25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Oruç ve Kalp Sağlığı Dr. Tolga Özyiğit – VKV Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Oruç tutmak tüm kalp hastaları için zararlıdır gibi bir peşin hüküm elbette doğru değildir. Kaldı ki kalp hastalığı denilen durum tek bir hastalıktan ibaret de değildir. Bu noktada uzamış açlığın önce insan bedeni üzerine olan fizyolojik etkilerine, sonrasında da hastalıklar ile olan ilişkisine biz göz atalım. Kalp rahatsızlığı olan hastalarımızın Ramazan ayı yaklaşırken biz hekimlere en sık sorduğu sorulardan birisi “acaba oruç tutabilir miyim?” olmaktadır. Bu konuda bize düşen görev hastalarımızın gerçekten hangilerinin güvenle bu ibadeti yerine getirebileceğini, hangilerinin ise oruç tutması durumunda ciddi sağlık problemleri ile karşı karşıya kalabileceğini belirlemektir. rahatsızlıkların çoğunda tansiyon düşürücü etkisi olan başta idrar söktürücüler olmak üzere bir takım ilaçlar kullanılmaktadır. Özellikle sıvı ihtiyacının da karşılanamaması bu hasta gurubunda başta ani tansiyon düşmeleri, ritim bozuklukları ve böbrek yetersizliği olmak üzere sağlık için pek çok olumsuzlukları beraberinde getirebilir. Örneğin vücut sıvısının azalması (dehidratasyon) kanı konsantre ederek pıhtılaşmaya olan eğilimi, dolayısı ile damar tıkanıklığı riskini arttırır. Ayrıca yine dehidratasyona bağlı olarak kalp hızı ve dolayısı ile kalbin oksijene olan ihtiyacı artar. Bu durum kalp damarlarında ciddi darlıkları olan hastalarda olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir. Diyabet hastalarındaki duruma bakacak olursak; kullanılan başta insülin olmak üzere hemen hemen tüm antidiyabetik ilaçların “hipoglisemi” yani aşırı kan şekeri düşüşü riski vardır. Üstelik bu etkileri uzun süreli olabilir. Dolayısı ile sahurda alınan şeker düşürücü ilacın etkisi gün içerisinde devam edeceğinden hastaların bayılma ve şuur kaybına kadar varabilecek hipoglisemi atakları olabilir. Ayrıca dehidratasyon bu hasta gurubunda “diyabetik koma” denilen durumun gelişmesine de yol açabilir. Öte yandan çözüm kesinlikle ilaçların kesilmesi değildir. Bunun da başka problemlere yol açması kaçınılmazdır. ORUCUN İNSAN BEDENİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ İnsan vücudu yaşamak için her zaman enerjiye gereksinim gösterir. Bu gereksinim bedensel faaliyet, uykuuyanıklık durumu, stres gibi faktörlere bağlı olarak gün içerisinde sürekli değişiklik göstermektedir. Bu enerjiyi karşılayan faktör beslenme yolu ile aldığımız besin maddeleridir. Bunların bir kısmı süratle enerjiye çevrilirken, bir kısmı da sonrası için depo edilir. Keza açlık durumunda, depo edilmiş olan bu maddeler tekrar enerji temini için kana salınır. Aynı zamanda enerji metabolizması o anki ihtiyaca göre beyine açlık veya tokluk hissi için emirler gönderir. Metabolizmayı ilgilendiren diğer önemli bir durum da sıvı ve tuz dengesidir. Vücut sıvısız kaldığında beyin bunu derhal algılar ve susuzluk hissi ortaya çıkar. Aynı zamanda böbrekler de idrar miktarını azaltarak sıvıyı vücutta tutmaya çabalar. Açlık ve susuzluk hissine rağmen, istemli veya istemsiz olarak bu ihtiyacın karşılanamaması durumu vücudun savunma mekanizmaları sayesinde bir süre için tolere edilebilir. Yani enerji için depolar devreye girer ve böbrek idrar çıkışını azaltır. Bununla birlikte süre uzayacak olursa artık metabolizma enerji ve sıvı ihtiyacını karşılayamayacak duruma gelir. İşte biraz sonra değineceğimiz tüm olumsuzluklar da bu evreden sonra ortaya çıkar. Bu süre yazımın başında değindiğim gibi kişiden kişiye, fiziksel aktivite, vücut kitlesi ve pek çok farklı dış etmene bağlı olarak değişir. Örneğin tansiyon yüksekliği için ilaç kullanan ancak masa başında çalışan bir insanda bu süre hastalığa rağmen uzun iken, tamamen sağlıklı ancak yoğun antrenman yapan bir sporcuda daha kısa olabilir. AÇLIK SUSUZLUK DIŞINDAKİ ETKİLER Son olarak oruç tutmanın insan bedenine uzamış açlık ve susuzluk dışında başka etkilerinin de olabileceği iddia edilmektedir. Bunlardan birisi gece uykusunun bölünmesidir ki bu durumun vücudun biyoritmini bozduğu ve bunun da kalp sağlığını olumsuz etkilediği ile ilgili bazı teoriler mevcuttur. Ayrıca iftar vaktinde aşırı yemek yeme ya da sahurda yemek yemeden oruç tutma gibi durumlar da ani kan şekeri değişikliklerine neden olabilir. 19912001 yılları arasında kalp krizi ile hastaneye başvuran 20.856 hastanın dosyaları taranmış ve Ramazan ayı, bir ay öncesi ve bir ay sonrası da dahil olmak üzere, bu dönemde kalp krizi sayısında herhangi bir artış olmadığı tespit edilmiş. Yine aynı merkezin yaptığı benzer başka bir çalışmaya göre, bu aylarda hastaneye felç ile başvuran hasta sayısında da anlamlı bir artış saptanmamıştır. Suudi Arabistan’da yayımlanan başka bir çalışmada ise orucun stabil durumdaki kalp hastaları üzerinde sadece hafif bir olumsuz etkisi olduğu gösterilmiştir. 1980 ile 2012 yılları arasında konu ile ilgili yapılan bütün bilimsel araştırmaların analiz edildiği diğer bir çalışmada Ramazan ayının, akut gelişen kardiyak hastalık sıklığı, mevcut kronik hastalığın seyri ve kardiyovasküler risk faktörleri üzerine olan etkisi incelenmiş ve sonucunda Ramazan ayı sırasında akut gelişen kardiyak olay sıklığında istatistiksel olarak anlamlı bir artış bulunamamıştır. KESİN BİLİMSEL VERİ YOK Öte yandan kolesterol seviyelerinde diyabetik hastalar hariç önemli bir düzelme (özellikle iyi kolesterol olarak bilinen HDL seviyesinde yükselme) tespit edilmiştir. Sonuç olarak günümüzde oruç tutmanın ölüm riskini arttırdığı ile ilgili (kalp krizi, inme gibi nedenlerle) hiçbir kesin bilimsel veri bulunmamaktadır. Ancak mevcut çalışmaların çoğunun küçük çaplı ya da geriye dönük (retrospektif) dosya taraması şeklinde yapılmış olmasından dolayı bilimsel değeri kısıtlıdır. Kesin bir hüküm vermek için ancak büyük çaplı, ileriye dönük planlanmış (prospektif), randomize kontrollü çalışmalara gereksinim vardır. Tüm bu bilgilerin ışığı altında özet olarak şunlar söylenebilir: Durumu tıbben kontrol altında olan hafif şiddetteki kalp hastaları kendilerini takip eden doktorlarının da onay vermesi durumunda, ilaçlarını aksatmamak, yeterli sıvı almak ve aşırı egzersizden sakınmak koşuluyla dikkatli bir şekilde oruç tutabilirler. Ancak kritik durumdaki kalp hastaları ile kan şekeri kontrol altında olmayan veya yüksek doz insülin ihtiyacı olan, sık sık kan şekeri düşen ve yalnız yaşayan diyabet hastalarının oruç tutması kesinlikle önerilmemektedir. HANGİ HASTA RİSK ALTINDADIR? Bu bilgilerin ışığı altında konuya geri dönecek olursak: Hangi hasta gerçekten risk altındadır? Bilindiği gibi hipertansiyon, kalp yetersizliği, kalp kapak hastalıkları gibi ÇALIŞMA SAYISI AZ Tüm bu teorik bilgilere rağmen maalesef tıp literatüründe konu ile ilgili yapılan çalışma sayısı son derece azdır. Üstelik yapılmış olan küçük çalışmaların sonuçları da birbirleriyle çelişmektedir. Örneğin, 2004 yılında “Heart” dergisinde yayımlanan bir çalışmada: Katar’da Türkiye Zeka Vakfı:?OYUN ÇOCUK? OYUN çocuk, soru sormaktan keyif alan ve cevap aramaktan yılmayan çocuklar içindir. İlköğretim çağı çocukları zeka, matematik ve mantık oyunları ile buluşturan dergi; çocukların hayal gücü, sorgulama ve çözümleme becerilerine katkı sağlıyor. Sıradanın dışında zihin geliştirici içeriğiyle, çocukların düşünme yeteneklerini geliştiriyor ve onlara farklı bakış açıları kazandırıyor.Çok sayıda eğlenceli soru ve oyunla egzersiz yapma olanağı bulan çocuklar var olan kapasitelerini geliştirirken; ?• bilimsel düşünmenin önemini, ?• farklı bakış açısının, matematiksel becerilerinin gerekliliğini, ?• mantıksal çıkarımı, dil becerisinin gücünü öğreniyor, keyfini www.tzv.org.tr çıkarıyor. CBT 1427 17 / 25 Temmuz 2014 Aylık zeka, matematik ve mantık oyunları dergisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle