02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İncelenen bölge 2008’de yayımlanan bilimsel makale sayısı BİLİM İNSANLARI ARTIK ÖZGÜR MÜ? Şu anda reformistlerin önündeki en önemli sorun, üniversitelerdeki yakınlarını kayırma alışkanlığı. Tunus Pastör Enstitüsü yöneticisi Dorra Cherif, bilim insanlarının, tüm Tunuslular gibi, iktidardaki RDC partisine katılmış olduklarını belirtiyor. Cherif’e göre bunun nedeni rejimi desteklemeleri değil, yalnızca yarar sağlama çabası. “Şimdi yeni kurulacak olan hükümetin ilk adımı, üniversitelerdeki ‘cadı avı’na son vermek olmalı” diye konuşan Cherif, “Değişikliği gerekli gören ve bilime kendini adamış gerçek bilim insanları ve üniversite yöneticileri, taze bir başlangıç için işbirliği içinde olmalı” diyor. Nature’a gelecek ile ilgili beklentilerini açıklayan Charfi, geçici hükümetin iki ay içinde seçim yapmasını beklediklerini ve üniversiteleri ve okulları gecikmeden açmaları gerektiğini söylüyor. Ayrıca rejimin tutuklattığı öğrencilerin yeniden üniversitelere alınacaklarını ve okullarını bitirmelerini sağlayacaklarını duyuruyor. Uzun vadede Charfi ve geçici hükümetin diğer üyeleri, Tunus bütçesinden bilime ayrılan payı sürdürme niyetinde. Üniversitelerdeki eğitim sisteminin yeniden gözden geçirilerek daha yaratıcı, girişimci mezunlar vermesi gerektiğini savunan Charfi, “Böylece çocuklar piyasa koşullarına uygun yetiştirileceği için daha kolay iş bulacaklar. Hiçbir işe yaramayan diplomaları dağıtmanın anlamı yok!” diyor. İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM Eğitim reformunun ana hedefi, gösterilerin ana nedeni olan temel işsizlik sorununa çözüm getirmek. Bugün Tunus’ta yüksek öğretim diplomasına sahip pek çok genç işsiz. Charfi, benzer şekilde yeni iş alanları yaratmak için sanayiüniversite işbirliğinin de geliştirilmesi gerektiğine inanıyor. Tunus’ta sağlam bir demokrasi kurulabilirse, daha önce Bin Ali’nin yolsuzluk batağındaki rejimi nedeniyle yatırım yapmaktan kaçınan yabancı şirketlerin de yatırımlara sıcak bakması bekleniyor. Kaynak: Nature 469, online, 26 Ocak 2011 Yaşasın devrim! T unus’ta 100’den fazla kişinin yaşamına mal olan ayaklanma ülkede demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü gibi konularda büyük bir iyimserliğin yeşermesine yol açtı. Ne var ki, demokratik düzene kısa zamanda geçileceği garantisi henüz yok. Tunuslu aydınlara uzun vadede çok iş düşecek. Tunuslu bilim insanları ülkelerinde yaşanan bu olayları büyük bir fırsat olarak değerlendiriyor. Bu, yalnıza demokrasi ve insan hakları açısından değil, temel özgürlüklere saygı duyulan ortamlarda, eğitim ve bilimin daha sağlıklı gelişeceğine olan inançlarından kaynaklanıyor. 2003 yılında “Arap İnsanının Gelişimi” konusunda hazırlanan raporlar dizisi kapsamındaki “Bilgi Toplumu Yaratma” başlıklı bölüm, demokrasi ve bilim arasında kurulacak sağlam bir ilişkinin kalkınma için ön şart olduğunu işaret ediyor. Tunus’taki sosyal ve siyasal çalkantılar sosyal bilimler açısından tam bir laboratuvar vazifesi görüyor. Devlet Başkanı Bin Ali insan haklarını çiğnerken, insan haklarına ne kadar saygılı olduğu konusunda nutuklar atan iki yüzlü bir siyasetçiydi. Bu nedenle Batılı bilim insanları Tunusu’u Bin Ali’nin açtığı pencereden görme eğilimdeydiler. Devrimden sonra Nature’a görüşlerini açıklayan bilim insanları, yabancıların gözünde olumlu bir görüntüye sahip olan Tunus’un gerçek yüzünü Batılı meslektaşlarına anlatmakta ne denli zorluk çektiklerini açıklıyor. Uluslararası toplumların gözünde Tunus, Ortadoğu’daki ve Kuzey Afrika’daki radikal İslam karşısında kaya gibi sağlam, istikrarlı bir rejim konumundaydı. Dışarıdan bakan biri için Tunus, Arap dünyasına bilimsel açısından örnek oluşturacak bir ülke. Gerçekten de diğer Arap ülkeleriyle karşılaştırıldığında gayri safi ulusal gelirine göre bilime ve eğitime en fazla payı ayıran ülke Tunus. Ayrıca bilimsel makale ve bilim insanı sayısı açısından da hepsinin ilerisinde. Ne var ki Tunuslu bilim insanları son on yıldır Tunus bilimine atfedilen bu başarıların yalnızaca bir “serap” olduğunu düşünüyor. Akademisyenler bilimsel başarılarının Bin Ali’nin sayesinde değil, Bin Ali’ye rağmen hayata geçirildiği görüşünde. Üniversilerdeki her türlü faaliyeti engelleyen “entellektüel abluka”nın bağımsız düşünme yeteğine indirilmiş bir darbe olduğunu söyleyen Tunuslu bir bilim insanı, “Bilimsel araştırma mutlaka doğmatik düşünceden arınmış olmalıdır” diyor. Nature dergisinin 26 Ocak tarihinde internette “Yaşasın Devrim” başlığı altında yayımladığı makalede, Arap dünyasının en eğitimli nüfusuna sahip Tunus’ta, halk hareketinin ülke bilimine olası yansımaları ele alınıyor. Yazı, bilimin gelişmesi için düşünce özgürlüğüne öncelik tanınması gerekFRANSIZLAR YANLIŞ TARAFTA tiğine inanan Tunuslu bilim insanlarının görüşlerine yer veriyor. Tunuslu bilim insanları iyi bilimin özgürlük ortamında ge Tunus’taki otoriter rejimin etkilerinden biri de sosyal bilimler alanında yapılmış araştırma sayısının yetersiz kalmış olması. Diğer bir olumsuzluk da akademisyenlerin atanmasında ortaya çıkıyor. Atamalarda ölçüt, akademik başarılara değil, iktidara yakınlık ve sadakate dayanıyor. Üniversiteler bu yanlışlığın kolayca düzeltilebileceği kanısında, çünkü Tunus gibi küçük bir ülkede kimin başarılı, kimin yandaş olduğu kolayca tespit edilebilir. ULUSLARARASI TOPLUMLAR GÖRME ÖZÜRLÜ Arap dünyasının saygın 100 bilim insanı tarafından kaleme alınan rapora göre, bilgi toplumu yaratma sürecinde en önemli engel, insan hakları ihlalleri ve bu hakları koruma altına alan sağlam bir yönetişimin bulunmaması. İkinci engel ise bilim ve eğitime yeterli yatırımların yapılmaması. Raporu hazırlayan ekibin lideri Nadir Fergani, bilgi toplumlarının yalnıza demokratik kurumların işlerlik kazandığı açık toplumlarda gelişebildiğini vurguluyor. lişeceğine inanıyor. Devrimden hemen sonra bu iyimserliğin aşırı boyutlarda olduğunu düşünen bilim insanları önlerinde belirsiz bir dönemin olduğunu ve reformların uzun yıllar alacağını düşünüyor. Bu karamsarlığın nedeni Fransa’nın tutumu. Uzun yıllar Fransa’nın sömürgesi olan Tunus’ta Fransız kültürü dikkati çekecek kadar baskın. Ne var ki bu son ayaklanmada Bin Ali’ye destek çıkan Fransa hükümeti, Tunus halkının gözünde itibarını büyük ölçüde yitirdi. Fransa’daki Tunus diyasporası ve Fransa’daki Tunuslu akademisyenler Fransızların yanlış tarafta yer aldığını düşünüyor. Kendini yakan Muhammed Buazizi Tunus’ta kurulan geçici hükümette yüksek eğitimden sorumlu devlet bakanı olarak görev alan Fauziya Charfi, Tunuslu bilim insanlarına kolaylık tanınması için yabancı ülke yöneticilerine çağrıda bulunuyor: “Bir Tunus pasaportu üzerinde vize yoksa hiçbir ülkenin kapısını açmıyor. Lütfen bize sınırlarınızı açın. Böylece aynı dili konuşalım. Yani bilim dilini.” CBT 1246/ 7 4 Şubat 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle