Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık CBT 1436/26 Eylül 2014 17 Hodgkin lenfoma tedavisinin tarihsel gelişimi Lenfoma vücudun askerleri de diyebileceğimiz lenfatik sistemden kaynaklanan bir kanser türü. Eylül ayı dünyada lenfoma ve lösemilerde farkındalık ayı olarak bilinmekte. Meme kanseri farkındalığını artırmak için kullanılan ve hemen herkes tarafından bilinen pembe kurdele gibi, lenfoma ve lösemilerde farkındalığı artırmak için de eylül ayında mor kurdele kullanılmakta. Doç. Dr. Yasemin Bölükbaşı VKV Amerikan Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü Lenfoma hangi sistemin hastalığıdır? Lenfatik sistem, enfeksiyon ve hastalıklarda mücadele etmekle görevlidir ve tüm vücuda yayılmış olan, çok ince kılcal damarlar ve belli noktalardaki toplanma alanlarından (lenf nodları) oluşur. Lenfatik damarlar genelde normal damarlarla beraber seyrederler ve görülemeyecek kadar incedir. Bu sisteme ait 2 önemli kanser türü olup, Hodgkin Dışı ve Hodgkin Lenfoma olarak 2 ana başlık altında toplanmaktadır. Amerikan Kanser Derneği’nin verilerine göre 2012 yılında dokuz binden fazla yeni tanı Hodgkin lenfoma görülmüştür. Bu hastalık, genç yaşlarda daha sık görülmesi ve yüksek oranlarda başarı ile tedavi edilmesi yani kür sağlanması nedeniyle önem taşımaktadır. Hodgkin lenfoma, vücutta özellikle büyük kan damarlarının etrafında, boyun, göğüs ortası, karın içi, kasık ve eklem birleşmelerindeki lenf düğümlerinde görülmektedir. En sık görülen belirtiler arasında boyun veya kasıkta ağrısız olarak lenf nodlarının şişmesi, sürekli yorgunluk, ateş ve gece terlemesi, açıklanamayan kilo kaybı ve kaşıntı, sayılabilir. Tedavi yaklaşımı yıllar içinde nasıl gelişmiştir? Hodgkin lenfoma, ilk olarak 1832 yılında Thomas Hodgkin tarafından, büyümüş lenf bezleri olan yedi hastada tanımlanmıştır. 1865’te ise öğrencisi olan Samuel Wilks benzer hastalarını raporlayarak bu hastalığa Hodgkin Lenfoma adını vermiştir. 1900’lü yıllarda X ışınlarının bulunmasından kısa bir süre sonra Hodgkin hastalığının radyoterapiye duyarlı olduğu bulunmuştur. 1950’de ise Ontorio Üniversitesi’nde, Dr. Vera Peters ve ekibi erken evre Hodgkin lenfomanın tek başına günlere bölünmüş yüksek dozlu radyoterapi ile tedavi edilebileceğini göstermişlerdir. Hastalığın radyoterapiyle tedavisi sonrası geri gelişler görülmesinden dolayı yeni arayışlara gidilmiştir. Bu hastalıkta etkili ilk ilaç bir tesadüf sonucu bulunmuştur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında hardal gazı kimyasal silah olarak geliştirilmiş ve kullanılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nda, bir Alman saldırısında ABD gemilerinde stoklu hardal gazının İtalya’nın Bari kasabası halkını zehirlemesiyle hardal gazının lenf hüc relerini öldürdüğü görülmüştür. Bu gözlem sonrasında ilk lenfoma ilacı nitrojen mustard geliştirilmiştir. Seneler içinde, bu ilk ilacı da içeren ve MOPP adıyla anılan dörtlü ilaç tedavisi ilk olarak güvenli ve etkin bir tedavi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ancak MOPP tedavisi sonrası yan etki olarak akut myeloid lösemi (AML) ve infertilite vakaları görülmüştür. Bu yan etkileri azaltmak için 1970 yılında ABVD (Adriamisin, bleomisin, vinblastin, dakarbazin) tedavi rejimi geliştirilmiştir. Günümüzde, hastalık önce PETBT ile evrelenir ve sonra öncelikle kemoterapi ile tedavi edilir Bazı durumlarda ise ardından radyoterapi uygulanır. Tedavi yanıtı da henüz tedavi sürerken PETBT ile tekrar değerlendirilir. Tedavi yanıtının kemoterapi kürleri arasında değerlendirilmesi, gerektiğinde ilaçların değiştirilmesi konusunda önem taşır. Birden çok ilacın bir arada kullanıldığı kemoterapi ve radyoterapi uygulamaları ile hastalıktan tamamen kurtulma oranı son on yılda yüzde 90’ları bulmuştur. Radyoterapi hastayı ve hastalığı nasıl etkilemektedir? Radyoterapi hücrelerin büyüme yeteneğini kaybetmesini sağlar ve fonksiyonu bozulan hücreler vücudumuz tarafından ortadan kaldırılır. Tümörlü hücrenin tedavisi sırasında sağlıklı hücreler de radyasyondan etkilenebilirler, ancak sağlıklı hücreler tamir yeteneklerini korumuş oldukları için radyoterapi bittikten sonra kendilerini tamir edebilirler. Tarihsel açıdan ilk tedavi yöntemi olan radyoterapide kullanılan tedavi alanları ve hedefleri, kemoterapinin etkin olarak kullanılması ile azalmıştır. Kemoterapi öncesi dönemde, radyoterapi tedavisi kimi zaman tüm lenf nodu alanlarının ışınlanmasına varan derecede yaygın olarak kullanılırdı. Kemoterapinin başarısının artmasıyla, normal dokuların radyoterapinin etkilerinden daha çok korunabilmesi ve uzun dönemde radyoterapiye bağlı yan etkileri azaltmak için geniş alanların ışınlanması kaçınılan bir tedavi yöntemi oldu. Önce hastalığın yaygınlığına bağlı olarak sadece hastalıklı lenf nodları ve bunlara komşu sağlıklı lenf nodları ve sonraları da sadece hastalıklı lenf nodlarının olduğu bölge ışınlanmaya başlandı. Günümüzde sadece içinde hastalık olan lenf nodlarına dönük radyoterapi, hastalık kontolünden ödün vermeden güvenle uygulanmaktadır. Ayrıca kullanılan radyoterapi dozları da neredeyse yarı yarıya düşmüştür ve bu da, yan etkilerin azalmasında önemli rol oynar. Kısaca, günümüzde hem tedavide kullanılan ışın dozları azalmış, hem ışınlanan alanlar azaltılmış ve hem de modern teknoloji sayesinde normal dokuların istenmeden maruz kaldığı ışın dozları çok azaltılmıştır. İleri evre veya yineleyen hastalık grubunda ise kök hücre veya kemik iliği nakline yardımcı olmak için tüm vücut ışınlanabilir. Bu yönteme ”tüm vücut radyoterapisi” denir. Kullanılan kemoterapi ilaçlarının etkinliğinin artmasıyla, bu amaçla radyoterapinin kullanılması ve radyoterapi uygulanan alanlar ve dozları azalmıştır. Radyasyonun komplikasyonları nelerdir? Radyoterapi bir bölgeye uygulanan bir kullanılan düşük radyasyon dozları nedeni ile daha az görülmektedir. Bu erken dönem yan etkiler tedavi sonuna doğru belirginleşir ve her zaman için geçicidir. Tedavi tamamlandıktan sonraki 10 gün içinde kaybolması beklenir. Uzun dönemde hayatı etkileyebilecek en önemli etkiler arasında alt karın bölgesine radyoterapi uygulanması sonucu gelişebilecek çocuk sahibi olamama, göğüs boşluğuna uygulanan radyoterapide kalp ışına maruz kalırsa uzun yıllar sonra kalp hastalıklarında artış ve yine aynı bölgede kızlarda gelişmekte olan meme dokusunun ışınlanmasına bağlı ilerleyen yıllarda kanser gelişimi riskinin artması ve tiroid bozuklukları sayılabilir. Tanı aldıktan sonra bu hastalıkla mücadelede neler yapmalıyız? Hodgkin lenfoma tanısı almak ve tedavi süreci kolay olmayabilir. Ancak bu dönemde hastalığınız ile ilgili bilgilere doktorunuza danışarak ve doktorunuzun önerdiği doğru internet adresleri üzerinden ulaşın. Bu sizin tedavi sürecinizi anlamada ve yürütmede kolaylık sağlayacaktır. Eğer İngilizce biliyorsanız bu açıdan ilk önerilebilecek adresler Amerikan Kanser Derneği “ http://www.cancer. org/cancer/hodgkindisease/index” ve `The National Cancer Institue` web siteleri olacaktır. Bu dönemde sosyal destek önemlidir. Aile ve arkadaşlar bu süreçte hastalığınızla baş etmeniz için size yardım edebilirler. Ayrıca psikolojik destek almaktan da çekinmemelisiniz. Kanser ile baş etmenin yollarını öğrenmeniz tedavi sürecine uyum sağlamanızda kolaylık sağlayabilir. Mutlaka ulaşılabilir, akılcı hedefler koymak önemlidir, tedavi süresinde yarı zamanlı çalışmak veya zamanı değerlendirmeye yardımcı aktiviteler hedef olarak seçilebilir. İyi beslenme, kısa yürüyüşler, gevşeme egzersizleri ve rahat bir ortamda bulunmak da hastalıkla mücadelenize yardımcı olacaktır. Bu tanının alınması veya tedavi süreci normal hayatın akışını durdurmamalıdır, münkün olduğunca aktif kalmaya gayret göstermelisiniz, yoga, pilates, kısa yürüyüşler zinde kalmak için önemlidir. tedavi olması nedeni ile oluşabilecek yan etkiler, uygulama bölgesi ve doza bağlı olarak değişiklik gösterir. Örneğin baş ve boyun bölgesine tedavi veriliyor ise, tedavi sonuna doğru boğazda yanma, yutkunurken takılma hissi; göğüs boşluğuna tedavi veriliyor ise, yutarken zorlanma ve ağrı; karın bölgesine veriliyor ise bulantı ya da ishal gibi farklı yan etkiler gözlenebilir. Radyoterapinin en iyi bilinen yan etkisi olan ciltte renk değişikliği ve kızarıklık ise modern teknoloji ve lenfoma tedavisinde