17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Memlekette olup bitenlere bakınca bu köşede yazılanların ne önemi kaldı ki diye düşünebilirsiniz. ‘Evet haklısınız’ dememek için belki bir süre daha kendimi zorlayacağım. Sigara bir de lenfomaya neden oluyor! Türk Hematoloji Derneği (THD) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, sigaranın Hodgkin Lenfoma’ya da yol açtığının tespit edildiğini bildirdi. Türk Hematoloji Derneği (THD) tarafından organize edilen, Türkiye’de hematoloji alanında düzenlenen en geniş kapsamlı kongre olan “Ulusal Hematoloji Kongresi”nin 37.si Ankara’da gerçekleştirildi. Kan bilimi konusunda yurtiçi ve yurtdışından alanlarında söz sahibi uzman konuşmacıların katıldığı kongrede, kan biliminin her geçen gün gelişen tıpta yerini sağlamlaştırdığı ve öneminin gittikçe arttığı günümüzde hematoloji her yönüyle masaya yatırıldı. Basın toplantısında Türk Hematoloji Derneği (THD) ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, THD Genel Sekreteri Mutlu Arat, THD Araştırma Sekreteri Prof. Dr. Muzaffer Demir, THD Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Teoman Soysal, Mount Sinai Tıp Merkezi Radyoloji Bölümü’nden Dr. Lale Kostakoğlu ile Minesota Üniversitesi, Kan ve Kemik İliği Transplantasyon Ünitesi’nden Dr. Celalettin Üstün konuşmacı olarak katıldı. Türk Hematoloji Derneği ve Kongre Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan sigaranın lenfomaya yol açtığını açıklayarak şunları söyledi: “Sigaranın felaketlerine yeni birisi eklendi. Sigara içmenin Hodgkin Lenfoma’ya yol açtığı anlaşıldı. Bir insanın lenfoma olma riskini 1 olarak kabul ederseniz, içilen her Prof. Dr. bir sigara ile bu risk artıMuhit Özcan yor. Yaşlı erkekler sigara tüketiyorlarsa lenfoma riski yüzde 80 kadar artıyor.” Özcan, bu bilgiye ulaşmak için milyonlarca veri tabanının tarandığını ve meta analiz yapılarak bunun ortaya çıktığını kaydetti. Plandan, Programdan Bol Ne Var? Neredeyse yirmi yıldır, bilim, teknoloji ya da sanayi ile uğraşanları ilgilendiren çeşit çeşit planlar, programlar yapılıyor. Memlekette plandan programdan bol bir şey yok! Kimisi orta kimisi daha uzun vâdeli... 13 Ekim’de bunlara bir yenisi eklendi: Orta Vadeli Program (20122014)... Bunun daha öncekilerden bir farkı var; hazırlayan kurum Kalkınma Bakanlığı... DPT’yi bakanlık yapıp başına bir bakan oturttular ya, bu o bakanlık... Programın bu köşeyi en çok ilgilendiren maddeleri “ARGE ve Yenili[kçili]ğin Geliştirilmesi” ile “Sanayi ve Hizmetlerde Yüksek Katma Değerli Üretim Yapısına Geçiş Sağlanması” ara başlıklarının altında toplanmış. İlkiyle ilgili bazı örnekler aktarayım: “ARGE çalışmalarının ürüne dönüşmesi ve rekabet gücüne katkısının artırılması sürecinde önemli rol üstlenen özel sektörün, yenilik[çilik] yeteneğini artırmak, bilim ve teknolojide yetkinleşmek ve bu yetkinliği ekonomik ve sosyal faydaya dönüştürmek bilim ve teknoloji politikasının temel amacıdır. ARGE ve yenilik kapasitesinin güçlü olduğu alanlarda hedef odaklı, ivme kazanılması gereken alanlarda ihtiyaç odaklı ve diğer alanlarda yaratıcılığın destekleneceği tabandan yukarı yaklaşımlar hayata geçirilerek dışa bağımlılığın azaltılmasına, yerli teknolojik yeteneklerin geliştirilmesine ve bu yeteneklerin ürüne dönüştürülmesine katkı verilecektir. Bu çerçevede; ulusal yenilik sistemindeki aktörler arasında işbirliği geliştirilecek, özel kesimin sistem içerisindeki etkinliği artırılacak ve bu alanda uluslararası işbirliği geliştirilecektir. Başta KOBİ’ler olmak üzere, özel kesimin ARGE kapasitesi ve ARGE’ye olan talebinin artırılması sağlanacak, yenilik tabanlı girişimcilik desteklenecektir. Özel sektör ile üniversiteler ve araştırma kurumları arasındaki işbirliğini geliştirmeye yönelik programlar ve rekabet öncesi ARGE işbirlikleri ile yenilik tabanlı rekabetçi kümelenme çalışmaları desteklenecektir. Araştırmacı insan gücü, özel sektörün ihtiyaçları da dikkate alınarak nitelik ve nicelik yönünden geliştirilecektir...” Birkaç örnek de diğer alt başlıkla ilgili olarak aktarayım: “İmalat sanayiinde rekabet gücünü artırmak ve dünya ihracatından daha fazla pay almak üzere yüksek katma değerli mal üretimini artırarak, yapısal dönüşümün hızlandırılması temel amaçtır. Bu çerçevede; Türkiye’nin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde üretim merkezi olmasına yönelik yapısal dönüşüme katkı sağlayacak Sanayi Stratejisi ve sektörel stratejilerin uygulanmasına devam edilecektir. Yenilikçi fikirlere ve ARGE’ye dayalı katma değeri yüksek ürün ve hizmetlerin ticarileştirilmesi ve pazarlanma süreçleri desteklenecektir. Tekstil, hazır giyim, deri, seramik, cam, mobilya, kuyumculuk gibi geleneksel sektörler başta olmak üzere [Kalkınma Bakanlığı henüz ‘yerli marka otomobil’ fazına geçememiş!] özgün tasarım faaliyetleri özendirilecek, ulusal ve uluslararası marka oluşturulması desteklenecektir. KOBİ’lerin büyüme ve birleşmeleri özendirilecek, verimliliklerini artırmaya, iş kurma ve geliştirmeye yönelik faaliyetleri ile bilgi ve iletişim teknolojileri altyapıları desteklenecektir. Savunma sanayiinde, yurtiçi teknoloji ve kabiliyet edinimi artırılacaktır...” Bunları ya da benzerlerini okumaktan artık gına geldi. Peki sonuç? Sonuç apaçık ortada: Bunca zamandır yazılanların hemen hemen hiçbiri başarılamamış ki her çıkan yeni plan, program belgesinde yineleniyor. Ama niçin başarılamadığı hiç açıklanmadan yineleniyor. Moda oldu ya, ben de, niçin başarılamadığını açıklayacak bir babayiğit arıyorum; tabiî hükümet edenlerin arasından... ABD‘de Mount Sinai Tıp Merkezi Radyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Lale Kostakoğlu ise, lenfoma tedavisi sırasında erken dönemde elde edilen Pozitron Emisyon Tomografisi’nin (PET) kemoterapiye hassasiyeti ve uzun süreli yanıtı belirleyici olarak klinik uygulamalarda önemli bir yer alabileceğini anlattı. Kostakoğlu, bu konuda onkologların tedaviye hassasiyetin erken dönemde yansıtılması konusunda çalışmalar yaptıklarını ifade ederek, PET’in etkinliğinin ispatlanması durumunda kemoterapideki kür sayısının azaltılabileceğini kaydetti. GEBELİKTEKİ KANSIZLIK ÇOCUKTA ASTIM NEDENİ D Ü N Y A G Ö S T E RG E L E Rİ DÜNYANIN EN İYİ 20 MBA PROGRAMI The Economist dergisi dünyadaki en iyi 20 MBA (Master of Business AdministrationTürkçe karşılığı "İş İdaresi Yüksek Lisans Programı") programını belirledi. Dergi bu sıralamayı geçen yıl da yapmıştı. Bu yıl Dartmouth College'ın Tuck İş İdaresi Fakültesi ilk sırada yer alıyor. Geçen yıl bu fakülte ikinci sıradaydı. Görüldüğü üzere bu okuldan mezun olanların yüzde 97'si mezun olduktan sonraki ilk üç ay içinde iş bulabiliyor. Mezunlar çıplak maaş olarak yılda ortalama 107 bin dolar alabiliyor. Bu rakam, mezun olmadan önceki maaşlarından %65 daha fazla. Tuck öğrencileri ayrıca mezun öğrenci kalitesi açısından da dünyanın en iyisi olarak değerlendiriliyor. Sıralamada geçen yıl birinci olan Chicago ikinci sıraya düşmüş durumda. Dünyanın en ünlü okullarından Harvard beşinci sırada. Avrupa'nın en iyi programını gerçekleştiren İsviçreli IMD (International Institute for Management Development), üçüncü sırada. INSEAD (Fransızca INStitut Europeen d'ADministration des AffairesAvrupa İş İdaresi Enstitüsü) hem Fransa'da hem de Singapur'da yerleşkesi bulunmasına karşın, Asya'da bulunan hiçbir okul ilk yirminin içinde yer almayı başaramadı. 36.sırada yer bulan Hong Kong Üniversitesi şimdilik en üst sırada olan Asya okulu. Ayrıca öğrencilere niçin MBA yaptıklarını soran The Economist, bu sıralamada öğrencilerin görüşlerinin de etkili olduğunu belirtiyor. CBT 1284/ 6 28 Ekim 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle