Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Tırnaklarınız Sağlığınız Hakkında Ne Söylüyor? Tırnakların mantar gibi kendi hastalıkları olduğu gibi sedef, ekzema gibi bazı deri hastalıklarında etkilenir ve bozulurlar. Dr. Buket Pençe Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi T ırnaklar her parmağın ucunda yerleşen, parmak uçlarını koruyan, küçük cisimleri tutmaya yardımcı olan, saça benzer şekilde oluşan, keratinize hücrelerin yoğun ve belirgin olduğu bir yapıdır. Tırnaklar yarı saydam oldukları için alttaki damar ağı nedeniyle pembe renkli görülürler. Tırnaklar altlarındaki tırnak yatağına sıkıca yapışıktırlar.Tırnakların sinirleri ve lenf sistemleri de iyi gelişmiştir. El tırnakları 56 ay, ayak tırnakları ise 1012 ayda dipten uca kadar uzayabilirler. Tırnakların mantar gibi kendi hastalıkları olduğu gibi sedef, ekzema gibi bazı deri hastalıklarında etkilenir ve bozulurlar. Ayrıca deri dışı bazı organların hastalıkları da tırnaklarda çeşitli değişikliklere neden olurlar. İç organ hastalıklarında en sık görülen tırnak değişikliklikleri şunlardır: ve bazı pankreas hastalıklarında (glukagonoma) görülür. Tırnakların sık sık ıslatılıp kurumaları, oje, aseton, aşırı manikür ve travmalarla da oluşur. Sarı tırnak sendromu: Tırnaklarda öncelikle büyüme durur, birkaç ay sonra ise tırnaklar sarı veya yeşilimsi bir renk alır. Kalınlıkları bazen normal, bazen biraz daha kalın olur. Tırnak ayrılmaları, bombelenme, tabakalanma da olabilir. Parmak uçlarında,yüzde, topuklarda şişme (ödem) oluşur. Ayrıca bu sendromda akciğer ve plevra (akciğer zarı) hastalıkları da bulunur. Bu üç belirti en sık immün sistem yetmezliklerinde, bazı ilaçların kullanımında (penisilamin), sinir sistemi hastalıklarında(GuillanBarre), meme, akciğer, mesane kanseri ve lenfomada görülür. Enine çukur çizgiler (Beau çizgileri) : Tırnağın oluşumunda geçici duraklama nedeniyle kızıl, kızamık, kabakulak, zatürre, grip, tifüz , yılancık, sarılık gibi enfeksiyonlarda sıklıkla görülür. Kötü beslenme, kalsiyum, çinko, B3 vitamini eksiklikleri, tırnak çevresi hastalıkları, hormonal hastalıklar, dolaşım bozuklukları (Raynaud), dapson, retinoid gibi ilaçların kullanımı, arsenik, talyum, flor zehirlenmeleri, sistemik lupus hastalığı nedenleri arasındadır. Bu bozukluk sadece birkaç tırnakta ise tırnağı sık sık geriye itmek, zorlayıcı manikür, kola turnike uygulaması,ortopedik sorun gibi lokal nedenlerle oluşur. Kaşık tırnak (koiloniki): Tırnak kaşığın içi gibi çukurlaşır. Demir eksikliği anemisi, polisitemi, koroner hastalıklar, hormon hastalıkları (akromegali, guatr, diabet), sifiliz, mantar hastalıkları, Raynaud hastalığı, beslenme bozukluğu, bağ dokusu hastalıkları (skleroderma), kimyasal maddelerle temas, sürekli klavye kullanımı ve sedef gibi cilt hastalıklarında görülür. Normal çocukların ayak tırnaklarında da olabilmekte ve bunlar kendiliğinden düzelmektedir. Tırnakta boşalma (Onikolizis): Tırnağın yatağından ayrılmasıdır. Sedef hastalığı, tırnak mantarı, parmak uçlarındaki ekzema, bazı ilaçlar, dolaşım bozukluklukları, doğumsal deri bozuklukları, tiroid hastalıkları, aşırı terlemelerde görülen bu bozukluğu çeşitli travmalar, takma tırnaklar, fazla güneşte kalmak da başlatabilir veya şiddetlendirebilir. Tırnağını uzatanlarda kendiliğinden de onikolizis oluşabilir. Tırnak kırılmaları: En sık nedeni dolaşım bozukluğu ve demir eksikliği anemisidir. Ayrıca tırnakların uzun süre suda kalması, sabun, deterjan ve kimyasal maddelere aşırı maruziyet de tırnak kırılmalarına neden olur. Tırnaklarda tabakalanma (onikoşizi): Tırnakların ucunun baklava hamuru gibi tabakalara ayrılmasıdır. Bazı kan hastalıklarında (polisitemi), AİDS hastalığında Çomak Parmak(Hipokrat Parmağı): Parmaklar trampet bagetine benzer. İlk kez milattan önce 1. yüzyılda Hipokrat, bir akciğer hastasında (ampiyem) tarif etmiştir. En çok parmak uçları ve dudakları moraran (siyanozlu) kalp hastalarında veya akciğer hastalarında görülür. Ayrıca karaciğer sirozu, kolitis ülseroza (barsağın iltihabi bir hastalığı), ve tiroid hastalıklarında da ortaya çıkabilir. Dolaşım bozukluğu veya bazı tümörler gibi lokal hastalıklarda da birkaç parmakta görülür. Tırnaklarda küçük kanama çizgileri(Splinter hemoraji): Tırnak altına kıymık batmış gibi görünür. Kalp içindeki zarın enfeksiyonu (bakteriyel endokardit), yüksek irtifada yaşamak, bağ dokusu hastalığı, siroz, barsak solucanları(trişin), romatoid artrit, mide ülseri, hipertansiyon, sedef gibi deri hastalıkları, diyaliz hastalarındaveküçük travmalardan sonra görülebilir. Tırnakta beyaz lekeler (Lökoniki) : Kısmen veya tüm tırnakta, nokta veya çizgi şeklinde, doğumda veya sonradan olabilir. Tüberküloz, nefrit, lenfoma, donuk yaralanması, kanser metastazları, tifo, siroz, cüzam, ülseratif kolit, tırnak yeme, kanser ilacı kullanımı, sert manikür nedeniyle görülebilir. Deniz alglerince oluşturulan deniz ve hava kirliliği Prof. Dr. Kasım Cemal Güven Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), P.K. 10, Beykoz, İstanbul. Kaynaklar: Deniz kirliliği, Temel Kirleticiler ve Analiz Yöntemleri, Tüdav yayınları (eds., KC Güven, B Öztürk); Nylund ve ark. (2008); Klyn (1916); Well (1976); Fenical (1974); Galbally (1976); Haas (1935) CBT1326/17 17 Ağustos 2012 Çevre kirliliğinde, hava, toprak, nehir ve denizler için farklı konuları içerir. Bugün çevre kirliliği konusu özellikle doğal olmayan ve sayısı bilinmeyen kirleticilere yönelmiştir. Bu yazımızda ülkemizde üzerinde pek durulmayan doğal kaynaklı (metal, petrol ve bakteriyel faaliyetler sonucu oluşan hidrokarbonlar dışında) deniz makroalgleri (yosunlar) tarafından üretilen halojenli bileşiklerin (klor, brom, iyot içeren organikler) önemi üzerinde duracağız. Deniz algleri tarafından üretilen doğal kirleticiler arasında kükürt ve amin grubu taşıyan organik bileşikler ve mikro alglerin ürettiği sayısız çok toksik değişik yapıda maddeler vardır. Bunlar da bu yazı dışında tutulmuştur. Deniz makroalgleri tarafından üretilen halojenli bileşiklerin bir kısmı, şehir şebeke suyunun dezenfeksiyonu esnasında kullanılan klorun bu sular içindeki hidrokarbonlarla etkileşmesi sonucunda da ortaya çıkar. Halometan denilen bileşikleri ise insan sağlığı için zararlı ve çevre için kirleticilerdir. Deniz algleri tarafından üretilen halojenli bileşiklerin sayısı binlerin üstündedir. Başlıca, halkasız ve halkalı olarak grup landırılan bu maddeler arasında herkesçe bilinen kloroform, bromoform ve solvent olarak çok kullanılan dikloromethan da vardır. Biz, Gracilaria alginde kloroform saptadık. En basit hidrokarbon olan methanın (CH4) hidrojenleri (H) yerine klor, brom, iyot değişik oranda girer. Bu hidrokarbon serisinden ethan (C2H6), propan (C3H8), v.d. düşünülürse, meydana gelecek bileşiklerin sayısının ve çeşitliliğinin ne kadar çok olduğu görülebilir. Bunun yanında, ayrıca asit, aldehit ve ketonlar da devreye girerse oluşacak halkasız gruptaki maddelerin zenginliğini düşünmek bile şaşırtıcı olur. Bu ve benzeri yüzlerce halkasız grup madde yanında, yine bu kadar da halkalı grup maddeleri deniz alglerince üretilmektedirler. Halojenlerin alglerde varlığı 1870 yılından beri bilinmekte ve buradan genelde iyot üretilmekte idi. 1960 yılından sonra halkalı halojenli bileşikler alglerde tanımlandı ve 1975’den sonra da bu maddelerden halkasız gruba girenlerden uçucu olanları havanın ozon tabakasını parçaladığı saptandı. Bu maddeler alglerden, önce suya ve oradan da havaya geçer. Bu konuda çok değişik alglerin taşıdığı uçucu halojenli bileşiklerin miktarı saptanmıştır. Örneğin, Laminaria algi bromoform ve dibromomethanı yüksek miktarda üretmekte (72 78 ng/ g) (yaş alg/ gün) serbest hale geçirmektedir. Sayısı 30,000’e varan deniz alglerinin bir kısmının ürettiği bu maddeler ozon tabakasının delinmesine sebep olur. Ayrı bir kimya bölümünü oluşturan bu halojenli bileşikler yalnız deniz alglerinde üretilmekte kara bitkilerince ise üretilmezler. Alglerin bu maddeleri niçin ürettikleri de araştırıldı ve deniz herbivorlarına karşı bir müdafaa unsuru olarak sentezlendiği görüldü. Ayrıca denizin kokusu üzerinde çok geniş araştırmalar yapıldı, bu kokuda değişik maddelerin yanında halojenli bileşiklerin de rolü olduğu saptandı. Alglerin ürettiği diğer çevre kirleticiler arasında amin bileşikleri ve alglerin içerdiği dimethyl propiothiotetin adlı maddenin alglerdeki dönüşümü sonucu oluşan dimetilsülfid ve diğerleri ve ayrıca sanayide kumaş üretiminde kullanılan akrilik asid de bu dönüşüm sonucu alglerde oluşmaktadır. Bu kadar geniş ve girift konuda bizi düşündüren nokta; Biz bu bilimin neresindeyiz? Üç tarafı denizle çevrili ülkemizde denizlerdeki araştırmalara verilen önem nedir?