02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları TUİK Verileri ve Türkiye Sosyal Gelişmişliği naklı et ve ürünlerini tüketemiyor. Aynı zamanda bu “Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur”. Montaigne geniş kesim giyinemiyor da. Yine TUİK verilerine göre Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üniversitesi, [email protected] toplumun yüzde 58,7’si ‘iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek’ yiyemiyor ve yüzde 45,5’i yeni giysiler alamıyormuş. Et ve süt tüketmeyen bir toplumun yaratıcı ve dönüştürücü olması beklenilmez. Türk Toplumu Çoğunlukla Tatil Yapamıyor: TÜİK verilerine göre toplumun yüzde 88,8’i, evden uzakta bir haftalık tatil yapamıyor. İnsanların ufkunun gelişmesi için mutlaka farklılıkları fark etmesi ve karşılaştırma şansına sahip olması gerekir. 2008 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçları, beş grup halinde değerlendirilmiş. İlk yüzde 20’lik grubu geliri en düşük, son yüzde 20’lik grup ise geliri en yüksek grup olarak tanımlamış. Türkiye Gelir Paylaşımı Yönünden İkiye Ayrılmış Durumda: TÜİK verilerine göre 2008 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması sonuçları, eşdeğer hane halkı kullanılabilir gelirlere göre oluşturulan yüzde 20’lik gruplarının toplam gelirden aldığı pay yüzde 46,7, en düşük gelire sahip ilk gruptakilerin toplam gelirden aldığı pay ise yüzde 5,8. 70 milyonluk ülkede yaklaşık 10 milyon kişi belirli bir düzeyde yaşıyor, geri kalanı ise yukarıdan aşağıya doğru hızla azalan gelirleri ölçüsünde yaşamaya çalışıyor. Türkiye gelir dağılımı yönünde bölgeler arasında farklılık var. En düşük gelire Güneydoğu sahip, en yüksek gelir Marmara bölgesinde. Aynı istatistikî verilere göre, toplumun yüzde 16,7’si yoksulluk sınırının altında yaşamakta. Fırat’ın doğusu ve batısı arasında kişi başına GSMH ve Milli Gelirden pay alma bakımından büyük uçurum var. Fırat’ın doğusu 500 dolar milli gelire sahipken, batısında özellikle de Ege ve Marmara’da belki de 5–10 bin dolar arasında bir gelir sağlamakta. Gelir dağılımındaki çarpıklık doğal olarak eğitim ve insani gelişmişliğe de yansıyor. ÖSS ve diğer sınavlarda gelir düzeyi düşük kişi ve bölgelerde başarının düşük olduğu görülmektedir. Viktor Hugo “Bir ulusun büyüklüğü nüfusunun çokluğu ile değil, akıl ve erdemli kişilerinin sayısı ile belli olur” diyor. Özetle, sağlıklı bir toplum için beslenme ve barınma ihtiyaçları kadar, sosyal ihtiyaçlarının da sağlanması için enaz bir gelir düzeyine sahip olmak gerekir. Yoksa bu toplumda ne iyi bilim insanı ne sanatçı neden toplumu ileriye taşıyacak taşıyıcı unsurlar yeterince ve gerektiği kadar çıkabilir. Gelir dağılımının bölgeler arasında büyük uçurum, toplumda adalet duygusunu da zedeliyor. Adalet sağlanmazsa güven kaybolur. Güvenin olmadığı yerde çalışma barışı sağlanamaz. U zun zamandır Türkiye’nin ekonomik büyüme yaşadığı ve bunun kişi başına GSMH’ya olumu etki ettiği rakamlar ile açıklanmaya çalışılıyor. Rakamların söylediğinin aksine insanların yaşam standartları konusunda hissettikleri daha önemlidir. Bu bağlamda asgari ücretle geçinen, memur ve işçiler Türkiye’nin zenginleştiğini hissediyor mu? En son Muğla Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Edebiyatı 2. sınıf öğrencisi Ömer Çetin’in günlük 30 TL ücretle okul harçlığı çıkarmak için İstanbul’da bir inşaata işçi olarak çalışırken binadan düşmesi ile Türkiye gerçeği yeniden hatırlandı. Türkiye dünyanın en büyük 17. Ekonomisi, G–20 üyesi, Ortadoğu’da önemli bir yeri var, ayrıca birçok alanda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Ancak bu gelişmeler toplumun genel refah düzeyine ne yazık ki yansımıyor. Kişi Başına Artan Milli Gelir Türk Toplumu Tarafından Hissedilmiyor: Bir siyasi parti lideri bu konuyu gündem getirdi ve Türkiye’nin kişi basına milli gelirinin 10 bin dolar olmadığını, çünkü bunun hissedilmediğini belirtti. En azından bizler gibi maaşı ile geçinen insanlar bu durumu hiç fark etmiyorlar. Hatta zaman zaman gece yarısı gelen zamlar ile gelirimizin sürekli geriye gittiğini bile ifade edenler var. TUİK Verileri Türkiye Toplumunun Önemli Çoğunluğunun Fakirleştiğini Gösteriyor: En son Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) araştırmasına göre, Türkiye’de gelir dağılımında değişim açıklandı. TÜİK verilerine göre topumun en yoksul yüzde 20 ile en zengin yüzde 20 arasındaki gelir farkı, 2008’de, bir önceki yılda olduğu gibi 8,1 katta olup herhangi bir değişim olmadı. Veriler, toplumun ilk yüze 20’lik gelir grubuna sahip varlıklılar, toplam gelirin yüzde 46,7’sini alırken; yüzde 20’lik düşük gelir grubuna sahip kesim ise milli gelirden aldığı pay yalnızca yüzde 5,8 düzeyinde kalmakta. Üst gelir gurubunun, alt gelir gurubunun aldığı paya oranı 8,1 katı ediyor. Bildiğim kadarı ile serbest piyasanın en vahşi yaşandığı Amerika Birleşik devletlerinde bu oran 67 arasında değişmekte. Bu durumun yorumu ülkemizin fakirleri fakirleşiyor, zenginleri daha zengin oluyor anlamına geliyor. Araştırma verilerine göre, toplumun yarısında fazlası gelir yetersizliği nedeniyle yeterince protein kay Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1224 3 Eylül 2010 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Orhan Koloğlu’ndan İki Kitap Özellikle basın tarihi konusunda uzman olan Orhan Koloğlu’nun iki kitabı, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kuruluşunun 60. yıldönümü nedeniyle basıldı. “Osmanlı Dönemi Basın İçeriği” isimli kitabı için Koloğlu, Tanzimattan başlayan çağdaşlaşma dönemimizde siyasetten ekonomiye, genel kültürden bilime bütün konuların gazeteler aracılığıyla topluma aktarılmaya başlandığını belirtiyor, CBT 1224/ 3 3 Eylül 2010 çünkü bütün bu olaylar yeni bir yapıya geçişin evrelerini anlamak bakımından önemlidir. Koloğlu, gazetesiz dönemi, ilk Türkçe gazeteyi, resmi gazete olayını, vilayet gazetelerini; Türkçe dışındaki basını, Abdülhamit basın rejimini, sürgündeki basını; Kapitalizme geçişin yansımalarını, basında bilim konularını, mizah ve karikatürün nasıl kullanıldığını ve İkinci Meşrutiyet Dönemi’ni inceliyor ve örneklerle gösteriyor. Koloğlu’nun Osmanlı Döneminde Basın Teknikleri ve Araçları kitabında ise Matbaanın kuruluşunu ve gelişmesini, haberleşme ile ilgili araçları, fotoğraf ve klişeyle resimli yayına geçişi, gazetelerde ilanların yanı sıra reklamların da yayınlanmasının başlamasını, dil ve gazete kültürünü, gazetelerin baskı sayılarını ve muhabir yazar kadrolarını anlatıyor. Koloğlu’nun 36 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle