24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2012’de insanlık için 2 kötü 2 iyi haber Nükhet Barlas, Çevre Danışmanı, Endüstri Mühendisi www.earthtale.com, Akademi’de Şehircilik Eğitimi Tarihi (19302002) Prof.Dr.Mehmet Çubuk Sis Yayıncılık Güzel Sanatlar Akademisi’nden mimar Sinan Üniversitesi’ne geliş sürecinde, “Şehircilik Kültür Dersi’nden (1930), ‘Şehircilik Meslek Eğitimi Veren Bölüm’e (1983), bölümleşmenin 25.yılında (2008) geriye dönük bakış. Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, Mimarlık Bölümü, İç Mekân Düzenleme Bölümü ve Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü ile birlikte, Mimarlık Fakültesinde yer alan bir eğitimaraştırma birimidir. Şehir ve Planlama Bölümü, 1983 yılında yapılan üniversite reformu ile gerçekleşen kurumsal dönüşüm içinde, DGSA Y.Mimarlık Bölümü Şehircilik Kürsüsü’nün yeniden yapılanmış ve örgütlenmiş şeklidir. Prof. Dr. Mehmet Çubuk, 1966’dan itibaren DGSA’dan kurumsal değişim, dönüşüm ve gelişme aşamalarında (19662002) 36 yıllık zaman dilimi içinde bu gelişmede önemli sorumluluklar taşıdı. Şehircilik Birimi7nin kürsüleşmesi ve bölümleşmesinde etkin rol oynadı; yeniden yapılanma süreçlerini yönlendirdi ve kadrolar oluşturdu. Kitap içeriği iç içe anlatım olarak iki kitapçık şeklinde hazırlanmış. Birinci Kitapçık(ta (Şehircilik1) “Akademi’de Şehircilik Eğitimine Doğru ve Kent Tasarımı Uzmanlık Eğitimine Yöneliş” ele alınmış. İkinci kitapçıkta (Şehircilik2) “MSÜ’de Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Kuruluşu ve Şehircilik Mesleği Eğitimi Dönemi” anlatılmış. Anlatım planı olarak Birinci Kitapçık iki kesimden, İkinci Kitapçık bir kesimden oluşmuş. Ayrıca anlatım, şemalar, resimler ve dokümanlarla desteklenmiş. Y CBT 1311/9 4 Mayıs 2012 eryüzünde yaşanan büyük afetler, toplumların kıyamet mitleri üretmesine neden olmuş. Günün birinde, insan yaşamının sonunun geleceğine de şüphe yok. Ama bu yıl, uzay araştırmacılarına göre olağanüstü bir durum yok. İnsanoğlunun (örneğin, nükleer patlamayla) kendi türünü yok etme olasılığı kozmik nedenlerden daha yüksek. Öte yandan, uygarlığımız, ciddi küresel sorunlarla karşı karşıya. İklim, ekoloji, enerji, gıda, su, atık... sorunları, doğal kaynakları aşırı tükettiğimizin göstergeleri ve bu konuda, insanlık için kötü haberler var. Yeryüzünde kaynakların sınırlı olduğu, tüketimin katlanarak büyümeyi sürdürmesi durumunda yüzyıl içinde büyümenin sınırlarına ulaşılabileceği ve endüstriyel kapasitenin de nüfusun da çöküşe geçebileceği konusunda bizleri 40 yıl önce uyaran model çalışmasının(1) yeni değerlendirmesinde: küresel sistemin kaynakların kapasitesini aşmış olduğu, teknolojinin getirdiği kazanımların (katlanarak büyüyen) tüketimle hızla ortadan kaldırıldığı, (seçime odaklı) kısadönemli politikaların uzundönemdeki vahim sonuçları göremediği, toplumun davranışları yerine argümanların değiştirildiği, kamuoyuna ince konuları anlatmanın güçlüğü... gibi nedenlerle, gidişatın model çalışmasındaki çöküşe götüren senaryoya paralel ilerlediği ve artık sürdürülebilir gelişmenin mümkün olmadığı vurgulandı ve sosyal/ekolojik sistemlerin dayanıklılığını artırmaya odaklanılması önerildi(2). Gelişmiş ülkelerde büyümenin aşağı dönmüş olması, küresel nüfus artışının yavaşlaması, varolan teknolojilerin aslında sorunları çözmeye yeteceği... gibi iyimser olma nedenlerimiz var. Ama, bir kötü haber de OECD için yürütülen çalışmanın sonuçları. Yüzyılın ortasında iklim değişikliği, biyoçeşitlilik, su ve çevre kirliliğinin sağlığa etkilerini değerlendiren rapor, vahim sonuçları/maliyetleri önlemek için tüm sektörleri kapsayan acil eylem çağrısı yapıyor ve ekonomik büyümenin her yıl % 0.2 azaltılmasını öneriyor. Belirsizliklere rağmen acil kararlar alınmasını, yeni politikalar geliştirilmesini savunuyor(3). İyi sayılabilecek bir haber ise, güneş aktivitesinde tahmin edilen yavaşlamanın(4), önümüzdeki onyıllarda küresel sıcaklıkta bir miktar soğuma sağlayabileceği. Gerçi, bu etkinin sera gazlarının etkisi yanında çok küçük kalacağı hesaplanıyor(5) ama, dolaylı etkiler/artırıcıdöngüler sayesinde fark yaratabilir(6). Gazetelerde mini buz çağının yaklaştığı haberleri, artık Gulfstream akıntısının duracağı tezi yerine, güneş aktivitesindeki yavaşlamaya odaklanıyor. Ama, iklimin bugünkü düzeyinde, bu etkilerin 16 ve 17. yüzyıllardakine benzer bir soğuma yaratması pek mümkün görünmüyor (7). Güneş aktivitesi 20052010 arasında son 30 yılın en düşük düzeyinde olduğu halde, yeryüzünün ısı dengesizliği büyüdü, yeryüzünde emilen enerji artmayı sürdürdü (8). Ayrıca, güneş periyotları hakkında bilgimizin çok sınırlı olduğunu, birkaç yıl önce şiddetli güneş patlamalarının 2012’lerde tehdit oluşturacağı tahminleri yapıldığını unutmayalım(9). Bir iyi haber de, Maya takvimi etrafında dönen 2012 kıyamet teorileriyle ilgili. Bunların kaynağı, astronomiye meraklı Mayaların kullandığı üç ayrı takvim: Güneşe bağlı 365 günlük, dini ritüelleri gösteren 260 günlük ve (tahminen Venüs gezegeniyle ilgili) 5.125 yıllık uzun takvim. Bu üçüncüsü, Aralık 2012’de sona eriyor ve (kimi Maya tabletlerini de yorumlayarak) bunun dünyanın sonuna işaret ettiğine inananlar var. NASA bilim insanları ise, iddia edildiği gibi gezegenlerin dizilmesi gibi bir olayın önümüzdeki onlarca yıl gerçekleşmeyeceği (gerçekleşse bile dünya üzerinde etkisinin çok küçük olacağı), dünyanın yüzbinlerce yılda bir yer değiştiren manyetik kutuplarının 2012’de değişmesinin beklenmediği (değişse bile iddia edildiği gibi dünyayı ters yönde döndüremeyeceği), dünyaya çarpacak bir gezegen ya da süpernova patlamasının hiç beklenmediği, güneş sistemimizin 2012’de galaktik düzlemden geçmesinin mümkün olmadığını açıkladı. Kıyamet teorilerini eğlenceli bulabilir, bu tartışmaların astronomi biliminin gelişmesini körükleyebileceğini düşünebilirsiniz ama, bazı kültlerin kitlesel intihar hazırlığında olduğu, bazılarının güvenli saydıkları yerlere akın ettiği yazılıyor. İnsanoğlunu 2012’de küresel kıyamet beklemiyorsa da, kendi yarattığı sorunlar, uzak olmayan bir gelecekte uygarlığın sonunu getirebilecek düzeyde. Güneş aktivitesindeki yavaşlama belki toplumları dönüştürmek için bize biraz daha zaman tanıyabilir. Ama, hemen harekete geçmek yerine, rehavete kapılmamıza neden olacaksa, kötü haberleri üçe çıkarabiliriz. Meraklısı İçin Notlar: (1) The Limits to Growth (Büyümenin Sınırları). D.H. Meadows, D.L. Meadows, J. Randers, W.W. Behrens. Roma Klübü. Potomac Associates. 1972. Beyond The Limits: Confronting global collapse, envisioning a sustainable future (Sınırların Ötesinde: Küresel çöküşle yüzleşip, sürdürülebilir bir gelecek tasarlamak). D.H. Meadows, D.L. Meadows, J. Randers. Chelsea Green Publishing Company. 1992. The Limits to Growth: The 30year Update (Büyümenin Sınırları: 30 yıl sonra). D.H. Meadows, J. Randers, D.L. Meadows. Chelsea Green Publishing Company. 2004. (2)Dokuz saatlik sempozyum, Club of Rome veya Smithsonian Enstitüsü websitesinden izlenebilir. (3) OECD Environmental Outlook 2050: The Consequences of Inaction (OECD 2050 Çevre Görünümü: Eylemsizliğin Sonuçları). OECD. 2012. (4) New Little Ice Age Instead of Global Warming (Küresel ısınma yerine yeni küçük buz çağı). T. Landscheidt. Energy and Environment. Vol. 14. No. 2. May, 2003. NASA, D. Hathaway uzun dönemli güneş aktivitesi tahmini, 2006 ve 2007. (5) On the Effect of a New Grand Minimum of Solar Activity on the Future Climate on Earth (Yeryüzü ikliminin geleceğinde güneş aktivitesindeki yeni bir dip minimumun etkisi üzerine). G. Feulner, S. Rahmstorf. Geophysical Research Letters. Vol. 37. Mart 10, 2010. Solar activity and terrestrial climate: an analysis of some purported correlations (Güneş aktivitesi ve yeryüzü iklimi: iddia edilen bazı korelasyonların analizi). Peter Laut. Journal of Atmospheric and SolarTerrestrial Physics. Şubat 4, 2003. What influence will future solar activity changes over the 21st century have on projected global nearsurface temperature changes? (güneş aktivitesinde gelecekteki değişiklikler 21’inci yüzyıl tahmini küresel yeryüzü sıcaklık değişimi üzerinde nasıl etki edecek?). G.S. Jones, M. Lockwood, P.A. Stott. Journal of Geophysical Research. Vol. 117. Mart 2, 2012. (6) Experimental evidence for the role of ions in particle nucleation under atmospheric conditions (Atmosfer koşullarında ionların bulut çekirdeklemesinin deneysel kanıtı). H. Svensmark, J.O.Pedersen, N. Marsh, M. Enghoff, U. Uggerhoj. Proceedings of the Royal Society. 2006. (7) What if the Conveyor Belt were to Shut Down? Reflections on a Possible Outcome of the Great Global Experiment (Taşıma bandı durursa? Büyük küresel deneyin sonuçları üzerine fikirler). W.S. Broecker. Geological Society of America. GSA Today. Ocak 1999. (8) Recent oppositely directed trends in solar climate forcings and the global mean surface air temperature (Yakın zamanda güneşin iklime etkileri ve küresel ortalama yüzey sıcaklığı arasında ters eğilimler). M. Lockwood, C. Fröhlich. Proceedings of Royal Society. Haziran 8, 2008. Earth’s energy imbalance and implications (Dünyanın enerji dengesizliği ve sonuçları). J. Hansen, M. Sato, P. Kharecha, LK. Schuckmann. Atmospheric Chemistry and Physics. Vol. 11. 2011. (9)Scientists Issue Unpresented Forecast of next Sunspot Cycle (Biliminsanları gelecek periyod için görülmemiş güneş lekeleri tahmin ediyor). NCAR (ABD Atmosfer Araştırmaları Merkezi) duyurusu. Mart 6, 2006. Türkiye Ormancılık Tarihi Yücel Çağlar ODTÜ Yay ı ncı l ı k Orman ekosistemleri yalnızca ekolojik önemi olan doğal varlıklar, ormancılık da yalnızca teknik bir uğraşı alanı değildir. “Orman” sayılan yerler, dolayısıyla da ormancılık düzeni ülkemizde toplumsal, ekonomik ve siyasal değişime ve gelişmelerden etkilenmiş, bu değişme ve gelişmeleri etkilemiştir. Ancak bu etkileşim ülkemizde çok az sayıdaki ormancı çalışan dışında tartışma gündemlerine gerektiğince girememiştir. Öyle ki, orman ekosistemlerine yönelik duyarlılığın yaygınlaşmasına karşın bu tutum günümüzde de değişmemiştir. Oysa orman ekosistemleri ve ormancılık ile toplumsal, ekonomik ve siyasal değişme ve gelişmeler arasındaki etkileşimin de her düzlemde tartışılması gerekiyor. Türkiye Ormancılık Tarihi’nde bir yandan bu gereğin çeşitli boyutları sergilermeye, bir yanda da Cumhuriyet tarihinin pek de “okunmayan” sayfalarının açılmasına çalışıyor. 2011 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kararı uyarınca ülkemizde de “Uluslararası Orman Yılı” olarak değerlendirilmeye çalışıldı. Türkiye Ormancılık Tarihi bu farkındalığın yaygınlaştırılmasına karınca kararınca bir katkıda bulunacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle