Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
www.iku.edu.tr BİLİM KÜLTÜR VE EĞİTİM Doğan Kuban ve ‘Mimarlık Kavramları’ Prof. Dr. Doğan Zafer Ertürk M İstanbul Kültür Üniversitesi imarlık eğitimini 60’li ve 70’li yıllarda yapanların önemli eksiği, gerekli yayınları bulamamalarıdır. Türkçe yayınlar çok sınırlıdır. İki dergi vardır. Birincisi “Arkitekt” dergisi, ikincisi ise Mimarlar Odası’nın dergisidir. Arkitekt dergisi çok sınırlı olanaklarla yayınlanır. Diğeri ise o yıllarda daha çok ülke sorunları ile ilgilenmek zorundadır. O zamanın öğrencileri “strüktür”, “konstrüksiyon”, “estetik” vb. kavramların ne olduğunu öğrenecekleri kaynaklara ulaşmada çok zorluk çekerler. O yılları yaşayan biri olarak bu zorlukları çok iyi bilenlerdenim. O yıllarda tüm bu olumsuzlukların yanında mimarlık alanında çok önemli bir olay olur. Ankara ve İstanbul dışında ilk mimarlık okulu Anadolu’nun güzel kenti Trabzon’da kurulur. Okulu bugün takdirle özlemle andığımız Aksoy’lar kurarlar. Bu yıllarda o okul sinema, tiyatro kulüpleri ile zenginleştirilen çok özel bir eğitime sahiptir. Doğal olarak bu okulun kuruluş yıllarında Doğan Kuban çok önemli katkılarda bulunur. Vapurla geldiği Trabzon’da aylarca kalır. Oranın kurucularına eğitim açısından önemli destekler verir. O yıllarda KTÜ’de mimarlık eğitimi bugün bile yakalayamadığımız çok üstün niteliklere sahiptir. Geceleri, tatil günleri tüm ekip toplanır, filmler izlenir, eğitim tartışılır, fikirler üretilir ve yaşama geçirilirdi. Bu anlamda akşamları toplantı yeri Aksoy’ların evi olurdu. Bu toplantılar gençlerin yetişmesi açısından çok önemli yer tutardı. Bu toplantıların yapıldığı mekanlar, Jacobsen’in donatıları, BangOlufsen müzik setleri ve Eames koltukları ile donatılmış olup, Mahler dinlenirken Doğan Hoca’nın unutulmaz sohbetleri ile zenginleşirdi. İşte bu toplantıların birinde Hoca “Mimarlık Kavramları” dersinin ilk kurgusunu ve gereğini anlattı. Biz çok sevinmiştik, nihayet strüktür, konstrüksiyon, estetik, güzellik, sanat ve mimarlığın temel kavramlarını daha iyi öğrenecektik. Öğrenciliğimizde bir türlü anlayamadığımız, birbirine karıştırdığımız kavramları anlayacaktık. Yığma strüktür, iskelet strüktür, asma strüktür nedir ne değildir, malzeme nedir öğrenecektik. Biz gençler çok heyecanlandık. Nihayet ilk ders saati geldi. Sınıfın en arkasında birkaç genç asistan dersleri dinledik. O yıllarda 1972 Münih Olimpiyatları için yeni bir yerleşke projesi gündemde idi ve asma strüktürün önemli ve başyapıtı niteliğinde bir örneği inşa ediliyordu. Biz de heyecanla o günler için çok yeni bir kavram olan asma strüktürü, örnekleri ile tartışma konusu yaptık. O dersin ilk kez KTÜ’de verildiğini çok az insan bilir. Doğan Hoca Karadeniz’e bakarak dersi hazırlardı. Bizde notlar tuttuk ve ders zaman içinde sayısız defa kitap halinde basıldı ve Türk Mimarlık yaşamının vazgeçilmez bir başvuru eseri oldu. Bugün bunları yazarak mimarlıkla ilgilenenlere sunmamın birkaç nedeni var. Temel neden, Anadolu’ya mimarlık eğitimini taşıyanları ve bunlar içinde belirli bir zaman yer alan Doğan Kuban’ın nasıl yer aldığını bir kez daha hatırlatmaktır. Bu temel nedene bağlı olarak Aksoy’ların yarattığı eğitim ortamının değerini vurgulamak istememizdir. Mimarlığı öğrenirken sinemayı, tiyatroyu, müziği öğrenmek, tatmak günümüzün eğitim yaklaşımı olmalıdır. “Mimarlık Kavramları” kitabının nasıl geliştiğini anlatırken, eğitimin en önemli sorunu olan Taylorizm konusuna değinmek zorundayız. Mimarlık gibi uygulamayı, sanatı, teknolojiyi barındıran bir alanın eğitimi; sanatı, mühendisliği tüm alanları kapsayan bir düzende olmalıdır. Mimarlığı, sinema, müzik, tiyatro, resim, tasarım alanlarını kapsayan ortamlarda öğrenilmesi zorunludur. 1960’lı yıllarda KTÜ’de öğrenciler “Potemkin Zırhlısı” filmini izleyerek, Mahler müziklerini dinleyerek yetişirler, onları tartışırlardı. Yaparak, yaşayarak öğrenmenin yolları aranır en azından tartışılırdı. Bu tartışmaları yaptığımız ve öğrencilerin yoğun olarak kullandığı, Doğan Kuban’ı dinlediğimiz mekânlar tam anlamıyla bir modern mimarlık müzesi niteliğindeydi. Marcel Breuer’in sandalyeleri, Mies Van Der Rohe’nin Barcelona Koltuğu, Arne Jacobsen’in konut donatıları, BangOlufsen’den çalınan Ruhi Su, Aşık Veysel ve Mahler’in müziği, duvarlarda Gustav Klimt Anadolu yaşamını betimleyen Oya Katoğlu’nun naif anlatımlı resimleriyle, bizlerinde hocası olan Ercüment Kalmık’ın eserleri ve Doğan Hocanın her kelimesi öğretici olan konuşmaları. Bize mimarlığı resimle, müzikle beraber yaşatıyordu. O yıllarda ilk defa Sergei Eisentein’in Potemkin Zırhlısı’nı işte bu ortamlarda izledik. Jagues Tati’nin “Amcam”, Vittorio De Sica’nın “Bisiklet Hırsızları” filmlerini geceler boyu tartıştık. Doğan Kuban’ın kitaplarını bir sergi nedeniyle düzenlerken bu anıları düşündüm. Bu anıların mimarlık eğitimi açısından ne önemli olduğu açıktır. Bu anılar bugün mimarlık eğitimini planlayanlar için çok öğretici yönleri vardır. Biz öğrenilecek noktaları şöyle sunabiliriz; • Mimarlık eğitim ortamının özellikleri, • Eğitimde yer alanların gençlerle ilişkileri, • Farklı alanların eğitimdeki öneminin anlaşılması, • Eğitimde fiziksel ortamın önemi Bu hususların hepsinin birkaç insanın çabasıyla gerçekleştiği bir dönem ülkemizde yaşanmıştır. Bu çabada Doğan Hoca’da önemli yer alarak, kendine düşeni yol göstererek, yeni dersler açarak yapmıştır. Bu anılar bize başka çağrışımlarda yaptırdı. Biz Anadolu’nun ilk mimarlık okulunda Bauhaus geleneğine dayanan bir eğitimi öngörüyorduk. Özetle, • Tüm sanat, bilim alanlarının aynı ortamda öğretilmesini öngörmek, • Kuram ve uygulamayı bütünleştirmek, • Yaparak öğrenmek, • Öğrenmeyi öğrenmek gibi, hususları ön planda tutuyorduk. Bu özellikleri hatırlatınca Türk Eğitim tarihinin en önemli örneği olan Köy Enstitüleri gözümüzün önüne geliyor. Tüm bu anılar, hatırlamalar şu hususu ön plana çıkarıyor. Cumhuriyet’in emekçileri, gençleri ne önemli işler yapmıştır. Ama bu gerçeklerin yanında 1960’ların o günleri acaba kaç kişi biliyor diye düşünmeden edemiyoruz. Önümde, İstanbul Kültür Üniversitesi Sanat Galerisi’nde sergileyeceğimiz “Cennetin Kapıları Divriği Mucizesi” fotoğraf sergi için hazırladığımız Doğan Kuban kitapları var. Türkçe İngilizce elliye yakın kitap. İçlerinde renkli çok güzel basılanı var. Hepsi birbirinden öğretici ama biri var ki çok özel bizler için. “Mimarlık Kavramları”nın ilk baskısı, yukarıda anlatılan anıları taşıyan dupduru Türkçe ile yazılmış bir Doğan Kuban kitabı. Bizce Anadolu’nun ilk mimarlık okulunun en önemli eseri bu olmalıdır. Bugünkü ileri teknoloji güzel baskıları yanında bu baskı o günlerin değerlerini, deneyimlerini ve en önemlisi emeğini yansıtmaktadır. Sanatın, bilimin her ilişkili alanını birlikte ele almayı gerçekleştiren bu “okulun” oluşmasında “Mimarlık Kavramları”nın yerini anılarla geleceğe yansıtmaya gayret ettik. Biz bu toplantılarda ve buluşmalarda Sabahattin Eyüboğlu’nu, Bedri Rahmi’yi, Gustav Klimt’i, Rönesans’ı, Sinan’ı öğrendik. Sinemanın büyük ustaların tanıdık ve yıllar sonra mimarlığın yalnız stüdyoda değil, böyle ortamlarda yaşanarak öğrenildiğini, öğretildiğini daha iyi anladık.