17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Birim zamana dört kat fazla aktivite sığdıran Y Kuşağı’da odaklanma sorunu mu var, yoksa bilgisayar, internet, cep telefonu destekli bu kuşak için sürekli birden çok şeyle meşgul olmak doğal mı? İlk petrol mühendisimiz Kemal Lokman Ülkemizde Cumhuriyet döneminde başlamış bulunan petrol araştırma ve üretim faaliyetlerinin öncüsü, ilk petrol mühendisimiz Kemal Lokman’dır. Osman Bahadır [email protected] CBT 1313/ 12 18 Mayıs 2012 Zaman zaman üniversitelerde konferans veriyorum. Favori konum Y Kuşağı. Geçtiğimiz günlerde de Haliç Üniversitesi Matematik Bölümü’nün davetlisi olarak, üniversitenin Bomonti yerleşkesinde mühendislik ve matematik bölümü öğrencilerine ve öğretim üyelerine “Y Kuşağı Geliyor” dedim. Önce son yüzyıldaki gelmiş, geçmekte ve gelecek olan kuşakları isimlendirip, tarihlendiriyorum ve böylece katılımcılar hangi kuşağa girdiklerini kolayca tespit edebiliyor. Y Kuşağı ülkemizde 19902010 arasında doğanları kapsıyor – Batıda bu dönem 19802000 olarak kabul edildiği halde. Fark, Y Kuşağı’nın temel nitelikleriyle ilgili: “Bilgisayarın, cep telefonunun, internetin olmadığı bir dünyayı bilemeyen kuşak”. Eğer izleyiciler içinde Y Kuşağı’ndan daha eski kuşaklar varsa, onlar en çok yeni kuşağın odaklanma sorunu olmasından yakınıyor. Oysa Y Kuşağı’ndan olup da şimdiye dek “Benim odaklanma sorunum var” diyeni görmedim. Dışarıdan bakıldığında Y Kuşağı’nın odaklanmada sıkıntısı var gibi görünmesinin nedeni aslında iki temel olguyla ilgili. Birincisi Y kuşağı birim zaman içine çok daha fazla aktivite sığdırabiliyor. İkincisi de Y Kuşağı birim zamanın aralığını sürekli daraltıyor. Daha eski kuşaklar içinse birim zaman aralığı sabittir! Gözlediğim kadarıyla Y Kuşağı’nın yaklaşımı kendine has bir yapıda. Birinci aşamada sürekli odaklanacak şeyler arayışı içinde ve bu arayış sürdüğü sürece daraltılmış birim zamana mümkün olduğunca çok şey sığdırmak istiyorlar. İkinci aşama ise sürekli odaklanacak bir şey bulunduğunda ortaya çıkıyor; o zaman bütünüyle odaklanarak o aktivite gerçekleştiriliyorlar. Y Kuşağı, internet zamanı ile çevrelenmiş durumda. Yani kolumuzdaki saatten dört kat daha hızlı çalışan bir zaman algısı var. Zamanın hızı bildiğimiz anlamda değiştirilemeyeceğine göre geriye tek bir şey kalıyor: Aynı birim zamanın içine dört misli daha çok şey sığdırabilmek. Internet zamanı, bu sayede bildik zamanın hızını dörde katlamış oluyor. Tabii bu sürat olgusu eleştirilebilir. Oysa sorun birim zamanda meşgul olunacak şeylerin artması değil, bu gruba girecek şeylerin niteliği. Bugün ülkemizde Y Kuşağı’na bir eleştiri getirilecekse o da zamanını üretime, yatırıma, geleceğe yönelik faaliyetlere değil de tüketime, eğlenceye ayırması olabilir ki bu da ne yazık ki tamamı Y Kuşağı’na kesilecek bir fatura değildir. Çünkü kalkıp size “Yaşadığım sanal/fiziksel çevrede bu imkanlar enaz tüketime, eğlenceye yönelik olanlar kadar vardı da ben mi görmedim?” diye sorarlar ve verecek cevap bulamazsınız. Bebek daha anne karnındayken iletişim içinde olduğu çevrenin doğrudan etkisi altında. Değil yirmili yaşlara geldiğinde, bu durum seksenli yaşlarında bile aynen devam ediyor. Daha iyi bir “çevre” oluşturmak ise mümkün. Örneğin yukarıda bahsettiğim konferans, Haliç Üniversitesi’nin Matematik Bölümü’nün organize ettiği konferans dizisinin bir halkasıydı. Her hafta farklı alanlardan uzmanlar davet ediliyor ve öğrencilere bir iki saat için dahi olsa farklı bir etkileşim imkanı sunuluyor. Bu tür etkileşimler artırıldığı oranda dünyayı kökten değiştirme potansiyeline sahip olan Y Kuşağı da enerjisini çok daha verimli alanlara kanalize edebilecektir. Y Kuşağı ve Odaklanma Sorunu (?) C umhuriyet gazetesinin 22 Mart 1931 tarihli sayısında “Bir Muvaffakiyet” üst başlığı ve “Mühendis Kemal Lokman Bey, Amerikan Petrol Cemiyeti azalığına alındı” ikinci başlığı altında şunlar söyleniyordu: “Dünyanın en büyük petrol cemiyeti olan Amerikan Petrol Cemiyeti, petrol mütehassıslarımızdan mühendis Kemal Lokman Bey’i azalığına kabul etmiştir. Aynı zamanda bu cemiyet Kemal Bey’in geçen sene Ankara Türk Ocakları Merkezi’nde vermiş olduğu konferansı ihtiva Kemal Lokman (18991976) eden ve kitap şeklinde neşreden Petrol Hakkında Bir Konferans isimli eserini yine bu konudaki ilk kitap niteliğindedir. Kemal Lokİngilizceye tercüme ettirmiştir. Amerika’da çıkmakta man Bey bu kitabında önce petrolün bilimsel tanımını olan Petrol Mecmuası, Türkiye’de petrole ait yazılan ve tarihçesini verdikten sonra onun ekonomik ve tekbu ilk eserden sitayişle bahsetmekte ve karilerine (okunolojik önemine değinmekte ve petrole sahip olmayan yucularına) tanıtmaktadır.” ülkelerin hangi zorluklarla karşılaşabileceğini ortaya Ülkemizin ilk petrol mühendisi olan Kemal Lokkoymaktadır. man (18991976), ortaöğretimini İstanbul’da, petrol Kitabın önemli bir konusu da petrol kaynaklarının mühendisliği öğrenimini ise Fransa’da yaptı. Ülkesine ele geçirilmesi üzerine sürdürülen uluslararası paylaşım döndükten sonra 1930’lu yıllarda başlayan petrol arakavgasıdır. Büyük ülkeler ve büyük petrol şirketleri tama ve üretme çalışmalarında Kemal Lokman, yabancı rafından sürdürülen bu büyük mücadelenin önemli jeolog, paleontolog ve petrol mühendisleriyle birlikte alanları arasında Kafkasya ve Musul petrol havzaları da öncü nitelikte çalışmalar yaptı. Ülkemizde açılmış olan bulunmaktadır. Kemal Lokman, özellikle Musul petrolilk petrol kuyusu, 13 Ekim 1934 tarihinde Mardin’in leri için sürdürülen kıyasıya mücadeleyi, bugünkü kavMidyat ilçesinin Basbirin bucağı sınırları içindeki Basgaları anlamamıza da ışık tutacak bir parlaklıkta anlatbirin kuyusudur. Türkiye o tarihte Yakın ve Ortadomaktadır. “Beynelmilel Petrol Mücadelesi Hakkında ğu’nun kendi kararıyla ve imkânlarıyla petrol arama Birkaç Söz” başlıklı bu bölümde Kemal Lokman, sadebaşarısını gösteren tek ülkesidir. Faaliyetin ölçüsü müce bir petrol mühendisi gibi değil, aynı zamanda adeta tevazı olmakla birlikte elde edilen sonucu, Cumhuriyebir uluslararası stratejist gibi davranmakta, ülkemizin tin bir başarısı olarak görebiliriz. petrol kaynakları açısından durumunu tarihsel ve ulusKemal Lokman’ın 13 Mart 1930 tarihinde Ankara lararası ilişkiler çerçevesinde incelemektedir. Türk Ocakları Merkezi’nde vermiş olduğu petrol hakKemal Lokman, genç cumhuriyetin her alandaki kındaki konferans da ülkemizde bu konudaki ilk konfeyüksek başarılarının petrol araştırmaları ve üretimi börans ve daha sonra yayımlanan bu konferans metni de lümündeki büyük öncüsüdür. Türk Toplum Bilimcileri Emre Kongar – Remzi Kitapevi Emre Kongar’ın girişimiyle 1982’de iki cilt halinde yayımlanan önemli bir kitap, bu kez tek cilt halinde yeniden okura sunuldu. Aradan 30 yıl geçmiş, ama değerinden kaybetmemiş. Emre Kongar o tarihte genç sosyal bilimcilerle ortaklaşa bu kitapa girişmiş. 9 sosyal bilimcimiz kitapta yer alıyor. Hangi yazarlar kimleri yazmış bir bakalım. İlk bölümde: Emre Kongar: Ziya Gökalp ve Mübeccel Kıray; Ali Erkul: Prens Sabahattin; Hamza Uygun İnan Özer: Hilmi Ziya Ülken; Sezgin Tüzün: İbrahim Yasa; İnan Özer: Niyazi Berkes; Vahap Sağ: Nurettin Şazi Kösemihal; Hamza Uygun: Cahit Tanyol; İbrahim Cılga: Cavit Orhan Tütengil İkinci bölümün başında Zafer Toprak’ın Türkiye’de, ‘Toplum Bilimin Doğuşu” başlıklı bir incelemesi bulunuyor. Muzaffer Sencer Mehmet Ali Şevki’yi tanıtmış.. Faruk Kocacık ve Emre Kongar Mehmet İzzet’i tanıtmışlar. Emre Kongar ayrıca Mümtaz Turhan’ı anlatıyor. Yaşar Sökmensüer’in ele aldığı toplumbilimci: Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, İbrahim Cılga, İsmail Hüsrev Tökin’i, Tülay Bozkurt Şimşek Muzaffer Şerif Başoğlu’nu, Ali Rıza Balaman ve yine Emre Kongar Sedat Veyis Örnek’i inceliyorlar... Kongar, giriş bölümünde, Türkiye’de toplumbilimlerin gelişimini ve yöntem sorununu yazıyor. İncelenen toplumbilimcilerin değerlendirmelerinde, her toplumbilimcinin durumuna göre pek çok farklı açılar dikkate alınıyor. Toplum bilimlerine bakışı, bilinç anlayışı, evrim anlayışı, dünya ve bilimlerle ilişkileri, toplumsal değişme anlayışları, toplum modeli.. İkinci kitabın baskı tarihi gözükmüyor, ancak Kongar’ın sunuş yazısından anlıyoruz ki, 1988 yılında basılmış.. Şüphesiz bu kapsamda değerlendirilecek başka toplum bilimcilerimiz de var. Belki üçüncü bir ciltle bu eksik tamamlanır ve ayrıca, aradan geçen 30 yılın da kapsamlı bir değerlendirilmesi yapılır. Bu eksik... Merakla inceleyeceğimiz bir başvuru kitabı... Şüphesiz, bu bilimcilerimiz ve topumbilimlerine katkıları ve edindikleri yerler konusunda, belki nesnel bazı ölçümler ve bugünün dünyasını da dikkate alarak daha ayrıntılı eleştirel bir değerlendirmeyi de, başka kitaplada okumamız dileğiyle..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle