17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Mesleki, vicdani bir açıklama Baha Kuban [email protected] B iz, aşağıda imzası bulunan bilgisayar mühendisliği öğretim üyeleri, adli soruşturma ve kovuşturmalarda bir süredir önemli rol oynayan “dijital deliller” hakkında aşağıdaki bilgileri kamuoyuyla paylaşmayı mesleki ve vicdani sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz: Dijital belge: Elektronik ortamda oluşturulan dijital belgelerin gerek içerikleri, gerekse de “yaratılma ve son kaydedilme tarihleri” ile “yaratan ve değiştiren kullanıcı ve bilgisayar adları” gibi üstveri bilgileri kolayca ve genelde iz bırakmadan istenildiği gibi kurgulanabilir ve tahrif edilebilir. Bu nedenle, başka kesin bulgularla desteklenmeyen bir dijital belge, tıpkı sıradan bir kâğıda basılı imzasız bir metin gibi, içeriği veya üstverisinde adı geçen kişileri bağlayamaz. Dijital belgenin aidiyeti: Dijital bir belgenin bir kişiye ait bir veri depolama ortamında bulunduğu, sadece sözkonusu belgenin daha sonra denetime olanak sağlayacak teknik önlemler alınarak çıkarılmış güvenilir bir örneğinin elkoyma sırasında ilgili kişiye verilmesi halinde kabul edilebilir. Ancak bu koşulun yerine getirildiği durumlarda elkoymadan sonra herhangi bir değişikliğe uğradığından kuşku duyulamayacak, sağlıklı bir delilden söz edilebilir. Zararlı yazılımlarla belge yaratma ve belge tahrifi: Zararlı yazılımlar, bir bilgisayara kullanıcısının bilgisi olmadan yerleşip çalışmasını aksatmak veya imkânsız kılmak, ya da içindeki bilgileri değiştirmek gibi kimi işlevler gerçekleştirmek üze re hazırlanmış programlardır. Kimi zararlı yazılımlar özellikle yerleştikleri bilgisayarlara belge ekleyecek şekilde tasarlanmışlardır. Bu türden bir zararlı yazılımın yerleştirildiği saptanan bir bilgisayarda bulunan belgelerin o bilgisayarın meşru kullanıcıları tarafından oluşturuldukları veya içeriklerinin tahrif edilmediği iddiaları şüphe ile karşılanmalıdır. Yukarıda özetlediğimiz temel bilgilerin adli mercilerce göz önüne alınmasının ülkemizde adalet hizmetinin verilmesinde niteliği arttıracağı ve önemli adli hataların ve mağduriyetlerin önüne geçeceği yolundaki inancımızı kamuoyuna saygılarımızla duyururuz. Prof. Dr. Can Özturan (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Cem Ersoy (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Cem Say (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Coşkun Sönmez (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Emre Harmancı (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Fatih Alagöz (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Fatoş Yarman Vural (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Göktürk Üçoluk (Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. Lale Akarun (Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. Dr. M. Bülent Örencik (İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) Prof. M. Yahya Karslıgil (Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü) BBC’nin 2009 yılında yayınladığı bir ana haber bülteninde iklim değişikliği ile ilgili bir rapor yer alır. ’Kusursuz Fırtına’ adındaki programda, 2030 yılı civarında gerçekleşmesi beklenen ve küresel ısınma kaynaklı bir seri iklim felaketinin ardından, dünyanın çeşitli yerlerinde kıtlıklar, seller, su ve enerji krizleri ardından müthiş toplumsal patlamalar gerçekleşir. Kusursuz Fırtına; Neoliberal Kapitalizm ve İklim Değişikliği Bugün farklı noktalarda değişik zamanlarda gerçekleşen aşırı iklim olayları, 2030’da zincirleme ve eşzamanlı gerçekleşir ve başta yoksul ülkeler olmak üzere tüm dünyayı yıkıma götürür. İklim bilimi ya da bilimlerinin orta ve uzun vade öngörüleri bugün 2009’a göre çok daha vahim gelecekler tahmin ediyor. Aradaki 3 yılda, gerek iklime yönelik yeni bulgular gerekse iklim politikaları alanındaki gelişmeler, kaygıları ve hayal kırıklıklarını bir hayli arttırdı. 2010’da, ekonomik krize rağmen küresel seragazı salımları %6 gibi, bugüne kadar görülmemiş bir oranda yükseldi. Özellikle yeni enerji teknolojileri ve yaygınlaşmaları alanında ‘yenilikçiliği’ ve ileri görüşlülüğü ile anılmayan Uluslararası Enerji Örgütü ( IEA) bile “...dünyada bu kadar çok sayıda fosil santralı, verimsiz bina ve enerji tüketen fabrika inşaa edilirse küresel ısınmayı güvenli seviyelerde tutmanın olanaksız olacağını...” kabul ettiği raporlar yayımlamaya başladı. İklim bilimi, küresel ısınmadan kaynaklanan iklim değişikliğinin ekolojik sonuçlarının her geçen gün ağırlaşmakta olduğunu açıklayadursun, ‘Küresel Kuzey’de’ yaşayan insanların arasında hâlâ gıda ve su krizlerinin, siyasi huzursuzlukların ve diğer doğal felaketlerin ‘gözden ve yaşanan andan ırak’ olduğu konusunda sessiz bir mutabakat var gibi görünüyor. Bu tepki ahlaki olarak kabul edilemez olsa da anlaşılmaz değil. Bu durum küresel ısınmanın, deyim yerindeyse ‘çıkardığı seslerin’, eş zamanlı olmayan iki farklı ritimden oluşmasından kaynaklanıyor. Arka planda usul usul yükselen deniz seviyelerinin ve artan gıda fiyatlarının belli belirsiz işitilen fonu önünde, her yıl sıklığı ve şiddeti artan aşırı hava olaylarının kreşendoları ! Yalnızca son birkaç yılda Pakistan’daki tarihte görülmemiş seller, Avustralya ve Rusya’da önü alınamayan orman yangınları, sıklıkları ve şiddetleri artan tayfunlar ve şiddetli fırtınalar, ikiye katlanan tahıl fiyatları, sürekli ve öngörülemez kıtlıklar. İklim değişikliği ve küresel ısınma kavramlarının babası, bugün İngiltere’nin en şöhretli iklim araştırmaları merkezlerinden birine adını veren John Tyndall. Tyndall, 19. yüzyılın ortalarında, Marx ve Engels’in Manifestoyu yayımladıklarına çok yakın bir tarihte iklim değişikliği kavramını ortaya attı. Yani ‘...modern burjuva toplumu, böylesine devasa üretim ve mübadele araçlarını bir araya getirebilmiş olan bu toplum, tılsımlarla çağırdığı yeraltı güçlerini artık kontrol edemeyen bir büyücüye benziyor...’ kehanetinden 165 yıl sonra, sınai kapitalizmin dünyayı yok etmekte olduğunu tartışıyoruz! Tyndall’dan yaklaşık yarım yüzyıl sonra Sven Arrhenius, küresel ısınmanın fosil yakıtların enerji için yakılması sonucu gerçekleşeceğini gösterdi. Dolayısıyla, küresel ısınmanın yolaçtığı felaketin göstere göstere geldiğini söylemek mümkün. Mevcut durumu kısaca özetlemek gerekirse, 650,000 yıldır atmosferde 180 ve 300 ppm (milyonda bir birim) arasında seyreden CO2 eşdeğeri seragazlarının derişimlerinin sanayi devrimi öncesinde 280 ppm civarında olduğu biliniyor. Bu değer 1959’da 316, şu anda da 390 ppm olarak ölçülüyor. Bu değerin, artış hızı böyle giderse, yüzyılın ortasına gelindiğinde ikiye katlanacağı hesaplanıyor. İklim bilimi, küresel sıcaklıkların 2 °C artması durumunda, tehlikeli iklim değişikliğinin geniş çaplı çölleşme, tarım ürünlerinde çok ciddi üretim düşüşleri, doğal türlerde azalma, kıyı bölgelerinin su altında kalması gibi sonuçları olduğunu gösteriyor. Yaygın salgın hastalıklar, açlık, susuzluk ve iklim mültecilerinin büyük göç dalgaları ile birlikte ekonomik, toplumsal ve siyasi altüst oluşlar bekleniyor. Bir sonraki yazıda devam... 11. Teknoloji Ödülleri başvuruları başladı TÜBİTAK, TTGV ve TÜSİAD tarafından bu yıl 11.cisi düzenlenen Teknoloji Ödülleri’ne başvurular başladı. 11. ve 12. dönemde Başkanlık ve Ödül Sekreterya görevini TTGV yürütüyor. Yeni dönemin Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanlığına TTGV Yönetim Kurulu Üyesi ve aynı zamanda NETAŞ CEO’su Müjdat ALTAY seçildi. 1998 yılından bu yana gerçekleştirilen Teknoloji Ödülleri ile; şirketlerin başarı öykülerini toplumun gündemine taşıyarak, toplumumuzda Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon konusunda farkındalık yaratmak ve şirketlerimizi bu konuda harekete geçirmek hedefleniyor. Teknoloji Ödülleri’nin amacı; yaratıcı, yenilikçi, teknik mükemmeliyete ve rekabet özelliklerine sahip ürünlerin veya belirleyici özellikleri, özgün farklılıkları olan, ulusal teknolojik birikime katkı sağlayan üretim süreci geliştirme çalışmalarının değerlendirilerek ödüllendirilmesi ve kamuoyuna tanıtılması. Firmalar, Teknoloji Ödülleri’ne geliştirdikleri yenilikçi ürünlerin yanısıra, üretimle ilgili olarak yeni bir teknik veya teknolojinin geliştirilmesini hedef alan üretim süreci geliştirme çalışmalarıyla da başvurabiliyorlar. Teknoloji Ödülleri; ÜRÜN ve SÜREÇ olmak üzere iki ayrı kategoride, kuruluş büyüklüğüne bağlı olarak; MİKRO, KÜÇÜK, ORTA ve BÜYÜK/BAĞLI olmak üzere dört farklı sınıf için verilmekte. Firmalar; 11.ci Teknoloji Ödülleri’ne ürün/süreç geliştirme veya iyileştirme çalışmaları ile 15 Haziran 2013 tarihine kadar ön başvuruda bulunabilirler. Başvuru formlarına http://www.teknoloji.org.tr/basvuru.html adresinden ulaşılabilmekte olup, detaylı bilgi için Ödül Sekreteryası görevini yürüten TTGV’den ([email protected] Tel : 0 312 265 02 72 / 378) bilgi alınabilir. Ödüle aday kuruluşlar öncelikle ön başvuru dosyası hazırlayarak Teknoloji Ödülleri Programı’na başvuruyorlar. Ön başvuru için ücret talep edilmiyor. Sonrasında ilk elemeyi geçen kuruluşlardan son başvuru dosyası hazırlamaları isteniyor. Ödül kazanan kuruluşlara Mayıs 2014 tarihinde düzenlenecek Teknoloji Kongresi ve Ödül Töreninde; Teknoloji Ödülü Heykelciği ve Teknoloji Ödül Belgesi verilecek.11. Teknoloji Ödülleri süreci ile ilgili tüm bilgilere www.teknoloji.org.tr adresinde bulunan web sayfasından ulaşılabiliyor. CBT 1360/ 9 12 Nisan 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle