17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kazadan 2 yıl sonra Fukuşima’da durum Japonya’da 11 Mart 2011 günkü 9 büyüklüğündeki depremin hemen ardından Fukuşima nükleer reaktörlerinin çevredeki elektrik ağıyla bağlantısı kesildi. Fukuşima’daki altı reaktörden, o gün çalışmakta olan ilk üçündeki nükleer zincirleme tepkime, reaktörlerin hızlı durdurma sistemiyle kesildi. Depremin hemen ardından gelen Tsunami dalgaları santralın alt katlarında bulunan ivedi elektrik üreteçlerini işlemez duruma sokunca, ısı yaymayı sürdüren reaktörlerdeki ve ‘kullanılmış yakıt elemanları bekletme havuzları’ndaki nükleer yakıt elemanları bir süre soğutulamadı. Çalışan tek bir ivedi sistemiyle ancak iki reaktör soğutulabildi. Özetle, deprem ve Tsunami sonucu, reaktörlerin elektriksiz kalıp soğutulamaması, Fukuşima nükleer kazasını oluşturdu. Tsunamiden sonra radyoaktif maddelerle bulaşmış bölgede insan arayan koruma giysili görevliler Kazadan iki yıl sonra bugün santrallarda soğutmanın yanı sıra çevreyi, havayı, besinleri radyoaktif maddelerle daha fazla kirletmemek için yoğun çalışmalar yapılıyor ve bir dizi önlemler alınıyor. Santralı işleten TEPCO şirketinin, Japon yetkililerin denetiminde bu çalışmalar sürekli yapılıyor. Ayrıca reaktör binaları kalın beton duvarlarla kapsülleniyor. Reaktörlerin soğutulması sürüyor: 1, 2 ve 3 Nolu reaktörlere saatte 2 ile 3,5 m3 debisinde sürekli soğutma suyu pompalanıyor. Reaktör kazanlarının dibindeki sıcaklık 22o C ile 36o C arasındadır. Yüksel Atakan, Dr., Radyasyon Fizikçisi, Almanya [email protected] Fukuşima santralları çevresinde boşaltılan ve yasak bölgeler: Bölge 1 (Yeşil sınırlı alanArea 1) : Boşaltma emirlerinin kaldırılmaya hazır oluğu alanlar Bölge 2 (Koyu sarı sınırlı alanArea 2): Buralarda oturanların yerleşmelerine izin verilmeyen alanlar Bölge 3 (Koyu pembe sınırlı alan/Area 3): Buralarda oturanların ileride tekrar yerleşmelerinin güç göründüğü yerler Koyu kırmızı sınırlı alan: Yasak bölge İnce sarı sınırlı alan: Boşaltılabilecek bölge, burada yaşayanlardan her birinin 1 yıl sonunda 20 mSv doz alabileceği bölge (deliberate evacuation area/boşaltılmaya aday bölge) Santral personelinin aldığı radyasyon dozları: Fukuşima Daiichi santrallarını işleten TEPCO şirketinin yaptığı ölçümlere göre Mart 2011 ile Ekim 2012 arasında 3700 ile 7600 kişi arasında değişen personelin santrallarda yapılan çalışmalarda aldıkları radyasyon dozları kişi başına 1 mSv ile 200 mSv arasında değişmektedir/1/. Normal olarak radyasyonla çalışanlar için yıllık doz sınır değeri 20 mSv’ dir. Özel durumlarda bu değer aşılabiliyor ya da doz, planlanmadan aşılmış ise ilgili kişilere özel önlemler uygulanıyor (santraldan uzaklaştırılma, tıbbi iyileştirme/tedavi gibi). Besinlerdeki radyoaktivite: Japon Sağlık Bakanlığı’nın Kasım/Aralık 2012 aylarında yaptığı çeşitli besinlerdeki ölçümlerde yaklaşık olarak 41000 örneğin büyük çoğunluğunda, radyoaktivite ya çok düşük olduğundan ölçülememiş ya da sınır değerlerin altında kalmıştır. Sadece 237 örnekte sezyum (Cs 134+ Cs137) radyoaktivitesi sınır değerlerin üstünde ölçülmüştür. Bazı yörelerde üretilen buğday ve prinç gibi bazı ürünlerin halka ulaşımı, ölçülen yüksek radyoaktivite nedeniyle yasaklanmıştır. Balık ve kabuklu deniz ürünlerindeki radyoaktivite: Santralların çevre bölgelerinden sağlanan balık ve kabuklu deniz ürünlerinde radyaoktif madde ölçümleri yapıldı. 2 Kasım 2012 tarihli bir örnekte ölçülen en yüksek sezyum (Cs 134+ Cs137) radyoaktivitesi 15500 Bq/kg iken 19 Kasım 2012 günlü örnekteki 246 Bq/kg olmuştur (Japonya sınır değeri: 500 Bq/kg)/2/. Fukuşima nükleer kazasının sağlık raporu Mart 2011’de Fukuşima nükleer reaktörlerinde art arda oluşan büyük kazalarda, santrallardan havaya, toprağa ve denize yayılan aşırı miktardaki radyoaktif maddelerin sağlığa etkisi ne ölçüde oldu? Yüksel Atakan, Dr., Radyasyon Fizikçisi, Almanya [email protected] Kazadan iki yıl sonra, bu sorunun yanıtı, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) 28 Şubat 2013 günü Cenevre’de sunduğu 170 sayfalık bilimsel raporunda açıklanıyor. Bu rapora göre, sadece santralın 2030 km çevresinde kanser riski biraz arttı. Araştırmada, sağlık riskinin Japonya içinde ve dışında düşük olduğu belirtiliyor. Kanser hastalıklarının büyük oranda artacağı beklenmiyor. Buna rağmen, bazı kanser türleri ve Fukuşima çevresindeki iki yerleşim yerindekiler için riskin arttığı ileri sürülerek buralarda yaşayanların uzun süre gözlem altında bulundurulması gerektiği vurgulanıyor. Bu raporu, radyasyon fiziği, risk modelleme, epidemiyoloji, radyoaktivite ölçüm tekniği, radyasyon kazaları ve halk sağlığı dallarında bilimsel araştırmalar yapan 30 kadar bağımsız uzman birlikte çalışarak hazırladı. Bilimsel çalışmalarda sağlık riski, Fukuşima bölgesi, Japonya’nın geri kalanı ve tüm dünya için hesaplandı. Kaza sonrası santral alanında çalışan personel ile kurtarma ekiplerinin, bu raporda yer almayan sağlık risk değerleri de rapor sunulurken açıklandı. Araştırma ve analizler, radyoaktif maddelerden aşırı etkilenmiş bölgelerde yaşayanların daha büyük bir kanser riski altında olduğunu gösteriyor. Radyoaktiviteden aşırı etkilenen bölgelerin dışında, hatta Fukuşima’nın bazı yörelerinde, kanser hastalıklarının artacağını gösteren bulgular elde edilemedi. Yoğun olarak etkilenen birinci derece önemdeki bölgede ilk yıl için hesaplanan etkin doz 10 ile 50 miliSievert(mSv) /1/ arasında. Bu dozların esas olarak, hava ve yerdeki radyoaktif maddelerin insanları dıştan ışınlamasıyla oluştu. Vücuda hava, su ve besinler yoluyla giren radyoaktif maddelerin doza katkısı ise çok daha az. Kazadan hemen sonra 20 km yarıçaplı bölge boşaltılıp yasak bölge ilan edildiğinden, doz hesapları burası için yapılmadı. Hesaplar, 20 km’nin dışında olup da radyoaktiviteden en çok etkilenen yörelerde, halkın kazadan sonra 4 ay buralardan ayrılmadıkları varsayılarak yapıldı. Doz hesapları ayrıca Japonya’nın geri kalanıyla tüm dünya için de yapıldı. Fukuşima’nın daha az etkilenen bölgelerinde hesaplanan etkin doz 1 ile 10 mSv, Japonya’nın geri kalanı için 0,1 ile 1 mSv arasındadır. Tüm dünya için ise 0,01 mSv’in altındadır. Radyoaktiviteden yoğun etkilenen bölgeler için tiroid dozları 10 ile 100 mSv arasında olup belirli bir yöredeki 1 yaşındaki çocuklar için 100 ile 200 mSv arasındadır. Bu dozların oluşmasına en büyük katkı solunum yoluyla vücuda giren radyoaktif iyottur. Nükleer santralların 2030 km çevresindeki radyoaktif maddelerden aşırı ölçüde etkilenmiş birinci derece önemdeki bölgede (Özellikle Liate ve Namie yerleşim yerlerinde/Bkz.Şekil) yaşayanlar ve tümör cinsleri için, uzmanlar, her bir kanser cinsiyle ilgili toplumda zaten görülen riskin, Fukuşima kazası sonucu, çocukken radyasyondan etkilenen kadınlarda katı (solid) tümörlerin %4, kan kanseri (lösemi) %7, kadınlarda meme kanserinin %6 ve kadınlarda tiroid kanserinin %70 kadar artabileceğini hesaplıyorlar. Açıklama (YA): Yukardaki yüksek görünen oranlar, toplumda zaten gözlenen kanser risklerine, ek oranlardır. Örneğin toplumda kadınların yaşamboyu tiroid kanserine yakalanma riski % 0,75’tir. Yani nükleer santralların bulunmadığı bölgelerde ortalama olarak her 10.000 kişi içinde rasgele 75 kişi yaşam boyu tiroid kanserine yakalanabiliyor (Oran: 0,0075 ya da % 0,75). Rapora göre, aşırı kirlenen bölgede yaşayan kadınlarda, ÖNEMLİ SONUÇLAR ÜZERİNE CBT 1356/ 14 15 Mart 2013 çocukken radyasyondan etkilenmeleri sonucu, tiroid kanser oranı %70 artacak demek: 0, 0075 x 0,70= 0,0052 ya da bu bölgede her 10.000 kişiden rasgele 52 kişinin daha yaşamboyu tiroid kanserine yakalanabileceği anlaşılmalı. Raporda hesaplanan değerlerin kesin olmadığı, yaklaşık değerler olduğu da belirtiliyor. Fukuşima çevresinde radyoaktif maddelerle daha az bulaşmış ikinci derece önemdeki bölgelerde yaşayanların kansere yakalanma riskleri ise aşırı kirlenen bölgelerdeki risklerin yarısı kadardır. Fukuşima santrallarında görev yapan kurtarma ekiplerinde çalışanların üçte ikisinin kansere yakalanma riskinin, tüm toplumun aldığı risk kadar olduğu kestirilmektedir ama üçte biri yüksek risk almıştır. Fukuşima kazası sonucu çevrede yaşayanların vücutlarında oluşan radyasyon dozlarının, özürlü ve ölü doğumlara neden olmayacağı, kazadan sonra doğanlarda ileride fiziksel, duygusal (ruhsal) bozukluklar görülmeyeceği belirtiliyor. Fukuşima kazasının psikososyal etkileri, insan sağlığı ve mutluluğunu bozabileceğinden bu konunun sürekli izlenmesi ve incelenmesi gerektiğini uzmanlar öneriyorlar. Bu raporda, yüksek risk taşıyan insanların sürekli tıp kontrolünda bulundurulmalarını ve bunun koruyucu halk sağlığı çerçevesinde, Japonya sağlık kurumlarının önemli bir görevi olması gerektiği açıklanıyor. Tıp kontrolleri ve araştırmalarının yanı sıra, radyoaktif maddelerle bulaşan çevrenin, özellikle besinlerin, suların sürekli kontrolü ve alınacak koruyucu önlemlerle ileride halkın radyasyon dozlarının azaltılabileceği de raporda vurgulanıyor. Not (YA): WHO uzmanlarının çok ayrıntılı hesaplama, değerlendirme, grafik ve çizelgelerini içeren 170 sayfalık bu rapor, hem ilk ölçümlere dayanılarak hazırlandığından hem de toplumda kanserin ortaya çıkması için kanser cinslerine göre 3 yıldan 20 yıla kadar bir bekleme / kuluçka süresi gerektiğinden, varılan sonuçlar önemli olmakla birlikte, bunlar ilerideki yeni bulgularla değişebileceğinden ‘bir ön rapor’dur. / 1/ mili Sievert(mSv): Sievert’in binde biri. Sievert eşdeğer doz birimi olup iyonlayıcı ışınların vücuttaki biyolojik etkinliğinin bir ölçüsü. Her birimizin doğal kaynaklardan aldığı yıllık ortalama radyasyon dozu 2,4 mSv kadar. /2/ 1 Becquerel (1 Bq) = Atom çekirdekleri saniyede 1 adet bozunan (parçalanan) radyoaktif made miktarı. Kaynak: WHO Report, Feb. 2013 Health risk assessment from the Fukushima nuclear accident 2011.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle