27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN SON ARAŞTIRMALAR İlk karbon bilgisayara doğru vakaları tüm gruplardan daha az. Kateşin ve teanin içermesi nedeniyle yeşil çayın da yararlı olabileceği düşünülüyor. Çünkü bu maddeler düşünme bozukluğu üzerinde etkili. Shizuoka Üniversitesi’nden Kazuki İde de bir bakımevinde bu tür bilişsel bir fonksiyon bozukluğuna sahip on iki kişiyle (yaş ortalaması 88) bir test yapmış. Katılımcılar her gün iki gram yeşil çay tozu tüketmiş. Çay diyetinden önce ve sonra katılımcıların düşünce yetileri demans tanısında uygulanan uluslararası bir testle (MMSE/ Mini Mental State/ Mini zihinsel durum testi) kontrol edilmiş. Çay tüketiminden sonra MMSE sonuçları önemli ölçüde iyileşti diyor Ide. Yeşil çayın bilişsel fonksiyonları iyileştirebileceği sanılıyor, fakat bunun kesin olarak kanıtlanabilmesi için uzun vadeli araştırmaların yapılmalı. Üç yönde de aşağı yukarı 15.000 misli yıldız yoğunluğu var. Bu galakside yıldızlararası yolculuk çok daha kolay olurdu diyor Jay Strader (Michigan Eyalet ÜniversitesiThe Astrophysical Journal Letters). “Fakat halihazırdaki teknolojilerle bu yolculuklar yine de yüzlerce yıl sürebilir.” M60UCD1, dünyamızın 54 milyon ışık yılı uzaklığındaki başak takımyıldızında yer alan eliptik M60 galaksisine eşlik ediyor. Chandra röntgen teleskopuyla, M60UCD1’in ortasında on milyon güneşin kütlesine sahip bir karadeliğin varlığıyla ilgili kanıtlar da bulundu. Bilgisayarların daha verimli çalışabilmeleri için çip üreticilerinin mikro işlemci üzerine gitgide daha fazla devreler yerleştirmek zorundalar. Fakat bu teknik artık sınıra dayanmak üzere. Amerikalı bilim insanları şimdi olası bir çözüm sundular: Karbon nano tüplerden oluşan bir işlemci. Mikroçipler normalde silisyumdan üretilir. Stanford Üniversitesi araştırmacıları karbon tüplü çiplerin, daha fazla yer kaplamadan daha verimli çalışmasını umuyorlar. Intel kurucularından Gordon Moore’un adıyla isimlendirilen Moore Yasası’na göre bir çip üzerindeki devre sayısı on sekiz ayda bir ikiye katlanır. Fakat halihazırdaki teknik artık bu değişime ayak uyduramaz hale geldi. Nano tüpler tek bir karbon atomundan üreti len silindir biçiminde yapılardır. Bu şekilde bilinen tüm malzemelerden daha fazla ısı iletebiliyorlar ki bu yüzden de nano tüplerle üretilen transistorlar, silisyum transistorlarına kıyasla yüksek gerilime ve sıcaklığa karşı daha dayanıklıdırlar. Yeni tanıtılan karbon işlemci yirmi standart komutu hatasız olarak yerine getirmiş. İşlemci her bir 10200 nano tüpten oluşan 178 transistorun bir araya getirilmesiyle elde edilmiş. Ne var ki teknik henüz tam olarak hazır değil. Uzaydaki hava durumu için erken uyarı Komşuda süper Güneş rüzgârları yakında Avrupa’daki teknik donanımlara zarar vermeyecek. galaksi Göttingen Üniversitesi araştırmacıları uzay hava durumu için bir erken uyarı sistemini tanıttılar. Uzaydaki uydularca toplanan verileri analiz eden bilgisayarlar bu bilgiler ışığında güneş rüzgârlarının dünyaya ne zaman ulaşacaklarını ve ne derece etkili olacaklarını hesaplıyor. Güneşimizden düzenli olarak elektrik yüklü parçacıklardan oluşan bir “rüzgâr” esiyor. Fakat bu rüzgârın şiddeti değişiyor. Güneşin yüzeyinde kuvvetli güneş fırtınaları yaşandığı zaman, dev madde bulutları açığa çıkıyor ve bunlar dünyamızın manyetik alanını bile aşıyor. İşte bu durum da dünyadaki tekniklere zarar verebiliyorlar. Güneş fırtınaları uyduları bozabiliyor ve küresel iletişim ve navigasyon sistemlerini aksatabiliyor. En kötü durumda dünyamızın elektrik kaynaklarını da uzun vadeli olarak etkileyebilirler. 2.5 milyon Avroya mal olan erken uyarı sistemi “Advanced Forecast for Ensuring Communications Through Space” (AFFECTS), bir güneş fırtınasının ortaya çıkmasından sadece bir saat sonra şiddeti hakkında bilgi yollayacak. Analizlerle güneş rüzgârının özelliği, dünyamıza aşağı yukarı ne zaman ulaşacağı ve etkisinin ne olacağı hesaplanabiliyor diyor proje yöneticisi Volker Bothmer. Kuvvetli güneş fırtınalarında, erken uyarı on iki saat veya birkaç gün önce dünyaya ulaşabilecek. Uzaydaki genel hava durumunun ise yaklaşık olarak bir ila iki hafta öncesinden tahmin edilebileceği söyleniyor. Soya fasulyesi, sebze, yosun, süt ürünleri ve yeşil çayın demansı önleyebileceği ortaya çıktı. Viyana’da gerçekleştirilen Dünya Nöroloji Kongresi’nde sunulan iki Japon araştırmasıyla ilk kez Asya bölge sinde beslenme alışkanlığı ve demans arasındaki ilişki incelenmiş. Kyushu Üniversitesi’nden Mio Ozawa yaşları 60 ile 79 arasında değişen 1006 Japonun beslenme alışkanlığını on beş yıl boyu mercek altına almış. Katılımcılar beslenme alışkanlıklarına göre yedi gruba ayrılmışlar. Araştırma süresince 271 katılımcıda demans hastalığı gelişmiş. Bunlardan 144’ü Morbus Alzheimer hastalığına, 88’i ise vasküler demans hastalığına (damarlarda meydana gelen değişimlerle ortaya çıkar) yakalanmış. En fazla soya fasulyesi ve soya ürünleri, sebze, yosun, süt ve süt ürünleri ve az miktarda pirinç tüketen grupta görülen demans Yeşil çay, yosun ve soya demansa karşı Hubble ve Chandra uzay teleskoplarıyla çalışan astronomlar koz mik komşu bölge de en yoğun galaksiyi bul duklarına inanıyor lar. M60UCD1 galaksisindeki yıldız yoğunlu, Samanyolu’muza kıyasla 15.000 misli fazla. Bu küçük galaksideki, 100 milyon güneş kütlesine eşit yıldızlar 160 ışık yılı çapındaki bir küre içinde “sıkışmış” durumdalar. Bir ışık yılı, ışığın bir yıl içinde aldığı yoldur ve hemen hemen on milyar kilometreye denk gelir. M60UCD1 yıldızları birbirine 25 misli daha yakınlar. Anlaşıldığı üzere insandan insana farklılık gösteren bağırsak bakterilerinin, beden ağırlığımızın ayarlanması üzerinde büyük etkisi var. Sonuçlar özel antioksidanlarla tedavi edilen farelerle gerçekleştirilen deneylerle elde edildi. Tempol etki maddesi bağırsak bakterileri arasındaki laktik asit bakterileri ve klostridyum bakterilerini önemli ölçüde azaltmış. Buna bağlı olarak da normalde bu bakteriler tarafından indirgenen belli başlı safra asitlerin oranı artmış. Bu da bağırsak hücrelerinde, şişmanlığı ve diyabeti tetikleyen önemli bir sinyal yolunu engelledi diyor Amerikalı bilim insanla rı Natu re Com munica tions dergisinde. Bu nedenle de bu engelin, şişmanlık ve buna bağlı metabolizma hastalıklarına karşı bir terapi yerine geçebileceği düşünülüyor. Gerçi FXR olarak isimlendirilen sinyal yo Bağırsak bakterilerinin beden ağırlığımız üzerindeki etkisi Pakistan kıyısında yeni bir ada Kısa bir süre önce yaşanan şiddetli bir depremin ardından, Pakistan kıyısında ortaya çıkan adanın bir çamur volkanından oluştuğu sanılıyor. Bu tahmin, Pakistan Ulusal Oşinografi Enstitüsü bilim insanlarının bulgularına dayanıyor. Araştırmacılar adada yoğun miktarda metan gazı saptamışlar. Ekibimiz, adanın üzerinden yükselen ve tıpkı tutuşturulan bir kibrittekine benzer kabarcıklar gördü diyor Mohammad Danish. Deniz biyoloğunun açıklamasına göre adanın yüksekliği yaklaşık olarak 20 m, genişliği 90m ve uzunluğuysa 37m. Fotoğraflarda olduğundan çok daha alçak görünen ada, kıyıdan yaklaşık olarak 200 metre uzaklıkta bulunuyor. Melbourne Üniversitesi sismologu Gary Gibson, adanın bir çamur volkanı olabileceğini düşünüyor. Deprem sırasında meydana gelen sarsıntılar deniz dibindeki metan gazını serbest bırakınca çamur da gazla birlikte sürüklenerek birikmiş olabilir diyor uzman. Yeni ada ender bir oluşum olsa da bölgede buna benzer bir durum daha önce de yaşanmış. Ayrıca ada katı bir yapıda değil sadece çamurdan oluşuyor ve bu nedenle de dalga hareketleriyle dağılacaktır diyor Gibson. Pakistanlı jeolog Shamin Ahmed Shaikh adanın varlığını ancak birkaç ay koruyabileceğine inanıyor. Adaya “Zalzala Jezeera” (Deprem Adası) adı verilmiş. Açıklamalara göre Belucistan kıyılarında 1999 yılında sonra (Deprem Adası’ndan önce) iki ada daha oluşmuş. Ancak bunların ortaya çıkmasından önce deprem yaşanmamış. İki ada da daha sonra dağılarak yeniden suya gömülmüş. CBT 1386 6 / 11 Ekim 2013
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle