Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban GÖK ATLASI 15 Eylül 2012 akşam saat 23:00 için verildi. Baskıya en uygun sadelikte ve kolay görülebileceği +2.5 kadire kadar parlak yıldızı olan ve gezegenlerin yakınında bulunduğu takım yıldızlar özetlenerek belirtildi. Gözlemlerde kullanılan bazı parlak yıldızlar da verildi. Gök atlasına gökyüzüne bakar şekilde doğru yönlerde yukarıya kaldırarak eşleştirmek yeterli. baha.kuban@gmail.com 1933’deki Chicago Sanayi Fuarı’nın sloganı, “bilim icat eder, teknoloji uygular ve insanoğlu uyum gösterir“ idi! Yüzyıl boyunca teknik tasarım ve kullanıcı arasındaki ilişkiyi tanımlamak için bundan daha uygun bir ifade bulmak zordur… AY VE VENÜS EVRELERİ (Teleskopla bakıldığında Venüs, Eylül ayı boyunca ilkdördün evrede görülecek) Son Dördün Yeni Ay İlk Dördün Gün Saat Gün Saat Gün Saat 8 16:15 16 05:11 22 22:41 Dolunay Gün Saat 30 06:19 Ay’ın “görünen” yüzü (^) Ay’ın göremediğimiz “arka” yüzü toplamda yaklaşık 1,5 saati bulduğunu söyleyebiliriz. Pratikte Güneş’in doğuş batış saatlerinden itibaren ileriye–geriye tan zamanları kestirilebilir. Ay boyunca gece, gündüz ve tan süreleri resim ve çizelgede verildi. Kaynakça: The Astronomical Almanac 2012 YER MEZKEZLİ OLAYLAR Yer’den Bakıldığında Eylül Ayında Gezegenler ve Görünüşleri Özellik Gün Saat Merkür üst kavuşumda (Yer–Güneş–Merkür dizilişi yakın görünümde) 10 16 Merkür sabit (U dönüşü) görünümde 17 24 Uranüs–Yer–Güneş dizilişi ile karşı konumda 29 10 GÜNEŞ MEZKEZLİ OLAYLAR Gezegen En büyük Güneş’e Karşı enlemde(kuzey) en yakın konumdan iniş Merkür 4 Eylül 27 Eylül Venüs 27 Eylül 25 Eylül’de Pallas–Yer– Güneş dizilişi ile karşı konumda. Yazının devamı 17. sayfada KÜÇÜK GEZEGENLER GEZEGENLERİ AY ÖRTÜYOR Ay’ın örteceği Tarih Saat İzleneceği yer g e ze g e n (Eylül) Jüpiter 8 14 Güney Amerika’nın ortası ve güneyi Ceres 9 12 Güneydoğu Avrupa hariç Kuzey Amerika, Afrikanın kuzeyi, Ortadoğu, Rusya’nın batısı Spica 18 08 Hint Okyanusu’nun güneyi, Mauritius Adası, Antarktika’nın büyük çoğunluğu Mars 19 24 Güney Amerika’nın ortası, Fransız Polinezyası Plüto 23 10 Avustralya’nın güneyi, Yeni Zellanda, Fransız Polinezyası 2012’İN OLAYLARI Parlak Gezegenlerin Güneş’ten Açısal Uzaklıkları ve Parlaklıkları (gece saat 03 için) (D: doğu, B: batı; Uzaklık: yay derecesi biriminde, Par.: kadir) Tarih (Eylül) Merkür Venüs Mars Jüpiter Satürn Uzaklık Par. Uzaklık Par. Uzaklık Par. Uzaklık Par. Uzaklık Par. 10 B 02 –1.9 B 44 –4.2 D 54 +1.2 B 92 –2.4 D 039 +0.8 20 D 08 –1.0 B 43 –4.2 D 51 +1.2 B 101 –2.5 D 031 +0.7 30 D 14 –0.4 B 41 –4.1 D 48 +1.2 B 111 –2.5 D 022 +0.7 CBT 1328/9 31 Ağustos 2012 Teknik değişimi, teknolojik yenilikleri tanımlayan ‘inovasyon’ ya da ‘yenilik’ kavramına dair bu çizgisel veya ‘lineer’ kavrayış, 1980’lere kadar bu alandaki hemen tüm ders kitaplarında ve litaratürde karşımıza çıkan klasik yaklaşım idi. Hâlâ gücünden ve etkisinden fazla birşey kaybetmediği söylenebilir. Onbinlerce şirketin araştırma ve pazarlama bölümlerinde, bir o kadar üniversitede ve ilgili kuruluşta, teknik ürünlere ve teknik ürünlerin geliştirilmesine yönelik olarak sayısız çalışmalar yapılmaya, raporlar, analizler, vb. çıkarılmaya devam ediliyor. Buna karşılık durmaksızın piyasaya sürülen yeni teknik tasarımların ve ürünlerin başına ne geldiğine, bu durumun tasarımlara yönelik herhangi bir etki yapıp yapmadığına ise pek az ilgi gösteriliyor! Bu açıdan, toplum bilimlerinin de bu şaşılıktan pay aldıkları ve esas olarak ‘teknolojinin yaygınlaşması ya da difüzyonu’ gibi bir yaklaşıma kilitlendikleri söylenebilir; en azından 1980’li yıllara kadar. 1970’lerde tıbbi cihazlar alanında teknik tasarım ve yeniliklere yönelik araştırma programını başlatan Eric von Hippel, bu alanda faaliyet gösteren teknoloji firmalarının ARGE yöneticileri ile görüşmelerinde, bu yöneticilerin büyük çoğunluğunun yeniliklerin kaynağının kendi araştırma çalışmaları olduğunu sandıklarını keşfeder! Buna karşılık, bu tekniklerin gelişme tarihine, deyim yerindeyse bu cihazların ‘arkeolojisine’ daldığında, yeniliklerin %80 oranında kullanıcı kaynaklı olduklarını ortaya çıkarır... Teknik yenilik ve tasarım dinamiklerine ilişkin kavrayışların son 2030 yılda tamamen altüst olduğu, yazılım alanından başlayarak ‘açık inovasyon’ türü yaklaşımların yaygınlaştığını söyleyebiliriz. Teknik gereçlerin başlangıçta neye niyet edilerek ortaya sürüldükleri ve süreç içinde nasıl bir kullanım ile yaşamlarını sürdürdükleri konusu da ilgi çekici. Igor Kopytoff’un ‘nesnelerin biyografisi’ olarak adlandırdığı kavram bu kapsamda çok işe yarıyor. Kopytoff, otomobilin Afrika’daki ‘biyografisini’ inceleyerek başlamış işe. Otomobil nasıl edinilmiş, hangi günlük işlerde kullanılmış; en sık kullananların kimlikleri, ödünç alınma sıklığı, ödünç alanların kimlikleri, tamirhaneler ve tamirlerin niteliği, yedek parça meselesi bulunması, farklı parçaların kullanımı, ömrünün sonunda otomobilin başına gelenler vs. Çeşitli teknolojik ürünlerin farklı kültürlerde, farklı toplumlardaki öykülerine dair bu renkli literatür, von Hippel’in bulgularının tıbbi cihaz üreticilerini şaşırtmasına benzer bir etki yaratır mı bilinmez. Ama çeşitli teknolojik aletlerin ve daha büyük teknolojik sistemlerin yaratmaya aday oldukları geleceğe yönelik toplumsal müdahale taleplerinin aynı dönemlere denk gelmesine de şaşmamak gerekir. Gerçekten, Chicago’daki sanayi fuarından sonra köprülerin altında çok sular aktı . Bugün iklim değişikliği, her türden insan kaynaklı çevre felaketi ve günlük yaşamın toksik kimyasallarla çevrelenmiş olması, teknologların, mühendislerin geleceği şekillendirme konusundaki özgüvenlerini bir daha yerine gelmeyecek şekilde sarsarken, toplumun saf teknik çözümlere inancını da berhava etti. Bugünün tüketim toplumu bireyinin, teknolojik gelecek karşısında kayıtsız bir ürkeklik, çaresizlik ve güçsüzlük içinde olduğunu söylemek mümkündür sanırım. Farklı bir dünya yaratma iradesi ile teknik tasarım seçenekleri konusunda talepkâr olmak, aynı isteğin farklı görüntüleri sadece. “Nasıl bir gelecek?“ sorusuna yanıt arayışları arasında en ilgi çekici olanlar, Türkçeye ‘öngörü’ ya da ‘uzgörü’ çalışmaları olarak geçen ‘forsayt’ (foresight) programları. Bu konuda 1990’lardan beri gerek ülkeler ölçeğinde, gerekse AB çapında çok sayıda programın oluşturulduğu, çok sayıda çalışmanın yapıldığı Avrupa Birliği’nde, vurgunun teknolojik öngörü çalışmalarından, toplumsal teknolojik öngörüye, hatta toplumsal öngörüye kaydığını görmek mümkün. Yani “bilimciler bulur, toplum kullanır”dan “toplumun arzuladığı geleceğe uygun teknolojiler nelerdir?“e yönelmiş bulunuyoruz, en azından lafta… Neye Niyet Neye Kısmet!