27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Bana öğrettikleri dolayısıyla kendimi çok borçlu hissettiğim Freeman’a olan minnettarlığımı ona bizzat söylemeyi çok isterdim... Bilim ve Teknoloji Yenilik iktisadının, bilim ve teknoloji politikası araştırmalarının büyük öncüsü Prof Christopher Freeman’ı (1921 – 2010) kaybettik. Bu yazıyı, 16 Ağustos 2010’da, Lewes’de (Sussex) evinde dostları arasında, sulh içinde hayata veda eden Emeritus Profesör Chris Freeman’a, eski bir bilim politikacısı ve bir öğrencisi olarak, ona son kez saygımı sunmak, bilimsel borcumu ödemek için yazıyorum. Sanıyorum ki, Türkiye’de, onu tanımış olan az sayıdaki SPRU’cu dost da bu acımı paylaşır. Prof. Dr. Ergun Türkcan, Emekli Prof. Dr. (A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat Bölümü) ve TÜBİTAK Başkan Danışmanı, 19932003. Christopher Freeman’a Saygıyla... Christopher Freeman’ın yaşama veda ettiğini Ergun Türkcan haber verdi. Bilim ve teknoloji politikalarının bilimsel bir araştırma konusu olarak ele alınmasındaki ve yenilik iktisadı araştırmalarındaki öncü rolüyle tanınan Freeman’la yüz yüze tanışma fırsatım hiç olmadı; ama o benim de hocamdı... ‘Türkiye’nin sanayi, teknoloji ve bilimde yetkinleşmesi’ meselesine duyduğum özel ilgiyi, zaman içinde, sistematik ve sistemik bir düşünce tabanına oturtabilmemi ve bu ilgiyi sonuçta tamzamanlı mesleki bir faaliyet konusuna dönüştürmemi sağlayan hocam... Sözünü ettiğim meseleyle olan özel ilgim, 1950’li yıllarda İTÜ’de öğrenciyken başladı. O zamanlar, bu bağlamda kafamda ilk belirginleşen, doğal olarak, ‘sanayileşme / sanayide yetkinlik kazanma’ meselesiydi. 1960’lı yıllardan itibaren de, bu mesele, benim için ‘teknolojide ve bilimde yetkinleşme’ meselesiyle tam bir bütünlük kazandı. Bu üçlü sarmalın temel dinamiğinin ‘yenilikçilikte (inovasyonda) yetkinleşmek’ olduğunu ve bu yetkinliği kazanmanın sistemik bir bakış açısını gerektirdiğini bütünüyle bilimsel bir temelde kavrayabilmem ve kavradıklarımı iktisada özgü terimlerle ifade edebilir hale gelmemse 1980’li yıllara, artık Freeman’ın Türkiye’den öğrencisi olduğum o yıllara rastlar. ‘Yenilikçilikte yetkinleşmeyi’ Türkiye’nin kendi koşullarında ele alarak çözümlemeye çalışırken en önemli dayanağım, geliştirilmesine Freeman’ın önemli ölçüde katkıda bulunduğu ‘Ulusal Yenilik (İnovasyon) Sistemi’ kavramıydı. Daha önce de yazmıştım; ‘yenilik sistemi’ kavramını ilk kez ortaya atan (1985’te) İsveçli bir iktisatçı, BengtÅke Lundvall’dir. Ancak, bundan hemen sonra, yenilik faaliyetlerinde belirleyici bir rol oynayan ve yetenekleri, davranış normları, etkinlik düzeyleri her ülkenin kendi tarihsel koşullarına, gelişme düzeyine, bilgi ve deneyim birikimine göre değişen ulusal unsurların ve bunlar arasındaki ilişkilerin önemini vurgulamak üzere ‘ulusal yenilik sistemi’ kavramı ortaya atıldı. Bu kavramın ortaya atılması, Lundvall’in de belirttiği gibi, Christian Freeman, Richard R. Nelson ve kendisinin, ‘teknik değişim ve ekonomi kuramı’nı konu alan bir projede bir araya gelmeleriyledir. Bu proje, Giovanni Dosi, Christopher Freeman, Richard R. Nelson, Gerald Silverberg ve Luc Soete gibi iktisatçıların editörlüğünü yaptıkları bir kitapla (1988) sonuçlandı ve bu kitap ‘ulusal yenilik sistemi’ konusunu bilim dünyasının ve ayrıca, bilim ve teknoloji politikalarıyla uğraşanların gündemlerine taşıdı. Bu kavram, son çözümlemede, bilgiyi [özellikle bilim ve teknolojiyi] üretebilmenin; üretilen yeni bilgileri [özellikle bilim ve teknolojide yeni olanı] öğrenip ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürebilme ve bu yetkinliğin sürekliliğini sağlayabilmenin ulusal düzeydeki sistemini anlatmaktadır. 40’lı yaşlarının sonuna gelip dayanmış bir kişinin kendisini yeniden bir öğrenci hem de Freeman’ın bir öğrencisi olarak duyumsamasının verdiği heyecanla olacak, öğrendiklerimi, özellikle de ‘ulusal yenilik sistemi’ kavramını, bir nebze de olsa bu konulara ilgi duyabilecek bir çevreye de aktarabilmek için, onun “New Technology and Catching Up“ özgün adıyla The European Journal of Development Research dergisinin Haziran 1989 tarihli 1’inci sayısında yer alan anıtsal makalesini Türkçeye çevirmiştim. (‘www.inovasyon.org’ sitesinden erişilebileceğiniz bu çeviri Mühendis ve Makina dergisinin Eylül 1990 tarihli sayısı ile Endüstri Mühendisliği dergisinin Kasım 1990 tarihli sayısında yayımlanmıştı.) Bana öğrettikleri dolayısıyla kendimi çok borçlu hissettiğim Freeman’a olan minnettarlığımı ona bizzat söylemeyi çok isterdim; olmadı. Ondan öğrendiklerimi TÜBİTAK ve TTGV’de çalıştığım yıllarda Türkiye’ye özgü koşullarda yeniden yorumlamaya çalışarak ülkemin yararına sunabilmek için elimden geldiğince gösterdiğim çaba, bu borcun ne kadarını öder; onu kestiremiyorum. Ama, çağın teknolojisini yakalamaya çalışan, sonradan yola çıkmış ülkelerin sorunlarını iyi bilen Freeman’ın bu çabamdan haberdar olsaydı, borcumun hiç olmazsa bir bölümünü bağışlayacağından eminim. B ilim&Teknoloji ve Yenilik Politikaları: Bilimin sosyal işlevleri çok eskilerden beri, filozofların, devlet adamlarının ilgisini çekmiştir. Ancak, bilim ve teknolojiyi belli amaçlarla yönlendirmek, ulusal yenilik sistemlerini yaratmak ve geliştirmek için kamu kaynaklarını kullanmak, politikalar tasarlamak, daha doğrusu, bu tür amaçları, modern devletin işlevleri arasına katmak en az iktisat politikalarıyla yaşıt sayılabilir. Modern iktisat politikalarının “teorisiz”, elyordamıyla uygulanması daha önce görülmekle birlikte, makro iktisat teorisinin doğuşu, J. M. Keynes’in, 1936’da çıkan Genel Teorisi’ne bağ maya kavuşturmaya çalışmıştı: Sistem teknolojik ilerleme olmadan sermaye birikimi yapamazdı, ya aşırı birikimle ya da birikimsiz kalarak çökecekti. Ama ne Marx da ne de Schumpeter de, olguyu tanımlama ve sonuçları kestirme çabasından ötede, pratik bir iktisat politikası reçetesi teklifi yoktur. Liberal iktisat piyasa dinamiklerinin yaşandığı bir sistemdir. Oysa, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki “refah devleti” ile kalkınıp refaha kavuşmak isteyen fakir ülkeler, daha hızlı sermaye biriktirmek, büyümek için bilim ve teknolojiden sistemli bir biçimde yararlanmak istiyorlardı, ama nasıl? Bunun için bilim ve teknoloji sistemlerinin milli ekonomiyle organik bağlarını, etkileşimlerini, bilim ve teknolojiyi üreten araştırma geliştirme (ARGE) çalışmalarıyla, bu sonuçların üretime uygulanması, yani yenilik süreçlerinin anlaşılıp çeşitli düzlemlerde, politika formülasyonlarına dönüştürülmesi gerekiyordu. Prof. Freeman ve arkadaşlarının çalıştığı, daha doğrusu yarattığı alan buydu: Bilim Politikası Araştırmaları. CHRIS FREEMAN, SPRU’YU KURUYOR: Chris, Londra’daki Milli İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (NIESR) bünyesinde iktisat uzmanı olarak çalışırken, 1966’da, yeni kurulmuş olan (1962) Sussex Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Asa Briggs’den (büyük bir sosyal tarihçiydi) bir “Bilim Politikası Araştırma Ünitesi” yani SPRU’yu (Science Policy Research Unit) kurma teklifini kabul eder. SPRU, bu alanda, dünyadaki ilk ve şu anda da en büyük araştırma kurumlarından birisidir. Ben 1966’da TÜBİTAK tarafından SPRU’ya gönderildiğimde, (ünitenin ilk yabancı araştırıcısı oldum) bir yatakhanenin giriş katında 78 odaya sıkışmıştı; doktora çalışmasına da açılmamıştı. Chris Freeman, daha önce, 1962’de, OECD’nin mali yardımıyla Frascati Elkitabı diye bilinen, araştırma&geliştirme (ARGE) faaliyetlerinin ölçülmesi ve çeşitlerinin, sektörlerinin, girdi ve çıktılarının tanımlanmasına yönelik çalışmaların gövdesini bitirmiş, kitabın zaman içinde gelişmesini izliyordu. Frascati (ilk toplantıların yapıldığı, Roma’nın güneyinde bir kasabadır), tanımları ve istatistik yöntemleri, bilim politikasının alfabesi gibidir; bu yüzlerce kavram ve istatistik konvansyonlar olmadan hiçbir faaliyeti ölçemez ve karşılaştırma yapamazsınız. Bu arada, Freeman bir başka araştırıcı (Young) ile milli gelir hesapları çok farklı bir mantıkla inşa edilen Sovyetlerin ARGE faaliyetlerini, Batı ekonomileriyle karşılaştıracak yöntemler bularak, ilk sonuçlarını bir OECD kitabı olarak yayımladı1. Prof Christopher Freeman lanır. Yine İkinci Dünya Savaşı’ndan önce, büyümekalkınma modellerinin ilk habercisi sayılan, Keynes’in öğrencisi Roy Harrod’un The Economic Journal’da 1939’da yayımlanan ünlü makalesi (An Essay in Dynamic Theory) ile aynı yılda basılan fizikçi D. J. Bernal’in Bilimin Sosyal İşlevi adlı kitabı, uzun vadeli (kalkınmacı) iktisat politikalarıyla, sosyal amaçlı bilim politikasının teorik zeminlerini hazırlamaktaydı. Yine aynı tarihte, 1939’da, yayımlanan J. Schumpeter’in Business Cycles’ı, 1920’lerde, Rus iktisat araştırıcısı Nikolay Kondratieff tarafından gösterilen “uzun dalgaların” teknolojik yeniliklere dayanan bir açıklamasıydı. Aslında, daha da geriye gidilirse, 19 yy ikinci yarısında, Karl Marx, Kapital’de, (3 cilt), kapitalist sistemin teknoloji bağımlılığını, “sermayenin organik kompozisyonu” ve “nispi sömürü oranı” kavramları etrafında dinamik bir açıkla CBT 1224/ 6 3 Eylül 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle