01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Pasifik’te beyaz balina ma, ilk aletler, avcılık ve et tüketimiyle ulaşmış. Geçerli olan teorilere göre bu önemli geçiş yaklaşık olarak iki milyon yıl önce gerçekleşmiştir. Bununla birlikte bu tezler biraz tartışmalıdır. Nitekim çok eski insanlara ait aletler daha iki yıl önce bulundu ve beyin büyüklüğüyle beslenme arasındaki kesin bağlantıya bazı araştırmacılar kuşkulu yaklaşıyorlar. Et tüketiminin insanın gelişimi üzerindeki etkisini öğrenmek isteyen Lund Üniversitesi’nden (İsveç) Elia Psouni, tamamen farklı bir alanı seçmiş: Emzirme süresi. Nitekim bu süre uzun büyüme ve gelişme evresi ve yaşam süresine göre ve insansı maymunlarla karşılaştırıldığında göreceli olarak kısadır. En geleneksel toplumlarda bile bebekler iki yıl ve dört aydan fazla emzirilmez. Oysa ortalama olarak 60 yıllık ömrü olan şempanzeler yavrularını dört ila beş yıl emziriyorlar. Erken memeden kesmenin, yavrunun gelişimi üzerinde etkisi vardır. Hem bebek annenin çok yakınında bulunmak zorunda kalmaz, hem de doğumlar arasındaki kısa aralar nedeniyle üreme başarısı artar. Bazı araştırmacılar emzirme süresinin kısa olmasını mesela aile yapısına ve büyüklüğüne bağlıyorlar. Diğerleri ise biyolojik nedenleri daha olası görüyorlar. Şöyle, bebek, beyni belli bir gelişim aşamasına ulaştığında annesinden emmeyi bırakıyor. İşte İsveçli bilim insanları bu tezi geniş kapsamlı filogenetik bir karşılaştırmayla kontrol ettiler. Bu amaçta altmış yedi cins memelinin emzirme süresiyle birlikte beyin kütlesi, beden kitle endeksi ve biyomekanik oranlar da karşılaştırılmış. Araştırmacıların PLoS ONE dergisindeki yazılarına göre et tüketimi, kısa emzirme süresi için hem gerekli hem de yeterli bir açıklama. Gerçi insanın gelişiminde sosyal faktörler de önemli bir rol oynamıştır ama sosyal bağları daha zayıf olan diğer etçillerle karşılaştırıldığında, kısa emzirme süresinin kesinlikle et tüketimiyle alakalı olduğu ortaya çıkmaktadır diyor bilim insanları. keye göre çalışıyorlar. Dev enerji yastıkları, hortumla, rüzgâr santralına bağlanan dev sualtı torbaları olarak düşünebilir. Rüzgâr santralında elektrik üretilir ama sadece rüzgâr estiği zaman. Rüzgâr yoksa elektrik de üretilmez. Enerji yastıkları, türbinin pervanelerini döndüren havayı toplayarak yüksek basınç altında depoluyorlar. Enerji yastıklarını çevreleyen su ise basınç görevini görüyor. Bu nedenle de enerji yastıklarının yüksek hava basıncına dayanıklı olmaları için kalın ve pahalı malzemelerden üretilmeleri gerekmiyor. Pahalı basınç konteynırlara da gerek olmadığından masraflar iyice düşüyor. İstenen hava basıncı enerji yastığına ulaşır ulaşmaz supap bilgisayarla kapatılıyor. Yastık çelik bir torbanın ağırlığıyla su altında kalıyor. Rüzgâr durduğunda, enerji yastıklarının supapları peş peşe açılarak, elektrik üreten bir jeneratörün içine doluyor. 600m derinliğe yerleştirilen bir enerji yastığının çapı 16m kadar ve depolama kapasitesi 70 megavat saat. Kuzey Pasifik’te Komandor Adaları (Rusya) önlerinde görülen beyaz katil balina çevrecileri heyecanlandırdı. Büyük beyaz kuyruğu nedeniyle balina “Iceberg” (buzdağı) olarak isimlendirildi. Tahminlere göre söz konusu balina bir albino. Ancak yetişkin albino balinalar çok enderdir. Nitekim güneş yanığına karşı daha duyarlı oldukları gibi görme yetileri de daha zayıf olduğu için avlanma şansları dolayısıyla da hayatta kalma olasılıkları daha düşüktür. Moskova ve St.Petersburg Üniversitesi bilim insanları beyaz Orca balinasını uzun süredir izliyorlardı ancak ilk defa kamuoyuyla tanıştırdılar. Beyaz balina on iki diğer balina ile birlikte yaşıyor. Iceberg ailesi, bölgede keşfedilen altmış bir sosyal gruptan bir tanesi diyor bilim insanları. Iceberg ailesinin vatanı Rusya’da koruma altına alınan en büyük deniz bölgesi. Çevreciler bu bölgenin daha da genişletilerek, petrol ve gaz arama çalışmalarından etkilenmemesini istiyorlar. Balinalarda ve yunuslarda yetişkin albinolar çok enderdir. Pigment eksikliği hayvanların derisini cilt kanserine karşı daha duyarlı hale getirdiği gibi avlanırlarken de sorun yaşamalarına neden oluyor. Eksik pigmentten lökizm olarak bilinen bir gen mutasyonu da neden olabiliyor. Lökizmde pigment üreten hücreleri bulunmazken, albinoizmde hücreler vardır ama pigment üretemezler. Katil balinalar genelde büyük aile gruplarında yaşayarak iki tür yaşam biçimi geliştirmişlerdir. Ortalama olarak sekiz balinalık yerleşik Orca grupları balık sürüleriyle besleniyorlar. Göçer katil balina grupları daha küçüktür. Genelde üç hayvandan oluşan bu gruplar diğer deniz memelilerini avlarlar. kişi halen içme suyundan yoksunken, tahmin edilen yeraltı su rezervi 660 milyon kilometreküp civarında. Bu halihazırdaki yenilenebilir su kaynaklarının yüz mislisi anlamına geliyor. Ne var ki rezervlerden yararlanmak çok zor. Edinburgh İngiliz Jeoloji Araştırmaları ve Londra College Üniversitesi bilim insanları Afrika’daki gizli su rezervlerine ulaşmak için, hazırdaki haritalardan, verilerden ve çeşitli yayımlardan yararlanmışlar. Buna göre en büyük yeraltı su kaynakları Libya, Cezayir, Mısır, Sudan ve Çad’da bulunuyor. Bilim insanlarına göre birçok bölgedeki su kaynaklarına ancak el pompalarıyla ulaşılabiliyor ki bu da saniyede 0,3 litre su kapasitesi demek. Bununla birlikte bu bölgelerde yaşayan insanların ihtiyacını karşılayacak kadar su var. Fakat saniyede beş litre su kapasitesine ulaştıracak sondaj imkânları çok kısıtlı diyor araştırmacılar. Amerikalı profesör Seamus Garvey, enerjiyi uzun vadede saklamaya izin veren bir çözüm üretti. Energy Bags olarak isimlendirilen yastıklar Garvey’nin yönetiminde Thin Red Line Aerospace kuruluşunda üretildi. Açık denizlerdeki rüzgâr santrallarının yakınlarına kurulacak olan dev enerji yastıkları, basit bir il Enerji depolayan sualtı yastıkları CBT 1311/ 6 4 Mayıs 2012 İnsan bugünkü durumuna ancak düzenli et tüketimiyle gelmiştir. Çünkü et yeme alışkanlığı sayesinde beynimiz büyümüştür. Bu tartışmalı teoriye şimdi yeni bakış açısı eklendi. Buna göre et, emzirme süresini kısaltarak insanlığın gelişmesini hızlandırmıştır. Büyük beyin, göreceli olarak uzun yaşam süresi ve daha verimli üreme yetisi, başarılı insan evriminin anahtar elementleri olarak kabul edilir. İnsan bu “üstün” duru İnsanlar et yemeye b aş l a y ı nc a , e m z ir m e süresi kısalmış İngiliz bilim insanlarının bir araştırmasına göre susuzluktan kırılan Afrika’da dev yeraltı su rezervleri bulunuyor. Kıtadaki üç milyon Afrika’da dev su rezervleri Alman Wilhelms Üniversitesi bilim insanları Sudan Çölü’nde daha önce bilinmeyen kalıntılar buldular. Vadi Abu Dorn’u üç ay süreyle araştıran Angelika Lohwasser, üçüncü ila beşinci yüzyıla ait olduğu tahmin edilen kalıntıları buldu. Harabe ne İngiliz koloni haritasında ne de Rus Genel Kurmay Haritasında işaretli. Harabe, yerleşmelerden yirmi kilometre uzaklıkta boş bir arazide yer aldığı için ismi de bulunmuyordu. Araştırmacılar bu yüzden geçici olarak harabeyi bulan kişinin adına göre Beit Baldur (Baldur’un evi) olarak isimlendirdiler. Ekip üyesi Baldur Gabriel ısrarla asıl araştırma bölgesinden ayrılarak başka bir bölgeyi ziyaret etmiş ve nihayetinde de bu harabeyi bulmuştu. Bundan sonraki çalışmada kalıntılar ayrıntılı bir şekilde incelenecek. Sudan Çölü’nde yeni kalıntılar KARGA DOSTUNU DA DÜŞMANINI DA HATIRLIYOR Avusturyalı bilim insanlarının Current Biology dergisindeki yazılarına göre, kargalar, üç yıl sonra bile dostlarını ve düşmanlarını sadece seslerinden tanıyabiliyorlar. Karga hemcinslerinin çağrı seslerine yine aynı şekilde yanıt veriyor. Yanıtın ses genişliğiyse karganın o kargayla daha önce nasıl geçindiği hakkında bilgi veriyor diyor Viyana Üniversitesi’nden Markus Böckle ve Thomas Bugnyar. Karga dostunun çağrı sesini duyduğunda, dostane bir sesle yanıtlıyor, oysa düşmanını duyduğunda düşmanca bir ses çıkarıyor. Düşmanlarına daha kalın ve kaba bir sesle yanıt vererek, akustik olarak tahmin edilebilen beden boyunu abartmaya çalışıyor diye açıklıyor Böckle. Öfkeli insanların sesi de kaba çıkar. Araştırmacılar kuzgunlara (Corvus corax) daha önce hayvanat bahçesinde birlikte oldukları hemcinslerinin seslerini dinletmişler. Kuzgunlar ayrıca daha önce hiç karşılaşmadıkları kargaların seslerini de dinlemiş. Fakat bu durumda yarı yarıya daha az cevap vermişler. Çağrı seslerinin ve ses genişliklerinin sayısına göre araştırmacılar kuzgunların hemcinslerinin seslerini hatırlayabildiklerini anlamışlar. Araştırma kuşların ilişkilerinin niteliklerini hatırlayabildiklerini göstermesi açısından önem taşıyor. Bu fenomen bugüne kadar yalnızca memelilerde biliniyordu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle