25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Sağlık Haber ile ilgili olarak beni ilk sevgili Reyhan Oksay aradı. ABD’de çalışan Türk doktorlarından biri olan Hakan Kaya, myelom hastalığı olanlara kök hücre nakli tedavisi uyguluyor ve çok başarılı sonuçlar alıyordu. Hakan Kaya, Multipl Myelom hastası olan Amerikalı polis memuru Tonny Lamanna’yı kök hücre nakli ile tedavi etmeyi başarmıştı. Üfürüm nedir? Günümüzde üfürümün nedenini belirleyecek en güvenli ve zararsız yöntem ekokardiyografidir. Bu çocuklara ekokardiyografik inceleme yapılarak kalbin yapısı net bir şekilde belirlenir, normalanormal ayrımı yapılır. Prof. Dr. Levent Saltık Pediatrik Kardiyolog, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi “Multipl Myelom”da Kök Hücre Tedavisi Bu haberi aldığımda Budapeşte’de bir myelom toplantısındaydım. Olasılıkla haberin hazırlandığı günlerde de dünyanın sayılı myeloma otoritelerinden Prof. Dr.y Brian Durie ve eşi, Uluslararası Myeloma Derneği’nin başkanı Susie Durie ile beraber ağırlıklı olarak myelom hastalığının konuşulduğu bir akşam yemeğindeydim. Dr Durie, Dr. Ferhanoğlu ile beraber her yıl düzenlediğimiz “New Trends in Hematology” toplantısında myeloma alanındaki yenilikleri anlatmak için Türkiye’ye gelmişti. Ne Budapeşte’deki toplantıda ne de Durie ile olan özel sohbetimizde Dr. Kaya’nın müthiş buluşundan söz edilmedi. Çünkü Kaya’nın Multipl Myelom tedavisi 10 yılı aşkın bir süre önce ilk kez Fransız Myelom grubunun yararını kanıtladığı ve giderek tüm dünyada yaygın olarak uygulanan ve klasik haline gelmiş bir tedavi yaklaşımıydı. 2004’te ABD’de kaldığım sürede öğretmenlerim Seema Singhal ve Jayesh Mehta onlarca myelom hastasına bu tedaviyi uygulamışlardı. Ancak hiç şaşırmamıştım, çünkü daha o yıllarda ülkemizdeki sayıları 15’den fazla olan kemik iliği nakli merkezinde haberde söz edilen tedavi yöntemi zaten uygulanıyordu. Türk Hematoloji Derneğinin Multipl Myelom alt komite sekreteri olarak çalıştığım 4 yıl boyunca sayıları iyice artan bu hastaların dökümantasyonları ile ilgili çalışmalar yapmış ve verilerimizi bir araya getirmek istemiştik. Şimdi habere tekrar dönelim: “Hastanın sağlıklı olan ve yeniden kan yapabilecek ana kök hücrelerini bir ilaç vererek kemik iliğinden kana gönderiyor. Daha sonra makine ile bunları kandan topluyor. Çünkü kemoterapi sırasında hastanın hastalıklı hücreleriyle birlikte sağlıklı hücreleri de yok oluyor. Burada amaç, kan üretme kapasitesine sahip sağlıklı kök hücreleri önceden toplayıp zarar görmelerine engel olmak. Tedavi sonrasında sağlıklı kök hücreler hastaya damardan şırıngayla geri veriliyor. Bu kök hücreler, kemik iliğine geri dönüp iki üç hafta içinde yeniden normal kan hücreleri üretmeye başlıyor.” Bu yazılanların tek bir satırında yanlışlık yok. Ancak bir sorun var. Gazetede okuduğum bu haber neredeyse 15 yıl gecikmiş bir haberdi! Şimdi düşünelim… Bu haberin kime faydası var? Bir myelom hastasısınız veya myelom hastası yakınınız var. Bu haberi okuduğunuzda ne hissedersiniz? “Ne kadar şanssızım, keşke ben de Dr. Kaya’nın hastası olabilseydim, o polis memurunun yerinde olabilseydim”. Peki, bu hastalara ve yakınlarına bir haksızlık değil mi? Hastalar haberi okuduğunda devletim bana bu olanakları sağlayamıyor diye düşünmez mi? T.C. Sağlık Bakanlığı, myelom hastalarına sözü edilen tedavinin uygulanması için binlerce lira öderken, bu haber devlete haksızlık değil mi? Belki Kaya, gerçekten kök hücre nakli ile ilgili bir yenilik geliştirmişti. Belki o da haddini aşan veya eksik yazılan bu haberden rahatsız oldu, kim bilir? Ancak konu ile ilgili olarak haberde yer almayan bir yenilik getirmiş olsa, bilimsel literatürde ismine rastlamamız gerekmez miydi? Günümüzde myelom hastalarında kök hücre nakli ile ilgili güncel tartışmalar daha çok kök hücre nakli ile yüksek doz tedavi uygulamalarının sayısı veya uygulama sonrası bir çeşit idame ve/veya pekiştirme tedavilerinin uygulanması ile ilişkilidir. Bu tartışmaların hiçbir yerinde ise Kaya’nın ismi geçmiyor. Haberi yapan gazeteci, tutkulu bir biçimde gündem yaratabilmek amacıyla habere tutunmuş, haberi hiç doğrulatma gereği duymadan yazmış. Gazete de haberin güncelliğinden hiç kuşkulanmadan manşete taşımış. Şimdi açık bir biçimde hastaların yanlış yönlendirildiği, yanıltıldığı, oldukça eski bir tedavinin yeni bir tedavi gibi sunulduğu bir haber var ortada. Acaba bizler, tıp ve bilim çevreleri, Sağlık Bakanlığı, meslek odalarımız, hasta hakları dernekleri hiçbir şey olmamış gibi davranıp hayatımıza devam mı edeceğiz şimdi? Ü fürüm nedir? Biz hekimler kalp muayenesinin bir bölümü olarak steteskop (dinleme aleti) ile kalbi dinleriz. Normalde, kalpteki kapakların sadece kapanma seslerini duyarız. Bazen bu kapak kapanma sesleri dışında ilave sesler duyulur. İşte bu ilave seslere “üfürüm” denir. Üfürüm çok genel bir tanımlamadır ve “ben bu kalbi dinledim, kapak sesleri dışında başka ses duydum” demektir. Kalpte üfürüm, yani ilave bir ses duyduğumuzda neden kalpte ek bir ses olduğunu merak ederiz. Bunun iki ana nedeni olabilir. Birinci neden kalpte bir anormallik olmasıdır. Kalpte delik, darlık kapak kaçağı gibi anormallikler varsa basınç farkı ile bir yerden başka bir yere kaçan kan ek bir ses yapıyor olabilir. Çok daha sık olarak hiç bir sorunu olmayan kalplerde de üfürüm duyulabilir. Bunlar çeşitli nedenlerle oluşan yumuşak, müzikal seslerdir ve masum üfürümler olarak tanımlanır. MASUM ÜFÜRÜMLER Normal çocukların %3040’ında masum üfürümler duyulabilir. Masum üfürümler 2–7 yaş arası çocuklarda sıklıkla duyulmasına karşın, her yaşta duyulabilir. Genellikle ateş, hastalık, kansızlık ve heyecan gibi durumlarda üfürüm şiddeti artar. Hastaların çoğunda üfürüm, ateşli bir hastalık nedeniyle doktora gittiklerinde fark edilir. Masum üfürümler kalp hastalığı zannedilebildiği gibi, bazen de kalp hastalıkları masum üfürüm zannedilerek tanı ve tedavide gecikmeye yol açarlar. Bu nedenle üfürüm duyulduğunda nedeni aydınlatılmalıdır. Bunun için uzman hekimlerin dinlemesi yeterli olabileceği gibi istenirse ilave incelemeler de yapılabilir. Günümüzde üfürümün nedenini belirleyecek en güvenli ve zararsız yöntem ekokardiyografidir. Bu çocuklara ekokardiyografik inceleme yapılarak kalbin yapısı net bir şekilde belirlenir, normalanormal ayrımı yapılır Bebeğin kalp gelişimi: anne karnındaki hayatta (fetal hayat) oluşumunu en erken tamamlayan organlardan biri kalptir. Hamileliğin 8. haftasında kalbin oluşumu tamamlanır ve bebeğin kalbi çoktan kan pompalamaya başlamıştır. Sonrasında kalp büyür ancak yapısal değişiklik olmaz. Kalpteki ikinci büyük değişim doğumla olur. Anne karnında akciğerler çalışmadığından, bebek oksijeni anneden (plasentaeş) aldığından farklı bir dolanım vardır. Akciğer damarına pompalanan kanın çoğunluğu akciğerlere uğramadan tekrar vücuda döner. Bebek doğduğunda ve anneden ayrıldığında akciğerler çalışır ve kendi oksijenini kendi üretmeye başlar. Anne karnında açık bulunan damar ve kapılar kapanır ve hızlı bir adaptasyon ile normal dolanıma geçilir. Eğer kalbin yapısal bir problemi yoksa ve sonrasında önemli bir sorun olmazsa tüm organlar gibi kalpte büyür ve gelişir. Çocuğun kalp sağlığı hamile kalınmasından itibaren başlar. Doğuştan kalp hastalıklarının kesin nedeni bilinmese de bazı risk faktörleri vardır. CBT 1246/17 4 Şubat 2011 Bunlar arasında akraba evliliği, annede şeker hastalığı, hamilelik döneminin özellikle ilk 3 ayında geçirilen enfeksiyonlar (örn. Kızamıkçık), sigara, radyasyon ve bilinçsiz ilaç kullanılması sayılabilir. Bu risklerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Anne ve bebeğe ait risk faktörleri varsa anne karnında ekokardiyografi ile (fetal ekokardiyografi) bebeğin kalbinin yapısı belirlenebilir. Hamileliğin 20 haftası ( 4 ay) civarında yapılan fetal ekokardiyografi ile doğuştan kalp hastalıklarına daha bebek doğmadan tanı konulabilir. Doğum sonrasında çocukluk çağında gelişebilen enfeksiyonlar kalp sağlığını tehdit edebilir. Bunlar arasında yer alan beta hemolitik streptokoklara bağlı boğaz iltihapları kalp romatizmasına neden olabileceğinden ülkemizde büyük önem taşır. Kalp romatizmasından korunmak için hijyen kurallarına uyulmalı ve boğaz iltihapları zamanında ve iyi tedavi edilmelidir. Günümüzde çocuklardaki kalp sağlığı açısından diğer bir sorun ileri yaşlarda görülen koroner kalp hastalıklarının temellerinin çocukluk çağında atılmasıdır. Dengesiz beslenme, şişmanlık, hareketsizlik tüm vücut damarlarında olduğu gibi kalbi besleyen damarların da erkenden bozulmaya başlamasına neden olabilir. Çocuğun damak tadı ailesi tarafından şekilleneceği için sağlıklı gıdalara beslenmeye tüm ailede dikkat edilmelidir. Bilgisayar ve televizyon başında geçen süre ve hareketsizlik çocuklarımızda pek fark edilmeyen ancak giderek artan bir problemdir. Hareketsiz geçen süre kontrol edilmeli, çocuklar spor ve arkadaşları ile aktif birlikteliğe teşvik edilmelidir. Böylece ileriye yani erişkin yaşa iyi bir yatırım yapılabilecek çocuğun koroner kalp hastası olma olasılığı azaltılabilecektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle