24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Son Araştırmalardan 7CBT 1449/26 Aralık 2014 ğişen çevre koşullarıydı. O tarihlerde küresel iklim 4 derece kadar ısınmış ve büyük buz tabakaları erimeye başlamıştı. Yeni geliştirilen iklim modelleriyle de bu ilişki güvenli bir şekilde canlandırılabiliyor. Azot gazı doğal kaynaklarla oluştuğu gibi tarım gibi etkinlikler veya biyokütle ve fosil yakıtların yanmasıyla da ortaya çıkıyor. Yoğunluğu şimdiden endüstri öncesi dönemdeki değerden yaklaşık olarak yüzde yirmi daha yüksek. beş bin metre yüksekliğindeki Mount Sharp dağına. Amerikalı bilim insanları bu dağın dev bir göl içinde milyonlarca yılda biçimlenmiş olabileceğini tahmin ediyorlar. Eğer bu doğruysa Mars’ta, devirler boyu devam eden sıcak ve nemli iklim, olası bir yaşamı mümkün kılmaya yeterli olmuştur. Curiosity’nin gözlemlediği tortul birikimleri de dağın bu şekilde oluştuğunu açıklıyor. Denizlerde 269.000 ton plastik yüzüyor Okyanuslar adeta çöplük oldu. Denizlerde ne kadar plastiğin yüzdüğünü araştıran bilim insanları, ayda 269.000 ton gibi inanılmaz bir sonuca ulaştı. Çöpün büyük bir kısmı kırıntılar halinde ve önemli bir kısmı büyük subtropikal deniz girdaplarında bulunuyor diyor Five Gyres Enstitüsü’nden Marcus Eriksen. Okyanusların büyük oranda plastikle kirlendiği aslında biliniyordu. Fakat bu sorunun kesin tahmini zordur. Eriksen ve ekibi hesaplamaları için 1500’ü aşkın koleksiyon ve gözlemlerdeki verileri bir araya getirdi. Bunlar sadece içinde çok fazla çöp toplanan beş subtropikal deniz girdabını değil, Avustralya kıyıları, Bengal körfezi ve Akdenizi de içeriyor. Ayrıca ilk kez çapları beş milimetreden daha büyük olan plastik parçalar da hesaplamalara dahil edildi. Kıyıların yakınlarında, şişe veya strafor parçası gibi daha büyük parçalar birikiyor. Okyanus girdaplarında büyük parçalar parçalanıyor. En küçük kırıntılar Kuzey Kutbu gibi ücra bölgelere dağılıyor. Bu da girdapların tıpkı kıyma makinesi gibi plastik atıkları parçaladıkları ve bunları yeniden okyanusa dağıttıkları anlamına geliyor. UNO çevre programı UNEP’in raporuna göre her yıl yaklaşık olarak 6,4 milyon ton çöp denizlere ulaşıyor. Bu çöpler çevreye çeşitli yollardan zarar veriyor. Özellikle deniz memelileri, kaplumbağalar ve kuşlar büyük tehdit altında. Bu hayvanlar ya çöp yedikleri için ya da çöplerin içinde sıkışıp kaldıkları için ölüyorlar. Plastiğin çok uzun ömürlü olması nedeniyle de sorun uzun süre kalıcı oluyor. Daha önceki araştırmalar mesela Tuna Nehri’nin ve Garda Gölü’nün de etkilendiğini göstermişti. Garda gölü kıyılarında deniz kıyılarında olduğu kadar plastik kırıntısı saptanmıştır deniyordu mesela Ekim 2013’te yayımlanan Curren Biology dergisinde. Mikro partiküller salyangozlarda, midyelerde ve diğer hayvanlarda tespit edilmiş. Mars’ın yüzeyi suyla biçimlenmiş Mars aracı “Curiosity” üç ay önce, NASA misyonunun asıl hedefine ulaşmıştı: Kızıl Gezegen’deki Göl yeterince büyüktü bu süreç milyonlarca yıl sürmüş olabilir diyor NASA’nın Mars uzmanı Michael Meyer. “Tortullardan bir dağın dolayısıyla da yaşamın oluşması için yeterli zaman vardı”. Curiosity’nin son ölçümlerine göre Mars’taki nemli iklim 3,5 milyar yıl önce başlamış, yani bugüne dek tahmin edilenden daha uzun sürmüş olabilir. Mars aracı iki yıl önce Gale kraterine inmişti. Mount Sharp bu kraterin ortasında yer alıyor. Kraterin çapı ise 155 kilometre civarında ve bir asteroit çarpması sonucunda oluşmuş. Acılı yemek düşkünlüğü yüksek testosteron seviyesiyle ilgili Fransız bilim insanlarına göre, yüksek testosteron seviyesine sahip erkekler daha fazla acılı yemek yeme isteği duyuyor (Physiology and Behavior). Araştırmaya Grenoble’den yaşları 1844 arasında de ğişen 114 erkek katılmış. Katılımcılara bir tabak püre sunulurken, tatlandırmaları için acı biber sosu ve tuz verilmiş. Deneyden önce tüm erkeklerden tükürük örneği alınarak, testosteron seviyeleri ölçülmüş. Katılımcılar pürelerini tatlandırıp yedikten sonra da şu kriterlere göre değerlendirmişler: acı, tuzlu, az veya çok kıvamlı. Pierre Mendes Üniversitesi sosyal psikologu Laurent Begue, çalışmamız, testosteron seviyesi ve maddi, cinsel ve orta karar risk alma isteği arasındaki bağlantının varlığını ortaya koyan diğer araştırmaları kanıtlıyor diyor. Son araştırmada eril cinsellik hormonunun acı yeme isteğini uyandırdığı ortaya çıkmış. Aslında testosteron hormonu duyguları körükleyerek kişilerin daha fazla risk almalarına neden oluyor diye açıklıyor Begue. Düzenli olarak acılı yemek yiyenlerde, testosteron seviyesi yükseliyor olabilir. Nilgün Özbaşaran Dede nilodede@hotmail.com Kitap BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINDA ÇOCUKLAR Nejat Akar, Günebakan yayını, 103 sayfa, resimli “Musul’da açlıktan ölüm olayları başladı. Hergün sokaklarda kadın, erkek, çocuk, ihtiyar bağıra bağıra ölüme gidiyor, bir çare bulunamıyordu. Merkezde şiş kebabı satılmaya başlanmıştı. Herkes kapışarak yiyordu. Bir zaman sonra kaybolan bir çocuktan ötürü yapılan araştırmada ele geçirilen ipuçları takip edilerek, bizim de yediğimiz bu çok ucuz kebabın, kasap bir Arab aile tarafından kandırılan Türk asker ve Arap çocuklarından yapıldığını öğrendik. İnsanları kandırıp keserek etlerini şiş kebap olarak satıyorlarmış. Cesetlerin bulunduğu yerde 23 kafa ve beden kemikleri tespit edilmişti. Yakalanarak idam edildiler.” İnsanlığın yüzüncü yıldönümünde hatırladığı Birinci Dünya Savaşı Türkiye için ayrı bir anlam taşıyor. Önüyle sonuyla bu savaş Türklerin on yılını aldı, bir imparatorluğu yıktı, bir kuşağın yitip gitmesine neden oldu. Çocuklar bu savaş yıllarında apayrı acılar çekti, ama bu konu pek az ele alındı. Yazarın çocuk hekimi titizliği ve duyarlılığına usta araştırmacı kimliğini ve yazarlığını ekleyerek ortaya çıkardığı 1.Dünya Savaşında Çocuklar, kimi zaman öfkelenerek, çoğu zaman da içiniz acıyarak okuyacağınız, Nejat Akar’ın sorduğu soruyu size hep sorduracak bir yapıt: “Geçen yüzyılda çok kan dökülen savaşlardan, üzerinden yüz yıl geçmiş olmasına karşın Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne ne değişti?” Dr. Ceyhun Balcı KEDERİ DAĞITAN MAVİ Gürol Sözen, Tarihçi Kitabevi Öncelikle ressam… aynı zamanda belgesel yapımcısı, sanat ta rihçisi, heykeltraş.. Tabii ki yazar da.. Bu özelliklere sahip bir insanın denemelerinin, yazarın tüm özelliklerini birleştirici niteliğini kabul etmek gerekir. Gürol Sözen bu ülkeye sevdasını şimdi de su gibi okunan “Kederi Dağıtan Mavi” adlı denemelerinde dile getiriyor. Bu kitapta sanatçının içtenliği, sevecenliği, kederi dağıtan mavisi ve yalın anlatımıyla “sanat ve hayata dair” Anadolu notlarını bulacaksınız... Anadolu uygarlıkları üzerine TRT’ye ya pılan Gravürlerle İstanbul, Sanatın Öyküsü, Bir köprünün 24 saata, Boğaziçi yalıları, Yeşil barış, Güzeli Arayış gibi belgesel filmlerin metin yazarlığı ve danışmanlığını yapan Gürol Sözen, Uluslararası İstanbul Festivali (Arkeoloji Müzesi) resim ödülü sahibi aynı zamanda. Çok sayıda kitabı da bulunan Sözen şimdi bunlara denemelerini ekledi. Kitaba adını veren ve Anadolunun efsaneleri, uygarlık izleri üzerinde dolaşan yazısının sayfasını açıyoruz: Amasyalı coğrafya yazarı “Strabon’un çağdaşı mimar Vitruvius ise, çağımız için de geçerli nice bilgileri, doğa ve mimarlıkla ilgili ayrıntıları anlatırken, yedi bilgeden birisi olan Miletoslu Thales, herşeyin temel maddesinin su olduğunu söyler, “çünkü su, yaşamın ve mutluluğun temel gereksinimidir” der sekizinci kitabında. Kuşkusuz konumuz su değil yalnızca. Denizler göller ve ırmaklar bir gerekçe. Ama bu gerekçe sanatın da besin kaynağı... Hemen sözü Azra Erhat’a bırakıyorum: ‘Aphrodite, güzellik yarışmasında Paris’in önüne çıkmadan önce saçlarına kızıl bir renk vermek için başını Ksanthos’a daldırmış.’.. Su insanı konuşturur, mavinin konuşturduğu gibi. Su ve mavi bizim hayata başladığımız yer...” Sözen, Anadolu’nun köklerinde, tarihin ve uygarlığın izlerinde dolaşıyor ve bize bardak su gibi içiriyor.. Ellerine sağlık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle