Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kadıköy’ün bitki çeşitliliği kitaplaştırıldı 1905 yılından 1970’li yılların ortalarına kadar Üç Saint Joseph’li öğretmenin öğrencileriyle birlikte Boğaz’ın her iki yakasından ve özellikle Kadıköy civarından topladıkları bitki örneklerinden oluşturdukları koleksiyon, İTÜ Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü öğretim görevlisi Prof. Dr. Mehmet Sakınç’ın özverili çalışmasıyla kitaplaştırıldı. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan iki ciltlik kitapta, 2253 bitki örneği yeni bilimsel gelişmelerin ışığında incelenmiş, 1006 tür, 436 cins ve 87 aile tanıtılmıştır. Reyhan Oksay teye uğrasa da 1970’lerin ortalarına kadar sürdü ve 2253 örnekten oluşan, İstanbulKadıköy ve çevresinin günümüze kadar korunmuş ilk ve tek herbaryumu ortaya çıktı. Üç Saint Joseph’li öğretmenin yaptıkları, Avrupa’nın doğanın envanterini çıkarma geleneğinin bir devamıdır. Bu kıymetli öğretmenler, İstanbul gibi insanlığın malı olmuş bir şehrin bitki dünyasının bilimsel incelemesini de okullarında koruma altına aldılar. Uzay Felaketleri Konusunda Bilmediklerimiz Uzaya çıkan ilk insan olan Yuri Gagarin eğitim sırasında MIG15 tipi uçağının düşmesi sonucunda yaşamını yitirdi. Kazanın olduğu günle ilgili hava raporu eski olduğundan, alçak bulutlar konusunda bir uyarıda bulunulmamıştı. 24 Ekim 1960 tarihinde, Baykonur Uzay Merkezi’ndeki bir R16 roketinin patlaması 200 kişinin ölümüne neden oldu. Bu olay Sovyetler Birliği’nin çöküşüne dek gizli tutuldu. Gagarin’in peşinden uzaya çıkması tasarlanan G.G. Nelyubov, içkiyi fazla kaçırdığı bir gece askeri devriyelerden biriyle dalaştı. Özür dilemeyi kabul etmeyince rütbesi düşürüldü ve resmi kozmonot ekibindeki fotoğrafı da boya tabancasıyla silindi. • • • 3 Eylül 2013 tarihinde İstanbul Saint Joseph Lisesi’nde Tarihi Bitki Koleksiyonu Sergisi’nin açılış töreni bu değerli koleksiyonun kitaplaştırılmasında emeği geçenleri bir araya getirdi. Prof. Dr.Mehmet Sakınç, bu 10 ciltlik koleksiyonunun ülkemiz için ne denli değerli olduğunu şöyle ifade etti: “Doğa ile iletişim çok önemlidir. Doğasını tanımayan ülkesini tanıyamaz. Ne yazık ki ülkemizde doğa anlayışı ve bilgisi yok. Bilgi olmayınca koruma da yok. Ben koruma konusunda umutlu değilim. Kaldı ki koruma adı altında şarlatanlık yapılıyor.” 1997 yılından bu yana söz konusu bitki koleksiyonu üzerinde çalıştığını açıklayan Sakınç, çalışmalarına İş Bankası’nın devreye girmesiyle son 4 yıldır hız verdiğini, tek tek tüm ailelerin özelliklerini ve toplanan yerlerin tarihi özelliklerini de incelediklerini belirtti. 1 uzay gemisindeki paraşütlerin inişe geçiş sürecinde açılamaması yüzünden uzay uçuşu sırasında yaşamını yitiren ilk kişi oldu. •Nelyubov bu olaydan beş yıl sonra intihar etti. •Vladimir M. Komarov, 1967 yılında, Soyuz • • • • • • • • • • Soyuz 11 ekibinin üç üyesi, 30 Haziran 1971’de, hatalı bir hava supabı nedeniyle boğuldu. Bugüne dek uzay boşluğunda ölenler yalnızca bu üç kişiden oluşuyor. O günden bu yana Soyuz programında tek ölümcül bir kazaya tanık olunmadı. Oysa, NASA’nın özgün uzay mekiği filosundan ikisi yok oldu ve sonuçta 14 kişi yaşamını yitirdi. NASA ülkesinde her yıl 2 Şubat’ta kutlanan Köstebek Günü’nün geçmesini bekleseydi belki de daha iyi olurdu. Çünkü Apollo1 yangını (27 Ocak 1967), Challenger uzay mekiğindeki patlama (28 Ocak 1986) ve Columbia uzay mekiğinin parçalanması (1 Şubat 2003) hep aynı haftaya denk gelen olaylardı. Gus Grissom, 1961 yılında, Liberty Bell 7 adlı uzay gemisinin Pasifik Okyanusu’na iniş yaparken batması sonucunda boğularak ölmekten kıl payı kurtuldu. Grissom, bu olaydan altı yıl sonra, Ed White ve Roger Chaffee ile birlikte Apollo 1 fırlatma rampasında meydana gelen yangında yaşamını yitirdi. 125 milyon dolarlık Mars İklim Yörünge Aracı, Kaliforniya’daki Jet Propulsion Laboratory adlı uzay araştırma merkezinin metrik sistemi esas almasına karşın Lockheed Martin’deki mühendislerin ayak ve libreyi esas almaları yüzünden, Kızıl Gezegen’in üzerinde parçalandı. 1975 yılında ApolloSoyuz ekibinin yarısı, pilot Vance Brand’ın aracın itiş motorlarını yeniden devinime geçirememesi yüzünden, azot tetraksid adlı zehirli yakıttan boğularak yaşamını yitirdi. Challenger felaketinden önce, NASA yetkilileri uzay mekiği kazasının meydana gelme olasılığının 100,000’de 1 olduğunu öne sürmüşlerdi. Richard Feynman ise riskin 100’de 1 olduğunu ortaya koydu. Columbia’daki uzay adamlarının yedisi de yaşamını yitirdi ama sıfır yerçekiminin dirimsel açıdan incelenmesi amacıyla teneke kutulara yerleştirilip yeryüzüne getirilen yüzlerce kancalı kurt yaşamını sürdürebildi. Çok yaygın bir söylentiye bakılırsa, 1960 yılında astronot bir çift uzayda 10 farklı cinsel birleşme biçimini denedi ve 6 biçimin elastik bir kuşak, şişme bir tünel, ya da üçüncü bir kişi olmadan uygulanamayacağına tanık oldu. NASA söz konusu uzay uçuşuna yalnızca erkeklerin katıldığına dikkat çekerek bu öykünün doğru olamayacağını savundu. Uzay İstasyonu uzaydaki yörüngesinde insan yapımı 11.000 parça döküntü arasında saatte yaklaşık 28.000 kilometrelik bir hızla dönüyor. Rita Urgan Discover 1905 yılı. Saint Joseph Lisesi’nin Jean Marie Reynaud, Pasteur Luis ve IdinaëlSimon adlı üç ÜÇ ÖĞRETMENİN ÇABALARIYLA OLUŞTU O günden bugüne Saint Joseph Lisesi’ndeki Doğa Bilimleri Merkezi’nin raflarında ziyaretçilerini bekleyen bu benzersiz koleksiyon, Prof. Dr. Mehmet Sakınç’ın yıllar süren özverili çalışmasıyla ilk kez gün yüzüne çıkıyor. Prof. Sakınç toplanan örnekleri yeni bilimsel gelişmelerin ışığında inceleyerek koleksiyondaki 1006 türü tespit etmiş ve bu 1006 tür, 436 cins ve 87 aileyi kitaplaştırmıştır. Prof. Sakınç bu 2253 bitki örneğinin ne kadarının bugün yok olduğu sorumuzu şöyle yanıtladı: “Böyle bir çalışma yapmamız için bugünkü bitki örtüsünün bir dökümünün yapılması gerekir. Ancak böyle bir çalışma yok. Ancak genel olarak yoğun yapılaşmaya bağlı olarak İstanbul’un bitki örtüsünde büyük kayıpların yaşandığını söyleyebiliriz. Boğaz’ın iki yakasındaki tepelerde maki örtüsünde bu kayıpları görmek olası. Örneğin lavantalar, katır tırnakları, defneler, soğanlı bitkiler giderek yok oluyor. Kuzeyde bugün bir otoyol ve havaalanı yapılması planlanıyor. Karadeniz’deki kum zambaklarının ve diğer endemik bitkilerin böylece sonu gelecek. Kaldı ki yapılaşmaya bağlı olarak Karadeniz’den gelen kuzey rüzgarlarını da kaybediyoruz, hatta bittiğini bile söyleyebiliriz.” 1970 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Jeoloji ve Zooloji Bölümlerini bitirmiştir. 1980 yılında ise yine İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden Jeoloji Mühendisliği bölümünü tamamlamıştır. Doktora eğitimini de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’nden almıştır. 2002 yılından bu yana İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü’nde akademik kariyerine Prof. Dr. olarak devam etmektedir. KİTAPLAŞTIRMA ÇABALARI Prof. Dr. Mehmet Sakınç • •Uluslararası CBT 1386 3 / 11 Ekim 2013 rahipöğretmeni (frère) öğrencileriyle birlikte Boğaz’ın her iki yakasından ve özellikle Kadıköy civarından bitki toplamaya başladılar. Amaçları büyük bir herbaryum (bitki koleksiyonu) kurmaktı. Toplanan ilk örnekler kurumaya bırakılmadan önce frèreler tarafından o günün biyoloji ve botanik biliminin sunduğu olanaklarla sınıflandırıldı. Bilgiler, özel hazırlanmış etiketlere aktarıldı. Bu hummalı çalışma zaman zaman sek BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? İSTANBUL’UN BİTKİLERİ