Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2014Bilim 9CBT 1449/26 Aralık 2014 olduğunu söylüyor. Bugüne dek 63 ülke Ebola ile mücade leye 1.8 milyar dolar katkı sağladı. Katkı sağlayan ülkelerin içinde Türkiye’nin bulunmamasına en büyük tepkiyi bir toplantı nedeniyle İstanbul’da bulunan aktivist Bob Geldof gösterdi: “Türkiye Ebola konusunda ne yaptı? Sıfır, hiçbir şey yapmadı.” Kök hücre ile retina onarımı Embriyonik kök hücrelerinin laboratuvar ortamında kültive edilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. Şimdi bu hücrelerin tedavi amaçlı kullanılıp kullanılamayacağı tartışılıyor. Düzinelerce doku tipine dönüşebilen bu hücreler, organların yeniden oluşturulmasında ve çok sayıda hastalığın tedavisinde kullanılabilir. İleri Hücre Teknolojisi’nden Robert Lanza önlerindeki en büyük engelin, hücrelerin çıkartılması sırasında insan embriyolarının yok edilmesine karşı çıkan siyaset ve din adamları olduğunu söylüyor. 2014 yılında bu alandaki en dikkati çeken çalışmalar Lanza’nın ve Harvard Üniversitesi’nden Douglas Melton’ın grubu tarafından gerçekleştirildi. Harvard grubu, insan embriyonik kök hücrelerini pankreatik hücrelere dönüştürmeyi başardı. Diyabetik farelere enjekte edilen hücreler insülin üretmeye başladı ve fareler 10 gün içinde iyileşti. Bundan sonraki aşama insan deneylerinde vücudun bağışıklık hücrelerinin kök hücreleri reddetmesini engellemek olacak. Lanza’nın tedaviye yönelik hedefi ise gözlerdeki maküler dejenerasyon hastalığı. Lanza’nın grubunun ürettiği retinal pigment epitelyum (RPE) dokusunun enjekte edildiği 10 deneğin görme yetisinde belirgin düzeltmeler tespit edildi. Diğer deneklerin görüşünde ise kötüye gidiş durduruldu. Lanza şimdi yetişkin hücreleri yeniden programlayarak RPE gibi dokuları üretmesi için çalışmalar yapıyor. İlk sentetik kromozomun üretimi Yüzlerce üniversite öğrencisi bu yıl hiç yoktan kompleks bir hücresel yaşamın ilk sentetik kromozomun üretmeyi başardı. Johns Hopkins Üniversitesi öğrencilerinden bir grup, maya kromozomunu yeniden yarattı. Bu üç numaralı kromozom, seksüel üremeyi kontrol ediyor. Zaman içinde bu tür bir çalışmanın, spesifik genlerin test edilmesine ve “çöp” DNA’nın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacağı düşünülüyor. Lazer tekniği ile diş çürükleri tedavisi Harvard Üniversitesi’nden biyomedikal mühendisi David Mooney ve Amerikan Sağlık Enstitüsü’nden Praveen Arany, geliştirdikleri yeni teknik ile diş minesi altındaki dentin denilen sert dokunun gelişimini uyarmayı başardılar. Bu teknikte baş rolü basit ve düşük güçlü lazer oynuyor. Sıçanlar üzerinde yapılan deneylerde TGFbeta 1 adı verilen protein faal duruma geçirilerek dentin tabakası yeniden oluşturuluyor. Arany, bu tekniğin kanal tedavisinin yerini alacağına inanıyor. 3 boyutlu yazıcıdan kan damarı üretimi Geleceğin cerrahları hastanın ihtiyacı olan organı veya dokuyu üç boyutlu yazıcıdan çıkartabilecek mi? Bu doğrultuda ilk adımı bu yıl Harvard Üniversitesi’nden iki grup bilim insanı attı ve kan damarlarını yazıcıdan çıkartan iki yöntem geliştirdiler. Her yıl binlerce insan, organ veya doku bağışı beklerken yaşamını yitiriyor. Bu nedenle doku mühendisleri organ veya dokunun yerini alabilecek alternatifler arıyor. Şubat ayında Jennifer Lewis’in başında olduğu grup, kan damarlarının yerini alabilecek doku parçacıklarını yazıcıdan çıkartmayı başardı. Yazıcı tabaka tabaka dokuyu inşa etti. Mayıs ayında ise Ali Khademhossini’nin liderliğindeki ikinci ekip, üç boyutta dallanma yapabilen veya birbiri ile birleşen ince kan damarları üretmeyi başardı. Lewis’in ekibi ise şu anda ilaç güvenliğini test etmek için böbrek ve kemik dokusu yaratmanın peşinde. Diğerleri Tıp ve genetik alanında bu yıl ayrıca Dengue ateşi için geliştirilen aşı ileri deneme aşamasına ulaştı; yapay trombosit geliştirildi; biyonik pankreas şeker hastaları için umut oldu; kalp hücrelerinden kalp pili üretildi; yapay DNA’lı ilk organizma laboratuvar ortamında doğdu; üremeyi sağlayan ana protein bulundu; Alzheimer ile düşük D vitamini arasında güçlü bir bağ olduğu anlaşıldı; orak hücreli anemi tedavisinde belirgin ilerleme kaydedildi; HIV/AIDS’in ilk doğru tedavisinin yolu açıldı. SİNİRBİLİM VE DAVRANIŞ BİLİMLERİ Şizofreniye yol açan yeni genetik bağlantı Şizofreni hastalarına verilen ilaçlar halüsinasyonları, iç sesleri baskılasa da hastaların çok azı tamamen şifa bulabiliyor. Ayrıca hastalığın teşhisi de yalnızca dış işaretlere dayanıyor. Ancak bu yıl temmuz ayında Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Patrick Sullivan önderliğinde uluslararası şizofreni konsorsiyumu, psikiyatri alanındaki en büyük biyolojik deneyi gerçekleştirerek genomda şizofreni ile ilgili 108 bölge bulduğunu açıkladı. Bu genetik markörlerden birini taşıyan herhangi bir kişide şizofreni riski onda bir oranında artıyor. Amerikan Akıl Hastalıkları Enstitüsü’nden Thomas Insel şizofreninin “poligenik” bir hastalık olduğunu söylüyor. Başka bir deyişle genler bir şebeke halinde çalışarak bu hastalığa yol açabiliyor. Şimdi sinirbilimciler bu bölgeler arasındaki etkileşime odaklanarak teşhis ve tedavide yeni yöntemler geliştirmeye çabalıyor. Kan testi ile intihar eğiliminin saptanması Temmuz ayında Johns Hopkins Üniversitesi’nden biyolog Zachary Kaminsky, basit bir kan testi ile insanlardaki intihar eğilimini saptamanın yolunu açtı. İntihar edenlerin beyinlerini inceleyen ekip, bu kişilerin beyin dokusunda SKA2 geninin, yaşamını normal yollarla kaybetmiş insanlarınkine oranla daha az aktif olduğunu keşfetti. Bu testin doğruluk payının % 80 olduğu görüldü. Burun tahminimizden daha hassas Burnumuz her gün binlerce kokuyu ayırt edebiliyor. Bilim insanları burnumuzun ne kadar kokuyu algılayabileceğini araştırdı ve ortalama bir insanın bir trilyon civarında kokuyu ayırt edebileceğini ortaya çıkarttı. Çocukluk anıları niçin akılda kalmaz? Mayıs ayında yapılan bir araştırmaya göre çocukluk anılarının hatırlanmamasının nedeni yeni beyin hücrelerinin oluşumu sırasında bağlantıların yeniden düzenlenmesi ve varolan anıların bu süreçte yok olması. Bir sonraki aşamada bilim insanları bazı anıların hatırlanmamasının yararlarını araştıracak. Diğerleri Sinirbilim ve davranış bilimleri alanında bu yıl ayrıca sıçan beyninin haritası çıkartıldı; en gerçekçi laboratuvar üretimi beyin modeli sergilendi; bebeklerin konuşmayı nasıl öğrendikleri anlaşıldı, insanlardaki standart duygusal işlemlerle ilgili önemli bulgular elde edildi; uykunun beynin gelişimini olumlu yönde etkilediği ortaya çıktı. ARKEOLOJİ, PALEONTOLOJİ VE EVRİM İlk Amerikalıların kökeni ortaya çıktı Texas A&M Üniversitesi’nden arkeolojik Mike Waters ve ekibinin, 12.600 yıl önce gömüldüğü düşünülen Anzick1 adını verdikleri erkek çocuğun ve 12.00013.000 yıl önce öldüğü saptanan Naia olarak isimlendirdikleri kız çocuğunun kemiklerine uyguladıkları DNA analizine göre ilk Amerikalıların kökeni bugün Bering Boğazı olarak bilinen bölgede var olduğu sanılan Beringiya üzerinden Sibirya’dan göç eden insanlara dayanıyor. Suda da yaşayabilen büyük dinozor Fas’ın sahra Çölü’ne bakan kısmında bulunan 15 metre boyundaki Latince adı Spinosaurus aegyptiacus olan dinozora ait kemikleri inceleyen bilim insanları bunun en büyük kara ve deniz canavarı olduğuna karar verdiler. Ayrıca Spinosaurus ilk deniz dinozoru olarak da dikkati çekiyor. Chicago Üniversitesi’nden arkeolog Nizar İbrahim, “Bu dinozor Trex’ten daha büyük. 95 milyon yıl önce yaşamış olan dinozor, suda da yüzebildiği için kol ve bacak kemiklerinin yapısı bugünkü penguen ve diğer su hayvanlarına benziyor” diyor. Diğerleri Dünyanın en büyük kara hayvanı olduğu düşünülen (25 metre boyunda 65 ton ağırlığında) dinozor Dreadnoughtus schrani’nin fosili bulundu; Trex’in akrabası Nanuqsaurus hoglundi adı verilen küçük dinozora ait kemikler bulundu; Büyük İskender’in karısı Roxane’a veya oğullarına ait olduğu sanılan en büyük Yunan anıtmezarı ortaya çıkartıldı; uzun süredir kayıp olan İngiliz gemisinin enkazı (1845 yılında batan HMS Erebus) ortaya çıktı; bambudan yapılmış ilk hesap makinesi (yaklaşık MÖ 300 yılında kullanılmış) Çin’de bulundu; Kopenhag yakınlarında 10. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen büyük bir Viking kalesi gün yüzüne çıkartıldı. UZAY VE KOZMOLOJİ Rozetta’nın kuyrukluyıldız ile randevusu 6 Ağustos tarihinde Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Rozetta adı verilen uzay Yazının devamı 17. sayfada