24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yi bir yalancı olmak için gereken 18 özellik Niccolo Machiavelli 16. yüzyılda yazdığı Dell’arte Della Guerra –Savaş Sanatı adını verdiği kitabını, rahatlıkla Yalan Söyleme Sanatı başlığı altında yayımlayabilirdi, çünkü Machiavelli’nin siyasi psikolojisinde sözel aldatma –başka bir deyişle yalan söyleme çok önemli bir silah olarak değerlendiriliyor. Yalan söylemeyi bir beceri olarak nitelendirmek, bazıları için ahlaksızlığa prim vermek olarak algılansa da, iyi bir yalancı gizliden gizliye hayranlık uyandırır. İşte size iyi bir yalancı olabilmeniz için dikkat etmeniz veya üzerinde epey antrenman yapmanız gereken 18 özellikli bir çalışma programı (!) veya iyi bir yalancıyı tanıyabilmeniz, çözebilmeniz için sahip olduğu 18 özellik! nsanlar, yetenekli bir yalancıyı görünürde kınasalar da, kıskançlıkla karışık hayranlık duymaktan kendilerini alamazlar. Hollandalı psikolog Aldert Vrij, ekibiyle birlikte “iyi bir yalancı” olabilmek için ne gibi özellikler gerektiğini araştırdı. Başarılı yalancıların 18 ortak özelliğe sahip olduğunu ortaya çıkartan Vrij ve ekibi, bu özelliklere sahip olan kişilerin en iddialı sorgucuyu bile terleteceğine inanıyor. Davranışları manipülatiftir (yönlendirme yeteneğine sahiptirler): Makyavelciler pragmatik yalancılar olup, hiçbir şeyden korkmazlar ve endişe duymazlar. Bunların sürekli dolap çevirdiklerini ve planlarını çok akıllıca kurguladıklarını belirten Vrij şöyle konuşuyor: “Konuşurken sizi etkileri altına almaya çalışırlar. Ancak bunu yaparken son derece rahattırlar ve özgüvenleri tamdır.” Rol yaparlar: yi aktörler iyi yalan söyler; izleyicilerin yalanlarına kandığını görünce özgüvenleri artar. fade yetenekleri çok gelişmiştir: nsanlar üzerinde iyi izlenim bırakırlar. Böylece dikkatleri farklı yöne çekerek insanların düşüncelerine tecavüz ederler. Fiziksel olarak çekicidirler: Haklı veya haksız, güzel ve yakışıklı insanların, çirkin ve itici tiplerden daha dürüst olduğuna inanılır. Doğal performans sanatçılarıdır: Bu insanlar ani değişikliklere çok kolay uyum sağlarlar ve bunun yaparken de çevrelerini kolayca kandırırlar. Yalan konusunda deneyimlidirler: Daha önce yalan söylemeye alışık olan insanlar korku ve suçluluk gibi duygularını örtbas etmekte ustadırlar. Oysa deneyimsiz bir insan bu duyguları davranışlarına yansıttığı için kendisini ele verir. Özgüvenleri tamdır: Her şeyde olduğu gibi kendinize güvendiğiniz zaman mücadeleyi yarı yarıya kazanmış sayılırsınız. nsanları kandırma konusunda yeteneklerinize güvenmeniz şarttır. Duygusal kamuflaj: Yalancılar gerçek duygularını maskelemekte ve bunların tam tersi bir izlenim uyandırmakta ustadırlar. yi hatiptirler: Etkili konuşma yeteneğine sahip olan yalancılar, sözcüklerle oynayarak dinleyicilerin kafasını karıştırırlar. Sorulara verdikleri yanıtların, soru ile ilgisi olmadığı için dinleyici ne sorduğunu bile hatırlayamaz. Hazırlıklıdırlar: Her soruya hazır bir yanıtları olduğu için tereddüde yer bırakmazlar. nsanlar hızlı yanıtların doğru olduğuna inanır. Doğrulanması mümkün olmayan yanıtlar: Bilgiyi gizlemek (“Gerçekten hatırlamıyorum”, “ Şu anda aklıma gelmiyor” vb..) bazen o anda uydurulmuş bir yalana tercih edilebilir, çünkü onaylama gereksinimi ortadan kalkar. Bilgiyi tutumlu kullanırlar: Yalancılar, kendilerine sorulan soruları yanıtlarken minimum bilgi verirler. Böylece ayrıntılarla ilgili soru sorulmasını engellemiş olurlar. Acil durumlar için ilginç ve orijinal düşünceler: Kılı kırk yaran bir yalancı bile beklenmedik bir soru veya durumla karşılaşırsa afallayabilir. Bu gibi durumlarda cebinizde her koşula uyabilecek orijinal ve ilginç düşünceleriniz bulunmalı. Hızlı düşünme yeteneği: Duraksamalar ve “hımmm”, “ıııı” gibi dolgular, dinleyicilerde kandırılıyormuş kuşkusunu doğurur. Dolayısıyla hızlı düşünen ve tek ayağı üzerinde yalan kıvırabilen yalancılar makbuldür. Zekâ önemlidir: Zekâ yalancının üzerine binen “bilişsel yükü” kaldırmasında çok büyük kolaylık sağlar. Yalan söyleyen bir kişi, söylediği yalanın yarattığı içinden çıkılması zor durumlardan zekâsı ile yara almadan kurtulur. yi bir bellek şarttır: Sorgucunun kulakları tutarsızlara çok açıktır. yi bir bellek, yalancının ayrıntılar konusunda hata yapmamasını sağlar. Doğrudan çok fazla uzaklaşmamak yararlıdır: “Doğruyu büken” yalanlar, 180 derecelik yalanlardan genellikle daha inandırıcıdır ve daha az bilişsel çaba gerektirir. Kuşkuyu okuma becerisi: yi bir yalancı, dinleyicilerde ortaya çıkan en ufak bir kuşku belirtisini bile sezebilme ve anında gerekli ayarları yapma becerisine sahip olmalıdır. Suçlulara büyük fayda sağlayacak bu bilgileri niçin veriyoruz? Vrij ve ekibi bu bilgilerin özellikle sorguculara yol göstereceğine inanıyor. Ayrıca raporlarının sonuç kısmında bu becerileri sonradan kazanmanın zorluğuna da değiniyorlar: “Bu çalışma sayesinde yalancılar bu ipuçlarından yararlanarak daha etkili yalan söyleyebilecekler. Fakat bu özelliklerin pek çoğuna insanlar doğuştan sahiptir: pek çoğu kişiliklerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Başka bir deyişle insanlar iyi bir yalancı olarak doğar.” Derleyen: Reyhan Oksay Kaynak: http://blogs.scientificamerican.com/beringinmind/2011/07/07/18attributesofhighlyeffectiveliars/ Deneyerek öğrenme, gündelik oyunun bir parçası Dört yaş grubu çocuklarda bilimsel yöntemin esaslarına tanık olunuyor O kul öncesi çağındaki çocuklar oyun sırasında kendiliklerinden birtakım deneyler icat ediyorlar. Sonuçları Cognition dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, temel bilimsel ilkeler çok genç beyinlerin dünyayı tanıyıp öğrenmelerine yardımcı oluyor. Ruhbilim uzmanları yıllardır bilişsel gelişim ile bilim arasında bir koşutluk kurdular. Ancak araştırmacılar son yıllarda “bilim insanı olarak çocuk” biçiminde tanımlanan bu görüşün salt bir benzetmeden ibaret olup olmadığını kavramaya çalışıyorlar. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ile Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan en son çalışmada dört ve beş yaşındaki çocuklara üzerine birtakım boncuklar konduğunda ışık saçarak müzik çalan özel olarak tasarlanmış bir oyuncak verildi. Araştırmacılar çocukların hangi boncukların oyuncağı çalıştırdığını bilmediklerinde bilim insanlarının her bir değişkeni ayrı olarak değerlendirebilecekleri deneyler uygulamaları gibi doğru seçenekleri bulmak amacıyla her bir olasılığı sırayla denediklerine tanık oldular. MIT araştırmacılarından Laura Schulz bu sürecin çeşitli anahtarlardan hangisinin kapıyı açacağını bulmak için uyguladığımız süreçten hiç de farklı olmadığına dikkat çekiyor ve, “Ya anahtarın konumunu değiştirirsiniz, ya da anahtarı. Ancak her ikisini aynı anda yapmazsınız,” diyor. Schulz ve arkadaşları çocukların bu tür sistemli deneylere yalnızca kendilerine verilen bilgiler belirsiz olduğunda başvurduklarını gördüler. Çocukların bir bölümüne üzerleri farklı işaretli dört boncuktan her birinin oyuncağı çalıştırdığı gösterildi. Ötekilere de oyuncağı çalıştıran boncuklardan yalnızca ikisi gösterildi. Daha sonra kendilerine biri sabit, diğeri parçalarına ayrılabileniki çift boncuk verilen çocuklar oynamaya bırakıldılar. Araştırmacılar çocukların birleşimdeki hangi boncuğun oyuncağı çalıştırdığını öğrenmek için boncukları ayırmaya çalışıp çalışmayacaklarını merak ediyorlardı. Sonuçta, çocukların yeni bilgiler edinme olasılığından yola çıkarak kararlar aldıkları görüldü. CBT 1275/ 7 26 Ağustos 2011 Çocukların sabitlenmiş boncuk çiftiyle yaptıkları da son derece şaşırtıcıydı. Söz konusu oyuncak boncukların yatay olarak yerleştirilmelerine olanak tanıyacak biçimde tasarlanmıştı. Ancak çocuklar boncuk çiftini dikey olarak tutup her bir boncuğu ayrı ayrı denemeye çalışınca araştırmacılar başka bir deney uyguladılar. Bu kez çocuklara yalnızca sabitlenmiş boncuk çifti verildi ve bunun yatay olarak yerleştirildiğinde oyuncağı çalıştırdığı öğretildi. Çocukların yine de boncuk çiftinin her iki ucunu denemeleri, Schulz’a göre, bilimle aynı ilkeleri paylaşan yaratıcılık ve becerinin bir kanıtıydı. Araştırmadan elde edilen bu sonuç, evrilmekte olan bilişsel gelişim dalında önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Schulz, bilim ile çocukluk dönemindeki gelişim arasında bundan böyle yalnızca bir koşutluk olmadığına, bu gibi oyunların bilimin şaşırtıcı derecede erken bir “habercisi” olduğuna inanıyor ve, “Herkes, bir bakıma, bu tür sorgulama ve buluşları yapma yetisine sahiptir. Bilim insanlarının yaptıkları, bu yetiyi insana özgü bilgi dağarcığının en uç sınırlarındaki bilişsel istemlere uygulamaktır,” diyor. RU, Scientific American ŞAŞIRTICI SONUÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle