17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Ali Akurgal [email protected] 8 Bilgigizlilik GİZLİLİK HENÜZ YOK OLMADI CBT 1446/5 Aralık 2014 Van de Graaff Aykut Göker, yazılarında, ülkemizdeki laboratuvar bolluğundan söz etti. Prof. Doğan Sorguç da, 1970’lere dayanan anılarında, rehberlik ettiği Dr. H. Pfeifer’in (Alexander von Humboldt Vakfı) “Ankara’da bir araştırma merkezleri enflasyonu var” sonucuna vardığını yazıyor. Müfit Akyos, “‘Paramız var kullanan yok’ Nihat Ergün Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı” diye başlık attı. TİM başkanı Mehmet Büyükekşi, Türk ihraç mallarının kilo başına 1,6$ olan ederinin gelişmiş ülkelere göre çok düşük olduğundan yakınıyor1. Başbakanın attığı adım çok yerinde. İnnovasyon odaklı olmaktan söz ediyor, yaptığımız işlerin niteliğini artırmayı hedefliyor ve Boğaziçi Üniversitesi’nden bu alanda yetkin birisini kendine başdanışman olarak aldı. Ülkemizdeki sanayicilerin büyük çoğunluğu, teknolojiye “emtia” muamelesi yapıyorlar. Gerektiği vakit “parayı bastırıp satın almayı” planlıyorlar. Satın almaya paraları yetmeyince de “kuvvetli esinlenme” ile benzerini yapmaya çalışıyor, veya artık kamu malı olmuş, fikri mülkiyeti kalmamış teknolojilerle idare ediyorlar. Kamu malı olmuş teknolojilerin “kıymeti harbiye” (savaşma değeri), rekabet gücü yok. Sonuç: çoğu sanayicimizin rakipleri karşısında tek silahları fiyatları. Daha ucuz olmaya çalışıyorlar. Sanayiciye “nasıl rekabet edeceksin?” diye sorun. “Maliyetlerimi ve dolayısıyla fiyatımı aşağı çekerek” demeyenleri alın. İşte kilo başına 1,6$’ı onlarla aşacağız. Ülkeyi yönetenlerin, korkuyorum, teknolojiye bakışları da sanayici gibi. Onlar da, “ARGE’ye para ayırdın mı bu iş tamam” gözüyle bakıyor olabilirler. Sorunun bir para sorunu olmadığını Temmuz’daki yazımda anlatmıştım (sulayın, sulayın, biz 300 yıldır suluyoruz…). Çünkü, ARGE’den sonuç alarak nitelikli bir ürün elde etmek, maddi sermaye ile değil entelektüel sermaye ile oluyor. 1989 yılında kapanana kadar, TÜBİTAK’ın Marmara Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Enstitüsü Elektronik Bölümü, teknoloji geliştirmekte bugün bile pek kimselerin başaramadığı bir düzeye ulaşmıştı. Entelektüel sermayenin önü açıldığında ne oluyor, bunu da dört hafta sonra, çeyrek asır öncesini anlatarak paylaşacağım. İngiltere’ye göçmüş olan bir meslektaşım, Melih Karakelle, yurtdışına kaçan2 entelektüel sermayeden. Kaçışı parasızlık nedeniyle değil. “Yozlaşma”dan kaçmış. Cehaleti, “toplum normlarına uyabilecek şekilde eğitilmemiş” olmak şeklinde tanımlıyor. “Aklını kullanıp” emniyet şeridinden herkesin önüne geçmek gibi. Yozlaşmayı da, cehaletin kurumsal hale gelmesi olarak niteliyor. Haklı olduğu birçok nokta var. Prof. Dr. Celal Şengör ve Doğan Kuban’ın bu konudaki sözlerini anımsayınız. Melih Bey’in bir de saptaması var: Diyor ki, Türkiye’nin IQ ortalaması dünya ortalamasının epeyi altında3, 63’üncüyüz. İster istemez Aziz Nesin’in “bu ülke insanının %60’ı aptaldır” belirlemesi geliyor akla. Melih Bey, “akıllı bir şempanzenin IQ’sunun altında olma”nın utanılacak bir şey olmadığını, her IQ’da insana yapacak bir iş bulunabileceğini, düşük IQ’lu insanları eğiterek toplumda yer almalarını sağlamanın da devletin görevi olduğunu yazıyor. Cehaletle savaşta ise, cahilleri eğitecek olanlara belli sayının üzerinde cahil düşüyorsa eğitmek olanaksız duruma geliyor ve cehalet baskın çıkıyor. Ülkemizde epeyi zamandır alarm zilleri çalmakta, bu gidişle savaşı kaybedeceğiz. Entelektüel sermaye yetiştirmek için ne yapıyoruz? Erol Gürakar ODTÜ’den sınıf arkadaşım. Deneme Bilim Merkezi gibi yerler için Van de Graaff jeneratörleri yaptı. Çocukların kendi başına bir araya getirebilecekleri, nasıl çalıştığını yaparken öğrenecekleri elle çalışan “çıkrıklı” modelleri de var: www.yapbil.com.tr. Almanya’ya satıyor. Almanlar çocuklarına Noel hediyesi olarak alıyorlarmış. Entelektüel sermayeyi artırmak adına kaçınız bir çocuğa bir Van de Graaff jeneratörü hediye ederdiniz? 1 http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/vahapmunyar44/halkinparasiylayesilalanyapalim27620315 2http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/vahapmunyar44/halkinparasiylayesilalanyapalim27620315 3http://www.photius.com/rankings/nationaliqscorescountryranks.html Hollanda asıllı ABD’li fizikçi, 1929 yılında MIT’de iken sürtünme ile 80.000 Volt statik elektrik üreten, kendi adıyla anılan üreteci geliştirdi. Kişisel verileri güvenilir saklama depoları Web ve cep telefonu kullanıcıları kendilerine ücretsiz sunulan birtakım olanaklar karşılığında kişiye özel bilgilerini bile bile başkalarıyla paylaşsalar da, gizlilik konusunda herkes pes etmeye hazır değil... T üm cep telefonu uygulamalarına, internet sitelerine ve kişisel verilerin ortalığa döküldüğü ücretsiz hizmetlere bakıldığında özel yaşamın gizliliği kavramının can çekişmekte olduğu düşünülebilir. Oysa, durum hiç de öyle değil. Sürdürülmekte olan çeşitli araştırmalarda insanlara sayısal yaşamlarını denetlemelerine yardımcı olabilecek sanal kasalar, ya da görüntüleme teknolojilerinin sağlanması hedefleniyor. İnternet üzerinden paylaşılan verilerle ilgili gizliliği koruyucu yaklaşımlar genelde sizinle ilgili belirli birtakım bilgileri edinmek isteyen ve bu bilgilere ulaşma konusunda sizden izin alan bir şirketi, uygulayıcıyı, ya da resmi sorgulamak zorunda kalıyor. Temmuz ayında PLOS ONE dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, OpenPDS özellikle bu tür sorulara yanıt veriyor ve bunu yaparken de yalnızca OpenPDS sahibinin izin verdiği bilgileri paylaşıma sunuyor. bir kurumu gerektirir. Bunun dışında kalan kişisel bilgiler gizli tutulur. Britanya’daki Mydex türü hizmetler kişisel bilgilerin veri deposu adı verilen şifreli bir veri havuzu merkezinde saklanmasına, yönetimine ve paylaşımına olanak tanıyor. Birileri bu kişisel veri deposunun içerdiği bilgilerden birineörneğin, bir sigorta şirketi ya da pazarlama şirketine ulaşmak istediğinde Mydex’in iletişim ağına bağlanmak ve bu bilgiler kendisine sunulmadan önce veri sahibi tarafından belirlenen kullanım sözleşmesinin koşullarına uymak zorunda. Washington merkezli Personal da benzer bir “veri yedekleme” hizmeti sunuyor. Açık kişisel veri depolama platformu (openPDS) adı verilen ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü tarafından geliştirilmekte olan bir sistem de benzer biçimde bilgileri kişinin bilgisayarı, ya da bir hizmet sunucusu gibi tek bir konumda topluyor. Ne var ki, OpenPDS yalnızca söz gelimi, kişinin yerini, telefon kullanımını, ya da internetteki aramalarını tanımlayantanımlayıcı verileri içeriyor. MIT yaklaşımı bu tür verilerden herhangi birinin doğrudan paylaşımını reddetmek suretiyle gizliliği koruyor. Tam tersine, OpenPDS ile korunan bilgilere ulaşmak isteyen bir cep telefonu uygulaması, internet sitesi, ya da araştırma şirketi örneğin, bir gönderinin teslim edileceği adreste herhangi bir değişiklik olup olmadığını öğrenmek, ya da halihazırdaki adresi doğrulamak istediğinde doğrudan veri deposunu Ancak araştırmaya önderlik eden MIT Yayımcılık Bilim ve Sanatları bölümü mezunlarından YvesAlexandre de Montjoye’a göre, ad ve başkaca kimlik belirleyici bilgileri vermeden kayıtların yalnızca anonimleştirilmesi (adsızlaştırılması) gizliliğin korunması açısından yeterli bir önlem değil. Hollanda’da Qiy Trust Framework adlı bir hizmet gizliliğin korunması amacıyla biraz daha farklı bir uygulama sunuyor. 2012 yılından beri bu ülkede yaşayanlar kamu hizmeti veren şirketlere, resmi kurumlara ve meslek kuruluşlarına verdikleri kişisel bilgilerin düzenlenmesi ve korunması amacıyla internette kendi portallarını oluşturabiliyorlar. Mydex ve OpenPDS gibi sistemlerin tersine, Qiy bir veri havuzu değil birinin verdiği herhangi bir veri, söz gelimi, kablosuz bir servis sağlayıcısı o oluşumun veritabanında kalıyor. Bu tür örgütler Qiy programına katılacak olurlarsa, bireyler kendi Qiy hesaplarına girmek suretiyle o kuruluşlarla olan hesaplara ulaşıyorlar. Katılımcı örgütler kâr amacı gütmeyen Qiy Vakfı tarafından belirlenen koşullara uymak zorunda olduklarından kişisel bilgiler korunmaya alınmış oluyor. Bu tür veri merkezileştirme projeleri bir olasılıkla başka ülkelerde, en azından şimdilik, pek bir ilgi uyandırmayacak. Örneğin, ABD’de bu girişime karşı çıkan iki eğilim var. Bunlardan biri sözde güvenli olan kurumsal ya da resmi veritabanlarının sıradanlaştığı yönündeki öyküler. İkincisi de tüketicilerin birçoğunun ücretsiz sunulan uygulamalar karşılığında telefonlarındaki adres bilgilerini paylaşma konusunda pek de hevesli olmamaları. Yine de, ABD Ulusal Güvenlik Örgütü’nün veri toplama uygulamalarıyla ilgili tartışmalar ve veri ihlalleri yoğunlaştıkça, gizliliğin korunmasıyla ilgili çok daha etkili yöntemlere duyulan gereksinim de her geçen gün artıyor. New York Başsavcılığı şirketlerin ve öteki kuruluşların hem kendilerini hem de müşterilerini korumak için toplanan ve depolanan veri miktarında bir kesintiye gitmelerini öneriyor. Bu önerinin tam da yeni koruyucu teknolojilerin yolunu açabilecek türde bir öneri olduğuna dikkat çekiliyor. Rita Urgan, kaynak: Scientific American Online/ 22 Temmuz 2014 EVET AMA YETERLİ DEĞİL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle