02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim Tarihi 12CBT 1447 /12 Kasım 2014 Hangi Osmanlıcayı öğreteceksiniz? Osmanlıcanın liselerde öğretilmesini isteyenlerin, Osmanlıcanın geçirdiği evrimden haberleri var mı? Öğrencilere hangi Osmanlıcayı öğretmeyi düşünüyorlar? Osman Bahadır [email protected] çok düşünür ve yazar, Osmanlıcanın Arapça ve Farsçanın etkisinden sıyrılması için mücadele vermiştir. Bu mücadelede büyük bir başarı kaza nılmış olmakla birlikte, Arap alfabesinin kullanıl Osmanlıca, Arap alfabesini kullanan, Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı bir dildir. Genel olarak söyleyecek olursak, masından da kaynaklanan bir etkiyle Arapça ve Farsça, dildeki önemini korumayı sürdürüyordu. Cumhuriyetin ilk yıllarında harf devriminden Osmanlıcada bilim, idare ve hukuk dili çok bü önce yayımlanan eserlerdeki dil, hem Arapça ve yük ölçüde Arapça, edebiyat dili önemli ölçüde Farsça etkisinden önemli ölçüde sıyrılmış, hem de Farsça ağırlıklıdır. Yazı dilinde Türkçenin etkisi (dolayısıyla) günlük konuşma diline yaklaşmış du zayıftır, fakat Osmanlı ülkesinde halkın konuş rumdadır. Örneğin bugün Osmanlıca öğrenmiş tuğu dil çok büyük ölçüde Türkçedir. Arapçanın bir kişi, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu ((1922) Osmanlıca üzerindeki büyük ağırlığı, sadece adlı eserini eski harfli baskılarından okuduğunda sözcüklerin önemli bölümünün Arapça olmasın çok büyük rahatlıkla anlar. Fakat aynı kişi Tan dan değil, fakat aynı zamanda sözcük türetme, zimat Fermanı metnini veya Namık Kemal’in Re sözcükleri çoğul yapma, sıfat oluşturma vb. gibi nan Müdafaanamesi’ni okuduğunda çok az şey kuralların da Arapça gramerine göre yapılıyor anlayabilir. olmasından ileri gelmektedir. Arap harfleriyle okuyup yaz Ancak gerek Arapçanın, manın güçlükleri üzerinde, şu an gerekse Farsçanın ve Türk daki konumuz olmadığı için dur çenin yüzyıllar içerisindeki muyoruz. Fakat şu kadarını söy etkileri ve ağırlıkları aynı lememiz gerekir ki, ne kadar iyi olmamıştır. Örneğin 18. ve Osmanlıca bilmek istiyorsanız, o 19. yüzyıl Osmanlıcasında kadar iyi Arapça bilmeniz gere ki Arapça etkisi, 14. ve 15. kir. Çünkü Osmanlıcadaki birçok yüzyıldaki Arapça etkisinden kelime Arapçadan türetilmiştir ve daha fazladır. eğer o kelimelerin nasıl türetildi Öte yandan özellikle ğini bilmiyorsanız, o kelimeyi ne Tanzimat’tan itibaren geli doğru okuyabilirsiniz ve dolayı şen, dilde Türkçeleşme eği sıyla ne de doğru olarak anla limi vardır. Namık Kemal, yabilirsiniz. Sadece bir örnekle Ziya Paşa ve daha başkaları, yetinirsek, Arap alfabesindeki hukuki ve idari dili sadeleş Renan Müdaafanamesi’nin ayın harfi, içinde geçtiği sözcüğe tirmek için Arapça ve Farsça kapağı göre, bizdeki e sesli harfi hariç kaynaklardan yeni terimlerin diğer yedi sesli harf biçiminde alınmasını ertelemeye yönelik girişimlerde bu okunabilmektedir. Ayına hangi sesin verileceğini lunmuşlardı. Ahmet Vefik Paşa’nın (18231891) bilmek için, o kelimenin Arapça türetilişini bilme ünlü Lehçei Osmani (1876) adlı iki ciltlik Türkçe niz gerekir. sözlüğü, dili Türkçeleştirme çabalarının önemli Geçtiğimiz günlerde, isminin başında profe bir dönüm noktasını oluşturmuştur. 20. yüzyılın sör unvanı bulunan bir zatın, Türkiye Büyük Mil ilk çeyreğinde ise Osmanlıca üzerindeki Arapça let Meclisi’nde milletvekillerine hitaben yaptığı etkisini azaltma girişimlerinin önemli boyutlara bir konuşmada, “inkılab, köpekleşme demektir” yükseldiğini görüyoruz. 19111912 yıllarında yayınlanan Genç Kalemler dergisinin bu doğrul dediği basın ve yayın organlarında yer aldı. Osmanlıcada inkılab, Arapça “kalb” kökünden tudaki çabalarının Türk entelektüel dünyasında türemiştir ve değişim, dönüşüm anlamına gelir. büyük etkileri olmuştur. Bu dergide yazan Ömer İnkılab sözcüğündeki dördüncü harf, i değil, ı Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip (Yöntem), Tuna harfidir. Bu muhterem zat şüphesiz inkılab sözcü lı Hilmi gibi yazarlar, Arapça sözcüklerin yaygın ğü ile inkilab sözcüğü arasındaki farkttan haber olarak kullanılanlarını korumakla birlikte, Arapça sizdir. Biraz da zorlamayla yapılan uydurma in gramerini terk etme gibi bir metotla dili sadeleş kilab sözcüğü ise yine Arapça “kelb” yani köpek tirme gibi bir yol tutmuşlardır. sözcüğünden türetilmiştir. Kalb sözcüğündeki k Öte yandan son dönem Osmanlı düşünürle harfi (veya ka kalın sesi) Arap alfabesindeki kaf rinden Baha Tevfik (18841914) Bey’in öncülü ile, kelb sözcüğündeki k harfi (veya ke ince sesi) ğünde, bilim dilinin Türkçeleştirilmesi için büyük ise Arap alfabesindeki kef ile yazılır. bir mücadele yürütülmüştür. O, bir yandan dilimi Bu, kalb ile kelb arasındaki farktan habersiz ze yerleşmiş bulunan Arapça ve Farsça terimlere cahil zevata göre, köpekleşmekten kurtulmanın Türkçe karşılıklar bulmaya çalışırken, diğer yan yolu, Cumhuriyeti ve devrimlerini parantez içine dan da henüz hiçbir karşılığı bulunmayan bazı almaktan geçiyor. O halde “yaşasın Osmanlı ve Batı dillerindeki yeni bilimsel terimlere de karşılık haydi Osmanlıca öğrenmeye!” yaratmaya çalışıyordu. Osmanlının son asrında, Fakat siz Cumhuriyet çocuklarına hangi Os şimdi isimlerini burada sayamayacağımız kadar manlıcayı öğreteceksiniz? OOOF OFF LİNE Tanol Türkoğlu [email protected] Bilginin İtibarsızlaştırılması Enformasyon bugün temelde iki yerde var. Birincisi kişilerin ve kurumların belleklerinde (tecrübeler, arşivler) ikincisi de global anlamda internette. Bu dallar kesilir, budanır, değersizleştirilir ve itibarsızlaştırılırsa bilgi üretimi söz konusu olamaz. Bilgi olgusuna önem vermenin zararlarını birbiri ile hiç ilgisi olmayan alanlarda görebilmek olası. Geçtiğimiz günlerde ülkenin sağlıklı bir tarihini yazabilmenin bile bilgiye önem verilmediği için mümkün olamayacağını savunan uzman açıklamaları medyada yer aldı. Araştırmacı Rıfat N. Bali’ye göre pek çok kamu kurumunun “hafızası” niteliğinde olan arşivler zaman içinde çeşitli sebeplerden dolayı bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edilmiş. Sosyokültürel anlamda hangi olgulara önem veriyorsak bellidir ki o konudaki hiçbir detayı, bilgiyi, belgeyi göz ardı etmeyiz. Mesela akçalı işlerle ilgili en küçük detaylar bile yüzlerce yıllık arşilerde hâlâ özenle saklanıyordur. Onun sebebi de ayrı bir tartışma konusu olsa gerek. Bilgiye önem verebilmemiz için bilginin pasif değil aktif bir olgu olduğunu idrak edebilmek lazım. Örneğin yıllardır büyük şehirlerimizde özellikle de İstanbul’da giderek kötüleşen bir trafik sorunu var. Sadece yıllara yayılmış trafik akış istatistikleri değerli bir veri olarak addedilip analitik bir süreçten geçirilse, trafiğin biraz daha rahatlaması için çok pratik sonuçlar üretilebilir. Bilgi çağının sağladığı avantajlardan birisi de gözümüzün önünde su gibi akıp giden bu veri çağlayanından istifade edemiyor olmamız. Düşünün ki çok susamış durumdasınız ve size şişede getirilip verilen sıvıyı içtiğinizde susuzluğunuzun geçtiğini biliyorsunuz. Hemen yanıbaşınızda gürül gürül akan bir pınar var ve siz susuzluktan yakınıyorsunuz. Oysa o pınarın ne işe yaradığını biraz araştırsanız akıp giden şeyin susuzluğunuzu gidermek için şişenin içinde gelen sıvı ile aynı şey olduğunu idrak edebileceksiniz. Sorgulayıcı beyin formasyonuna sahip olmak işte bunun için gerekli. Çevremizde gördüğümüz şeyleri neden diye sorgulamak ve ondan daha önce kimsenin bulamadığı özellikleri bulup çıkarıp hayatımıza tatbik edebilmek giderek zaruri bir hal almakta. Bellidir ki sorgulayıcı beyin belli konuları sorgulayıp belli konuları dikkate almadan yapamaz. Bu formasyonda yetişen beyin yaşamında en ufak detayları bile sorgular. Bu da siyasi arenada politikacıların işine gelmeyebileceği için gücü olan siyasi akımlar bu formasyonu değiştirmek, dönüştürmek ister. İnsanlık tarihinin bugün gelmiş olduğu aşamaya baktığımızda bu riski ortadan kaldırmaya yarayan en pratik araç; idrak edilmiş demokrasi kültürüdür. Bilgiye önem verip vermemenin ne kadar kritik bir olgu olduğu yukarıdaki silsileden de anlaşılabilir. Bilgi üretmek denildiğinde akla ansiklopedi maddesi yazmak türünde bilgi gelmemelidir. Bunlar bilgi değil enformasyon ya da malumattır. Enformasyonun olmadığı bir yaşamda enformasyona sahip olmak bir artı değerdir. Ancak bugünün enfomasyon çağında bu enformasyona herkesin erişebilmesi salt enformasyon olgusunun önemini ikinci plana atmaktadır. Bunun da ötesinden o enformasyon yığınından anlamlı bilgiler üretebilmek öne geçmeyi sağlayan asli unsurdur. Bilgi üretmekten murad, asıl bilgi iletişim teknolojileri üretmeyi kapsama alır. Bu çerçevede akıllı telefonlar yapmaktan, yeni dijital ürünler üretmeye, trafik sorununu çözmekten alternatif yakın türleri geliştirmeye kadar aslında herşey “bilgi üretmek”tir. Bilgiyi üretebilmek için enformasyona erişim kesintisiz olmalıdır. Enformasyon bugün temelde iki yerde var. Birincisi kişilerin ve kurumların belleklerinde (tecrübeler, arşivler) ikincisi de global anlamda internette. Bu dallar kesilir, budanır, değersizleştirilir ve itibarlaşsızlatırılırsa bilgi üretimi söz konusu olamaz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle