Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“Küresel çöküşü engellemenin tek yolu büyümeyi durdurmak...” 1970’li yılların başlarında bir grup genç bilim insanı, dünyamızı nasıl bir sonun beklediğini araştırmaya karar verdi.Bu amaçla 1900 yılından o güne kadar dünya nüfusunun artış hızını, doğal kaynak kullanımını ve sanayi üretiminin izlediği yolu baz alarak, gelecek ile ilgili büyüme senaryoları geliştirdi. Çalışmanın sonuçlarının toplandığı Limits to Growth isimli kitap, hızlı büyümeyi ani bir düşüş ve çöküşün izleyeceğini gösteriyordu. Bu sonuç, büyümenin sonsuza dek devam edebileceği yönündeki yerleşik görüşü yerle bir etti. “Hızlı tırmanışani çöküş kuramı” o dönemin kuşağından çok, günümüzün ekonomistlerini daha fazla ilgilendiriyor. Şimdi kitapta neler yazıldığına, aradan geçen 40 yılda bu öngörülerin ne kadarının gerçekleşmiş olduğuna bir göz atalım. denklemler oluşturdu. Yeni verilere göre güncellenebilir varsayımlar üzerine oturtulan model, bir yüzyıl ötesi için yeni tahminler yapmak için projeksiyona tabi tutuldu. Ekonomik faaliyetlerinde bir değişiklik olmadığı varsayımından yola çıkan World 3, nüfus ve sanayinin ilk dönemlerde logaritmik olarak büyüyeceği öngörüsünde bulunuyordu. Ancak zaman içinde kaynaklar tükenmeye, çevre kirliliği kontrolden çıkmaya ve yiyecek kıtlığı baş gösterme başlayınca büyüme yavaşlayacaktı. Limits to Growth kitabının orijinal yazarlarından Norveç İdari Bilimler Okulu’ndan Jorgen Randers, “Kitap, insanların çevreye verdiği zararın sınırsız olarak devam edemeyeceğini, çünkü Dünya’nın fiziksel sınırlara sahip olduğunu söylüyor” diyor. Dahası, modelin her çalıştırılışında, nüfus ve sanayi bir kez zirveye ulaştıktan sonra o noktada hiç duraksamadan hızla inişe geçiyordu. Kitapta bu öngörü ile ilgili şu uyarılar yer alıyordu: “Dünya nüfusu, sanayileşmesi, çevre kirliliği, gıda üretimi ve kaynak tüketimi şimdiki büyüme trendini sürdürmesi durumunda, gezegenin üzerindeki büyüme gelecek 100 yıl içinde sınıra dayanacak. En büyük olasılık nüfus ve sanayi kapasitesinde ani ve kontrol edilemeyen bir düşüşün yaşanmasıdır.” Bu beklenmeyen sonuç bilim insanlarını şok etti. Dünya ekonomisi istikrarlı bir ilerleme kaydedeceğine niçin çökmek zorunda? World3’te çöküşün nedeni, sanayi, sağlık ve tarım gibi farklı küresel altsistemlerin arasındaki karmaşık etkileşimlere dayanıyordu. Örneğin daha fazla sanayi üretimi, tarım ve sağlığa daha fazla para aktarılabilmesi anlamına geliyor. Ancak bu aynı zamanda daha fazla çevre kirliliği anlamına da geldiği için sağlığın bozulmasına, tarım ürünlerinin azalmasına yol açıyor. Randers’a göre bütün bunlardan daha önemlisi, gerçek dünyada sınırlar fark edilinceye, kurumlar harekete geçinceye veya önlemler alınıncaya kadar gecikmelerin yaşanması. Bu geciken tepkiler World3’e de programlanmıştı. Modelde, dünya ekonomisinin çökmesinin nedeni, sanal insanların ekosistemler veya tarım arazileri gibi altsistemler zarar görmeden önce sorunları çözmek için harekete geçmemeleriydi. Bunun yerine aynı insanlar, model dünyanın kaldırabileceğinden fazlasını tüketmeye, çevreyi kirletmeye devam ediyorlardı. Sonuç, ekonomistleri terimi ile balon, Limits’in terimi ile ipleri elden kaçırmaktı. Tepki vermede yaşanan gecikmelerin yol açtığı sorunlar, çalışmanın temel bilimsel mesajıydı. Randers bu mesajı, çalışmayı eleştirenlerin de, beğenenlerin de anlamakta zorlandıklarını belirtiyor. Gözden kaçan bir diğer mesaj da bütün bu felaketlerden kaçınmanın mümkün olmasıydı. Yani insanoğlu bu felaketleri yaşamaya mahkum değildi. İnsan popülasyonunun ve sanayisinin büyümesinin belirli bir noktadan sonra sınırlandırılmış olduğu model uygulamalarında, çöküş yerine, düz bir hat üzerinde istikrar oluşuyordu. Bu mesajları çok az insan gördü. Büyük çoğunluk kitabı A raştırma ekibinin yanıtlamaya kalkıştığı soru şuydu: Dünya nüfusu ve sanayisi hızla büyümeye devam ederse, ne olur?Büyüme sonsuza kadar devam edebilir mi, yoksa bir noktadan sonra bir sınıra dayanır mı? O dönemde büyümenin önünde herhangi bir sınırın olmadığına inanılıyordu Bugün bile bazı ekonomistler aynı görüşte. Küresel bü la dibe vuruyordu. Kısaca dünya uygarlığı çöküşle karşı karşıya idi. Bilim ekibi bu çarpıcı sonuçları 1972 yılında Limits to Growth adı verilen ince bir kitapçıkta topladı. Kitap kısa zamanda çok satanlar listesinin ilk sıralarına oturdu. Ne var ki olumlu tepkiler kadar da bir dolu eleştiriye de hedef oldu. Örneğin Limits’in, 2000 yılında bir çöküş yaşanacağını söylediği bile iddia edildi. Oysa kitapta böyle bir öngörü yoktu. Öncelikle, 1970’li yıllardaki bilgisayarların bugün evlerimizdeki buzdolabından büyük, fakat bugünkü cep telefonlarından daha beceriksiz olduğu dönemlerde tasarlamış olduğu bir modelin niçin baz alındığına açıklık getirelim. Kuşkusuz bugün çok daha ileri modeller geliştirilebilir. Aslında Limits’in dayandığı, görece olarak çok basit bir model olan World3’ün güncelleştirilmesi gerekirdi. Bu konuda çok az çalışma yapılmış olmasını Cambridge’deki New England Complex Systems’in yöneticisi Yaneer BarYam şöyle açıklıyor: “1972 yılından bu yana programlama ve bilim kapasitemizde meydana gelen devasa değişikliği düşünürsek, orijinal grubun yaptığı çalışmanın bu kadar az düzeltme ile hala kullanılıyor olması şaşırtıcı.” BÜYÜMENİN SINIRLARI WORLD3’ÜN PROJEKSİYONU NİÇİN ÇÖKÜŞ? CBT 1300/8 17 Şubat 2012 yümenin bir sınırı olduğunu kabul edenlerin çoğu bile büyümenin bir noktadan sonra plato oluşturacağını düşünüyorlardı. Bu tahminlerin dayanak noktası ne spekülasyon ne de ideolojiydi; genç bilim insanları gelecekte neler olabileceğine ilişkin cesur varsayımlarda bulunmak için çeşitli araçlardan yararlanmışlardı.Bu araçlardan biri bilgisayar modeliydi. Ancak bu modelin ortaya çıkarttığı tablo herkesi şoke etti. Çünkü bırakın sınırsız büyümeyi, hızla doruk noktasına ulaşan büyüme, aynı hızla inişe geçiyordu. Başka bir deyişle sanayi üretimi, gıda üretimi ve nüfus doruğa çıktıktan sonra hız Bu düzeltmenin yapılmamış olmasının nedenlerinden biri kitabın yarattığı fikir ayrılıkları. “Araştırmacılar küresel model oluşturma konusunda isteklerini yitirmişlerdi” diye konuşan Ottawa’daki WhatIfTechnologies şirketinden Robert Hoffman, “Şimdi petrol tüketiminin zirve yaptığı, iklim değişikliğinin kendini açıkça belli ettiği ve konvansiyonel ekonomilerin iflas bayrağını çektiği şu günlerde, modelleme konusunda yeni bir uyanış söz konusu” diyor. Diğer neden ise modeller giderek devasa boyutlara ulaşırken, bazı sonuçları niçin doğurduğunu anlamanın zorlaşması ve bunların spesifik girdilere duyarlı olup olmadığını saptamanın olanaksızlığı. Bu güçlük, özellikle kompleks sistemlere özgüdür. Küresel sistemleri iyi tanıyan ve World3’ü kullanan Ontario’daki Waterloo Üniversitesi’nden Thomas HomerDixon, bu modelin kontrol altına alınamayan karmaşa ile aşırı basitlik arasında uzlaşı sağlayan en uygun model olduğunu düşünüyor. Fakat BarYam’ın grubu ile Hoffman şimdi bunun daha iyisini yapmaya çalışıyorlar. World3, Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) geliştirilmişti. Ekip, 1900 ile 1972 arasında dünya nüfusu, sanayisi ve doğal kaynaklarına ilişkin bilinen tüm verileri kullanarak, bu parametrelerin birbirini nasıl etkilediğine ilişkin WORLD3 NİÇİN GELİŞTİRİLMEDİ?