24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Aral Gölü’nden Aralkum Çölü’ne Şekil 1. Aral Gölü’nde su seviyesindeki düşüş beslenen umutları arttırmıştır. Ancak Aral Gölü’nün tümüyle geri dönmesi Kuzey Aral kadar kolay olmayacaktır. Kuzey Aral’da yapılan mühendislik yapıları ve coğrafyanın sunduğu olanaklar çözüme yardımcı olmuştur. Ancak Güney Aral için çözüm ülkelerin su yönetimlerine ve hidropolitik ilişkilerene daha çok bağlıdır. Bunun yanı sıra bulunan çözümün sürdürülebilir olması da çok önemlidir. Aral Gölü havzasının su soununun çözümünün en önemli noktası çözümün sürüdürülebilir olmasıdır. Arala Gölüne başka havzadan su taşımak sürdürülebilir bir çözüm olmayabilir. Bu nedenle havza dışından su getirmek yerine çözüm öncelikle havza içinde aranmalı. Konuya Orta Asya’daki su sorunu çerçevesinde bakıldığında Aral Gölü havzasında ve Orta Asya’daki su sorunu çözümünün zamana ihtiyacı olduğu ortaya çıkmaktadır. Yakın gelecekte daha önemli olan, bu ülkelerin kendi coğrafyalarında problemin artmaması için ne yapmamaları gerektiğidir. Aral havzasındaki su kaynakları politik iklim kadar meteorolojik iklim değişikliğinin tehdidi altındadır. Bu tehditin en belirgin sonucu Orta Asya su Hayrettin Ökçesiz okcesizhayrettin@gmail.com http://okcesizhayrettin.blogspot.com İngilizlerin “gallows humor”, Almanların “Galgenhumor” dedikleri, “Darağacı mizahı” vardır bir de, buraya uyan. Yazımın başlığını böyle mi koysaydım acaba? İdama gidenin kendi hâline gülmesi, milleti güldürmesidir bu da. nun yanı sıra Siri Darya’nın üzerindeki Aklak Kabartma Regülatörü de yeniden yapılarak nehir deltasındaki irili ufaklı göllere su birikmesi ve 6000 ha’lık bir alana su sağlanması amaçlandı. Projenin ikinci aşamasında ise beslenen bu göllerden Kuzey Aral’ın kuzeyine bir kanal ve göl içine bir diğer kabartma yapısı yapılarak gölün buralardan da beslenmesi sağlanacak. Orta Asya’nın Stratejik Suları D ur s u n Yı l dı z Truva Yayınları / İnceleme Araştırma Dizisi Kuzey Aral’da elde edilen ilerleme Aral Gölü’nün geri dönmesi için S O N UÇ V E D E Ğ E RL E N DİRME Not: Dursun Yıldız’ın 2011 Mayıs ayı içinde yaptığı teknik inceleme gezisinde Kazakistan Aral’da kaydettiği görüntülerle hazırladığı videoya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: http://thewaterchannel.tv/en/videos/categories/viewvideo/1014/lakes/willthearalseacomeback CBT 1328/ 15 31 Ağustos 2012 Aral Gölü’nün geri dönüp dönmeyeceği sorusunun yanıtı, uygulanan çözümlerin sürüdürülebilirliği ile ilgilidir. Bunun için çözümün öncelikle havza içinde aranması gerekir. Havza içindeki çözüm bölgedeki hidropolitik ve meteorolojik iklim koşulllarına da doğrudan bağlıdır. Bölgede Hidropolitik ilişki ikliminin yumuşaması zamana bağlıdır. Ancak bu süre içinde sıcaklık artışı, Seyhun ve Ceyhun’un kaynakları olan buzulları eritebilir. Ayrıca eldeki veriler bölgede yağışlarda azalma olduğunu ortaya koyuyor. Tüm bu koşullar Aral’ı geri getirecek çözümün sürüdürülebilir olmasını zorlamaktadır. YAĞIŞLAR AZALIYOR, SICAKLIKLAR ARTIYOR, BUZULLAR ERİYOR larının kaynağı olan buzullarda hızlanan erimelerdir. Tüm bu nedenlerle Aral Gölü geri dönecek mi, sorusuna yakın bir gelecek için olumlu yanıt verebilmek zordur. Bir bütün olarak yarım yüzyılda kaybedilen gölün parça parça ve daha uzun bir dönemde geri gelmesi mümkün olacaktır. Bu parçalardan şanslı olan Kuzey Aral’da bu geri dönüş kısmen tamamlanmak üzeredir. Seyhun Nehri’ni sularını Kuzey Aral’da tutacak mühendislik yapıları ile göl seviyesi kuzeyde yükselmiştir. Ancak Güney Aral’ın dolmasında mühendislik yapıları yerine bölge ülkelerinin verimli su yönetimi etkili olacaktır. Bu nedenle Güney Aral’ın geri dönüşünün önünde meteorolojik iklim değişiliğinden ülkeler arasındaki hidro politik iklimin yumuşamasına kadar birçok sorun yer almaktadır. Cumhuriyet Akdeniz’den Faruk Keskin bayramdan birkaç gün önce aşağıdaki haberini yazdı, gönderdi. Günlerdir hiçbir yerde yayımlanmadı. Bu haberi sizlere ben duyurmak istedim. Özetle şöyle: “Geçtiğimiz günlerde Antalya valisinin turizmci işadamları için Rixsos Downtown Otel’de verdiği iftar yemeği, Akdeniz Üniversitesi’nin kampus alanında inşa edilmekte olan camiye yardım kampanyasına dönüştü. Rixsos otelleri sahibinin 1 milyon lira bağışta bulunduğu iftar yemeğinde Kayı Grup Yönetim Kurulu Başkanı da 500 bin lira nakdi yardımda bulunacağını açıkladı. İftar yemeği sonrası Akdeniz Üniversitesi Rektörü’nün söz konusu camiyle ilgili teknik bilgiler içeren sunumu ve yardım talebinin ardından, farklı bir tutum sergileme şansı kalmayan bazı turizmci işadamları da sırayla bağışta bulunabilecekleri rakamları açıkladılar. “Akdeniz Bölgesi’nin bu en büyük camisinin inşasına yönelik eleştiriler devam ediyor. Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Hilmi Uysal, yapımı yarım bırakılan ‘İleri Biyomedikal Merkezi’ binasına dikkat çekerek, ilaç geliştirme, biyokimya, kök hücre konularıyla, temel ve klinik bilim dallarında önemli araştırmaların yapılabileceği böylesine önemli bir ARGE merkezinin sadece üniversite için değil, Türkiye için çok önemli olduğunu söyledi. ‘Bizler aslında üniversitelerde bilim üreterek bir anlamda ibadet ediyoruz. Gönül isterdi ki hayırseverler, bilim üretilmesine de ibadet olarak bakabilsinler’ dedi. Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Ökçesiz ise Rektörün iftar yemeğinde cami sunumu yaparak para toplamasını bir ‘kara mizah’ konusu olarak nitelendirdi.” Söyleşide Sayın Keskin’e sözlerimi şöyle sürdürdüm: “Bir üniversitede 50 dönümlük bir alanda 20 milyon liraya 7 bin kişilik cami yapmak, uzun erimde sonuçları çok vahim bir siyasal gösteridir. Sizin üniversitenizde binlerce okura eşzamanlı hizmet verebilecek bir kütüphaneniz ve en az bir kaç milyon kitabınız yoksa, vasat bile olsa, olanaklarınızı cami yapımı için sarf edemezsiniz. Acınası bir kütüphaneniz varken, kampusta bölgenin en büyük camisini yapmaya kalkmanız ancak, özgür ve özgün bilimi boğmayı amaçlayan bir siyaset anlayışından kaynaklanabilir. Gerçekte, üniversitelerin bir tek mabedi vardır, o da kütüphaneleridir.” Bu yılki seçimlerin rektör adayları panelinde de şunları demiştim: “Üniversitelerin dinin siyasallaştırılmasına yer ve yatak edilmesine karşı duracağız. Öğretim Üyeleri Derneği öncülüğünde önerim şudur: Öğretim üyelerini ve rektör adaylarını bu devasa caminin idari işleminin iptali için dava açmaya çağırıyorum. Davanın kaybedilecek olması önemli değildir. Çünkü yargıyı kaybettik, davayı da kaybedeceğiz. Bu belli. Bundan sonra tüm davaları kaybedeceğiz. Önemli olan bu davanın üniversite değerlerinin savunulması uğruna açılmış olacağıdır. Biliyorsunuz, orta çağda bilim ve felsefe dinin yamağıydı, hizmetkarıydı. Onlar dine hizmet ederlerdi. Yeniden ortaçağa dönüyoruz. Türkiye’nin medreseleri vardı, yine medreseleri mi olacak? Hayır, ikincisine izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin üniversiteleri olacak”. Ben düşünce özgürlüğümü kullanırken, malum basının ve sosyal medyanın arsızları hakaret ve tehdit özgürlüğü fırsatını hiç kaçırmadılar. İslamda (Mutezile yaklaşımı yerine), süregiden Gazzali duruşuyla bugün özerk bireye ve özgür düşünceye karşı ciddi bir siyasal şiddet ortamı hızla mayalanmaktadır. Hükümet üyelerinin, yüksek bürokratların hergün tazeledikleri söylemleriyle üniversitelere ağır bir dinsel, siyasal mobbing dayatılmaktadır. Bu yüzden bir rektörün üniversitesine (kütüphane yerine) cami yaptırmak için halktan ve sermayedarlardan para toplamaya çıkması kara, kapkara, karanlık bir hâldir. Haydi, biz buna hafifinden, kara mizah konusudur, diyelim. Çıktı: “Mavi Akdeniz”, YazınDüşün Seçkisi, Bahar 2012, iletişim: maviakdeniz7@gmail.com Direniyorlar: “Alakarga”, http://www.orplat.com/DERGİLER, 202. sayı; “Akademik Bilinç”, www.akdoud.org.tr/akademikbilinc.html, 15. Sayı… Kara Mizah
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle