Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Sağlık Bir gün deprem olacağını bildiğiniz bir şehirde yaşamak riskli ve yıpratıcıdır. Bilimsel gerçekleri görmezden gelirsiniz, aldırmazsınız, kaçarsınız, mucize beklersiniz; ancak bir gün gerçekle yüzleşmek zorunda kalırsınız. Bir gün, bir anda her şey altüst olur. Yanıklar İlkyardım, bir hasta veya yaralının hayatını, uzvunu veya bedensel işlevlerini korumak amacıyla uygulanan öncelikli tıbbi yardımdır. Herkesin acil durumProf. Dr. Rıfat Tokyay larda yapabileceği ve bilmesi gereken basit ilkyardım kuralları vardır. Bu sa YAPILMASI GEREKENLER yımızdaki “İlkyardım Dosyası”nda Yanık tedavisi yanığın genişliği, derinliği, “Yanıklarda İlkyardım”ı gözden geçi yanan vücut bölümünün özelliği ile yanan kişinin yaşı ve genel beden sağlığına göre, olay receğiz. yerinde (ev, işyeri), acil serviste, polikliniklerde Hastanesi Acil Servis Bölüm Başkanı Kök Hücre Uygulamaları, TÜBA ve Medyamız Bu durum ülkemizin sağlık alanı için de ne yazık ki benzerdir. Bir antibiyotik dozunun eksik yazılması nedeniyle “malpraktis” için ifade veren hekimlere karşılık, hiç bir ehliyeti olmayan insanlar, televizyonlarda otlarla hasta tedavi ettiklerini ileri sürebilirler. Onlara bir şey olmaz. Tabip odaları onur kurullarından birçok kez ceza alan kimi tıp fakültesi mezunu televizyonlarda fink atar, kimse aldırmaz. İnsanlar ısırgan otundan karaciğer komasına girer, çıt çıkmaz. İki günde kök hücre uzmanı olan ehliyetsizleri de kimse görmez. Öte yandan asıl önemsenmesi gereken Bilimler Akademisi gibi bir kurumun kök hücre konusunda uyarılarla dolu bildirgesini ise kimse umursamaz. Kimi kişi veya kuruluşlar, çaresizlik içindeki hastalara “kök hücre tedavisi” vaatlerinde bulunabilir. Bu kişiler hastalara imzalattıkları formlarla kendilerini yasalar karşısında garantiye aldıktan sonra, yeterli aydınlatıcı bilgi vermeden hastaları istismar edebilir. Basın yayın organları bu mağdurları görmezden gelir, reyting uğruna yüzlerce üyesi olan bilimsel derneklerin başkanlarını, televizyonlarda kök hücre uygulamaları konusunda para kazanmak amacı belirli insanlarla eşit şartlarda tartışma durumunda bırakabilirler. Neyse ki, “kral çıplak” diyecek birileri hep vardır. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir bu kişilerden biridir. Bitmez bir enerji ile bunlara karşı durur, nefesi yetene kadar savaşır. Coşkun öğretmenin derneğinin Türk Hematoloji Derneği ile birlikte hazırladığı “Kök hücre ve kök hücre çalışmalarına genel bir bakış” isimli çalışması, ilgilenenler için çok iyi bir başvuru kaynağıdır (www.kasder.org.tr). Yeterince dalgalandırıcı ve akıl karıştırıcı olmadığından medyada hak ettiği kadar yer bulamayan “Türkiye Bilimler Akademisi’nin kök hücrelerin hastalara uygulanması konusundaki görüş ve önerileri” isimli basın açıklaması da aynı akıbete uğramış ve medya bu açıklamaya çok az yer vermiştir. Neyse ki CBT, bildiriyi tam metin olarak yayımladı. Bu bildiri aslında çok önemli noktalara vurgu yapıyor ve şunları söylüyordu: “Günümüzde kan yapıcı kök hücreler dışında kalan diğer kök hücre türleri ile ilgili araştırmalar devam etmekte ise de, bu hücrelerin hastaya kesin ve kalıcı yararları konusunda yeterli bilimsel verilere henüz ulaşılmış değildir. Embriyonik ve mezenkimal kök hücrelerin onarım tıbbı amacıyla kullanımına ilişkin yasal düzenlemeler henüz oluşturulmamıştır. Bu nedenle bu tür hücrelerin hastaya verilmesi henüz deneme olarak kabul edilmektedir. Hastalıkların bu grup kök hücreler ile rutin tedavileri ancak bilimsel ve kanıtadayalı verilerin yayınlanarak bilim dünyası tarafından kabul görmesinden ve yasal düzenlemeler yapıldıktan sonra düşünülebilir.“ Ne demek bu? Bu demek ki, ey insanlar, kemik iliği kök hücre nakli uygulamaları dışındaki tüm kök hücre çalışmaları deneyseldir; hukuki ve bilimsel bir temeli yoktur veya çok azdır. Yani, kemik iliği nakli uygulamaları dışında, ben kök hücre ile hastaları tedavi ederim diyen kimseye inanmayınız. Peki, bu uyarı çok önemli ve yerinde değil mi? Evet, çok önemli ve yerinde bir uyarı ancak neden medyada yankı bulmuyor? Çünkü sağlık programlarının tümü sponsorlu programlardır. Yani, kök hücre uzmanı olarak televizyona çıkabilmeniz için, sizi oraya çıkartana para ödeyen bir sponsorunuz vardır. Kök hücre uzmanı olup olmamanızın önemi pek yoktur. Kısacası TÜBA bildirisi bu sponsorlu programları yapanları heyecanlandırmaz. Üstelik risklidir de. Çünkü birçok tekere çomak sokmaktadır. “Günümüzde etkinliği ispatlanmamış ‘kök hücre tedavileri’ konusunda hastalara ücret karşılığı ‘kök hücreler’ verilmek üzere bir pazar oluşturulduğunu bilim insanları olarak kaygıyla izlemekteyiz. İlaca yanıtsız veya ileri dönem bazı hastalıklarda yüksek ücretler karşılığında bilimsel temeli gösterilmemiş kök hücre tedavileri önerilerek hasta ve ailelerinin ümitleri istismar edilebilmektedir. Öyle ki, bazı hastalar ‘kök hücre tedavi turizmi’ adı altında farklı ülkelere etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış ve etik denetim altında olmayan ‘kök hücre tedavileri’ almak üzere büyük mali ödemeler ve zorluklar ile seyahat etmektedirler.” Başta söylediğim gibi bu ülkede yaşamak bir gün deprem olacağını bildiğiniz bir şehirde yaşamak gibidir. Yaşamlarımız bilimden kopuktur. Oysa bir gün gerçek suratımızda patlayıverir. İşte o gün Hanyayı, Konyayı anlarız. Prof. Dr. Rıfat Tokyay, Vehbi Koç Vakfı Amerikan ya da hastanede yatarak yapılır. Y anık, dokunun kendi ısısından daha sıcak veya daha soğukla, yakıcı kimyasal maddelerle veya elektrik akımıyla ya da radyoaktif ışınlarla teması sonucu ortaya çıkan ve oldukça sık görülen bir yaralanmadır. Yanıkların çoğu genellikle çocuklarda görülmektedir. Sekiz yaş altı çocuklarda haşlanma yanıklarına sık rastlanırken, daha büyük çocuklarda ve erişkinlerde alev yanıklarının sıklığı artmaktadır. Yanıkların %90’ından fazlasının dikkatli ve tedbirli davranmakla önlenebileceği tahmin edilmektedir. YANIK TİPLERİ Haşlanma yanıkları; en sık karşılaşılan yanıklardandır. 44ºC gibi düşük bir ısı bile, eğer temas süresi uzunsa, doku ölümüne yol açabilir. 60ºC ısıdaki su, üç saniye içinde derin yanığa yol açar. 69ºC ısıdaki su ise aynı derecede yanığı bir saniye içinde oluşturur. 70ºC üzeri ısılarda doku hasarı çok hızlı oluşur. Ocaktan yeni indirilmiş çayın/kahvenin ısısı yaklaşık 80ºC’dir. Çocuk ve yaşlılarda deri daha ince olduğu için yanık derinliği de fazla olur. Alev yanıkları; ikinci en sık rastlanan yanık tipidir. Giysileri tutuşanlarda yanıklar daha derin olur. Parlama yanıkları; daha az sıklıkta görülür. Yanıcı sıvıların alev alması veya bomba patlaması gibi durumlarda oluşur. Isı kısa bir süre içinde aşırı derecede yükselir. Tutuşmamış ise giysiler bu ısı artışına karşı deriyi korur. Bu nedenle derinin çıplak kısımları daha çok etkilenir. Genellikle kendiliğinden iyileşen yüzeyel tipte yanıklardır. Temas yanıkları; sıcak cisimlere dokunma sonucu oluşur. Genellikle sınırlı bir alan etkilenmiştir ama yanık derindir. YANIĞIN DERİNLİĞİ Birinci Derece Yanıklar: Sadece derinin yüzeysel tabakası hasarlanır. Yanık alanı başlangıçta kırmızı görünür. Kurudur, ağrılı olabilir, bül denilen içi sıvı dolu kabarcıklar yoktur, çok az ödem görülebilir. 7 gün içinde iz bırakmadan tam iyileşme olur. Yüzeyel İkinci Derece Yanıklar: Derideki canlı sinir uçlarının açığa çıkmasına bağlı olarak çok ağrılıdır. Rengi pembedir, bül sıklıkla vardır. 23 haftada iyileşir, hafif iz kalabilir. Derin İkinci Derece Yanıklar: Rengi kirli beyazdır. Benekli görünümdedir. Sinir uçları yandığı için, ağrı yoktur. Bül olabilir. İyileşme 46 hafta sürebilir. Belirgin yara izi bırakır. Üçüncü Derece Yanıklar: Kahverengi, beyaz veya siyah görünümdedir. Yüzey kuru ve serttir. Sinir uçları da yandığından ağrı yoktur. Kendiliğinden iyileşme olmaz. CBT 1224/17 3 Eylül 2010 Hasta önce yanan ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Yanan kişi koşuyorsa hemen durdurulmalı, yere yatırılmalı, üstü örtülerek hava ile teması kesilmeli, eğer su varsa üzerine dökülmelidir. Üzerinde yanan elbiseleri varsa bunlar çıkarılmalıdır. Sonra, hemen yanık yarası soğutulmalıdır. Erken soğutma ile o bölgedeki sıcaklık düşürülerek yanık derinliği ve ağrı azaltılır, ödem oluşumu en aza indirilir. Yanan bölge soğuk su ya da buz ile soğutulmamalıdır. Soğuk travması, ödemin artmasına, yara iyileşmesinin gecikmesine ve yanığın daha derinleşmesine neden olur. Bundan dolayı soğutma, ılık su ile ve yanmayı takiben 1520 dakika süreyle yapılmalıdır. Ilık su ile ıslatılmış bezlerin yara üzerine konulmasıyla yapılan soğutma şekli, etkili bir yöntemdir. Sonra yanan bölge üzerine temiz bir bez ya da havlu sarılır ve hava ile teması kesilerek ağrısı azaltılır. Hastanın üzerinde bulunan yüzük, saat, bilezik çıkarılmalıdır. Bunlar parmaklarda ve bilekte hem kan akımını azaltır, hem de ısınmış metal olarak yanığın derinleşmesine neden olurlar. Elektrik yanıklarında hasta ilk önce elektrik akımından kurtarılmalıdır. Kimyasal yanıklarda ise hastanın kimyasal madde bulaşmış elbiseleri hemen çıkarılmalı ve hastanın yanan kısmı bol su ile yıkanmalıdır. Kimyasal yanıklar 20 dakika süreyle bol su ile yıkanmalıdır. Nötrolize edici ajanlar kesinlikle kullanılmamalıdır. Çünkü bu nötrolize edici ajanlar reaksiyona girerek ısı oluşturur ve yanık alanı ve derinliğinin artmasına neden olurlar. Birinci derece yanık alanlarına herhangi bir pansuman yapılmaz. Sadece deriyi nemli tutan kremler sürülebilir. İkinci derece yanıklar kapalı pansuman ile tedavi edilirler. Hastanın ağrısı için paracetamol veya benzeri ağrı kesiciler verilebilir. Tetanoz aşısı yoksa aşı (veya serum) yaptırılmalıdır. Ödemi azaltmak için yanan kol ve bacak kalp seviyesinin üzerinde tutulmalıdır. Yanık yarası kapansa bile yara iyileşmesi 1 yıl kadar devam eder. Bu süre içinde yara yerleri güneş ışınlarından korunmalıdır yoksa kalıcı lekeler oluşabilir. Bunun için en az 30 faktörlü güneş kremleri kullanılmalıdır. Hastanede tedavisi gereken yanıklar %15 veya daha fazla 2. derece yanığı olan erişkin hastalar %10 veya daha fazla 2. derece yanığı olan 10 yaş altında ve 50 yaş üzerindeki hastalar Herhangi bir yaşta, %2 oranından daha fazla 3. derece yanığı olan hastalar Yüz, el, ayak, genital bölge ve büyük eklemleri içine alan 2. ve 3. derece yanıklar Kimyasal yanıklar Elektrik yanıkları Yanıkla birlikte hastada başka bir yaralanma olması Duman zehirlenmesi/solunması