Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
POLİTİK BİLİM Aykut Göker harunaykutgoker@gmail.com 8 Ekonomi CBT 1439/17 Ekim 2014 Osmanlı’nın Teknolojideki Durumu Farklı mıydı? ‘Osmanlı’da bilim meselesi’ denilince, günümüze özgü bir alışkanlıkla hemen ‘teknoloji’ de akla gelir. O meseleye de bir göz atıp konumuzu noktalayalım. Son iki yazımda Osmanlı’da “bilim” meselesine şöyle bir göz atmıştık. Ortaya çıkan manzara Hristiyan Avrupa’nın bilimde yarattığı devrime yolu açan akla dayalı düşünce sisteminin çok uzağında kalmış; o devrimin farkında bile olmayan bir imparatorluktu. Osmanlı’nın bilimde durumu buysa, teknolojideki durumu niçin farklı olsun, diye düşünebilir; başlıktaki soruyu da anlamsız bulabilirsiniz. Ama bilim ve teknoloji arasındaki sistemik bütünlüğün ve birbirlerine tutunarak gelişmelerinin Sanayi Devrimi sonrasında ortaya çıkan bir olgu olduğunu hatırlarsanız soru anlam kazanacaktır. Evet, günümüz teknolojisinin kaynağı bilimsel bilgidir ama XIX. yüzyılın ikinci yarısında ilk kez Alman kimya sanayii doğrudan bilimsel bilgiden (üniversitedeki araştırmalardan) yararlanmaya başlayıncaya dek teknolojinin kaynağı bilim değil, ampirik (deneyimden gelen) bilgiydi ve bu bilginin gelişmesinde de doğal olarak, üretim ilişkileri ve başka toplumlar üzerinde üstünlük kazanma arayışları belirleyici olmuştu. Örneğin, Osmanlı İmparatorluğu’nun askerî alanda gerilemeye başlaması, denizlerdeki üstünlüğünü, XVI. yüzyılda, Avrupa’nın yelkendeki teknoloji üstünlüğüne; karadaki üstünlüğünü de, XVII. yüzyılda, yine Avrupa’nın toptaki teknoloji üstünlüğüne bırakmasından sonradır. (Cipolla, Carlo, M. [2001], Yelken ve Top, Kitap Yayınevi.) Geçerken belirtelim, biraz önce andığım Sanayi Devrimi’nin kökeninde, elbette kârı büyütme güdüsü vardı. Ama Hobsbawm’ın vurguladığı gibi, kârın genişletilen ihraç pazarlarına yönelik imalât faaliyetiyle gerçekleştirilip büyütülebileceğinin görülmesi Sanayi Devrimi’nin itici gücü olmuştu. (Hobsbawm, E.J. [1968], Industry and Empire, Penguin Books, 1990.) Bunun için imalât artmalı, geliştirilmeli, üretkenlik yükseltilebilmeliydi. Bu başarıldı. Başarıyı sağlayan önemli etken, üretim yöntem ve makinalarında yapılan teknolojik yenilikler ve bu yeniliklerin bütün ekonomik faaliyet alanlarında yayılmasının sağlanabilmesiydi. Yenilikleri yapanlarsa kendi deneyimlerine ve edindikleri amprik bilgilere dayanan, çoğu makinist ve/veya sanayici olan insanlardı. İşte onlardan bazıları: • 1730’larda su çarkının kanatlarını inceltip verimini yükselten ve su çarkını yeni sanayi döneminin ilk çok amaçlı makinası hâline getiren James Brindley; 1733’te dokuma tezgâhlarında otomasyona yolu açan, uçan mekiğin geliştiricisi John Kay; • Maden ocakları için, 1705’te buharla çalışan pompayı geliştiren Thomas Newcomen; Newcomen makinesini geliştirerek, 1763’te buhar makinesini yapan James Watt; Watt’a, yaptığı makineyi geliştirebilmesi için ölçme tekniğini sağlayan sanayici Matthew Boulton; • 177475’te, top namlularını ileri hassasiyette işleyecek tezgâhı yapan ve bu tezgâhı Watt’ın buhar makinesi yapımında rol oynayacak silindir işleme tezgâhına dönüştüren sanayici John Wilkinson (ilk demir tekneyi inşa eden, ilk yivli top namlusunu geliştiren de odur); • 1785’te, buhar makinesinin dokuma tezgâhlarında kullanılmasını sağlayan Edmund Cartwright; 1804’te, ilk buharlı lokomotifi yapan Richard Trevithick ve 1829’da, Trevithick’in lokomotifini geliştiren George Stephenson... Ne yazıktır ki, Osmanlı, İngiliz Sanayi Devrimi ile ete kemiğe bürünen bu teknolojik yenilikler çağının, o çağın geliştirdiği teknolojik bilgi ve deneyim birikiminin, o kültürün de çok uzağında kaldı. Osmanlı’nın teknolojide geldiği son noktayı 1917 yılında Ticaret ve Ziraat Nezareti tarafından yayımlanan “1913, 1915 yılları sanayi istatistiki”nde görmek mümkündür. (Ökçün, A. Gündüz [1970], Osmanlı Sanayii: 1913, 1915 yılları sanayi istatistiki, SBF Yayını.) O istatistik Osmanlı İmparatorluğu’nun sanayi ile ilgili, ciddîye alınabilecek herhangi bir yetenek ya da bilgi birikimine, dolayısıyla da herhangi bir teknoloji yeteneğine de sahip bulunmadığının resmidir. Dünyanın 17. Büyük Ekonomisi Olan Türkiye İnsani Gelişmenin Neresinde? Bayram Ali Eşiyok, BayramAli.Esiyok@kalkinma.com.tr> E konomik kalkınma bireyin mutluluğunu artırmadığı ölçüde sayıların soğuk yüzünden başka bir anlam içermiyor. Artan büyüme oranlarına rağmen gelir dağılımı bozuluyor, işsizlik ve yoksulluk dünya ölçeğinde hızla artıyor. Son 3035 yıla damgasını vuran neoliberal iktisat politikaları sosyal devletin araçlarını tahrip ediyor ve yoksullar bu süreçten son derece olumsuz etkileniyor. UNDP’nin (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı) çok boyutlu yoksulluk endeksi verileri, 91 gelişmekte olan ülkede 1.5 milyar civarındaki insanın sağlık, eğitim ve asgari yaşama standartlarının altında yaşadığını ortaya koyuyor. Dünyanın En Büyük 17. Büyük Ekonomisi İnsani Gelişme Düzeyine Göre 69. Sırada: Ekonomik kalkınma sosyal kalkınma ile desteklenmediği zaman insani olmaktan çıkıyor ve insanlara mutluluk sağlamıyor. UNDP’nin 2014 yılında hazırladığı İnsani Gelişme Raporu’na göre Türkiye 69.sırada Tablo 1: İnsani Gelişme Endeksine bulunuyor. Başka bir Göre İlk On Ülke ve Türkiye ifadeyle, İnsani milli gelir İnsani Gelişme Gelişme Endeksi büyüklüğü Sırası Ülke (İGE) sıralama1 Norveç 0.944 sına göre 2 Avusturalya 0.933 dünyanın 3 İsviçre 0.917 en büyük 4 Hollanda 0.915 17. ekono5 ABD 0.914 misi olan 6 Almanya 0.911 Türkiye, 7 Y.Zelanda 0.910 insani ge8 Kanada 0.902 lişmişlik 9 Singapur 0.901 söz konusu 10 Danimarka 0.900 olduğunda hızla irtifa 69 Türkiye 0.759 kaybediyor Kaynak: Human Development Report (2014). ve 69. sıra ya düşüyor. UNDP 1990 yılında iktisatçı Amartya Sen’den hareketle kalkınmanın insani yönünü öne çıkarıyor ve insani kalkınma endeksini oluşturuyor. İnsani gelişmeyi nicel olarak ölçen “İnsani Gelişme Endeksi”(Human Development IndekHDI), ülkelerin gelişmişlik düzeylerini ülkenin insanlara sağladığı sosyal gelişmişlik üzerinde yoğunlaşarak tanımlıyor. 1990 yılı için hazırlanan insani gelişme raporunda kalkınmanın temel amacının insanların uzun, sağlıklı ve yaratıcı bir yaşam sürdürmeleri olduğu belirtiliyor ve milli gelir ya da ekonomik büyümenin insana fayda sağlama amacını göz ardı ettiği belirtiliyor. Başka bir ifadeyle, UNDP bireyin yaşam kalitesinin sadece ekonomik girdilerle sağlanamayacağını, sosyal göstergelerin de hesaba katılması gerçeğinden hareketle insani gelişmişlik endeksini hesaplıyor.1 2014 yılında hazırlanan ve 2013 yılına ilişkin insani gelişme endeksini gösteren Tablo 1 incelendiğinde, ilk 10 sıradaki ülkelerin gelişmiş ülke kategorisinde (rapordaki ifadeyle çok yüksek insani kalkınmaya sahip) yer aldığı görülüyor. Türkiye ise 0.759 insani gelişme endeks değeri ile 69. sırada bulunuyor. Dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan Türkiye’nin insani gelişmişlik sıralamasında 69. sırada bulunması, ekonomideki nicel gelişmenin nitel gelişmeyle desteklenmediğini, artan ulusal gelire rağmen eğitim, yaşam kalitesi, sağlık gibi temel konularda ülkemizin oldukça yetersiz bir konumda bulunduğunu gösteriyor. İnsani gelişme endeks değerlerine göre Uruguay, Bahamalar, Karadağ, Belarus, Romanya, ve Libya gibi ekonomik büyüklük açısından Türkiye ile kıyaslanmayacak küçük birçok ülkenin insani gelişme söz konusu olduğunda Türkiye’den daha iyi bir noktada oldukları anlaşılıyor. Türkiye ile birlikte seçilmiş ülkelere ilişkin insani gelişme endeks değerlerini ve bileşenlerini gösteren Tablo 2 incelendiğinde ortaya son derece çarpıcı bulgular çıkıyor: Eğitim dışında, birçok sosyoekoTablo 2: Türkiye ve Seçilmiş Ülkelere İlişkin İnsani Gelişme Endeks Değerleri ve nomik gösBileşenleri (2013) tergeye göre 1960’lı yıllara Doğumda Kişi Türkiye’nin İGE İGE yaşam Beklenen Ortalama başına gerisinde başeğitim eğitim gelir (2011 layan Güney Değeri Sırası beklentisi süresi süresi SAGP $) Kore insani Kore 0.891 15 81.5 17.0 11.8 30,345 gelişme enRomanya 0.785 54 73.8 14.1 10.7 17,433 deks değerine Rusya 0.778 57 68.0 14.0 11.7 22,617 göre 15. sıraBulgaristan 0.777 58 73.5 14.3 10.6 15,402 da bulunurken, Türkiye 0.759 69 75.3 14.4 7.6 18,391 Türkiye 69. Kaynak: Human Development Report (2014 sırada bulu