02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kitap Sağlıklı ve sağlıksız şişman arasındaki küçük fark verileri sundu. Astrosismoloji ile özellikle de yıldızların “çocukluk yaşı” açıklanabilecek, çünkü bu konu pek araştırılmadı diyor Zwintz. Bu amaçta yıldızların içi, uydular ve yer istasyonlarıyla inceleniyor. Altı yaşında bir çocukla karşılaştırılan genç bir yıldız yavaş salınır, oysa ergenlik ve yetişkinlik dönemindeki bir yıldızın salınımı daha hızlıdır. Yaşları bir ile on milyon yıl arasında değişen yıldızlar genç sayılıyor. Yıldızların yaşı ve salınımları arasındaki bağlantı o kadar açıktı ki astronom ilk başlarda analizin doğruluğundan kuşku duymuş. Normalde bu kadar açık bağlantılar göremiyoruz diyor Zwintz, Science dergisinde. Yıldızlar da tıpkı insan kalbi gibi çeşitli mekanizmalardan dolayı tüm gelişim evrelerinde “atabiliyor”. Genç yıldızların da salınabildikleri yirmi yıldan beri biliniyor henüz. Astrosismoloji, yıldız salınımlarını hesaplamaya yarayan ve bunları analiz etmeye yardımcı olarak yıldızların içlerini araştırmaya izin veren tek yöntem. Araştırmacı gelecekte yıldızların yaşını yüzde beş ila on oranında daha kesin belirleyebileceğine inanıyor. Yıldızların yaşını bilmek öte yandan ikinci bir Dünya arayışı için de önemli. Bir yıldız Güneşten çok daha yaşlı ise bu yanındaki gezegen için de geçerli olabilir. Bu da o gezegenin üzerinde yaşamın mümkün olabileceği ve geleceğin dünyası olma ihtimalini doğurur. Güneşten çok daha genç olan bir gezegen de geçmişteki bir Dünyaya işaret edebilir. Ama en ilginci günümüzde ait ikinci bir Dünya bulmak olur diyor astronom. Kaynak Elektrik dergisi 300. sayısında Ülkemizde enerji, elektrik, aydınlatma, elektronik ve otomasyon mühendisliği alanındaki en önemli sektör dergilerinden olan Kaynak Elektrik dergisi yayın hayatında 34. yılına girdi ve 300. sayısını yayınladı. Bir sektör dergisinin 300. sayısına ulaşmış olması başlıbaşına bir başarı ölçüsüdür. Kaynak Elektrik dergisi, 300. sayısının kapağında okurlarına “Birlikte ürettik, birlikte yaşattık” sözleriyle seslendi. Derginin yayın yönetmeni Ersin Kaya, başyazısında diğer şeylerin yanında şunları söylüyordu: “ ...Her biri kendi ölçeğinde haberler, makaleler, röportajlar, firma ve ürün tanıtımları, sektör ve alt sektör dosyaları veren birçok dergi var. Kaynak Elektrik, yaşadığı toplumsal mekanın bir parçası olmak kimliği ile fark yaratıyor. Sektörel olayları, toplumcu bir bakış açısı ile süzgeçten geçirip, gazeteci gözü ile sayfalarımıza aktarmayı iş ediniyoruz. 1981 yılının Ocak ayında çıkan ilk sayımızdan beri şiarımız bu oldu. Yayın yaşamımızı sürdürebildiğimiz sürece bu vazgeçilmez bir ilkemiz olmaya devam edecek. Sıra dışı olmak, her sayıda okurlarımızın merak ve heyecanla beklediği bir yayın organı olmak, bizim vazgeçilmezimizdir.. (...) Bu dergiyi birlikte ürettik, birlikte yaşattık. Emeği ve katkısı olan herkese selam olsun.” Kaynak Elektrik dergisine, daha nice başarılı yeni yıllar ve sayılar dileriz. Kaynak Elektrik dergisi, iPad ve iPhone’dan izlenebilmektedir. Niçin bazı şişmanlar hastalanırken, diğerleri hastalanmıyor? Uluslararası bir araştırma ekibi bu sorunun yanıtını buldu. Buna göre sağlıklı ve sağlıksız şişmanı birbirinden ayıran küçük bir fark söz konusu. Diyabete yakalanan fazla kilolu insanlarda, bundan hemoksigenaz1 (HO1) geni sorumlu diyor araştırmacılar Cell dergisinde. Düşük HO1 seviyesine sahip insanlarda pek hastalık gelişmezken, HO1 seviyesi yüksek olanlar da diyabet daha sık görülür. Bu HO1’in doğrudan doğruya şişmanlık ve hastalık arasındaki arayüz üzerinde etkiyor diyor Harald Esterbauer. Enzim bu yüzden teşhis ve terapi için yeni bir hedef. Biyolojik bir gösterge olarak, şişmanlardaki hastalık riskinin daha iyi tahmin edilmesinde yardımcı olabilir diyor uzmanlar. Araştırma çerçevesinde zayıflama ameliyatına giren elli bir kişinin dokusu incelenmiş. Söz konusu hastaların beden kitle endeksi 30’un üzerindeydi. Kontrol grubunda ise başka bir ameliyat olan, normal kilolu altı kişi bulunuyordu. HO1 değerleri ve hastaların sağlık durumları arasında olağanüstü bir bağlantı var. Ne beden ağırlığı, ne yağ oranı ne de sağlıksız karın yağı bu kadar etkili olmuyor. HO1 iltihapları tetikliyor: Bağışıklık sisteminin obur hücrelerinde (makrofajlar) bulunan bu enzim genetik olarak devre dışı bırakıldığında, fareler yine kilo almış ama şişmanlığa rağmen ne diyabet, ne de karaciğer yağlanması gibi hastalıklar gelişmemiş. Üstelik hayvanlar normal kilolu hemcinsleri kadar uzun yaşamışlar. Bunun nedeni şu: HO1’nin yokluğu makrofajları etkisizleştiriyor. Obur hücreler yağ dokusunda birikemiyor ve dolayısıyla da diyabet tip 2 gibi iltihaplanmalara yol açmıyor. Diğer analizler de HO1’in diyabeti doğrudan doğruya tetiklediğini göstermiş. HO1 içermeyen hücreler ensüline daha iyi yanıt vermiş ve bu nedenle de kan şekerini daha iyi almışlar. Araştırmacılara göre enzim, hücrenin ensülin reseptörlerini bozarak, ensülinin etkisini engelliyor. Türkiye’de Yükseköğretime Geçiş Sistemi Prof. Dr. İsa Eşme Fevziye Mektepleri Vakfı yayını , İstanbul 2014, 240 sayfa. Türkiye gibi, yükseköğretim olanakları sınırlı ve genç nüfus oranı yüksek ülkeler için üniversiteye giriş sınavları, gençlerin geleceğini belirleme ve üniversite öncesi eğitime etkileri bakımından büyük öneme sahiptir. Bu önemi nedeniyle ülkemizde yükseköğretime geçiş, eğitim alanında üzerinde en çok konuşulan konulardan biridir. Ortaöğretimden yükseköğretime geçişte, geçmişte ve günümüzde yaşananları doğru değerlendirebilmek ve geleceğe yönelik daha rasyonel çözümler üretebilmek için üniversiteye girişte uygulanan sistemin geçmişini bilmek gerekir. Elinizdeki eser, geçmişten günümüze sınav sisteminde yapılan değişiklikleri ve bunların arka planlarındaki gerekçeleri kapsayan bir derlemedir. Kitapta, sınav sisteminin geçirdiği aşamaların dışında, yükseköğretime girişte belli başlı dünya ülkelerinde uygulanan sistemler, giriş sınavlarıeğitim ilişkileri ve merkezi sistemde geleceğe yönelik çözüm önerilerine de yer verilmiştir. Üç yıllık çalışma sonunda ortaya çıkarılan kitabın, araştırmacılara ve konuya ilgi duyanlara yarar sağlayacağı umulmaktadır. Süs bitkileri daha uzun süre açacak Genç yıldızlar daha yavaş salınıyor Yıldızlar da tıpkı insan kalbi gibi atabiliyoranlaşıldığı üzere bu hareketler gökcisminin yaşını belirlemede yardımcı olabiliyor. Fakat bu bilgi aynı zamanda “ikinci bir Dünya” arayışında da önem taşıyabilir. Gerçi bugüne kadar yıldızların yaşını bilgisayar modellerinin yardımıyla hesaplamak mümkündü, fakat tahminler kesin değildi. Avusturyalı astronom Konstanze Zwintz, şimdi yeni gözlem Nilgün Özbaşaran Dede [email protected] CBT 1427 7 / 25 Temmuz 2014 Japonlar, belli başlı süs bitkilerinin çiçek açma süresini ikiye katlayacak bir yöntem buldu. Bu, mor sarmaşığın (İpomoea) yaşlanmasından sorumlu bir genin yardımıyla geliştirildi. Kalıtım faktörü “EPHEMERAL 1” in baskılanması sayesinde mor sarmaşık çiçeğinin açık kalma süresi 13 saatten 24 saate çıkmış. Ülkemizde de çok yaygın olan bu sarmaşığın çok sayıda çeşidi vardır. Çiçekleri sabah açar, akşamları kapanır, bazen de solar. Kagoshima Üniversitesi bilim insanları yeni yöntemleriyle gelecekte vazo çiçeklerinin ömrünü de uzatabilmeyi umuyorlar. Çiçekçiler bu amaçta genelde kimyasal kullanırlar. Fakat ne var ki bu işlem lale ve zambak gibi süs bitkilerinde işlemiyor (The Plant Journal). Bursa Nutku Örgün Yayınevi, Atatürk’ün ünlü Bursa Nutku üzerine, önemli bir kitap yayınladı. Bu kitabın özelliği, 1958 yılından beri ileri sürülen, Atatürk’ün Bursa Nutku’nun gerçek olmadığı şeklindeki iddiaları çürüten bir nitelik taşıması. Kitapta Atatürk’ün 1933 yılında Bursa’da Cumhuriyet devrimlerini gençlere emanet konuşmasının gerçek olduğu, birçok kanıta, tanığa ve yoruma dayalı olarak ortaya konuyor. Bu bakımdan büyük bir eksikliği gideriyor. Kitaba yazdığı önsözde Nurer Uğurlu şunları söylemektedir: “ Atatürk’ün Bursa Nutku’nun ilk cümlesi, Demokrat Parti iktidara geldikten sonra ve Celal Bayar cumhurbaşkanı iken, Demokrat Parti bakanlarından Atıf Bender Gazi Mustafa Kemal Örgün Yayınevi 2013, 86 sayfa. lioğlu tarafından 1954 yılında Ankara’da Ziraat Fakültesi binasının duvarına kazdırılmıştır. Böylece Atatürk’ün Bursa Nutku 1958 yılına kadar birçok kere çoğaltılmış, birçok toplantıda okunmuş, ilk cümlesi Atatürk’ün bir özdeyişi olarak duvarlar üzerine yazdırılmıştır. Çünkü Türk gençliği, Atatürk’ün dediği gibi, her zaman ve her yerde “inkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisi” olmuştur ve olmaktadır.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle