13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR Kafein beynin en gelişmiş bölgesinde etkiyor düşük değerler saptanmış. Fukuşima sularındaki balıkların yüzde kırkından fazlası limit değerin üzerinde radyasyon içeriyor. miğinin anatomisine bakarak öncü insanların kollarını ne şekilde kullandıklarını saptamışlar. Ayrıca çocuk iskeletini yetişkin fosillerine ait iskelet parçalarıyla da karşılaştırınca kürek kemiğinin yetişkinlik döneminde de aynı pozisyonda bulunduğunu fark etmişler. Tüm bu bilgiler Selam ve Lucy’nin iki ayak üzerinde yürümelerine rağmen yaşamlarını kısmen de olsa ağaçlara tırmanarak sürdürdüklerini gösteriyor. Bu sorun otuz yıldan bu yana tartışılıyordu diyor David Green. Sonuçlar bu türün, insana doğru gelişimde anahtar rol oynadığını göstermesi açısından önemli. Australopithecus afarensis insan olmasa da insan olma yolunda çok ilerlemiş. şumunda etkisi olan bir düzine gen varyantı saptandı. Her gen varyantı hastalık riskini biraz yükseltiyor. Ama genler kuşaktan kuşağa geçtiği için anne babaları veya kardeşlerinde diyabet 1 hastalığı bulunanlarda risk artmakta. Hangi çocuğun kalıtsal nedenlerle diyabet 1 olup olmadığını kesin olarak tahmin etmek mümkün değildi. Almanlar kesin bir tahmin yürütebilmek için bilinen 12 risk genini bir testle inceledi. Yeni test yenidoğanlarda bile uygulanabiliyor, bunun için topuktan bir damla kan almak yeterli. Eğer yenidoğan 12 geni de taşıyorsa test 24 değerlik bir sonuç veriyor ki bu da çocuğun hastalanma riski çok yüksek demek. Bilim insanları testin güvenirliğini BABYDIAB araştırmasıyla kontrol etti. Bu araştırma 1989’dan bu yana, anne babalarında diyabet tip 1 bulunan 1650 çocuğun incelenmesine dayanıyor. Almanya’daki Jülich Araştırma Merkezi bilim insanları kafeinin özellikle de beynin çok gelişmiş bölgelerinde etkidiğini buldular. Pozitron emisyon tomografisiyle yapılan incelemeler sonucunda kafeinin uyarıcı etkisinin her şeyden önce büyük beyin kabuğunda değerlendirme süreçlerinden sorumlu olan asosiasyon (çağrışım) bölgesinde etkili olduğu ortaya çıktı. Ayrıca kafein tam olarak Alzheimer’in geliştiği bölgeyi de etkiyor diyor Sinirbilimleri ve Tıp Enstitüsü’nden Andreas Bauer. Daha önceleri gerçekleştirilen araştırmalar da düzenli olarak kafeinli içecekler tüketen insanlarda Parkinson ve Alzheimer riskinin daha düşük olduğunu göstermişti. Araştırmacılar bulguların bu hastalıklara karşı geliştirilecek yeni ilaçlarda yardımcı olacağını düşünüyorlar (Journal of Nuclear Medicine). CBT 1338/ 6 9 Kasım 2012 Fukushima’daki nükleer santral kazasından sonra Japonya’da balık yemek güvenli mi? Uzmanların sonuçlarına bakacak olursak bu soruya ancak “havet”le yanıtlayabiliriz. Gerçi sahil sularının dışındaki deniz suyu uluslararası standartlara uygun deniyor. Balıkların birçoğunda Japon Balıkçılık Bakanlığı’na göre sezyum oranı 134137 arasında ve Nisan ayında kararlaştırılan kilo başına 100 bekerellik sınırın altında. Fakat diğer balıkların çoğu yine bir yıl öncesi kadar radyasyon taşıyor diyor Ken Buessler (Woods Hole Oşinografi Enstitüsü/ABD/ Science). Japon hükümeti Fukushima sularında hâlâ balıkçılığa izin vermiyor. Japonlar dünya üzerinde en fazla balık tüketen ulus. Bu nedenle insanların deniz ürünlerinde endişeleri var. Fukuşima’daki nükleer santral kazasından sadece birkaç gün sonra balıkçılık bakanlığı balık ve diğer deniz ürünlerindeki radyonüklit oranını ölçmüştü. Verilere göre, balıklardaki değerler bölgelere göre büyük farklılık gösteriyor. Deniz diplerinde ve Fukuşima sahillerinde ticari balıkçılık için büyük önem taşıyan balıklarda sezyum oranı en yüksek değerde. Kuzey ve güneydeki komşu bölgelerde biraz daha Japonya: Balıklarda hâlâ radyasyon var Lucy ve Australopithecus afarensis insan türünün diğer maymunumsu atalarının ağaçlara tırmanmaya devam ettikleri anlaşıldı. Sonuç 12 sene önce bulunan bir fosil örneğindeki kürek kemiğini inceleyen bilim insanlarına ait. Öncü insanların kol hareketlerinin değerlendirilmesinde omuzdaki kemikler önemlidir, diyor Midwestern Üniversitesi’nden David Green (Science). Ne var ki bu kırılgan kemik çok ender olarak günümüze dek korunagelmişti. Green kısa bir süre önce Kaliforniya Bilimler Akademisi’nden Zeresenay Alemseged ile birlikte Australopithecus afarensis çocuğuna ait ve kayaçla kaplı olduğu için bozulmadan kalan kürek kemiklerini inceledi. Alemseged bu fosili 2000 yılında Etiyopya’da bulmuş ve Selam olarak isimlendirmişti. 3.3 milyon yıllık örnekteki kürek kemiğinin eklem yeri yukarı doğru bakıyor, yani günümüzdeki maymunlarla aynı. Ayrıca kürek kemiğinin üzerinde eğik olarak devam eden sırt da maymunlarınkine benziyor. İnsan kürek kemiğindeki sırt yataydır ve omuz eklentisi çocuklarda önce aşağı daha sonra yana doğrudur. Günümüzdeki maymunları inceleyen bilim insanları kürek ke “Lucy” ağaçlardaki yaşamından tam kopmamış Yeni geliştirilen bir testle yakında yenidoğanda diyabet 1 tanısı yapılabilecek. Almanlar tarafından geliştirilen yöntem bir kan örneğiyle bebeğin ne kadar risk geni taşıdığını gösteriyor ve bebekte bu hastalığa yakalanma olasılığı oranı görülebiliyor. Yeni test sayesinde diyabet 1 riskini erkenden teşhis ederek önlem alabileceğiz diyor Münih Diyabet Araştırmaları Enstitüsü’nden AnetteGabriele Ziegler. Diyabet 1 hastalığında bağışıklık sistemi pankreasta ensülin üreten Betahücrelerine saldırarak onlara yavaş yavaş zarar veriyor. Son yıllarda bu otobağışıklık hastalığının olu Yenidoğana diyabet 1 tanısı Bedenimizdeki sayısız moleküller biyolojik nano makineleri olarak çalışarak iyon taşıyor ve metabolizmayı tetikliyorlar. Fransız bilim insanları şimdi bu doğal süreçten yararlanarak, özel proteinlerle kontrollü olarak yapay kas demeti örüp birleştirdi. Bu amaçta protein moleküllerini minik bir sentetik life iliştirdikten sonra hareketi asit derecesine göre çalıştırmışlar. Angewandte Chemie dergisinde anlatılan bu gelişme, robotların veya tıbbi protezlerin çalıştırılmasında yararlı olabilecek. Strasburg Üniversitesi’nden Nicolas Giuseppone tarafından geliştirilen yapay kasın prototipi henüz göreceli olarak küçük ve yalnızca on mikrometre kadar gerilebiliyor. Bundan sadece birkaç nanometre kadar hareket edebilen Rotaxan molekülleri sorumlu. Ancak filigran yapay lif üzerine binlercesi yerleştirildiğinde bir milimetrenin Biyolojik nano makineler yapay kas örüyor TIP BİLİMİNDE ÖNEMLİ BİR İLK Bilim insanları ilk kez insana ait bir yumurta hücresindeki mitokondriyal kalıtımının tümünü değiştirdi. Bunun yerine çekirdeği alınan hücre kılıfına bir başka insanın hücre çekirdeği yerleştirildi. Bu yöntemle mitokondrilerde bulunan hastalık riski taşıyan genler yerine sağlıklıları konabiliyor. Bu şekilde kalıtsal hastalıkların anneden bebeğe geçmesi önlenebilecek diyor Amerikalılar (Nature). Araştırmacılar genetik değişimden geçirilen bazı yumurta hücrelerini dölleyerek erken embriyo evresine kadar gelişmelerini sağladı. Bu embriyolar anne babalarının kromozomlarını taşımalarına rağmen yabancı yumurta hücresi kılıfının mitokondriyal genlerine sahip oldu. Bu gen terapisinin insanda da mümkün olduğunu ilk kez gösterdik diyor bilim insanları. İnsan embriyolarını erken çok hücreleri evreden daha fazla geliştirmeye iznimiz yok tu ama sonuç, bu yöntemin mitokondriyal hastalıklarının çocuğa geçmesine önleyecek bir yöntem olabilir diyor Shoukhrat Mitalipov (Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi). 2009 yılında hücre çekirdeği transferi uygulanan Rhesus maymunları sağlıklı olarak dünyaya gelmiş ve o zamandan bu yana da normal bir gelişim göstermişler. Kalıtımımızın büyük bir kısmı hücre çekirdeğinde yer alır ve anne babadan çocuğa geçer. Sperma, hücre çekirdeğini sadece dölleme sırasında aktardığı için, her insandaki mitokondri annenin yumurta hücresinin hücre plazmasına aittir. Çekirdek DNA’dakine benzer bir şekilde mitokondriyal DNA’da da bozukluklar ve hastalıklı değişimler ortaya çıkabilmektedir. Bu tür mitokondriyal mutasyonlar nedeniyle çocukta sağırlık, diyabet tip 1, kalp hastalıkları ve nörolojik bozukluklar gibi ağır hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Tahminlere göre beş bin ila on bin çocuktan biri mitokondriyal kalıtım hastalığıyla dünyaya gelmekte. Bu sayı sadece ABD’de yılda dört bini buluyor. Bu hastalıkların tedavisi ise halen bulunmuyor, bu yüzden hastalık yapıcı mutasyonların çocuğa geçmesini önleyecek bir terapi üzerinde çalışılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle