27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR NANOMIKNATISLAR KANI TEMİZLİYOR Bilim insanları özel olarak geliştirilen nanomıknatıslarla kanı zehirli maddelerden arındırmaya başlardı. Daha önceki benzer uygulamaların aksine yeni yöntemin kan üzerinde hiçbir olumsuz etkisi bulunmuyor. Yeni yöntemin canlı organizmalarda da işlemesi halinde, kan zehirlenmelerinde uygulanabilecek. Çapları hemen hemen 30 nanometre olan ve bir gramdan daha hafif olan nano mıknatıslar Zürih Federal Teknoloji Enstitüsü’nden Inge Hermann ve Wendelin Stark tarafından geliştirildi. Nanomıknatıslar kanda hastalığa neden olan maddeleri kendilerine çekiyorl a r . Araştırma sırasında nanomıknatıslar deney tüpünün hafif bir şekilde sallanmasıyla kana karıştırılmış. Mıknatıslar beş dakikadan daha az kısa bir süre içinde neredeyse zehirli maddenin tümünü çekmişler. Moleküllerin hangi hızda mıknatısa yapışacağı, bağlanma sabitine bağlıdır diyor Herrmann. Yeni yöntemin diğer önemli bir özelliğiyse, farklı boyutlardaki zararlı maddeleri seçerek yok ederken antikor ya da plazma proteinleri gibi yaşamsal önem taşıyan maddeleri kanda bırakması. Özel olarak geliştirilmiş nanomıknatısların pratikte uygulanabilmesi halinde tıpta bir atılım yaşanacak diyen bilim insanları, bundan sonraki araştırmalarında yöntemin canlı organizma üzerindeki uygulanabilirliğini test edecek. Bu çalışmadan başarılı sonuçlar elde edildiği takdirde mesela septisemi, metabolik bozukluklar ve bağışıklık hastalıklarında uygulanabilecek. gösteren bir tür haritayla saptamış. Buna göre köpek ırklarında görülen farklı beden özellikleri göreceli olarak az sayıda genetik değişimlerle belirlenmiş. Hatta kulak biçimi gibi karmaşık değişimlerden bile çoğunlukla tek bir gen bölgesi sorumlu. Yabani köpekler genelde dik kulaklara sahipken, birçok evcil köpek ırkında buna karşın kıvrık veya sarkık kulak görülür. Bu kulak biçimlerinden hangisinin gelişeceğine kalıtımın çok küçük bir parçası karar veriyor. Bu açıdan bakıldığında köpek, insandan, laboratuvar hayvanlarından veya kültüre alınmış bitkilerden farklıdır. Nitekim bu organizmalarda, beden boyu, ağırlık veya beden yağı gibi fenotipik değişimler, çok sayıda küçük gen varyantlarının karşılıklı etkileriyle meydana gelmekte. Oysa bu tür bedensel özelliklerin yüzde yetmişi, köpekte sadece iki ila altı gen bölgesinde meydana gelen değişimlerle gelişiyor. Benzer dağılım motifi şimdiye kadar çok az sayıda hayvan türünde tespit edilmiştir, örneğin dikence balıklarında (gasterosteidae). Bilim insanları bu yüzden bu tip genetik yapının, göreceli olarak kısa bir süre önce gerçekleşen uyumun ve son derece kuvvetli bir ayıklanmanın kanıtı olduğu görüşünde. Köpeklerdeki gen varyasyonları tahminlere göre evcil köpeklerin yetiştirilme sürecindeki bazı eşsiz özellikleri yansıtmakta. Buna göre günümüzde bilinen köpek ırklarının birçoğu Victroia Dönemi’nde elde edilen alışılmışın dışında özellikler kombinasrının genetik çeşitliliği eşsiz bir şekilde insanların demografik ve selektif etkilerinin izlerini taşımakta. GÜNEŞ SİSTEMİMİZ İKİ MİLYON YIL DAHA YAŞLIYMIŞ Arizona Eyalet Üniversitesi’nden Meenakshi Wadhwa ve Audrey Bouvier güneş sistemimizin yaşıyla ilgili daha kesin bir sonuca vardı. Güneş sistemimiz son hesaplamalara göre iki milyon yıl kadar daha yaşlı. Araştırmacılar bu sonuca, 2004 yılında KARİYER SAHİBİ KADININ KOCASI DAHA ÇOK ALDATIYOR Amerika’da gerçekleştirilen son bir araştırmaya göre çiftlerin farklı gelirleri sadakat üzerinde etkili. Sonuçlara göre parasal açıdan eşlerine bağlı olan erkekler daha fazla aldatıyor. Kendilerinden daha yüksek gelire sahip kadınlar ise daha sadık diyor Cornell Üniversitesi sosyologu Christin Munsch. Sosyolog en az bir yıl birlikte yaşayan ve yaşları 1828 arasında değişen çiftleri incelemiş. Kendi geliri olmayan erkeğin eşini aldatma olasılığı eşiyle aynı gelire sahip erkeğe göre beş misli fazla. İlginç bir şekilde sadakatsızlık erkeğin eşinden daha fazla kazanması halinde de artıyor. Az kazanan erkek, “eve ekmek getiren” kişi rolünün tehdit altında olduğunu hissettiği için “erkekliğini” başka türde ifade etmeye çalışıyor diyor bilim kadını. Diğer yandan ise erkekler daha fazla gelir getiren işlerde çalışıyor. Daha uzun çalışma saatleri ve iş gezileri aldatmayı kolaylaştırmakta. Araştırmacı Ulusal Gençlik Araştırması’nın (National Longtudinal Survey of Youth) 20022007 yılları arasındaki verilerini değerlendirerek kadınlarda tam aksi bir durumu ortaya çıkarmış. Mali açıdan erkeğine bağlı olan kadın daha sadık. Kadın erkekten dörtte bir oranında daha az kazanı AZ GENLE ÇOK ÇEŞİTLİLİK İnsanoğlu yaklaşık olarak 15.000 yıl önce kurdu evcilleştirmeye başlamıştır. Evcilleştirme sürecinden binlerce yıl sonra köpekte başka hiçbir memelide olmadığı kadar çeşitlilik söz konusu. Günümüzde iri yapılı senbernar ve buldogdan, chihuahu’ya kadar uzanan yelpazede yüzlerce köpek ırkı vardır. Ulusal İnsan Genomu Araştırma Enstitüsü (National Human Genome Research Institute /NHGRI) bilim insanlarının yönetiminde çalışan bir ekip, şimdi kapsamlı bir araştırmayla köpeklerdeki ırk çeşitliliğinin hangi genetik temele uzandığını inceledi. Bu amaçta 80 evcil köpek ırkından 915 köpek ve 92 yabani köpeğin gen analizleri yapılırken 700.000 gen bölgesi karşılaştırılmış. Ayrıca boy, ağırlık, kafatası biçimi, uzun kemikler, dişler ve kulaklar gibi çok sayıda fiziksel özellik de dikkate alınmış. Bu çalışma sonucunda ilginç bir şekilde köpek ırklarındaki çeşitliliğin oldukça basit bir genetik yapıya uzandığı ortaya çıkmış. Bilim insanları bu yapıyı köpeklerin genetik çeşitliliğini yonuyla gelişmiştir diyor araştırmacılar. Yetiştiriciler gözle görülür küçük değişimler yerine göze batan farklılıkların baskın genlerle yeni nesillere geçmesini sağlamışlardır. Bu amaçta ise daha çokaz sayıda hayvandan yararlandıkları için bir tür genetik dar geçit sonucunda yapay olarak genetik fakirleşme ortaya çıkmıştır. Günümüzdeki köpek ırkla Fas’ta bulunan “NWA 2364” meteoridini ayrıntılı bir şekilde inceleyerek varmış. Yaklaşık bir santim büyüklüğündeki kaya parçası kalsiyum ve alüminyum açısından zengin olan inklüzyon cisimleri içermekte. İnklüzyon cisimcikleri, meteoridin biçimlenmesi sırasında içine hapsolan minerallerdir. Bilim insanlarına göre bu cisimcikler, güneşin ve gezegenlerin biçimlenmesi sırasında ilk olarak yoğuşan katılardır, bu yüzden de güneş sisteminin yaşı hakkında bilgi verirler. Wadhwa ve Bouvier bu inklüzyon cisimciklerinin yaşını saptamak için meteoritleri tarihlendirmeye yarayan kurşun/kurşun tarihlendirme yönteminden yararlanarak, cisimciklerin içindeki üç kurşun izotopunun miktarını saptamış. İki kurşun çeşidi uranyum izotoplarının radyoaktif olarak parçalanması halinde biçimlenir, diğeri ise parçalanan ürün değildir. Üç izotop miktarının karşılaştırılması ve bu sayıların bilinen uranyum izotop parçalanmasıyla ilişkilendirilmesi sonucunda güneş sisteminin 4.5682 milyar yıl yaşında olduğu ortaya çıkmış. yorsa aldatma olasılığı çok düşük. Geçimleri söz konusu olduğu için az kazanan kadınlar belki de aldatırken bir değil iki kez düşünüyorlar diyor Munsch. Araştırmacı ayrıca eğitim, yaş ve dini görüşlerin de aldatma üzerinde etkili olduğunu söylüyor. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma EN ESKİ HAYVAN FOSİLLERİ Mİ? Bilim insanları, Avustralya’nın güneyinde en eski hayvan fosillerine ulaştıklarını sanıyor. Yaklaşık olarak 640650 milyon yıl önce yaşayan sünger benzeri organizmalar en eski canlı olma konusunda yeni rekorun sahipleri diyor Princeton Üniversitesi araştırmacıları. Adam Maloof ile çalışan biliminsanları, fosilleri Adelaide yakınlarındaki 635 milyon yıllık tortul tabakasında bulmuş. Kayanın içindeki dikkat çekici kızıl kahverengindeki motifler ilk önce mineral birikimleri sanılmış. Ama daha sonra bu motifleri her yerde görmeye başlamışlar ve araştırmanın ikinci yılında bir can CBT 1224/ 4 3 Eylül 2010 lıyla karşı karşıya olduklarını anlayan araştırmacılar fosilleri inceleyeme karar vermişler. Olası organizmaların boyu bir santimetre kadar ve içlerinden kanallar geçiyor. Bilim insanlarının tahminlerine göre bu kanallarla tıpkı süngerler gibi sudaki besinleri süzüyorlardı. Bugüne kadar saptanan en eski hayvan fosilleri 550 milyon yıl yaşında. Söz konusu izler gerçekten de organizma fosilleriyse, bunlar 850 milyon yıl önce başlayan ve 636 milyon yıl önce sona eren Cryogenien dönemine ait ilk hayvanlar olacak. Bu çağda gezegenimiz birkaç kez donarak “kar topu” görünümünü almıştı. Bilim insanları bu yüzden bu hayvanların dondurucu soğuğu ne şekilde atlattıklarını bilemiyorlar henüz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle