17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

•KÜLTÜR• DOĞAN KUBAN Amacını Yitirmiş Dünyanın Kaos’u Dünyada olup bitenleri iyi izleyin sevgili okurlar. Japon depreminden çok kapitalist kaosun sarsıntısını seyrediyorsunuz. Japonya, tarihinin en korkulu, sonu bilinmeyen günlerini yaşıyor. Hiroşima’dan bin beter. Bir atom santralı Japonları ve bütün dünyayı düşündürüyor. İnsanoğlunun zavallılığının en büyük kanıtı felaket kapıya dayanana kadar umursamazlığıdır. Japonya bir tüketim toplumu. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi. Şimdi büyümenin bedelini ödüyor. İnsan tüketmeyi mutlu olmak için mi istiyor? Ama Japonlar çok mutsuz. Önce doğal sonra nükleer felaket. Ne kadar çabuk bitebiliyor tüketicinin mutluluğu. Sevgili okurlar, Bu kaos yaratan adamlar neden gülerek el sıkışıyorlar? Sürekli başarısızlıklarını ve anlaşmazlıklarını neden sırıtarak ilan ediyorlar? Sokaklarda öldürülen çıplak Araplar ya da Japon bebekler sırıtmıyor. nsanlar şaşkın ördekler gibi oradan oraya koşuşuyor. Mezara koşanlarla alışverişe koşanları birlikte seyrediyorsun. Mezarlık, araba ve reklam el ele. Birini seçeceksin. Yalan uygarlığı aptal bir tüketim kafası istiyor. Küreselleşmiş bir homojenlik. Dünyanın kamburlarını yok etmek gerek. Öyleyse dünyanın düz olması gerek. Düz ve ölü. Bütün bu güncel hikâyelerin ufkunda daha korkutucu karabulutlar var: Bugünkü felaketleri cüce bırakacak iklim değişikliği senaryoları . Kuraklık, susuzluk enerji kıtlığı. nsanların aptallığı bugüne kadar bu kadar açık kanıtlanmamıştı. Müslüman ülkelerin cahil insanlarının farkına varmadığı bir olay da onların geleceğini daha çok karartıyor. Batı’da insanların öfkesi Müslümanlarda toplanıyor. Atom stokları olup dünyanın her yerine silah götürebilenler terörist değil. Müslümanların tümü terörist adayı. Hatta onlar Batı’nın kararlarına otomatik olarak uyup Libya’ya asker de gönderseler yine terörist. Müslümanlar da Yahudi ve Batı düşmanı. Avrupa ve Amerika’da giderek artan bir Müslüman düşmanlığı var. Amerika’da Cumhuriyetçi Peter King neredeyse eski komünist düşmanı Mc Carthy gibi bir slam düşmanlığı sergiliyor. Fransa cumhurbaşkanı adaylarından Marine Le Pen Müslüman düşmanı. Almanya’da, Hollanda’da da politikacılar nerdeyse bir Haçlı söylemi yarattı. slam dünyası zaten kendisiyle kavgalı. Halklar idarecileri deviriyor. Şiiler ve Sünniler birbirlerinin boğazında, Suudi Arabistan türü devletler Amerika’dan ran’a hücum etmesini istiyorlar. nsanların aptallığı ve dünyayı idare edenlerin açgözlülüğü bu kadar yoğun ve açık olarak bugüne kadar kanıtlanmamıştı. D oğal felaketlere karşı insanın yapabileceği bir şey yok. Deprem, kuraklık susuzluk, soğuk ve sıcak. Hızı saatte 100 km.’yi geçen ve yükseklikleri bazı yerlerde 24 metreyi bulan tsunami dalgaların önünden insanlar kaçamadı. Gemiler evlerin üzerinde karaya oturdu. Dalgalar insanları yuttu. Su altında kalan kentlerde yirmi binden fazla insan yok oldu. ş bu kadarla kalsa Japonlar çoktan kadere razı olacaklardı. Fakat doğal afeti, onu kat kat geçen endişeler yaratan harap atom santrallarının yaydığı radyasyon korkusu aldı. Japonlar nereye kaçacaklarını bilemedi. Ve insanlar Çernobil’den sonra bir kez daha, enerjiye aç, insan sağlığı için kaygısı olmayan kapitalist sermayenin yarattığı tehlikelerden kaçmanın kolay olmadığını öğrendi. Şimdi radyoaktif bulutların Amerika üzerinden Avrupa’ya kadar geldiği söyleniyor. Bütün dünyayı da dolaşabilir. Dünya uygar bir insan topluluğu değil, çıkardığı sesler çakal sesleri. Bu ürkütücü olaylar yetmezmiş gibi neredeyse bütün Arap ülkeleri karıştı. Despot rejimler altında onlarca yıl yaşayan kaderci Müslümanlar Fukuşima santralı gibi ısınıp ayaklandı. Askerler, polisler, uçaklar, tanklar, ölüm, başka ülkelere kaçan yüz binlerce insan. Cehennem zebanileri gibi giyinmiş eli silahlı adamlar, akbaba uçaklar. Bir yanda ölen, yaralanan, çaresiz, aç, ağlamaklı insanlar; onların karşısında yalana ayarlanmış ekranlarda bir sürü insan. Ve de var olan atom santralları kadar yeni santral yapma projeleri ve bunları hâlâ tav siye eden utanılacak bir kapitalist medya. Gelişmiş ülkelerin namuslu gazetecileri bazen Batılı leş kargalarından, akbabalardan ve sırtlanlardan söz ediyor. Ama gazeteler ve televizyonlar felaket ve sefalet fotoğrafları yanında , otomobil, lüks eşya, zengin yapıların reklamlarını, iğrenç bir vurdumduymazlıkla, fakir insanların ulaşamayacağı lüks yaşam imgelerini sunmaya, daha doğrusu onların gözüne sokmaya, devam ediyorlar. Üretilen eşya sayısı, hizmet sayısı artıyor. Her gün bunlardan daha fazlasına sahip olmanın bir amaç olduğu yalanıyla yetişiyor insanlar. Afganistan’daki ölülerle Japonya’daki ve Libya’daki ölüleri Hindistan’da kriket maçını kazanan sporcularla birlikte seyrediyorsunuz. Dünya hiç bu kadar kötü olmamıştı. Ölenler, kaçanlar, lüks otomobiller, gökdelenler ve fashion shovlar, sırıtıp el sıkışan politikacılar, şirket CEO’ları bu kaotik insan cengelinde yan yana yaşıyor. Hormonlu yiyecekler yiyerek ve yalan dinleyerek beyinleri yıkanmış insanlar daha çok lüks, daha çok sömürü daha çok sefalet ve daha çok ölüyü, giderek sayılar artan ekranlarda, aslında yarınki geleceklerini, kılları kıpırdamadan, seyrediyor. Bir tsunami, bir Fukuşima, bir Yemen, bir Bingazi, bir gökdelen, bir moda gösterisi, bir Libya, bir futbol maçı, bir Dara, birkaç ölü, bir otomobil reklamı, harabeler, denizde yüzen arabalar, el sıkışan yalancı politikacılar, polis, asker kurşunlarından kaçan kalabalıklar, oto ve banka ilanları, borsa haberleri. Ve ölüler... D Ü N Y A G Ö ST E R G E L E R İ CBT 1271/2 29 Temmuz 2011 18 Temmuz tarihinde İngiltere Hükümeti aldığı bir karar ile ülkenin aktif askeri personel sayısını 2020 yılına kadar 101.000’den 84.000’e düşüreceğini duyurdu. Diğer Avrupa ülkelerinden Almanya ve Fransa, sırasıyla 251.000 ve 238.000 askeriyle İngiltere’den daha büyük ordulara sahip. Dünyanın en büyük orduları, ABD, Çin ve Hindistan gibi zengin ve kalabalık nüfuslu ülkelerde bulunuyor. Son yıllarda savaşlara sahne olmuş ülkeler (İran, Vietnam) veya Ortadoğu gibi silahlı çatışmaların hiç kesilmediği bölgelerdeki ülkelerde de asker sayısı oldukça yüksek. Askeri personel sayısı ile ilgili güvenilir bilgilere sahip 161 ülke içinde en militarist ülke Kuzey Kore. Burada her 1.000 kişiye 49 asker düşüyor. 9. sırada bulunan Türkiye’de her 1000 kişiye 6.9 asker düşüyor. Böylece savaş görmüş İran ve Vietnam’ın arasında yer alan Türkiye, Ortadoğu’nun en güçlü ordularından birine sahip. Dünyanın en büyük orduları Tayfun Akgül
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle