Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kelliğe Çare Arayışları Doğa insanlara saç verdiğine göre, erkeklerin birçoğu neden saçsız? Başımızı örten saç güneşten koruma, biraz sıcak tutma ve belki de cinsel çekim sağlama gibi işlevleri yerine getirdiğine göre, saçları dökülen erkeklerin kesinlikle dezavantajlı bir durumda olmaları gerekiyor. Ama... Y aşamın en büyük gizlerinden kimi gözler önünde gizlidir. Kellik ise özellikle ortalıkta. Ofislerde, okullarda, lokanta ve kamusal alanlarda sürekli karşımıza çıkıyor. ABD’de 40 milyon, dünyada da yüzlerce milyon erkeğe sürekli eşlik ediyor. Kel erkekler her yerde kol geziyor. Saçsız erkeklerin kafalarını en çok kurcalayan soru genellikle kellik sorunundan nasıl kurtulabilecekleri. Kellik tıp dünyasının ivedi çözüm bekleyen en temel sorunlarından birini oluşturuyor. Tarih boyunca uzun bir yeleye sahip olmak isteyen erkeklerin sayısı nerdeyse iktidarsızlık sorununa çözüm bulmaya çalışan erkeklerinkine eşit. Ne var ki, kellik sorununa çözüm bulma çabaları öncelikle erkeklerde kelliğe yol açan unsurların tam olarak bilinmemesi yüzünden bugüne dek sonuca ulaşamadı. Ancak şimdilerde kabak kafanın nasıl oluştuğu konusuna ışık tutan bir yığın araştırmaya bakılırsa bu durum değişecekmiş gibi görünüyor. Gelgelelim, erkeklerde saçın neden döküldüğünü kavramaya başlasak bile kellik konusu gizini koruyor. Başımızı örten saç güneşten koruma, biraz sıcak tutma ve belki de cinsel çekim sağlama gibi işlevleri yerine getirdiğine göre, saçları dökülen erkeklerin kesinlikle dezavantajlı bir durumda olmaları gerekiyor. O halde erkeklerde kellikle ilintili genler giderek azalmak yerine neden başarılı bir biçimde kuşaktan kuşağa aktarılıyor? Bir başka deyişle, kabak kafalı erkeklerin soyu neden tükenmedi? İşte özellikle de bu soru başta evrimsel dirimbilim uzmanları olmak üzere bir yığın insanın kafasını kurcalayıp duruyor? çın incelmeye başladığı yerlerde hem kök hücrelerin hem öncül hücrelerin eksik olmasını bekleyen araştırmacılar şaşırtıcı bir durumla karşılaştı. Saçsız bölgelerde hemen hemen hiçbir öncül hücreye rastlanmamakla birlikte, kök hücreler gelişip büyümekteydiler. Görünüşe bakılırsa, sorun bu hücrelerin saça dönüşme sürecini başlatmak üzere devinime geçememelerinden kaynaklanıyordu. Bu minicik bilgi kırıntısı sorunun çözümü yolunda büyük bir adım niteliğindeydi. Kök hücreler hemen hemen her türde hücreye dönüşebilme gücüne sahip olduklarına göre, saça dönüşebilecek doğru genlerin bulunup bunların devinime geçirilmeleri durumunda mutsuz kel erkekler için bir umut ışığı belirmiş olacaktı. Geçtiğimiz yıl bu yolda bir adım daha atıldı. Berlin Teknik Üniversitesi’nden bir ekip laboratuvar ortamında insanların kafa derisinden alınan hücrelerden saç elde etti. Ancak çok sayıda bileşenden oluşan bu karmaşık dönüşüm sürecinin insan başında uygulanması çok daha güç olsa gerek. Peki, kel erkeklerin kök hücreleri neden öncül hücrelere dönüşemiyor? Yale Üniversitesi uzmanlarından Valerie Horsely önderliğindeki bir ekip bu soruya kısmen de olsa bir yanıt getirdi. Horsely ve arkadaşları, en azından farelerde, kök hücrelerin öncül hücrelere dönüşmesi için gerekli olan sinyallerin saç köklerine çevre yağlardan geldiğine tanık oldu. Saçsız erkeklerinve kel farlerin kafa derilerindeki yağ katmanının saçlı erkeklerinkinden daha ince olduğu çoktandır biliniyor. Bir başka ipucu da Cotsarelis’in son araştırmasından geliyor. Cotsarelis D2 adıyla bilinen bir düzenleme enziminin kök hücrelerdeki etkinliği bastırdığına tanık oldu. Erkeklerin başlarındaki saçsız bölümlerde D2 yoğunlukları genellikle saçlı bölümlerdekinden yüksek oluyor. Bu yüzden kellik, görünüşe bakılırsa, hem kök hücreleri devinime geçiren sinyallerin eksik olmasından hem de onlara etkisiz kalmalarını söyleyen sinyallerin var olmasından kaynaklanıyor. Ancak asıl kafa karıştırıcı soru her şeyden önce kel erkeklerin neden var oldukları? Doğada kelliğe son derece ender rastlanıyor. Atalarımızın bedenlerindeki tüy ve kıllarının büyük bir bölümünü neden ve ne zaman yitirdikleri konusunda elimizde henüz kesin bir bilgi olmasa da genel kanı geriye kalan az miktar saç ve tüyün belirli amaçlara hizmet ettiği yönünde. Başımızı örten saçlar bizi öğle güneşinden koruyabilir ya da soğuk havalarda bedeni sıcak tutabilir ve hatta karşı cinsi çekmemize olanak tanıyabilir. Gerçekten öyle ise saçları dökülen erkeklerin daha güç durumda olmaları, cinsel ve doğal seçilimin onları elemiş olması gerekirdi. O zaman kel kafalı erkeklerin soyu neden tükenmedi? Bu soruya yanıt getirmek amacıyla ortaya atılan görüşlerden ilki erkeğin kelliğe olan genetik yatkınlığının annesinden aldığı genler tarafından belirlendiği yönündeydi. Annenin kellik ve buna bağlı hastalıklar gibi bir sorunu olamayacağından, doğal seçilimin bu genetik değişkenleri yok etmesini gerektirecek bir nedenden de söz edilemezdi. Ancak bu görüşü yakından incelediğinizde hiçbir mantığa dayanmadığı da anlaşılıyor. Çünkü anneler kız çocuk kadar erkek çocuk da doğurabilirler. Doğurdukları bu erkeklerin üreme olasılıkları daha düşükse söz konusu değişkenlerin de daha ender duruma gelmeleri gerekir. Ne olursa olsun, bilim bu anneye dayalı savın yanlışlığını kanıtladı. KELLER NEDEN VARLAR? Hangi genetik değişkenlerin etkili olduğu henüz tam olarak bilinmese de kelliğin hem anneden hem babadan geçebileceği artık biliniyor. Kesin bilinen bir başka şey de, erkek çocuğun günün birinde kelliğini yandan aldığı saçla kapatmak, ya da halk arasında bilinen deyişle “virman yapmak” zorunda kalıp kalmayacağının çok sayıda gen tarafından belirlendiği. O halde, kellik yaşamın sürdürülmesi açısından bir üstünlük sağlıyor olabilir. Bir görüş kelliğin güç ve statünün bir göstergesi olabileceğine işaret ediyor. Ancak baskın kişiliklerin her zaman kel olmadıkları, tarih boyunca farklı kültürlerden kimi önderlerin gür saçlı oldukları görülüyor. Dahası, insanlar çoğu zaman saçtan yoksun önderleri dışlama eğilimindeler. Örneğin, ABD’de aynı yaştaki adaylar arasından kellerin seçilme olasılığının çok düşük olduğu görülüyor. Bu arada, tek tük de olsa kel kahramanların kimileri “önderlik işaretini” gizleme yoluna gitti. Örneğin, Sezar “virmanın” babası olarak biliniyor. Bir başka görüş de kelliğin erişkinliğin, bilgeliğin ve görmüş geçirmişliğin toplumsal bir simgesi olarak evrilmiş olabileceği yönünde. Bu görüşle ilgili olarak bugüne dek yapılan tek araştırma kel erkeklerin kadınların gözünde daha olgun ve daha sevecen ama aynı zamanda daha yaşlı ve ne yazık ki cinsel açıdan pek de çekici olmayan kişiler olduklarını ortaya koydu. Bu noktada evrimin öyle bir iletiyi içeren genlere neden destek verdiği sorusu gündeme geliyor. Erkeklerde yaş ilerledikçe kel kalma olasılığının arttığı düşünüldüğünde, belki de kel erkekler gerçekten de daha az sayıda çocuk dünyaya getiriyor olabilirler. Ancak kel kalmadan önce dünyaya getirdikleri çocuklar babalarının bilgelikleri ve görmüş geçirmişlikleri sayesinde gelişip ilerleme olasılıkları daha yüksek olabilir. Olmayabilir de. Ya kellik bir simge değil de, fizyolojik bir uyumsa? O zaman kelliğin yararlarının gençlikte değil yaşlılıkta ortaya çıkması beklenir. Kısa süre önce yayımlanan bir araştırmada kelliğin yaşlanmakta olan erkeklerin güneşten daha çok yararlanmalarına olanak tanıdığına dikkat çekiliyor. Bu da D vitamini üretimini artırıyor ve prostat kanserinin önüne geçilmesine yardımcı oluyor. Bu son derece ilginç bir görüş olmakla birlikte, kellerle saçlıların prostat kanseri açısından kıyaslanacakları bir sonraki basit adım bile henüz atılmış değil. Kaldı ki kellik uyum sağlayıcı bir özellik de olmayabilir. Kelliğin nedeni genetik sürüklenme kimi genlerin şans eseri gelişip serpilmelerine yol açan değişkenlik olabilir. Belki de kelliğin kendisi bir uyarlama değil, yaşlanmakta olan bedenimizin uyum sağlayıcı bir özelliğiyle genetik açıdan bağlantılı bir durum olabilir. Erkeği kel yapan genler onlara henüz ayırdına varmadığımız birtakım süper güçler de kazandırıyor olabilirler. Öyle ki kabak kafalı bir adamla dalga geçmeden önce tüm bunları anımsamanızda yarar var. Rita Urgan, New Scientist, 16 Haziran 2012 FİZYOLOJİK YARAR MI CBT 1325/ 14 10 Ağustos 2012 30 yaşına geldiklerinde erkek nüfusun dörtte birinin saçları dökülmeye başlıyor. Erkeklere özgü kellik önceden kestirilebilen bir süreç izliyor: Kafadaki saçlar tümden yok olmadan önce, ilk aşamada şakaklardaki saçlar ve ardından tepedekiler dökülmeye başlıyor. Genellikle can sıkıcı olarak değerlendirilen bu göç sürecinin kökenleriyle ilgili ilk ipuçları iğdiş edilenlerin asla kel olmadıklarına tanık olan Yunanlı düşün adamı Hipokrat’tan geldi. Bu durumun saç kökleri içinde ve çevresindeki yüksek düzeylerde testosteron üretiminden kaynaklandığı artık biliniyor. Ensedeki saç köklerinde daha az testosteron alıcısı olması yüzünden bu bölgedeki saçlar söz konusu hormondan daha az etkileniyorlar. Testosteron bedende dihidrotestosterona dönüşüyor ve bu da bir biçimde saç köklerinin uzun ve kalın saç telleri üretmek yerine bebeklerdeki gibi kısa ve ince teller üretmelerine neden oluyor. Öyle ki, özünde, saçları seyrelen erkekler yaşlandıkça saç kökleri gençleşiyor. Burada açıkça ortada olan bir sonuç iğdiş etmenin kelliği önleyebileceği. Erkekler kelliğe karşı bin türlü deli saçması yola başvursalar da, kimsenin bu yola pek yanaşmadığı kesin. Ne var ki, testosteron kellikle ilgili unsurların yalnızca bir bölümünü oluşturuyor ve neyse ki bu soruna ışık tutan bulguların son zamanlarda giderek artması çok daha çekici çözüm yollarını da beraberinde getiriyor. Normal koşullarda saç kökleri gelişme ve durgunluk döngülerinden geçiyor. Gelişme döneminde saç kökünün tabanındaki kabarcık büyüyor ve yeni saç kılı yuvasının oluşması için hızla bölünen öncül hücreler daha etkin duruma geliyorlar. Pennsylvania Üniversitesi uzmanlarından George Cotsarelis ve arkadaşları burada saçları dökülen erkekler için bir eksikliğin söz konusu olabileceğini düşünerek, başlarının saçlı ve saçsız bölgelerindeki saç köklerini yakından inceledi. Sa DÖRTTE BİRİ HEM ANA HEM BABADAN ŞAŞIRTICI DURUM