24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Tamamen görme engelli olan kişilerin görebilmesi için yapay ağtabakası gerekiyordu. Ne var ki bugüne kadarki çabalar bu konuda yeterli olmamıştı. İki Amerikalı bilim insanı şimdi bu tür bir ağtabaka protezi üretiminde önemli bir adım attılar. Araştırmacılar normalde ağtabakasında bulunan bir tür çeviri aletini tasarlamaya başardılar. Ağtabakası protezi, kör farelerin ağtabakasını, bilgileri beyne iletecek duruma getiriyor. Bu gelişme sayesinde retina protezi normal görüş sunabilir (Proceedings of the National Academy of Sciences). Bu tür protezlerin iyileştirme çabaları hep aletlerdeki uyarıcıların çözünürlüğünü yükseltmeye dayanıyordu. Sinir hücrelerini uyarmakla görevli olan malzemeler ya elektrotlar ya da optogenetik sinyal vericileri – yani genetik değişimden geçirilen hücreler veya ışığa tepki gösteren hücre bölümleridir. Cornell Üniversitesi’nden Sheila Nirenberg ve Cethan Pandarinath, çözünürlüğün tek başına sınırlayıcı faktör olmadığını aynı zamanda mümkün olduğu kadar çok hücreye bilgi sağlanmasının da önemli olduğunu saptadı. Uyarıcıların, retinanın sinirsel koduyla çalıştırmanın da önemli bir faktör olduğunu fark ettik diyen araştırmacılar, bu bilgilerden yola çıkarak, sadece ışığa duyarlı bir protein biçimindeki bir sinyal vericiden değil aynı zamanda bir kodlayıcıdan oluşan bir protez geliştirdiler. B u protez, normalde ağtabakasında yerine getirilen çeviri işini taklit ediyor yani algılananların görsel girdisini, retinanın beyinle iletişim kurmak için kullandığı koda çeviriyor. Burada gangliyon hücreleri, ağtabakasında bilgi işleyen hücreler sırasındaki son hücre tipidir. Bunların görevi, yatay hücreler, amakrin hücreleri ve çift kutuplu hücreler gibi diğer ağtabaka hücrelerinden alınan uyartıları bir araya getirerek beyne iletmektir. Bunların beyne giden sinir uçları, çıktısı sadece aydınlık ve karanlık ile ilgili değil örneğin, hareket, biçim ve renk gibi işlenmiş bilgileri içeren görme sinirini de oluştururlar. Körlüğün birçok biçiminde her şeyden önce ağtabakası dejeneratif bir hastalık yüzünden körlüğe neden olacak kadar zarar görmüştür. Fakat diğer hücre tiplerinin aksine gangliyon hücreleri yenilenmeyip, işlevsiz kalırlar. Yeni ağtabaka protezini farelerde üç farklı koşulda test eden bilim insanları, gangliyon hücrelerinin kodlayıcı protezle, tıpkı sağlıklı gangliyon hücreleri gibi işlediğini görmüşler. Yapay ağtabaka, neredeyse gerçeği kadar iyi larına işaret edebilir. Dikkate alınmadığı zamansa davranış bozuklukları ortaya çıkabilir (Dean Beebe, Cincinnati Çocuk Hastanesi). Horlamanın nedeni, şişkin bademcik, polip, burun/boğaz iltihabı veya daralmış burun/gırtlak bölgesi olabilir. Bu nedenlere bağlı olarak uyku düzeni bozulur ve uyanık olma durumu çoğalır. Horlayan çocuklar yatakta huzursuz ve hareketlidirler. Amerikalı bilim insanları, altı, on iki, yirmi dört ve otuz altı aylık olan üç yüz elli küçük çocuğu incelerken, annelerinden uyku alışkanlıkları ve genel davranış durumları hakkında bilgi edinmişler. Sonuçlara göre haftada en az iki kez sesli bir şekilde horlayan iki ve üç yaşındaki çocuklarda ortalamanın üzerinde davranış problemleri görülmekte. Araştırmacılar bu nedenle horlayan çocukların doktora gösterilmesini ve uzun süreli emzirmenin teşvik edilmesini öneriyor. Böyle giderse daha çok Olimpiyatta nal toplarız, daha çok Bizans mezarlığında ‘şehitlere dua ederiz’ ve ülkemizi sıfır problem rüyalarıyla ateşin ta ortasına atarız. Olimpiyat Sonuçları, Bizans Mezarlığı ve Ortadoğu Batağında Türkiye Sevgili okuyucularım, yaz sıcağında keyifle büyük bir Hersinyen dağ oluşumu projesi çerçevesinde İspanya ve Fransa’nın en çetrefil jeolojik problemlerinden biri olan Pirene Dağları ve Kantabriya firketesi denilen dağ büklümü sorunlarının halliyle uğraşırken, art arda Olimpiyatlardaki neticelerimiz gelmeye başladı. Bu konuda Yılmaz Özdil’in yazdığı o muhteşem fıkrayı okurken Oya ile gülmekten gözlerimizden yaşlar boşandı. Ama ikimiz de biliyorduk ki, Sayın Özdil, okuyucusuna gözyaşı döktürürken, aslında o yaşların içinde bulunduğumuz korkunç durum için yeis gözyaşları olmasını isteyerek o yazıyı yazmıştır. Tabiî anlayana. Yılmaz Bey’in yazısını okuduktan sonra düşündüm: Londra’da yarışan sporcularımızın hepsi genç insanlardır. Yani yetişmeleri (veya daha doğrusu, yetişememeleri) AKP’nin iktidar dönemi ile örtüşür. Londra sonuçları, spor eğitimimizin iflas ettiğinin resmidir. Böyle sonuçlardan sonra spor bakanının özür dileyerek istifa etmesi gerekir. Ama öyle bir şey ancak demokrasilerde olur, ohlokrasi yönetimlerinde değil. Bunları düşünüp kahrolurken, bugüne kadar şehitlik sanılan yerin bir Bizans mezarlığı olduğu ortaya çıktı. Mezarlık deyip geçmeyin: Eski mezarlıklar, arkeoloji ve antropoloji bilimlerinin veri hazineleri arasındadır. Burada yatan ölülerin kemiklerinden başlayın, mezarının diğer muhtevası, şekli, yeri, mezarlığın iç düzeni gibi veriler bizlere geçmişte yaşamış insanların fiziksel özellikleri, inançları, toplum düzenleri, şehircilik anlayışları vs gibi konularda paha biçilmez veriler sunar. Onun için tüm arkeolojik kalıntılar gibi onların da bir envanterlerinin çıkarılması, buralarda bilimsel kazıların yapılması gerekir. Ama bunların yapılması için onları yapacak bir bilim lazımdır. Bizans ile ilgili tarih ve filoloji dalına Bizantoloji denir. Türkiye Bizans’ın başkentinin sahibi ve imparatorluğun çekirdek ülkesi üzerinde oturan bir memleket olduğu halde, ülkemizde Bizantoloji sürünmektedir. Atatürk’ün Bizantolog olsun diye gönderdikleri, dönünce, Bizans yerine Osmanlı ile uğraşıp Bizantolog olmak yerine kolayından allâme olmayı tercih etmişlerdir. Nevra Necipoğlu gibi her zorluğa rağmen Müslüman mahallesinde salyangoz satmak misalı Bizantoloji yapmaya çalışan biriki kahraman dışında Türkiye’de Bizantoloji yoktur. Bu da bize milletçe bir yuh çekilmesi için yeter de artar bile. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu konuda en büyük suçludur: Tarihi eğip büken saçma sapan fetih panorama müzeleri yapmak yerine niye bir Bizans Müzesi yapmak, bir Bizans araştırma enstitüsü tesis etmek akıllarına gelmez? Gelmez, gelemez, zira o bilgi düzeyinin yakınında bile değillerdir. Ama sonunda Bizans intikamını işte böyle alır: Yıllarca sizin şehit sandığınız ölülerinin ayağına getirir sizi. Siz orada Müslüman şehide dua ettiğinizi sanırken orada yatan Bizanslı kıs kıs güler fatihinin içine düştüğü bu acıklı hale. Ama bu bilgisizlik, bu eğitim eksikliği yalnız sporda mı, yalnız Bizantolojide mi? Şu dışişlerimizin geldiği hale bakın. Dünyadan bîhaber bir dışişleri bakanımız var. Pek haklı olarak kendisine Envercik adı takıldı, zira Enver Paşa zır cahilin biriydi ve cehaleti sonunda imparatorluğumuzu mahvetti. Dışişleri bakanımızın tahsil sürecine bakın. Tek bir adam gibi üniversiteden geçmemiş olduğunu göreceksiniz. Böyle giderse daha çok Olimpiyatta nal toplarız, daha çok Bizans mezarlığında ‘şehitlere dua ederiz’ ve ülkemizi sıfır problem rüyalarıyla ateşin ta ortasına atarız. Yakında fabrikalar çalıştıracak mühendis ve işletmeci, mahkemeler hukukçu, çiftliklerimiz ziraatçi, hastalarımız doktor bulamayacaklardır. O zaman niye ülkede eğitimi bunlar sıfırladı dediğimi anlarsınız. Ama ne de olsa hepsinin alnı secde görüyor ya Türkiye bitene kadar Tayyip Bey’e oy vermeye devam. Hiperaktivite, depresyon ve dikkatsizlik küçük çocuklarda genelde uzun ve sesli horlamayla ilişkili. Sonuç araştırma yazılarını Pediatrics dergisinde yayımlayan Amerikalı bilim insanlarına ait. Horlamak, kolay tedavi edilebilir solunum sorun CBT 1328/ 7 31 Ağustos 2012 Çocuklarda horlama, davranış bozukluğuna neden olabiliyor Fare, köpek ya da panter olsun, hepsi ıslandıkları zaman sudan silkinerek kurtulur. Hayvanlar beden boylarına bağlı olarak farklı hızlarda silkinirler. Amerikalılar şimdi, her frekansı hesaplamaya yarayan bir formül geliştirdi. Memeli hayvanlar da tıpkı insanlar gibi ıslandıklarında, hasta olmamak için kurumaya çalışır. Köpeklerden bildiğimiz gibi hayvanlar bedenlerini büyük bir hızla salladıklarında su damlacıkları çevreye uçuşur. Bu teknik fareden, aslana kadar değişmez. Ancak Georgia Teknoloji Enstitüsü’nden Andrew Dickerson’un araştırmaları, farkın ritimde yani silkinmenin frekansında yattığını gösterdi. Araştırma çerçevesinde on altı farklı memeli hayvan ve beş farklı köpek ırkı incelenmiş. Hareketleri tam olarak inceleyebilmek isteyen araştırmacılar üzerlerine su püskürttükleri hayvanları videoya çekmişler. Bu şekilde silkinme frekansının hayvanların kütleleriyle ilişkili olduğu anlaşılmış. Hayvanlar ne kadar küçükse o kadar hızlı silkiniyorlar. Küçük hayvanlar küçük gövde çaplarını, damlacıkları atmak için gerekli santrifüjü yakalamak için daha hızlı frekansla dengeliyorlar. Eğer fare, köpek kadar yavaş silkinecek olsaydı, ıslaklığından hiç kurtulamazdı. Hayvanlar toplam olarak bedenlerindeki suyun yüzde yetmişini silkiyor. Memeliler genelde dört ayak üzerinde silkinirken, fare iki ayak üzerine dikiliyor. Kurulanmak için silkinmenin çok eski bir hayatta kalma mekanizması olduğunu düşünüyoruz ki bu davranış memelilerin ortaya çıkışından beri vardı, diyor araştırmacılar. Fakat insan gibi tüysüz memelilerde bu içgüdüsel davranış kaybolmuş. Nilgün Özbaşaran Dede nozbasaran@yahoo.com Silkinerek kurulanma formülü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle