02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Gelecek ve İnovasyon 11CBT 1447/12 Aralık 2014 İNSANLIĞIN GELECEĞİNİ ŞEKİLLENDİRECEK 10 İNOVASYON: Soyumuzun Geleceği İçin En Gerekli İnovasyon Uzay Kolonileri olanak tanıyacak. Beynin içeriği bilgisayarlara yüklenebilecek! İnovasyon en basit tanımıyla farklı ve değişik yeni fikirler geliştirmek ve bunları uygulamaktır. Bu fikirler, daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla geliştirilebilir. Ya da zaten var olan pek çok ürün ve hizmeti daha güzel, daha kullanışlı, daha çok insanın işine yarayacak hale getirmeyi amaçlayabilir. 2 milyon yıl boyunca inovasyonlar vücudumuzu, beynimizi ve davranışlarımız üzerinde kalıcı etki yarattı. Öncelikle kendi çapında mütevazı bir yaşam süren maymun sembolik düşünme ve gelişmiş bir konuşma becerisine sahip oldu. Ve insanoğlu dünyanın dört bir yanına yayılarak doğa ile ve diğer insanlarla karmaşık ilişkiler kurmayı başardı. Bu arada da buluş yapma becerisi sayesinde doğal ve sosyal engelleri aşarak, biyolojik sınırlarını zorlayarak bugünlere gelebildi. Ancak bu mücadele burada bitmiyor. Yenilik yapma hızımızın giderek artmasının sonucunda, gelecekte bugün hayal bile edemediğimiz yepyeni bir insan doğabilir. 1Yaşlanmak sona erecek erecek. Dolayısıyla çevremiz daha güvenli ve mikroplardan arınmış bir hale getirilecek. Yaşamın ilk 50 yılında yaşam, çocukluk, ergenlik ve üreme yeteneğinin sona ermesi gibi bugünküne benzer bir yol izleyecek. Ancak bu dönemden sonra biyolojik değişimler hız kesecek. Ne var ki uzun yaşam bellek sorunlarına da yol açabilir. Northwestern Üniversitesi’nden Paul Reber bu konuda iyimser: “Beyinde bilginin kaydedilmesinde bir üst sınır olduğunu düşünmüyorum. Çocukluk anılarının yaşam boyu saklandığı artık biliniyor. Çocukluk ile son dönemler arasında bazen boşluklar oluşabilir. Ancak bunlar bellek oluşumunda yaşanan darboğazlardır.” Aile yapısında da kaçınılmaz olarak çekirdek aileden, lineer aileye doğru bir dönüşüm yaşanacak. Yalnızca büyükanne veya büyükbaba değil, büyük büyükanne ve büyük büyükbaba da sağ olduğu için aileler daha yaşlı yetişkinleri da kapsayacak şekilde genişleyecek. Daha yaşlı ebeveynler daha uzun süre destek verebileceği için insanlar daha uzun süre gençliklerini koruyabilecek. Bu lineer aileler daha değişken bir yapıya sahip olabilecek. Örneğin evlilik kurumunda, aynı kişiyle ilişkiyi yüzyıl boyunca sürdürmenin yaratacağı zorluklar nedeniyle bugünkünden farklı bir yapı oluşabilir. Lineer aile yapısı dünyanın geleceği açısından da avantaj sağlayacak. Farklı yaşlardaki aile bireyleriyle birlikte yaşamak, farklı seçenekleri ve deneyimleri tanıma fırsatı doğuracak. Böyle bir ortamda insanların doğal çevrelerine karşı daha büyük bir duyarlılık göstermesi bekleniyor. 2Kararları makineler verecek Doktorlar, düzenli genetik kontroller için ziyaret edeceğimiz teknisyenlere dönüşecek. Bilim insanlarının çoğu, yaşlılığı erteleyecek devrim niteliğinde gelişmelerin ufukta göründüğü konusunda hemfikir. Yaşlılık tam anlamıyla durdurulmasa da önemli ölçüde geciktirilebilecek. Bugün yaşamakta olan insanların pek çoğu büyük bir olasılıkla ikinci yüzyıllarını görebilecek. Yaşa bağlı ölümler azaldıkça, yaşam büyük bir olasılıkla kazalar ve akut hastalıklar nedeniyle sona Bugün yaşamın pek çok ikilemi kişisel algoritmalar yardımı ile çözümlenebiliyor. Örneğin ne okuyacağımızı, ne dinleyeceğimizi, kimlerle ilişki kuracağımızı hep kişisel tercihlerimiz belirliyor. Aynı zamanda haritalar nereye gideceğimizi söylüyor ve elektronik cihazlar gideceğimiz yere vardığımızda ne yapacağımız hakkında öneriler sunuyor. Makineler bizleri daha iyi tanıdıkça bu gidişat hız kazanacak. Bir süre sonra yaşamımız sanal asistanlar tarafından yöneti lebilecek. Bu durum karar verme sorumluluğundan kurtul dukları için insanları rahatlatabilir. Böylece çok sayıda seçenek içinden birini seçme eziyeti tarihe karışabilir. Karar vermek bilişsel bir yüktür. Bilimsel çalışmalara göre insanlar kısıtlı sayıda seçenek arasından seçim yapmayı tercih ederken, değişebileceğine inanılan seçeneklerle uğraşmak hiç kimsenin işine gelmez. Peki insanlar karar verme sorumluluğunu üzerinden attıklarında bunun yerine ne koyabilir? Londra Üniversitesi’nden psikolog Iroise Dumontheil, “İnsanlar temelde sosyal yaratıklardır. Karar verme sıkıntısı olmayınca ebeveynler çocuklarıyla, çiftler birbirleriyle daha uzun zaman geçirme fırsatına kavuşabilir. Yani sosyal etkileşimler öne çıkacak” diye konuşuyor. Ancak Cornell Üniversitesi’nden sinirbilimci Valerie Reyna, kararverme makinelerine bu kadar fazla yetki tanımakta aceleci davranmamamız gerektiğini söylüyor. Reyna’ya göre deneyimler, özdenetimi sağladığı gibi riskleri daha iyi tartmamıza yardımcı olur. Ergenlikte insanların dürtülerinin etkisinde kalarak genellikle yanlış kararlar vermesinin nedeni de deneyimsizliktir. Reyna seçim yapmanın insanların en temel eylemlerinden biri olduğunu söyleyerek şöyle konuşuyor: “Seçim yapma eylemini ortadan kaldırırsanız, insanlar bunun eksikliğini hisseder ve yerini doldurmaya çalışır. Kendini ifade edebilmek için farklı yollar arar.” 3 Biyolojik sınırlar aşılacak Tüketim teknolojisi günlük yaşamın vazgeçilemez bir parçası olmaya devam ettikçe, çok sayıda insanın biyolojik sınırlarını implantlarla aşmaya çalışması kaçınılmazdır. Bunun sonucunda ısmarlama insanın şimdiden şekillenmeye başladığını söyleyebiliriz. Bunun ilk işaretlerini engelli insanlara takılan implantlarda görmek mümkün. Bugün kalıcı vücut sakatlığı olan insanları tedavi ederken “normal” insanlar örnek alınıyor. Örneğin elini bir kazada yitiren kişiye takılan implant el, genellikle “herkese uyabilecek” nitelikteki ellerden biri oluyor. Bazı insanlar bu uygulamaya karşı. Protezlerin normal bir el veya ayağa benzemek zorunda olmadığını düşünüyor. Londra’daki Alternative Limb Project isimli şirketin kurucusu Sophie de Oliveira Barata normalin dışına çıkarak isteğe göre protez geliştiriyor. Örneğin protez kollar, istenirse kuş kanadı gibi tüylü olabiliyor. Böyle bir düşünce tarzı protez teknolojisini nerelere götürebilir? Normal bir insan kolunun işlevlerine sahip bir protezi geliştiren insanoğlu aslında bu noktada durmak istemiyor; yeni hedef protezlerin normalin üzerinde yeteneklere sahip olması... Sağ elini kazada yitiren Nigel Ackland isimli bir engelli, protezlerin normal insan uzuvlarının yapamadığı işlevselliğe sahip olması gerektiğini düşünüyor Örneğin takma elini 360 derece döndürebiliyor. Ancak insan uzuvlarına yeni işlevsellikler kazandırılması, silahlı kuvvetlerin silahlanma yarışında haksız rekabet yaratacağı kaygısını da beraberinde getiriyor. Bu kaygılar pek de yersiz değil. İmplantlarla desteklenerek olağanüstü güçlere sahip olan askerlerin, dünyada dengesiz bir silahlanmanın doğmasına yol açabilir. 4 Özel yaşamın sonu Özel hayatın kemikleşmiş sınırları yavaş yavaş kalkıyor. Teknoloji, paylaşımı kolaylaştırdıkça insan lar daha fazla paylaşım istiyor. Sosyal medyadaki çok sayıda fotoğraf ve video görüntüleri samimi bir paylaşım ortamı doğuruyor. Her geçen gün özel yaşam ve kamusal yaşam arasındaki perde biraz daha aralanıyor. Bu arada gizlilik zorunluluğun ortadan kalkması, insanlara bir tür özgürlük kazandırıyor olsa da, bilgi akışının kontrolü giderek daha zorlaşıyor. Facebook’taki bildirimleri paylaştıkça sizi hiç tanımayan insanlar sizin hakkınızda gereksiz bilgi edinebiliyor. Paylaşımın ortaya çıkarttığı bir diğer rahatsız edici durum da insanların cinsel tercihleri ve siyasi görüşlerine ilişkin herkesin bir çıkarım yapıyor olması. Cambridge Üniversitesi’nden Michal Kosinski, bunun ticari açıdan yararlı, ancak ahlaksal açıdan sakıncalı olduğunu belirtiyor. Kaldı ki ahlaki kurallar zaman içinde değişebiliyor. Bugün sayfanıza koyduğunuz bir fotoğraf, geleceğin algoritmasıyla değerlendirildiğinde ortaya hiç arzu etmediğiniz sonuçlar çıkabilir. Özel yaşamı hedef alan teknolojiler bununla sınırlı değil. Öyle ki yeni güvenlik teknolojileri sayesinde herkes herkesi izleyebiliyor. Bunların başında artık her yerde görebildiğimiz güvenlik kameraları geliyor. Açık toplumun yararları konusunda bazı kuşkular da mevcut. Zira açıklık hiçbir zaman özgürlük anlamına gelmez. İyi niyet taşımayan insanların bu açıklıktan yararlanıp, edindikleri bilgileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayacaklarını kim garanti edebilir? 5 Her şeyde bolluk yaşanacak Gelecekte her şey bol olacak. Kullanılmış malzemeler üç boyutlu yazıcılar sayesinde, tüketici elektroniğinden, yiyeceğe, yapı malzemesinden sentetik organlara kadar çeşitli alanlarda yeniden değerlendirilebilecek. Moleküler mühendislik, bir malzemenin molekülünü yeniden şekillendirerek her şeyden her şeyin üretilmesinin yolunu açacak. Sonuçta ihtiyacımız olan her şeye sahip olabilecek miyiz acaba? “İstediğimiz her şeyi yazıcıdan çıkartabilme bece risine sahip olduğumuz anda her şey isteğe göre ve sınırsız miktarda üretilebilecek” diye konuşan Oxford Üniversitesi İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nden Stuard Armstrong, “Yaratıcılık üretilen eşyalardan daha değerli hale gelecek. Hatta eski malzemeler yenilerine tercih edilecek. Her şeyin geriye dönüştürüldüğü bir dünyada antikalar müthiş değer kazanabilir” diye konuşuyor. Böyle bir dünyada doğal çevreyle olan bağlantımızın biraz daha zayıflaması bekleniyor. Et ve sebze sentetik olarak üretildiği anda tarım ortadan kalkar. Böyle bir ortamda kırsal alanlardan uzaklaşacak mıyız, yoksa tam tersini mi yapacağız? Halihazırdaki gelişmeler insanı çevreden kopartmıyor, tam tersi yakınlaştırıyor. Bugün zengin ülkeler doğanın korunmasına daha çok önem veriyor. İnsanların çoğu doğa ile kucak kucağa yaşamak istiyor. Öyle ki tarımdan arındırılmış toprakların vahşi doğaya kazandırılmasının insanoğlunun psikolojisi için gerekli olduğu düşünülüyor. 6 Ticari işlemlerde dijital para ve dijital kayıt defteri geçerli olacak Bitcoin, en basit tanımıyla, herhangi bir  merkez bankası veya benzeri resmi bir kuruluşla ilgisi olmayan dijital bir para birimi. Bu teknoloji, dünya genelindeki milyonlarca bilgisayar üzerinden her türlü mali işlemin yapılabilmesine olanak tanıyor. Böylece merkezi yetkililerin elinden yetkileri alınmış olacak. Öte yandan blockchain denilen küresel kayıt defteri, mal ve hizmet alımlarının şeffaf ve adaletli bir şekilde yürütülmesini sağlıyor. Uzmanlara göre bu gelişmeler, aracı olarak insanların olmadığı bir ortamda, bağımsız şirketlerin kendi aralarında ticaret yapmalarına 7 Sanal gerçeklik fiziksel ortamların yerini alacak Gerçek yaşamın duyularımız üzerindeki etkilerini çoğaltmak, hatta yerine geçirmek için geliştirilen sanal gerçeklik, fiziksel ortamdan sanal ortama kolaylıkla geçiş yapmamıza olanak tanıyor. Verileri işlemek ve kavramsal sorunları sanal bir ortamda görüntülemek için her gün yeni yollar geliştiriliyor. Duyularımız devreden çıkartıldığında sanal ortamlarda hayal ettiğimiz her şey mümkün olabilir. Yoksa gerçek yaşam da bir hayal mi? Daha ileri bir uygarlığın yarattığı bir simülasyonun sakinleri olarak halihazırda bu rüyanın içinde yaşıyor olabilir miyiz? 8 Beynin içeriği bilgisayara yüklenebilecek Beynin yapısal gizleri ortaya çıktıkça, bazı bilim insanları beynin işlevlerinin bir silikona yüklenebileceğine inanıyor. Bu mümkün olursa, pek çok insan beyinlerini bir bilgisayara yükleyerek ölümsüzlüğe kavuşmayı tercih edebilir. Tercihler bununla da sınırlı kalmayabilir. Beynimizi dijital olarak çalıştırarak, kendimize yeni bir kişilik yükleyebiliriz. Beynimizi kopyalayabilirsek birden fazla yaşamı aynı anda yaşayabiliriz. Hatta bu yaşamları farklı hızlarda yaşayıp, bir ömrü dakikalarla ölçülebilecek bir zaman dilimine sığdırabiliriz. 9 Genetik mühendisliği ile yeni organizmalar yaratılabilir Gelecekte biyolojik ve bilgisayar teknolojileri iç içe geçtikçe en çılgın projeler bile yaşama geçirilebilir. Genleri programlayarak, bugün bilgisayarları kontrol edebildiğimiz gibi canlı organizmaları da kontrol altına alarak yeni makine tipleri, yeni ilaçlar, hatta yeni organizmalar yaratabiliriz. Bilgi dünyası ile madde dünyası arasındaki sınırlar bu süreç içinde giderek yok olabilir. 10İnsanoğlu soyunu sürdürmek için uzayı sömürgeleştirmek zorunda Milyarder teknoloji uzmanı Elon Musk haklıysa bundan 100 yıl sonra milyonlarca insan Mars’ta yaşamaya başlayacak. Pek çokları bunun çok iyimser bir öngörü olduğunu söylese de, uzun vadede türümüzün hayatta kalabilmesi, diğer gezegenleri sömürgeleştirmesine ve diğer güneş sistemlerini keşfetmesine bağlıdır. Birkaç milyar yıl içinde güneşimiz ölecek ve bizler yeni bir dünya aramak zorunda kalacağız. Homo sapien’lerin –veya hangi türe evrileceksek yaşaması için en önemli inovasyon diğer gezegenlerde koloniler kurabilme olanağı yaratmaktır.. Reyhan Oksay New Scientist, 25 Ekim 2014
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle