17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sa l k Narsizm: Normalden Patolojiye... Narsizm değişik anlamlar yüklenen bir kelimedir. Günlük konuşmada narsizm, bencillik, kibir, kendini beğenmişlik ve büyüklenmecilik anlamını taşır. Genelde olumsuz bir özellik olarak görülse de narsizmi belli bir yelpazede değerlendirmek gerekir. Bir ucu normallikte diğer ucu ise psikiyatrik hastalıklar içinde yer almaktadır. Doç. Dr. Sibel Mercan, VKV, Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü başarılı olma ve saygınlık kazanmaktır. Ancak buradaki anlatılan narsizm çocuklukta görülen narsizmden farklıdır. Kişi sınırlarını çizmiş, beklentilerini törpülemiş ve ben ve öteki ayrımını yapabilmiştir. Artık dünyanın kendi etrafında dönmediğini farkındadır. Sınırlılıklarının farkındadır. Kendi sınırlarını koruma ve ötekilerinin sınırlarına saygı göstermeye özen gösterir. Sağlıksız bir narsizm arsizm Yunan mitolojisindeki “Narsisus”tan gelir. Yakışıklı yunan genci Narsissus göl kenarında otururken birden suyun üstünde kendi yansımasını görür. Yansımasına aşık olur ve tüm zamanını gölde kendisine bakarak geçirir. O kadar kendisini sevmektedir ki çevresinde olanların hiç farkında değildir. Hatta güzel Echo’nun ona olan aşkının da farkında değildir ve karşılık vermez. Kendisini o kadar sever ki bir gün gölde yansımasına bakarken sonunda çatlar ve ölür. N Gelişimde bir duraksama Psikanalitik kuramcılar narsizmi faklı şekillerde yorumlamışlardır. Freud narsizmi normalden sapma olarak değerlendirirken, Kohut bunun normal gelişimde bir duraksama olduğunu ileri sürmüştür. Yani çocuklukta normalde olan ve yetişkinlikle giderek ehlileştirilen bu taraf, narsistik kişilerde gelişimde duraksamaya uğramış ve ehlileşme sürecini tamamlayamamıştır. Çocuklukta görülen narsizm ben merkezli bir narsizmdir. Çocuk evrenin merkezindedir ve evren onun etrafında dönmektedir. Her şey ve herkes ona hizmet etmektedir. Büyüsel bir düşünce hakimdir. Annesi onun istediğini yapmadığında, onun ölmesini diler ve bunun gerçek olmasından korkar. Kendi gücünün çok fazla olduğuna inanır ve annesini öldürmesinden korkar. Zamanla yaşadığı hayal kırıklıkları ve ufak kırılmalarla gücünün sınırlarının farkına varır ve aslında o kadar güçlü olmadığını, yapabileceklerinin sınırları olduğunu görür. Bu kırılmaların üstesinden geldikçe narsizmi yetişkin narsizmine doğru gelişir. Diğer insanları fark eder. Ötekilerin istek ve ihtiyaçlarını fark eder. Ben ve öteki ayrımını yapmaya başlar ve kendini sevmesi, beğenmesi, onay ihtiyacı öteki kavramı ile beraber şekillenir. Sınırlı bir istek ve beklentidir artık. Sınır kavramının farkındadır ve sınırlara saygı göstermesi gerektiğini öğrenir. Ama bu gelişimde bir duraksama varsa, çocuklukta beklenenden büyük bir travma ile kırılma yaşandıysa çocuk üstesinden gelemeyip bu sağlıklı dönüşümü gerçekleştiremez ve narsizmi çocukluk döneminde saplantılı kalır. Normalde olması gerek narsizmin aşırıya kaçtığı, sağlıksız narsizmin ortaya çıktığı durumları ayırmak gerekir. Bazen Narsissus’un yaptığı gibi kişi aynadaki kendi yansımasına o kadar dalmıştır ki etrafında olan bitenden kopmuş, kendi dünyasına gömülmüştür. Sadece kendisi vardır, ötekilerin ihtiyaçları, istekleri, beklentilerinin farkında değildir. Hatta bunu kendi narsizmine tehdit olarak yaşar. Kendi narsizmine gömülmüş kişi, ötekinin düşüncelerini, duygularını görmeksizin, her şeyi kendi penceresinden yorumlar ve yönlendirmeye çalışır. Onun istediği yere gidilmeli, onun söylediği gibi yaşanmalı, onun tercihleri kabul edilmelidir. Diğerleri narsist kişi için sadece bir aksesuardır, eli, kolu gibi onun bir uzantısıdır. Diğerlerinin karşı çıkması, farklı görüş bildirmesi ya da onaylamaması durumda kırılma ve buna bağlı kızgınlık ve öfke çıkar. Narsist tıpkı kolunun ona itaat etmemesi, komutlarını yerine getirmemesi gibi diğerinin başkaldırmasına şaşırır ve kontrolünü yitirme duygusu yaşar. Hele bir eleştiri olduğunda bunu tolere etmesi çok güçtür. Kendisi her zaman en önemlidir. Çok büyük işler yapmıştır. En zeki, en başarılı o dur. Kimse onun kadar iyi dans edemez, iyi giyinemez, iyi ders veremez. En iyi o araba kullanır. O kadar cazibelidir ki tüm kadınlar ya da erkekler ona hayrandır. Bir şeyi elde edene kadar çok değerlidir ama elde ettiği anda değerini yitirir. Hemen gözü bir sonrakine kayar. Yıllarca bir arabanın hayalini kurar aldığı gün diğer arabalara bakmaya başlar. Kendisinin olan hiçbir şeyin değeri yoktur. Yıllarca bir adamı, kadını sever; çıkmaya başladığı gün diğerleri ile ilgilenmeye başlar. Hata diğerlerindedir; narsist hatalı olamaz. Etrafında bu olumsuz duyguları yönlendirebileceği daha başarısız, beceriksiz, yetersiz kişiler olduğunu düşünür. Öğrenciler anlamıyordur, aslında kendisi mükemmel bir öğretmendir. İşini iyi yapan bir yöneticidir ama çalışanlar tembel, sorumsuz ve donanımsızdır vb. beğenen kişilere sürekli ihtiyaç duyar. Pamuk prensesin, cadı üvey annesi gibi aynadan hep aynı şeyi duymak ister. Dünyada ondan iyi yoktur. Bu onaylanma hiçbir zaman yeterli değildir, her zaman her şekilde bu onayı almalıdır. Kral çıplak diyenlere ise yer yoktur hayatında. Eleştirilmekten hoşlanmaz hatta eleştiriye saldırganlıkla yanıt verebilir. Kendi kişisel ihtiyaçları için diğerlerini kullanabilir. Bazen ötekinin bundan zarar görebileceğini bile düşünmez. O sırada kendi ihtiyacı karşılanmalıdır. Narsizm aslında derinde hissedilen yeterince iyi olmamaya karşı geliştirilmiş bir savunmadır. Narsist kişi aslında derinlerde değersizlik hissi yaşar. O kadar değersiz ve yetersiz hisseder ki, bunu kapatabilmek için sürekli arayış içindedir. Örneğin çok fakir bir ailede büyüyen çocuk, sadece fiziksel ihtiyaçlarının karşılanamaması değil, kendilik algısında da fakirlik hissi egemen olur. Yetişkin hayatta zengin, ünlü, en şık, en bakımlı olduğunda, en iyi derecelere geldiğinde bu duygudan kurtulacağını düşünen narsist yanılır. Umulanın aksine bu noktalara geldiğinde kendisini iyi hissetmez, aksine elde etmek istediği şeyler de kendine ait olduğunda tıpkı kendisi gibi değerini yitirir. İçinde hissettiği fakirlik duygusu sis bulutu gibi bütün başarılarının üstünü örter. Bu nedenle hiç doymayan bir taleple yaşama devam eder. Hep daha iyisi, daha fazlası, daha mükemmeli olmalıdır. Her şeyin daha iyisine layıktır. Ama hayat hiçbir zaman ona layık olduğunu vermemiştir. Olumsuzluklara katlanamaz Narsist diğerlerinin penceresinde bakamaz ve çoğu zamanda etrafında olanların farkında olamaz. Olumsuzluklara o kadar katlanamaz ki, çoğu zaman bunları görmezden geldiğinden sonrasında daha büyük sorunlarla karşılaşır. Onun oğlu alkolik olamaz, onun işleri kötü gidemez. Onda ciddi bir hastalık olamaz. Onun çocuğunun akademik başarısı kötü olamaz, sınıfta kalamaz. Zamanında önlem alınmadığından, ancak ateş bacayı sardığında narsist durumu fark edebilir ve çoğu zamanda iş işten geçmiştir. Narsizm normal duygunun ötesine geçtiğinde kişinin yaşamda ileri gitmesine değil, ketlenmesine ve gerilemesine yol açar. Yıkıcı Narsizm Malign narsizm ise en yıkıcı olanıdır. Eric Fromm’un tanımladığı bu durum insanlık için en yıkıcı ve zarar verici durumdur. Ağır bir ruhsal sorundur. Başarısızlık ve hayal kırıklığı durumunda gerçeğin inkar edilmesi ve çarpıtılması söz konusudur. Rosenfeld malign narsizmi, narsistik kişiliğin yıkıcı formu olarak tanımlar. Kişinin büyüklenmeciliği saldırganlıkla birleşmiş ve yıkıcılık idealleştirilmiştir. Ahlaki değerler göz ardı edilmektedir ve sadizm ön plandadır. Kişi kendini merkeze koyarak ötekilere saldırır; şüphecidir ve psikopatik özellikler gösterir. Gerçeği çarpıtır, ahlaki değerleri kendine göre yorumlar ve yalan söyler. Üst düzey görevler ve makamlar narsistler için çekicidir ve bu narsistin altında çalışan kişiler için oldukça zordur. Ya da evde narsist bir anne ya da baba, diğer aile üyeleri için kâbus olabilir. Diğerleri mükemmeli yakalamalıdırlar. Olumlu özellikler takdir edilmezken, yapılan yanlışlar kolaylıkla ve acımasızca eleştirilir. Narsist Lider Narsizmin egemen olduğu aileler ve topluluklarda durum diğerleri için çok zordur. Narsist bir lider, aile üyeleri ya da toplulukta büyük sorunlara yol açabilir. Liderin buluttan nem kapması toplulukları birbirine düşman edebilir, kavgalar, küslükler hatta adam öldürmeler bazen ufak bir narsistik kırılma sonucu olabilir. Uluslar bu nedenle birbirlerine savaş ilan edebilir. Tarih bunun örnekleri ile doludur. Adolf Hitler çocukluğunda evlilik dışı ilişkiden doğmuş ve üvey babasının soyadını almış bir çocuktu. Çocukluğu babasının hakaret ve fiziksel şiddetinin hâkim olduğu fakirlik içinde geçmişti. Okul yıllarında itibaren Almanların üstün bir ırk olduğu ve Yahudilerin aşağı bir ırk olduğu inancında narsistik zedelenme doğuran çocukluk yaşantılarının etkisi kaçınılmazdır. Olması gereken bir duygu Narsizm, her ne kadar olumsuz bir kelime olarak kullanılsa da aslında bir noktaya kadar olması gereken bir duygudur. Normal narsistik gelişimde de narsizm hiçbir zaman yok olmaz. Kişinin kendini sevmesi, beğenmesi, beğenilmek istemesi başarıyı da beraberinde getirir. Maslow’un piramidinde üst basamaklarda saygınlık gereksinimi (kendine saygı, güven, başarı, diğerlerinin saygısı, başkalarına saygı) ve kendini gerçekleştirme gereksinimi (erdem, yaratıcılık, doğallık, problem çözme, önyargısız olma, gerçeklerin kabulü) yer alır. Temel ihtiyaçları karşılanan, kendini bir yere ait ve güvende hisseden insanlarda daha sonra ortaya çıkan gereksinim, Kendine güveni kırılgandır Narsist hiçbir zaman kendisini güvende hissetmez. Kendisine güveni çok kırılgan olduğu için kendisini CBT 1377 17 / 9 Ağustos 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle