16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Eğer Zuckerberg giderse son 60 senedir dünyayı yöneten ve pislikleri dört senedir global kriz adı altında bir türlü temizlenemeyen, son nefesini vermek üzere olan model, ölümünü biraz daha geciktirecek. Bilim, halkın yaşamını köklü olarak ne zaman değiştirdi? Ünlü düşünür J. J Rousseau, dönemindeki bilimin halkın işine çok yaramadığından yakınıyordu. Rousseau bu düşüncesinde haksız mıydı? Osman Bahadır [email protected] eanJacques Rousseau, ünlü Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev’inde (1749) bilim insanlarına ve filozoflara yönelik olarak şunları söylüyordu: “Siz ki bizi bu kadar yüksek bilgilere ulaştırdınız, şu sözüme cevap verin: Bütün bunların hiçbirini bize öğretmemiş olsaydınız, yeryüzünde daha az kalabalık mı olacaktık? Daha mı kötü yönetilecektik? Daha az güçlü, daha az sağlıklı, daha az ahlaklı mı olacaktık?”(s.21) Rousseau’nun bu sözleri söylediği 1749 yılında, Newton’un ölümünün üzerinden 22 yıl geçmişti. Onun bilimsel keşifleri ve düşünceleri Avrupa’da yayılmış, fakat Rousseau’nun dediği gibi halkın refahını artırmaya dönük bir uygulaması henüz görülmemişti. Bir önceki asırda yaygınlaşmaya başlamış olan teleskopun ve dürbünün özellikle askeri alanda olmak üzere yararları görülmekle birlikte, hal Louis Pasteur (18221895) kın yaşamına büyük bir etkisi olmamıştı. Mikroskobun kullanılması yeni keşiflere yol açmıştı, fakat bu keşifler de henüz halk sağlığını çok etkileyici sonuçlar vermemişti. Sanayi devrimi başlamıştı, fakat buhar makinesi henüz fabrikalara girmediğinden insanların çok büyük kitleler halinde üretimde bulunması söz konusu değildi. Elektrikteki gelişmeler ise başlangıç aşamasındaydı ve henüz pil bile icat edilmemişti. Lock’un düşüncelerinden büyük ölçüde etkilenen Amerika Birleşik Devletleri Anayasası da henüz ortada yoktu. O halde “büyük bilimsel devrimin (15431687) sonuçları ne getirdi?” diyebiliriz. CBT 1326/ 12 17 Ağustos 2012 Facebook’un 18 Mayıs’ta borsaya açılmasından sonra hisse fiyatlarının üç ay içinde neredeyse üçte bir oranında değer kaybetmesiyle beraber timsah gözyaşları döken tanrılar kurban istemeye başladı. Kurban da bilinen anlamıyla bir şirket yöneticisi olmayı hâlâ reddeden Zuckerberg. Evet yanlış okumadınız, Facebook’u Facebook yapan, bir üniversite yatakhanesinden milyarlarca dolarlık bir değer haline getiren kişi, şirket üç ayda üçte bir değer kaybettiği için şimdi aktif görevlerinden uzaklaştırılmak isteniyor. Fiyatı en başta kim o kadar şişirdi diye sormak yerine. Aslında tam da bu nedenle Zuckerberg görevini terk etmemeli! Konu basitçe kâr zarar hesabı değildir. Burada global bir paradigma değişiminin temsili yaşanıyor. Eğer Zuckerberg giderse son 60 senedir dünyayı yöneten ve pislikleri dört senedir global kriz adı altında bir türlü temizlenemeyen, son nefesini vermek üzere olan model, ölümünü biraz daha geciktirecek. Şirketin hisse yapısı nedeniyle şu an Zuckerberg’i koltuğundan indiremezler. Ancak kendisi görevi bırakırsa olur. Bunun için de Microsoft’tan Bill Gates’i örnek gösteriyorlar. İyi tamam da Bill Gates aktif görevini şirket kurulduktan neredeyse 20 yıl sonra 2000 yılında bıraktı. Şirketi halka arz ettikten üç ay sonra değil. Zuckerberg’in Facebook’u mobil bilişime geç sokarak stratejik bir hata yaptığını öne sürenler, hisse fiyatlarını baz alarak eleştirenlere göre daha az vahşi (kapitalist). Bu tür kararları her firma veriyor. 90’lı yıllarda da Bill Gates Microsoft’u internet işine (onu bir tehdit olarak gördüğünden) iki yıl geç sokmuştu. Bir başka eleştiri ise, Facebook’un yeterince reklam alamaması. Bu da herşeyi para olarak görenlerin sosyal medya olgusunu nasıl yorumladıklarının temel bir göstergesi. Sosyal medyanın varoluş amacı para kazandırmak değil, insanların sosyalleşme gereksinimlerini karşılamaktır. Sen bu temel amacı lekelemeden, sekteye uğratmadan para kazanabiliyorsan kazan. Yok eğer para kazanma beklentilerin bireylerin sosyalleşme gereksinimlerini baltalayacaksa feda edilmesi gereken senin beklentilerindir, bireylerin gereksinimleri değil. Görünen sebepler ne olursa olsun, Zuckerberg öznesinde yaşanan paradigma değişikliği dünyanın her yerinde er ya da geç yaşanacaktır. Kapitalizmi globalleştirmeye çalışarak ömrünü geçirmiş (II. Dünya Savaşı sonrası doğanların oluşturduğu) babyboom kuşağı Y Kuşağı’nın bakış açısına yenilecektir. Y Kuşağı, kendisinden bir önceki X Kuşağı gibi, babyboom kuşağının modeline karşı boyun eğmiyor. İyi ya da kötü kendi modelini masanın üstüne koyuyor, onda direniyor. Facebook’un milyarlarca dolar etmesi, sonra da bu şişirilmiş rakamın üçte birinin erimesi Y Kuşağı mensuplarının yapacağı türden bir oyun değil. Bunlar ekonomi dünyasının bildiğimiz, tanıdığımız numaraları. Umut edelim ki özelde Zuckerberg genelde ise Y Kuşağı bu tuzaklara düşmez, bugünkü dünya düzeninin mimarları olan babyboom zihniyetine boyun eğmez, kendi bildiklerini yapmaya devam eder. Sofraya oturan çocuğunuzun bir kulağında kulaklık bir yanda müzik dinleyip, arkadaşlarıyla mesajlaşırken bir yandan da yemek yediğini gördüğünüzde onu azarlamadan önce tabloyu bir de bu açıdan değerlendirin. Otuz sene önce de “Ben futbolcu/şarkıcı olacağım” dediğinizde anne babanız sizi azarlıyordu. Zuckerberg Gitmeli (mi)? J Şehirler büyüdü, nüfusları arttı ve aydınlandı. Ulaşımda ve iletişimde büyük gelişmeler oldu. Elektrikli tramvay 1881 yılında Berlin caddelerinde dolaşmaya başladı. Telgraf ve telefon teknolojisinin ortaya çıkmasıyla sivil ve askeri yaşam büyük bir dönüşüm gösterdi, toplumsal ilişki imkânları arttı ve askeri ve sivil bazı davranışlar değişikliğe uğradı. Bilimsel devrim büyük bir düşünsel sıçrama yarattı, daha sonraki bilimsel gelişmelerin temellerini attı, fakat teknolojik, ekonomik ve siyasi sonuçlarını en köklü biçimde ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında gösterdi. Başka bir deyişle, büyük bilimsel devrimin ve onun ardından sağlanan yeni bilimsel gelişmelerin halkın yaşamını çarpıcı bir biçimde değiştirmesi için bir yüzyılın daha geçmesi gerekti. 19. yüzyılın ikinci yarısında neler oldu? Bu yüzyılda Avrupa’da halkın yaşamında eskisiyle kıyaslanması zor değişiklikler oldu. Bu değişiklikler düşünsel, teknolojik, ekonomik, siyasi vb. bakımlardan gerçekleşti. Burada tüm dönüşümleri ele almadan şunu söyleyebiliriz ki, en büyük üç dönüşüm, demokrasinin ve insan haklarının gelişimi, elektriğin ekonomik ve toplumsal yaşama girmesi ve tıpta sağlanmış olan ilerlemeler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Elektrikle ilgili olarak gerçekleşen bilimsel ve teknolojik gelişmeler, halkın yaşamını çok büyük ölçüde değiştirdi. Üretim teknolojisi daha fazla kitleselleşti ve dolayısıyla tüketim de buna bağlı olarak kitleselleşti. SORUSUNUN YANITLARINI GÖREMEDİ Çok büyük bir dönüşüm de tıptaki ilerlemeler aracılığıyla oldu. Özellikle Fransız bilimci Louis Pasteur’ün (18221895) hastalıkların mikrobik kökeni kuramını ortaya atması ve sonra da hastalığa yol açan mikroorganizmaları saptaması tıpta büyük bir devrim yarattı ve daha önce tedavi edilemeyen hastalıkların tedavi edilebilmesini sağladı. Pasteur ayrıca koruyucu aşı ve pastörizasyon ilkelerini keşfederek, tıpta ve hazır gıda teknolojisinde kendisinden sonraki insanlığı çok etkileyecek büyük adımlar attı. Ameliyat teknolojisindeki ilerlemeler de çok önemli gelişmeler yarattı. 1847 yılında modern anestezi tekniklerinin uygulamaya girmesiyle de, daha önce yapılamayan ameliyatlar yapılabilmeye başladı. (Anestezi öncesi dönemlerde yapılan ameliyatlarda en önemli ve birçok durumda belirleyici olan şey, cerrahın mümkün olduğu kadar hızlı davranmasıydı. Çünkü böylece acı süresi azaltılarak hastanın ameliyata dayanabilmesi sağlanıyordu. İskoç cerrah Robert Liston, bir hastasının uyluk kemiğini 28 saniyede kesmesiyle ünlenmişti). Hastalıkların teşhisi ve tedavisindeki ve ameliyat imkânlarındaki bu gelişmeler halk sağlığında olağanüstü iyileşmelere yol açtı ve Avrupa’nın nüfusunu eskisinden farklı oranlarda artırdı. 19. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa nüfusunun artış oranı, bir önceki asırdaki artış oranının üç katından fazlasına ulaşmıştı. JJ Rousseau, Avrupa’daki bilimin halkın yaşamına doğrudan yansıyan bu sonuçlarının hiçbirini göremedi. Bu nedenle onun yukarıda verdiğimiz, bilimin halkın yaşamına yansımamasıyla ilgili yakınmalarının haksız olduğunu söyleyemeyiz. Not: J. J. Rousseau, “Bütün bunları bize öğretmemiş olsaydınız yeryüzünde daha az kalabalık mı olacaktık” derken elbette kalabalıktan şikâyet ediyor değildir, fakat “hayatta kalmayı daha az insan mı başaracaktı” demek istemektedir. (“Repondezmoi, disje, vous de qui nous avons reçu tant de sublimes connaissances; quand vous ne nous auriez jamais rien appris de ces choses, en serionsnous moins nombreux, moins bien gouvernes, moins redoutables, moins florissants ou plus pervers?”). Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev; Jean Jacques Rousseau, Fransızca aslından çeviren: Sabahattin Eyüpoğlu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Baskı, Mart 2007 İstanbul. TIPTAKİ GELİŞMELERİN BÜYÜK ROLÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle