Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bilgi Çağı ve İş İhracatı İş ihracatını özellikle büyük şirketlerin son dönemlerde yaygın olarak kullanılan alt yüklenici stratejisinin uluslararası boyuta taşınması olarak tanımlayabiliriz. Bu stratejinin ülke içindeki alt yüklenici uygulamalarında olduğu gibi sosyoekonomik sonuçları ortaya çıkacak. Ancak bu kez tepki zengin Batı ülkelerinde işini kaybedenlerden gelecek. Yük. Müh. Fatih Ertimur (İstanbul Kültür Üniversitesi) 31 Ekim 2011 tarihinde, Türkiye’den Almanya’ya işgücü transferini sağlayan TürkAlman İşçi Alımı Anlaşması’nın 50. yıldönümü kutlandı. Elli yıl öncesinde (Batı) Almanya’nın hızla güçlenen ekonomisi yeterli işgücüne sahip değildi. Türkiye’den işçi ithalatı Alman ekonomisinin gereksinimini karşıladı. Uyum sorunları açısından bu çözümün belirli bir sosyal maliyeti olduğu gerçek, ama işverenler de işgücü maliyeti açısından önemli bir avantaj elde etttiler. Elli yıl sonrasında farklı bir tabloyla karşı karşıyayız, işgücü ithalatının, iş ihracatına dönüştüğünü görüyoruz. Günümüzde ABD başta olmak üzere batı ekonomilerinde birçok işin emeğin daha ucuz olduğu ülkelerde yaptırılması (Offshoring) söz konusu. Bu olgu imalat sektöründen başlamıştı; sanayileşmiş / zengin ülkelerde şirketler, üst düzey görevleri, tasarım ve markayı, satış – dağıtım stratejisini kendi bünyelerinde bırakarak üretimi fakir ülkelere kaydırdılar. 2004 yılı itibarı ile ABD’de imalat sektöründe çalışan sayısı, toplam tarım dışı işgücünün 1/6’sı düzeyine geriledi (1). İmalat sektöründe çalışan sayısının bu derecede azalmasında kuşkusuz verimlilik artışının da payı var, ancak belirleyici neden üretimin büyük ölçüde işçiliğin çok daha ucuz olduğu ülkelere kaydırılması. dirildiği işler; bilgisayar programcılığı bunlardan biri. Diğer yandan telefon ile sağlanan hizmetler; çağrı merkezleri, tele pazarlama gibi. Ve bilgi – iletişim teknolojisi altyapısını kullanan birçok idari, mali hizmet; muhasebe defterleri, rutin evrak işleri (2). Ama bunların yanı sıra bilimsel işler de olabilir; bazı mühendislik projeleri, istatistikler gibi. Bilgi ve iletişim teknolojileri altyapısının yanı sıra hizmet sektörlerinde iş ihracatı için iki koşul var: eğitim düzeyi yüksek personel ve İngilizce bilgisi. Eğitim düzeyi açısından Çin ve Hindistan’da yeterli sayıda personel bulmak sorun değil, ayrıca Hindistan’ın İngilizce konuşanlar açısından önemli bir avantajı var. kimin karşı karşıya gelmesi gerekiyor. Tıp alanının işaret ettiği gibi iş ihracatında esas kriter yüz yüze görüşmenin gerekli olup olmadığı. Diğer bir kriter de işçinin işyerinde bulunmasının gerekli olup olmadığı. İşin yapılması için gerekli yetkinlik düzeyi ikinci planda kalıyor. Matematikçilerin, istatistikçilerin yüksek düzeyde yetkinlik / eğitim gerektiren işleri ülke dışında yapılabiliyor, ama taksi şoförlerinin, inşaat işçilerinin, garsonların işlerini ihraç etmek mümkün değil. Hizmet sektörlerinde ne kadar iş ülke dışına taşınabilir: Bu konuda Blinder’ın ayrıntılı çalışması ABD (2004) işgücünün (yaklaşık ) %20’sinden fazlasını işaret ediyor, bu da belki 30 milyon kişinin işini kaybetme riski olduğunu gösteriyor (3). Bunların 810 milyonu için risk oldukça yüksek. Özellikle orta gelir grubu / orta yetkinlik düzeyindeki işgücü talebinde daralma görülüyor (4). Bu gruptaki işlerin birçoğu ülke dışına taşındıkça, ülke içinde bu düzeydeki işgücüne talep azalıyor. Yükseköğrenim görmüş olan gençler bir üst gruba geçmeye çalışıyorlar, ama orta yaşlı işgücünün mobilitesi doğal olarak düşük. İş ihracatı ABD çalışanları için kaygı uyandırıcı bir düzeye gelme eğiliminde. Bu sürecin Türkiye açısından etkileri – sonuçlarına baktığımızda tek taraflı, belirgin bir tablo yok. Türkiye’de yabancı şirketler için üretim yapılıyor ama, yurtdışında imalat yaptıran Türk şirketleri de var. Bu gelişmeye paralel olarak zengin ülkelerde işgücü imalattan hizmet sektörüne yöneldi. OECD verilerine göre 19672003 arasında, hizmet sektörünün toplam istihdam içindeki yüzde payı ABD’de 19 puan, Fransa, İngiltere ve İtalya’da 25 puan arttı. Aynı dönemde bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişim iş ihracatının ikinci aşamasına olanak sağladı. Bilgiye erişimin kolaylığı, bilgi akışının hızı nedeni ile birçok alanda hizmeti sağlayan işgücünün hizmetin verildiği ülkede bulunması gerekmiyor. Bu durumda hizmet sektörlerindeki işlerin ABD ve gelişmiş batı ülkelerinden emek maliyetinin düşük olduğu fakir doğu ülkelerine taşınması başladı. Hizmet sektörlerinde hangi işler ülke dışına taşınabilir? İlk akla gelen bilgi teknolojilerinin yoğun kullanıldığı, çıktıların iletişim teknolojileri ile yönlen HİZMET SEKTÖRÜNE YÖNELME Bir yerde, Hindistan, İngiliz sömürgeciliğinden çektiklerinin karşılığını alıyor. Batı’dan Doğu ülkelerine iş ihracatının bir başka avantajı da saat farkı nedeni ile neredeyse günün tamamının kullanılabilmesi. Yazılım sektörünü düşünün; California’daki sistem tasarımcısı akşam işten çıkarken program spesifikasyonunu Çin veya Hindistan’daki bilgisayar programcısına gönderiyor, sabah işe geldiğinde kodlanmış programı önünde buluyor. Hangi hizmetler ülke dışına taşınamaz: Kamu hizmetleri yapısı itibarı ile ülke içinden verilmek durumunda. Eğitim sektöründe uzaktan eğitim uygulamaları yaygınlaşıyor, kritik olan hizmetin ülke dışından sağlandığında niteliğini koruması. Tıp alanında radyoloji olabilir ama diğer tıp dallarında genellikle hasta ile he Hizmet sektöründe zengin Batı’dan Türkiye’ye iş ihracatı söz konusu olur mu: Türkiye’de yeterli İngilizce bilgisi olan ve yetkin işgücü var. Ancak ücret düzeyi düşük de olsa bu aşamada uluslararası şirketler için yeterli derecede cazip görünmüyor. Diğer yandan Türkiye’nin büyük coğrafyasında çok farklı gelir düzeyleri söz konusu; bu açıdan işlerin kendi içinde Batı’dan Doğu’ya, küçük şehirlere taşınma olasılığı var. İmalat sektöründe tüm teşviklere karşın bu gerçekleşmedi ama hizmet sektöründe örnekler var; bir dizi Doğu ilimizde kurulan çağrı merkezleri. İş ihracatını özellikle büyük şirketlerin son dönemlerde yaygın olarak kullanılan alt yüklenici stratejisinin uluslararası boyuta taşınması olarak tanımlayabiliriz. Bu stratejinin ülke içindeki alt yüklenici uygulamalarında olduğu gibi sosyoekonomik sonuçları ortaya çıkacak. Ancak bu kez tepki zengin Batı ülkelerinde işini kaybedenlerden gelecek. Notlar: BATI’DAN TÜRKİYE’YE ( 1 ) Alan Blinder (2006) Offshoring : The Next Industrial Revolution , Foreign Affairs, March /April 2006 ( 2 ) Potential Offshoring of ICT Intensive Using Occupations , OECD April 2005 ( 3 ) Alan Blinder (2009) How Many U.S. Jobs Might Be Offshoreable, World Economics, Vol.10.No 2 April –June 2009 ( 4 ) David Autor, David Dorn (2009) The Skill Content of Jobs and the Evolution of the Wage Structure , American Economic Review , 2009, Vol. 99 No 2 CBT 1311/ 13 4 Mayıs 2012