16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Kurtlardan son SMS 2011 yılında KuzeyDoğa Derneği, Utah Üniversitesi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve Turkcell İletişim Hizmetlerin ortak çalışmasıyla yapılan kurt yakalama ve takip çalışması 9 Ekim’de kurtlardan gelen son SMS ile sona erdi. Baha Kuban [email protected] B Korkmayın! “Tüm İktidar Sovyetlere!” falan benzeri bir ayaklanma çağrısı değil başlık! Sadece piyasa tanrısının epey prim yaptığı ABD’den, APPA’ya da Amerikan Kamu (Public) Elektrik Birliği olarak anılan kuruluşu tanıtmaya çalışacağım. ir yıllık izleme faaliyeti, Doğa isimli kurdun boynundan GPS tasmasının programlandığı şekilde bir yıl sonra 11 Ekim 2012’de düşmesi ve derneğin bilim koordinatörü Emrah Çoban tarafından bulunması ile son buldu. Dernek yetkileri Doğa’nın tasmasını 2800 m yükseklikteki Erzurum Oltu ilçesi Ayyıldız köyü kırsalında buldu. Kuzey isimli kurt ise maalesef Ağustos ayında Sarıkamış ormanı içinden geçen yolda araba çarpması sonucu öldü. Kafkas Üniversitesi Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi tarafından Kasım 2011’de doğaya tekrar kazandırılan vericili üç genç kurt ise yazı göremedi. İlkine salındıktan 2 hafta sonra araba çarptı. Kaçak avcılar tarafından öldürüldüğü tahmin edilen ikinci kurdun vericili tasması, iki ay sonra kesilmiş olarak bir çöplükte bulundu. Üçüncü kurt ise Gaziler köyünün köpekleri tarafından Mart 25’de öldürüldü ve tasması köyün deresinde bulundu. KuzeyDoğa Derneği’nin Türkiye’de ilk defa gerçekleştiği kurt yakalama ve takip projesinin ilk yıl sonuçları, kurtlar için Türkiye’nin koruma alanlarının ne kadar küçük kaldığını ve de insanlar ile yolların yaban hayatı için oluşturduğu tehdidi bilimsel olarak gösterdi. 2.5 yaşındaki Doğa isimli erkek kurt, bir yılda 5423 km yürüdü. Doğa, bir yılda 5324 km2’lik yani yaklaşık İstanbul ilinin yüzölçümü kadar bir alanı da kullandı. Ölmeden önceki 10 aylık süre içerisinde 2181 km. yürüyerek 1160 km2’lik alanı kullanan Kuzey ise, her yıl yollarda ölen binlerce hayvanın bir sembolü oldu. CBT 1338/ 9 9 Kasım 2012 çabuk ilgilendiler, tehlikeli olduğu gerekçesi ile bir günde çukuru ve kuyuları tamamen doldurup kapattılar! Ve bugün bunun üzerinden yollar geçiyor, evler inşa edilmiş durumda. Zaman, zaman bu çukur aklıma geldikçe yerli halkın yaşlılarına bunun ne olduğunu sordum, kimse bilmiyor, bazı cevaplar ise saçma sapandı. Varsayımıma göre çukur ancak bir şarap mahzeni olabilirdi ve buna benzer başka mahzenler de olmalıydı, ama bulamadım. Kurgu resim ona göre çizilmiştir Çok değil, 100150 yıl geriye gitsek, tabir caiz ise dağlar taşlar üzüm bağları ile dolu, çok az yemeklik üzümün dışında diğer üzümlerden şarap üretilmektedir. İyi bir şarabın oluşması için belirli bir süre ışıksız serin bir yerde bekletilmesi gerektiği bilinmektedir. Çeşme şarapları artık Avrupa’da tanınmakta, beğenilmektedir. Bunların ihracatı ve ticareti levanten tüccarlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Bölge böyle bir ekonomik potansiyelle zengin ve refah içindedir. Zamanla meydana gelen savaşlar, bu toprakların asıl sahiplerinin zorunlu göçleri, İzmir’le Avrupa arasındaki ticari ilişkilerin kopması, yeni gelenlerin bağcılıktan anlamamaları bu ekonomik potansiyeli yok etmiştir. Zamanımızda ise, bu gün bile hâlâ devam eden yanlış politikalarla bu gelir kaynağı alanlar tatil siteleri, özel yazlık evlerle doludur. Yalnız Çeşme civarı yarım ada 2600 metrekaredir. Bunun yüzde 20’si ekili alan kabul edilse, yıllık bölgenin gelirinin bugünkü rayiç değerlendirmelerle rahatlıkla en azından1 milyar TL. olacağı hesaplanabilir. Bu sadece yurdumuzun Ege ve Akdeniz bölgeleri bazında değerlendirilebilirse kaybın milyon belki de milyar kere daha fazla olacağı olacağı açıktır. Bu alanlarda konuşlandırılan inşaatların bölgeye katkısı ise sıfır mertebesindedir. Esasen bu tür yapılaşma bizimle aynı parelelde olan Yunanistan, İtalya, Fransa, İspanya gibi ülkelerde görülmez. Şüphesiz oralardada insanlar kendi ülkelerinde tatil yörelerine gidip tatil yaparlar, gittikleri yerler eskiden beri var olan köyler kasabalardır, turistik gelir bu yerleşim yerlerinde kalarak önemli bir ekonomik yarar sağladığı gibi doğa ve ekili alanlarda korunmuş olunur. Son 1520 yıldan beri bazı sermaye sahipleri küçük tarla ve bağları birleştirerek büyük çapta bilimsel olarak üzüm bağları yetiştirdiklerini ve şarap imalatına giriştiklerini gördüm. Bu toprakların genlerinde var olan böyle bir olgunun tekrar filiz vererek canlanması çok güzel bir teselli, sevinç kaynağı olsa gerek. APPA’nın yerel idareler tarafından kurulmuş olduğunu, onların mülkiyetindeki, 2000’den fazla elektrik üretim kurumunu temsil ettiğini belirtmekle işe başlayalım. Bu rakam, APPA’nın kendi internet sitesinden öğrendiğimize göre, ABD’de yaklaşık 46 milyon kişiye ve ülkenin toplam elektrik tüketiminin yüzde14’üne karşılık geliyor. Bu kuruluşlar, elektrik tedarik etmekle sorumlu oldukları nüfusa ucuz, güvenli ve kar amacı gütmeyen bir elektrik hizmeti veriyorlar. Altını kendim çizdim zira işin bu kısmı, hizmetin klasik anlamıyla bir ‘kamu hizmeti’ olduğu anlamına geliyor. Yani bugünlerde yararsız, verimsiz ve boşuna anlamlarında kullanılan kamu hizmeti anlamına!!! Bu kuruluşlar Los Angeles, Orlando, San Antonio ve Seattle gibi büyük kentlerde de bulunmakla birlikte, esas olarak küçük nüfuslu yerlerde hizmet veriyor. Bunu nüfus ve toplam elektrik tüketimindeki paylarına bakarak anlamak mümkün. ABD’de ‘kamuya ait elektrik şirketleri’, biraz da ABD’nin kendi coğrafyası ve ekonomik gelişme tarihinden kaynaklanan nedenlerle, 1882 yılından beri mevcut. 20. yüzyılın başında, otonom, yalıtılmış ve genelde küçük ölçekli olan bu kurumlar, zamanla yaygınlaşan ulusal şebekeye eklemlenerek bugünün elektrik üretim ve dağıtım altyapısının önemli bir parçası haline gelmişler. APPA, 21. yüzyılın fırsat ve tehditlerini analiz ettiği bir de çalışma yayımlamış: “Bu Senin Geleceğin, Yolunu Kendin Çiz!”. Bir grup akıllı adam, değişen ve gelişen piyasalaşmanın, teknik değişimin ve kamuoyu eğilimlerinin, temsil ettikleri kamuya ait elektrik üretimi modelini nasıl etkileyebileceği üzerine kafa yormuşlar. ABD’de yukarıda anılan tür kuruluşların büyük çoğunluğunun sahibi kentler, kasabalar ve yerleşim birimleri. Küçüklerde kent ya da yerleşimlerin konseyleri, daha büyüklerde bağımsız ya da seçilmiş yönetim kurulları tarafından idare ediliyorlar. Özel şirketlerden farklı olarak hisse sahiplerine değil hizmet ettikleri nüfusa karşı sorumlular. Başarılarını, ulusal ve uluslararası pay sahiplerinin elde ettiği kârlarla değil, yerel olarak kattıkları değer, yerelde kalan para ve kent ya da yerleşim bütçesine katkılarıyla ölçüyorlar... Ne kadar çağdışı! Özel şirketlerden elektrik satın alan ABD vatandaşlarına göre, hınzırlık olsun diye Kamu Elektrik Teşekkülleri olarak adlandıracağım KET’lerden elektrik satın alan ABD vatandaşları ortalamada yüzde 14 daha düşük fiyat ödüyorlar. Üstüne üstlük KET’ler özel elektrik şirketlerine göre yerel ve eyalet ekonomilerine vergiler v.s. yoluyla yüzde15 daha fazla katkı yapıyor. ABD hükümetinin görevlendirdiği bağımsız denetçi raporlarına göre, KET’ler iklim değişikliği ile mücadele, ekolojik sorumluluk, enerji verimliliği, hizmet güvenirliği ve teknolojik gelişmeleri izleme gibi kategorilerde özel şirketlerden çok daha yüksek puanlar alıyorlar... Elektrik sektöründe olası teknik değişimlerin, örneğin yerinde üretime çok daha elverişli, küçükorta ölçekli güneş, rüzgâr gibi dağıtılmış ve yenilenebilir üretim kaynaklarının, bu kaynakların çok daha yaygın bir şekilde kullanımına elverecek ‘akıllı şebeke’ teknolojilerinin geliştirilmeye başlaması, söz konusu modelin daha fazla gelişmesine olanak verecek unsurlar içeriyor. KET’lerin savunucuları da sözlerini sakınmıyor. Enerji tüketiminin giderek daha yüksek oranlarını temsil eden elektrik sektörünün demokratikleştirilmesinden, büyük firma tekellerinin kırılmasından ve “Tüketen biziz, kontrol eden de biz olacağız!” gibi popüler sloganları kullanarak, onlarca yıl önce Amory Lovins’in ‘Brittle Power’ (Kırılgan Güç), David Morris’in ‘SelfRelient Cities’ (Kendine Yeten Kentler) kitaplarının ilham verdiği, yerel nüfusun sahip olduğu ve kontrol ettiği, küçük ölçekli, yenilenebilir teknolojiler esaslı bir elektrik tedariğinin hayalini yaşama geçirmeye devam ediyorlar. Bu esnada ülkemizde... Bütün Elektrik Üretim Araçları Halka!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle