02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YEN KT SAT PENCEREMDEN Oktay Yenal [email protected] Ürünler Nike ve TomTom firmalarının işbirliğiyle üretilen Nike+ SportWatch GPS kol saati, sadece üç buton ve navigasyona yönelik dokunmatik bir ekranla kolayca kullanılabilecek şekilde tasarlanmış. Alet koşu esnasında kullanıcının yerini belirleyerek, kolay okunabilir ekranında, koşu süresini, mesafesini, hızını ve kullanıcının yaktığı kaloriyi göstermekte. GPS alıcısı koşu sırasında hız ve mesafe verilerini doğru bir şekilde sunabilmek için koşu ayakkabısındaki Nike+Sensor ile birlikte çalışıyor. Yeni kol saati Mac veya PC üzerindeki herhangi bir USB girişine kolayca bağlanarak, anında www.nikeplus.com’a otomatik olarak bilgi aktaran Nike+Connect arayüzünü yükleme özelliğine de sahip. Bilgi için: www.lobbypr.com.tr yükleme yapılabiliyor, buna Windows 7, Android ve MeeG Linux dahil. Intel Atom N475 işlemciyle çalışan, tablet PC’nin ekranı 25.6cm. Aletin 1.3 megapiksel web kamerası ve dahili hoparlörleri de var. Bilgi için: http://evolvethree.com.au/products/windows7slate.html fener Cameras Underwater firması sualtında video ve fotoğraf çekimleri sırasında kullanılabilecek bir fener üretti. Aqua LED 800 20, 180, 360, ve 800 ANSI lümen parlaklık derecesine göre ayarlanabiliyor. Şarj edilebilir lityum iyon aküyle çalışan su geçirmez fener 12 vatlık LED ampul ile aydınlatıyor. Fiyatı: 125.75 Dolar. Bilgi için: http://www.photographyblog.com/news/aqualed800launchedinu k/ Hem çevreyi hem de çocuğu koruyor De’Longhi firmasının on iki dilimli KH771225B yağlı radyatörü, 75m²’lik alanı rahatlıkla ısıtabiliyor. Üç farklı ısıtma ayarı ve oda termostatı ile istenilen sıcaklığa hızla ulaşabilmektedir. Radyatörün donmayı önleyici sistemi doğa dostu malzemeden üretilmiştir ve Avrupa güvenlik standartlarına uygun olarak yüzeyi “çocukların ellerini değdirebileceği bir ısıda” tutmaktadır. Kullanışlı tutmaçları ve tekerlekleri sayesinde radyatörü odadan odaya taşımak çok kolay. Bilgi için: www.delong hi.com.tr ve www.aristoiletisim.com HD kameralı sualtı gözlüğü Liquid Image firması yeni dalgıç gözlüğünü HD ka Yalnızca 169 gram ağırlığında Panasonic firması sadece 169 gram ağırlığındaki, yani normal bir akıllı telefonun ağırlığına olan HDCTM25 camcorder kamerasını tanıttı. Kamera 1920x1080i çözünürlükte FullHD kayıt yapabiliyor. Dahili bellek kapasitesi 8GB. Kameranın 16.8xoptik zumu var. 6,9cm LCD ekranının çözünürlüğü 230.000 piksel. Metalik ve kırmızı renklerde üretilen kameranın SD/SDHC/SDXC kart girişleri bulunuyor. Şubat ayının sonlarına doğru piyasaya verilmesi beklenen kameranın fiyatı henüz açıklanmadı. Bilgi için: http://www.gizmocrave.com/4303panasonichdctm25lightweightcamcorderunveiledcomingonfebruary25th/ merayla donattı. 135 derecelik görüş açısına sahip kamera 12 megapiksel çözünürlükte fotoğraf çekiyor. Video çekimleri ise saniyede 30 görüntülü 1080p (Full HD) veya saniyede 60 görüntülü 720p HD çözünürlükte yapılabiliyor. Kameranın maksimum 32GB bellek kartları için MicroSD kart girişi var. Bilgi için: http://www.gadgetreview.com/2011/01/liquidimagemakesnewoffroadcameragoggles.html Dünyanın ilk üçboyutlu cep kamerası Bloggie MHSFS3: tablet PC Maestro firmasının yeni Evolve III tablet PC’si, TripleBoot sistemine sahip türünün ilk örneği. Evolve III tablet PC’sine üç farklı işletme sistemiyle ön CBT 1245/ 5 28 Ocak 2011 Sony firması kompakt kamera ürünlerine dünyanın ilk üçboyutlu kayıt yapabilme özelliğine sahip cep kamerasını ekledi. Firmanın açıklamasına göre kamera, EXmor CMOS sensoruyla 1920x1080 HD MP4 video kaydı yapıyor. Ayrıca çift Carl Zeiss mercek özelliği de 5 megapiksel çözünürlükte fotoğraf ve 2 megapiksel çözünürlükte üçboyutlu fotoğraf çekiyor. Kayıtlı görüntüler 6.8cm LCD ekranda gözlüksüz izlenebilmekte. USB girişi sayesinde Facebook, YouTube, Flickr, Picasa gibi sosyal ağlara yükleme yapılıyor. Fiyatı: 250 Dolar. http://www.freshnessmag.com/2011/01/10/sonymhsfs3bloggie3dvideocameraworldsfirst3dpocketcamcorder/ Nilgün Özbaşaran Dede Avrupa Birliğinin iktisadi yönü bilinen konulardır. Önce gümrük birliği konusu ile başlıyalım: Ünlü İngiliz iktisatçısı Keynes’in yıllar önce söylediği gibi, “Serbest ticaret ve serbest muameleler rejiminde, demir madenlerinin sınırın bu yanında, emek, kömür ve çelik fabrikalarının ise siyasi sınırların öbür yanında olması pek farketmez. Fakat ne yazık ki insanlar kendilerini ve başkalarını yoksullaştırma, kışisel mutluluklarını kollektif düşmanlığa çevirme yollarını bulmuşlardır.” Gerçekten, küresel düzeyde serbest ticaretin olmadığı durumda, gümrük birliklerinin faydaları, zararlarından çok olabilir. Bunun içindir ki Avrupa Birliği’nin küçük ulusları, hiç olmazsa başlangıçta, büyük uluslara göre bu birlikten daha çok fayda sağlamışlardır. Fakat Avrupa Birliği’nin iktisadi yönden iki önemli yönü daha var: Emeğin ülkeler arasında serbestçe dolanabilmesi (iş tutabilmesi) ve ülkelerin çoğunun para birimi olarak EURO kullanmaları. Burada hemen eklemek gerekir ki, T kiy r Güm k Birliği’nin üyesidir ani A.B. yeleri ile Türkiye arasında, ufak tefek sti ışı s tic t v ır fakat T kiye’ p m ğildir ve A.B. yeleri hiç bir surette Türk meğine serbest olaşım tan mamaktadırlar şte Türkiye’nin A.B.’ye girmesi konusu urada düğü lenmektedir. Avrupa Birliği felsefesinin elbette çok önemli, iktisat dışı yönleri de var. Yıllarca büyük savaşların alanı olmuş bu bölgenin, siyasalarını sulh içinde ve eşgüdümlü bir biçimde yürütülmesi yönünde atılacak adımlar, kuşkusuz, büyük önem taşır. Ancak son dünya bunalımı Avrupa Birliği üyeleri arasında, değil iktisat dışı alanlarda ilerlemek, iktisat alanında bile alarm zillerinin çalmasına neden olmaktadır. Yunanistan, İrlanda, İzlanda, hatta Portekiz ve İspanya gibi önceleri birlik içinde olmaktan büyük yarar gören ülkeler dış borçlarını ödiyemez duruma düşmüş ya da düşmek üzeredirler. (Örneğin bir nükte: Soru, “İrlanda ile İzlanda arasında ne fark var?” Cevap, “Bir harf ve altı ay!”) Bu arada A.B.’nin bu ekonomilere yapacakları yardım yetersiz kalmakta, bir kısmı da IMF ile görüşmek zorunda bırakılmaktadır. Ve çok neden arasında bu krizlerin bir nedeni de EURO kullanan bu ülkelerin devalüasyon olasığı olmamasıdır. Daha büyük A.B. ekonomilerinin de yavaşlıyan kalkınma hızı nedeniyle zorlandıkları görülmektedir. Yukarda dediğimiz gibi, zaten A.B. üyeleri ile gümrük birliği içindeyiz. Bunun büyük Avrupa ülkeleri ile ticaretin serbest olması bakımından yararlı olduğu kuşkusuz. Fakat örneğin Çin’den daha ucuza alabileceğimiz malları, gümrük olmadığı için Avrupa’dan almamız da, ülke ekonomisi yönünden şikâyetlere neden olabilmektedir. Fakat gümrük birliği sorununu bir yana bıraksak bile, Avrupa’nın bugün içinde bulunduğu durum ve Avrupanın sözü geçen ülkelerinin tutumları karşısında, herhalde, Türkiye’nin A.B.’ne katılma konusunda şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekir diye düşünüyorum. Bir kere Avrupa artık eski Avrupa değil. Polonya’yı bile bonkörce camiasına katan Avrupa bu günlerde iktisadi sıkıntılar içindedir. Büyük Avrupa devletleri bir yandan kendi işsizlik sorunları ile uğraşırken, bir yandan da Türkiye’den gelecek genç emek akımı ile uğraşmak istememektedir. Öbür yandan da Avrupa’nın bir Hristiyan Birliği olduğu, Kıbrıs sorununda olduğu gibi giderek daha açıkça belirtilmektedir. Yalnız bütün bunlara rağmen hâlâ Türkiye bekleme odasında tutulmaktadır çünkü bu Avrupa Birliğine Türkiye’nin iç işlerine karışma yolunu açık tutmaktadır. Daha dünya iktisadi bunalımından önce “Artık bu olmayacak sevdadan vazgeçelim, Avrupalıların Türklere serbest dolanım verecekleri yok, iyisi mi Avrupa Birliği ile oturup ortak ilişkilerimizi konuşalım” diye bir yazı yazmış, büyük bir gazeteden “Bizim tutumumuz görüşmelerin devamından yana,” cevabını almıştım. Hâlâ o yolda devam ediyoruz. Nitekim ünlü bir romancımız geçenlerde Guardian gazetesine yazdığı yazıda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne soğuk davranmasının sebebini Askeriye ile milliyetci basına yıkıyordu. Halbuki gerçekler böyle değil. Bu gün bile Türklere Avrupa’da iş tutma hakkı verilse ülkenin buyük çoğunluğu bunu destekler ama Avrupa devletlerinin buna yanaşması hayal. Gene, basit romancılarımızın göremediği Atatürk’ün büyük zekâsı önünde saygıyla eğilmeliyiz: Ülkeleriyle savaşırken bile Avrupa Uygarlığına EVET; Avrupa devletlerinin taklidcisi ve uşağı olmağa HAYIR! Küreselleşme, Avrupa Birliği ve Türkiye
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle