan basıncı teşhis edilmiş. Rapora göre hem coğrafi uzamda hem de nüfus üzerinde en etkili tehdidi trafik gürültüsü oluşturuyor. Fakat trenler, havaalanları ve endüstri de büyük gürültü kaynakları. “Çok fazla gürültü öldürebilir!” Tornadolar ultrason alanında yüzlerce, binlerce kilometre uzağa ses götürür. Bilim insanları şimdi bazı kuşların bu sesi duyabildiklerini saptadı. Bu sayede zamanında kaçarlarsa hayatta kalabiliyorlar ama bu kaçış onlara çok fazla enerjiye mal oluyor. Kaliforniya Üniversitesi’nde Henry Streby ve ekibi, bu keşfi bir rastlantı sonucu yaptı. Araştırmacılar aslında birkaç gram ağırlığındaki altın kanatlı ötleğenlerin (Vermivora chrysoptera) izleme cihazı taşıyıp taşıyamayacaklarını öğrenmek istiyordu. Fakat kuşlar Amerika’nın güneydoğu kıyısında meydana gelen dev fırtınadan bir iki gün önce henüz yeni gelmiş olmalarına rağmen, Tennessee eyaletindeki kuluçka yerlerini terk edip gitmişler. Fırtına sırasında 84 tornado sayılmış, 35 insan da yaşamını yitirmiş. Altın kanatlı ötleğenler fırtınadan kaça bilmek için beş günde en az 1.500 kilometre uçarak, nihayet Meksika körfezine ulaşmışlar. İlginç olan kuşların gelmelerinden önce fırtınayı hissetmiş olmaları diyor Streby. “Meteorolojinin, fırtınanın bölgemize doğru ilerlediğini açıklamasıyla birlikte kuşlar yine bölgeyi terk etmeye hazırdı”. O tarihte fırtına kuluçka bölgesinden 400900 m uzaktaymış. Hava basıncında, sıcaklıkta ve rüzgâr hızında henüz değişiklik başlamamış. Araştırmacılar bu yüzden hayvanların yaklaşmakta olan kötü havanın ultrasonunu duyduklarını tahmin ediyor. Meteorologlar ve fizikçiler tornado fırtınalarının kuvvetli bir ultrason ürettiklerini biliyorlardı. Binlerce kilometreye ulaşan bu 1620 hertzlik ses, insan kulağı için duyulmazdır. Fakat tam da kuşların en iyi algıladıkları frekans alanında yer alır. Amerikalı bilim insanlarına göre bu bilgi, özellikle de iklim değişimine bağlı olarak çok fazla ağır fırtınalar beklenmesi nedeniyle önem taşımakta. Ayı ve kurt gibi büyük yırtıcı hayvanlar Avrupa’da 20.yy’da iyice azalmıştı. Fakat yeni bir araştırma sürpriz bir sonuç verdi. Günümüzde Avrupa’da yeniden 17.000 boz ayı, 12.000 kurt ve 9000 kadar da vaşak yaşıyor. Tüm hayvan grupları istikrarlı hatta bazıları büyüyor bile diyor araştırmayı yöneten Petra Kaczensky (Viyana Veteriner Tıp Üniversitesi). “Bu olumlu gelişme özellikle de kurtlarda daha belirgin, tüm ülkelerde büyük bir artış söz konusu. Örneğin İtalya’da elli yıl önce sadece yüz örnek vardı ama bugün 800 kurt yaşı Büyük yırtıcıların dönüşü Mamut, Neandertal adamın besin takviyesiymiş Neandertallerin usta avcılar oldukları zaten biliniyordu. Fakat arkeozoolojik incelemelerle şimdi Neandertallerin mamut avı konusunda da becerikli olmalarına rağmen, bu dev memelinin beslenme listelerinin alt sıralarında yer aldığı ortaya çıktı. Avlanmış hayvan kalıntılarının analizi Neandertallerin büyük hayvan avlama konusunda usta ve etçil olduklarını gösteriyor. Hatta izotop analizleri de bugüne kadar mamutların yemek listesinin en üstünde yer aldığı şeklinde sonuçlanmıştı. Üç metre yüksekliğinde ve 6 ton ağırlığında olan mamutları yakalamak çok kolay değildi. Alman araştırmacı Geoff Smith mamut ve tüylü gergedanın Neandertallerin beslenme stratejilerindeki ve arazi kullanma sistemlerinde ne gibi bir rol oynadıklarını ve Neandertallerin ne sıklıkta bu hayvanları avladıklarını öğrenmeye çalışmış. Bu amaçla da ilk başta İngiltere’nin Jersey adasındaki La Cotte de St. Brelade buluntu yerindeki av kalıntılarını incelemiş. Bu sonuçlardan yola çıkarak da mamutun 300.000 – 35.000 yıl önce beslenmedeki rolünü değerlendirmiş. La Cotte de St.Brelade buluntu yeri Neandertal dünyasının en kuzeybatı kenarında yer alıyor ve o zamanki avlanma ve beslenme biçiminin anlaşılmasında anahtar rol oynamaktadır. Burada bulunan mamut kemiği yığınları başka hiçbir yerde bulunmamış. Bu yüzden eskiden Neandertallerin bütün bir mamut sürüsünü avladıkları düşünülüyordu. Ancak buluntu yerlerinde gerçekleştirilen yeni topografik incelemeler bu düşünceyi kanıtlamıyor, ama Neandertallerin uzun bir süre için La Cotte bölgesinde avlandıkları ve hayvanları burada parçaladıkları kesin gibi. Bu devire ait diğer buluntu yerlerinin aksine La Cotte’de sığır, geyik ve at kemiklerine kıyasla daha fazla mamut ve tüylü gergedan kemiği bulunmuş. Mamut kemikleri üzerinde çok sayıda kesik ve vurma izleri bulunmuş. Bunlar bu hayvanların burada parçalandığını kanıtlıyor. Neandertaller bu hayvanların beyinlerinden ve kemik iliklerinden de yararlanmışlar. Ve kemiklerin çoğu belki de bir tür “odun kömürü” elde edilmek üzere yakılmış. Sekiz bin metre derinlikte hayat var! Derin denizlerdeki canlılar çok zorlu koşullara dayanmak zorundalar. Mesela çok yüksek basınç ve ışıksız karanlık ortam gibi. Bilim insanları 2008’de 7700 metre derinlikte bir balık bulmuşlardı. Fakat Hawaiili bilimciler şimdi yepyeni bir balık türü, batı Pasifikteki Mariana Çukurluğu’nda 8143 met
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle