17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Müfit Akyos mufı[email protected] 8 Ekonomi CBT 1448/19 Aralık 2014 İnsanlığımızın aynası: Afrika Quo vadis… Quo vadis: Nereye? Ya bilimin yol göstericiliği ve aydınlığına ya da ... ODTÜ, Times Higher Education tarafından yapılan “BRICCS ve Gelişmekte olan ülkeler 2015 Sıralaması”nda üçüncü oldu (Boğaziçi 7., İTÜ 8.,Sabancı 15., Bilkent 19., Koç 29., İstanbul 51., Hacettepe 82.). ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Acar, “Gelişmiş ülkeler dahil bütün ülkeler, dünya sıralamasında üniversiteler yaratabilmek için özel destek programları oluşturuyor. Bizde özel mekanizmalar daha gelişmedi”. … “Türkiye’nin konuşması gereken konular, bilim, sanat, teknoloji ve inovasyon. Bunların tartışıldığı oranda daha iyi şeyler bekleyebiliriz. Günlerimiz, kısır gündemlerle harcanırken geleceğe yönelik beklentiler çok gerçekçi değil.” dedi *** Bingöl Üniversitesi yerleşkesinde yapılan caminin açılışında, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz “üniversitenin camiye kavuşmasından büyük mutluluk duyduğunu”, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise “üniversite ile caminin birbirini tamamlayan iki kurum olduğunu” söyledi. *** Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil, Harvard Üniversitesi Metabolik Hastalıklar Bölüm Başkanı: “Teknolojik dönüşüm için bilim ne kadar önemli ise, bilim için de özgürlük ve güven ortamı o kadar önemli. Bu konuda sıkıntılarımız olduğu kesin ve bunları mutlaka aşmamız gerekiyor.” *** İzmit Mehmet Akif Ersoy Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi’nin açılışında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikret Işık, “Öyle bir düzenleme yaptık ki bundan sonra hiç kimse, Türkiye’de kanun değiştirmeden imam hatiplerin önüne engel koyamayacak. Öyle bir düzenleme yaptık ki artık bu ülkede dinini, Kuranıkerim’i peygamber efendimizin hayatını öğrenmek isteyen, sadece imam hatiplerde değil, Türkiye’deki her ortaokulda ve lisede bunu öğrenebilecek” dedi. *** Prof. Dr. Daron Acemoğlu, İktisat Profesörü MIT. Dünyanın en çok alıntı yapılan ilk 10 ekonomistinden biri… Demiş ki: “Türkiye’de politikacılar otoriterliğe doğru tehlikeli bir gidişat içindeler. Modern bir ekonomi aynı zamanda bilgi ve bilime dayalı bir ekonomidir. Türkiye bu alanda önemli aşamalar kaydetti, yüksek eğitimi geliştirdi ama daha yapması gereken çok şey var. Özellikle yenilikçilik ve araştırmaya çok daha fazla önem vermeli. Ekonomik ve siyasal özgürlüğün bilimsel başarıyla ilgisi olmadığı sanılsa da bu yanlıştır. Bir toplum siyasi olarak özgür olduğunda bilim insanları da potansiyellerini tam olarak kullanırlar”. *** Türbanlı öğrencilerin şikâyeti üzerine “Öğrenim özgürlüğünü engellediği” gerekçesiyle aldığı 2 yıl 1 aylık cezası Yargıtay tarafından onanan Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Uzay Bilimi ve Astronomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, son kez kendisini uğurlamaya gelenlere, “Evren ve Evrim” dersini verdi. *** Prof. Dr. Hande Özdinler, Chicago, Northwestern Üniversitesi, Les Turner Amiyotropik Lateral Skleroz Araştırma Laboratuvarı kurucu başkanı… O da der ki: “Üniversitelerin esas varlık sebebi bilimsellik olmalı. İçinden bilim çıkarılan üniversite süslü liseye döner. Türkiye’deki bazı üniversiteler yüksek lise gibi işliyor.” *** 19. Milli Eğitim Şurası’nda benimsenen bazı kararlar: anaokullarında verilecek “değerler eğitimi” kapsamında, 3672 aylık çocuklara okulda, “Allah kavramı ve Allah sevgisi” anlatılacak, “cennet ve cehennem kavramları” öğretilecek. Zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ilkokul 1. sınıfta başlayacak. Hafız olmak isteyen ortaokul öğrencilerine tanınan okuldan 1 yıl muafiyet hakkı da 2 yıla çıkıyor… Not: Alıntılar kaynağından aynen alınmıştır. Sanayi devrimi ile birlikte, 19. yüzyılın ortalarından itibaren giderek hızlanan “Afrika’nın keşfi”, daha doğru bir ifadeyle, “Afrika’nın istilası” sonucunda geriye yoksulluk, açlık ve sefalet kaldı. Artık tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleri “uygar Batı” tarafından “medeniyet götürme” bahanesiyle talan edilmiş/edilen bir Afrika var karşımızda. Bayram Ali Eşiyok, [email protected]> Diğer yandan, 1980’li yıllarla birlikte giderek hızlanan küreselleşme ve neoliberal politikalar sonucun da Afrika kıtası ile artık iktisadi ilişkiye girmenin dahi rasyonelitesinin tartışıldı ğı bir aşamaya gelinmiş durumda. Çok uluslu şirketlerin Afrika ile kurduğu ilişki ise şimdilik sadece değerli madenler ile sınırlı gözüküyor. Afrika’nın elmas, altın, bakır gibi yeraltı zenginlikleri Afrika’nın henüz tam olarak gözden çıkarılmasını engelliyor. 1970’li yılların ortalarında başlayan kriz ve sonrasında gündeme gelen istikrar ve yapısal uyum programları Afrika’nın zaten yetersiz olan üretim ve ticaret ya pısında önemli aşınmaya neden oldu ve geri dönülmez izler bıraktı. Afrika Batı kurumlarının önerilerine kayıtsız şartsız teslim olurken, Batılı şirketlerin ekonomik aktiviteleri Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Doğu Asya gibi az sayıdaki bölgede yoğunlaştı. Afrika Batılı kurumların dikte ettiği politikaları uygularken, yetersiz sermaye birikimi ve giderek şiddetlenen finansman ihtiyacını dış borçlanma yolu ile karşılamaya zorlandı ve dış borçlarda önemli artışlar gözlendi. Buna göre Sahraaltı Afrika’nın toplam borcu 1980 gelindiğinde 5 yaşı ölen çocuk sayısında %18 oranında bir azalma görülmekle birlikte hala 3,113 bin çocuk gibi yüksek bir düzeyde bulunuyor. Başka bir ifadeyle, 1990 yılında dünyada 5 yaşı ölen çocuk ölümlerinin %30.1’i, 2013 yılında ise %49.5’i Sahraaltı Afrika’da gerçekleşiyor. Tek başına çocuk ölümlerine iliş yılında 66.5 milyar dolar iken, %429 gibi SahraAltı Afrika’da yoksulluğun nicel boyutuyüksek bir oranda ar tarak 2013 yılında 352 milyar dolara yükseldi. Doğrudan dış yatırımların da Sahra Tablo 1: Sahraaltı Afrika ve Dünyada Kişi Başına Gelir ve Sahraaltı Afrika’nın Dünya İçerisindeki Payı (2005 Sabit F.) altı Afrika’yı gözden çıkardığı anlaşılıyor. Buna göre 1980 yılında Sahraaltı Afrika’ya Sahraaltı Afrika ($) 680 Dünya Ortalaması ($) 3,038 Sahraaltı Afrika/Dünya (%) 1970 1980 1990 2000 2010 2011 2012 2013 855 930 813 759 974 988 998 1,009 4,202 5,050 5,794 6,606 7,554 7,677 7,772 7,850 22.4 20.3 18.4 14.0 11.5 12.9 12.9 1960 yaklaşık 538 milyon Kaynak: Dünya Bankası veri tabanından hareketle oluşturuldu. dolar net sermaye girişi gerçekleşirken, Sahraaltı Afrika’da kişi başına gelirin dünya ortalaması içerisin 2013 yılına gelindiğin deki payını gösteren Tablo 1 incelendiğinde, küreselleşme ve onun de net sermaye çıkışı iktisat politikalarını temsil eden neoliberal politikaların yıkıcı etkileri 25 milyar dolara yük ni görmek mümkün. Buna göre 1960 yılında Sahraaltı Afrika’da kişi selmiş durumda. başına gelir dünya ortalamasının %20.3’ü iken, 1980’li ve izleyen Beş yaş altı çocuk yıllarda hızla düşmeye başlıyor ve 2013 yılında %12.8 oranına ka ölümlerinin en yaygın dar geriliyor. Başka bir ifadeyle, 1960 yılında Sahraaltı Afrika’da olduğu bölgelerin ba kişi başına gelir 680 dolar iken, dünya ortalaması 3,038 dolarak şında Sahraaltı Afrika gerçekleşiyor. Ancak 1980’li ve izleyen yıllarda Sahraaltı Afrika’da geliyor. 1990 yılında ki kişi başına gelir artışı dünya ortalamasının oldukça altında kalıyor Sahraaltı Afrika’da ve 2013 yılına gelindiğinde 1,009 dolar olarak gerçekleşiyor. Oysa henüz 5 yaşını görme aynı dönemde dünya kişi başına gelir ortalaması 7,850 dolara yük den ölen çocuk sayısı selerek gelir Sahraaltı Afrika’nın aleyhine hızla bozuluyor. Başka bir 4 milyona yaklaşıyor ifadeyle, 19602013 arasında kişi başına gelir Sahraaltı Afrika’da (tam sayı 3,809 bin %48.4 oranında artarken, Dünyada %158.4 oranında artarak Sah çocuk). 2013 yılına raaltı Afrika’nın çok üzerinde bir artışla sonuçlanıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle