Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR SPERMA GENİ, 600 MİLYON YAŞINDA Cinselliğin, evrim sürecinde ne şekilde ortaya çıktığı zaten biyolojinin en büyük bilmecelerinden biriydi. Şimdi diğer bir yapboz parçası keşfedildi. Sperma üretiminde önemli bir rol oynayan gen, birçok organizmada aynı biçimi taşıyor. Sirkesineği, gökkuşağı alabalığı, insan ve solucan, hepsi sperma üretimi için önemli olan genin aynı biçimini taşıyorlar. Söz konusu gen ilk organizmalarda ve daha sonra oluşanlarda değişmeden varlığını sürdürdüğü için, 600 milyon yıl evrim geçirmemiş diyor, Amerikalı genetikçi Eugene Yujun Xu, “Plos Genetics” dergisinde. “Boule” olarak isimlendirilen geni Xu, sineklerin erbezinde bulmuştu, 2001 yılında ise insanda tespit edildi. Her şeyden önce sperma üretiminden sorumlu olan gen, insan, gökkuşağı alabalığı ve sirkesineğinden sonra yeni araştırmada farelerde, denizyıldızında, deniz lalesinde ve horozda incelenmiş. Yumurta seksen kilo ağırlığında. Fosil geçen yıl özerk Rus cumhuriy e t i Sacha’da bir avcı tarafından bulunduktan sonra ilk incelemeler için Jakutsk kentine getirilmişti. “Khroma” olarak isimlendirilen fosil şimdi ödünç olarak Fransa’ya verildi. Mamut yavrusunun bedeni iyi korunagelmiş olsa da kafası kısmen hayvanlar tarafından yenmiş. Fosil, olası mikropların öldürülmesi için ışınlanacak. Halihazırdaki bilgilere göre Sibirya’daki dondurucu soğuklar nedeniyle iyi korunagelen mamut yavrusu henüz altı aylıkken ölmüş. Ağustos sonunda ayrıntılı bir otopsi gerçekleştirilecek. Bilim insanları özellikle de Khroma’nın bağırsaklarını merak ediyor. Çünkü bağırsak içerikleri hayvanın yaşam alanı ve ölüm nedeni hakkında bilgi verecek. Müzenin açıklamasına göre bugüne kadar Sibirya’da beş mamut yavrusu bulunmuş. Khroma eksi on sekiz derecelik özel bir bölmede sergilenecek. nümüzden önce 3530 milyon yıl önce yaşamıştı. Michigan Üniversitesi’nde William Sanders ile çalışan araştırmacılar şimdi 2009 yılında Suudi Arabistan’ın batısında bulunan maymun kafatasını inceledi. Kafatası yaklaşık olarak 1520 kilo ağırlığında erkek maymuna ait ve en belirgin özelliği yüzün alt kısmının öne doğru çıkık oluşu. Ayrıca burnun yan boşlukları ve geniş azı dişleri bulunmuyor. Araştırmacılara göre hayvanın anatomik özellikleri, insansıların ve eski dünya maymunlarının ayrılmasından önce yaşayan ince burunlu maymunların (Catarrhini) özelliklerini yansıtmakta. Son buluntu nedeniyle insansı ve eski dünya maymunlarının genetik incelemelerden elde edilen tarihten daha geç bir zamanda ayrıldıkları düşünülüyor. Yeni tarih, günümüzden 2924 milyon yıl önce olarak açıklandı. Yeni maymunun adı “Saadanius hijazensis”. rak toz diski oluştuğunu ve buradan yıldıza madde yağdığını fark etmiş. Ancak bu disklerin dev güneşleri de tutabildikleri veya güçlü ışınlarıyla dağılıp dağılmadıkları bilinmiyordu. Astronomlar şimdi yeni güneşin merkezinde alttan ve üstten dikey olarak ışıyan bir Jet (madde ışını) tespit etti. Bu tür Jetler genelde genç ve zayıf kütleli yıldızlarda görülür ve yıldızın etrafındaki diskin varlığına bir işarettir. Son gözlem dev güneşlerin etrafında da disklerin oluştuğunu kanıtlamakta. Yeni keşfedilen dev yıldız embriyosunun 60.000 yıl yaşında olduğu tahmin edilmekte. Genç güneşin çekirdek kaynaşması başlamış bile ve Güneşimizden 30.000 misli daha parlak ışıyor. Bu yoğun ışın nedeniyle yine aynı miktarda madde içeren disk yakında buharlaşmaya başlayarak yeni güneşi serbest bırakacak. İĞNE YERİNE PLASTER YENİ BİR GÜNEŞ DOĞUYOR Avrupa Güney Gözlemevi (ESO) astronomları toz kozasından sıyrılmakta olan dev bir güneşi görüntüledi. Yeni yıldızın etrafında yoğun bir toz bulutu var. Bilim insanları bu görüntüden, dev yıldızların da tıpkı kütlesi zayıf olan Güneşimiz gibi aynı şekilde oluştuğu Sağda mikroiğneli plaster, solda beş sent ŞEBEK VE İNSANIN YOLLARI SANILANDAN DAHA GEÇ AYRILMIŞ ve sperma hücrelerinin üretiminde etkili olan genlerin çok sayıda organizma gruplarında bulunduğu yeni bir bilgi değil. Fakat bu genler genelde diğer hücrelerde üremeyle ilgili olmayan işlevleri de çalıştırıyor ve hem dişide hem de erkekte bulunuyor. Genin aynı biçimde farklı organizmalarda bulunması, tüm sperma hücrelerinin aynı evrimsel kökene uzandığını göstermekte. Ancak seksüel üremenin bileşenleri evrimsel baskı altında kaldıkları için çabuk değişiyorlar. Mesela bu dış üreme organları için geçerli. Yumurta ve sperma üretimi için kritik olan çekirdek bileşenler yine de korunmuş olabilirdi. Bunun gerçekten de böyle olup olmadığını saptamak için çeşitli hayvan gruplarında kalıcı olan ve sadece üremeden sorumlu olan bir faktörün bulunması gerekiyordu. Diğer fonksiyonları da üstlenen genler diğer nedenler yüzünden kalıcı olmuş olabilirlerdi. İşte bu tür bir faktör sadece Boule geninde bulunmuş. Xu araştırma sonuçlarının ileride birçok alanda işe yarayacağını düşünüyor. Mesela yeni bilgiler sayesinde erkekte görülen kısırlık daha iyi anlaşılabilecek. Xu, erkeklere yönelik bir doğum kontrol ürünü geliştirebileceğini düşünüyor. Bilim insanları Boule genini etkisiz hale getirebilirlerse, sivrisinek veya solucanların çoğalması önlenebilir. Xu ve ekibi şimdilik farelerde söz konusu geni devre dışı bırakmayı başarmış. CBT 1219/ 4 30 Temmuz 2010 İnsan ve eski dünya maymunlarının evrimdeki yollar bilinenden daha geç ayrılmış. Sonuç Suudi Arabistan’da bulunan ve türü bilinmeyen bir maymunu inceleyen Amerikalı ve Suudi Arabistanlı bilim insanlarına ait. 2928 milyon yıllık kafatası kalıntısının analiz sonuçları Nature dergisinde yayımlandı. Bilim insanlarının açıklamalarına göre bilinmeyen maymun türü, insansı maymunların, insanların ve şebek gibi eski dünya maymunlarının da dahil olduğu insansıların (hominoidler) son ortak atalarından biri. Daha önceki genetik incelemelere göre insansıların ve eski dünya maymunlarının son ortak atası gü sonucuna vardı. “Genç ve yoğun kütleli ve tamamen gelişmiş bir yıldız embriyosu etrafında bir disk gözlemledik ve doğumun çok yakın olduğunu sanıyoruz” (Michigan Üniversitesi astronomu Stefan Kraus, Nature.) Genç güneş Centaurus (Erboğa) takımyıldızının 10.000 ışıkyılı uzağında yer alıyor. Güneşimizin yaklaşık olarak yirmi misli kütleye sahip olan yıldız aşağı yukarı yüz misli büyüklüğünde. Astronomlar tozun içini daha iyi gören enfraruj ışık ile çok sayıda yıldız embriyosu gözlemlerken Güneşimiz gibi zayıf kütleli yıldızların doğumu sırasında düzenli ola Bildik şırınga yerine, gelecekte mikroiğneli plasterlerle aşı yapılabilecek. Mikroiğneler aşılanmadan sonra kendi kendine çözüldüğü için aşılananlar plasteri hemen çıkarabilecek. Plaster aşının diğer bir avantajı tek kullanımlık olması, dolayısıyla HIV ve Hepatit B gibi hastalıkların bulaşması önlenebilecek. Ayrıca plasteri yapıştırmak için özel bir uzmanlık gerekmiyor. Emory Üniversitesi ve Georgia Teknoloji Enstitüleri’nde geliştirilen plasterin diğer ilginç bir özelliğiyse mikroiğnelerin, polivinilpirolidon olarak bilinen ve suda çözünen sağlam bir malzeme ile kaplı olması. Ancak dayanıklılığı sayesinde aşılama için önemli olan cilt bölgelerine kadar sızabiliyor. Mikroiğneli plasterler ilk olarak grip aşısıyla farelerde denenmiş. Mikroiğneli plasterle aşı olan fareler üç ay sonra bile şırıngayla aşılananlara kıyasla daha iyi bağışıklık yanıtı vermişler. Bilim insanları plasterin diğer aşı türleri için de uygun olduğunu düşünüyorlar. Fakat mikroiğnelerin yaygın olarak kullanılabilmesi için önce klinik deneyler yapılacak deniyor Nature Medicine dergisinde. Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma NEANDERTAL İNSANININ DİŞ TEMİZLİĞİ Amerikalı ve Alman bilim insanları, birkaç yıl önce bulunan Neandertal dişlerinde belli belirsiz yivler tespit etti. Araştırmacılara göre bu izler yoğun diş temizliğine işaret ediyor. Azı dişinde görülen izlerin boyu neredeyse yedi milimetre uzunluğunda ve kürdana benzer bir aletin hep aynı yerde ve aynı yönde kullanılmasıyla oluşmuş. Bilim insanları 1856 yılında bulunan ilk üstçenede ve diğer Neandertal dişlerinde de aynı izleri saptamış. Dişlerdeki yivler diş boşluklarına yakın yerlerde yer almakta. Anlaşıldığı üzere Neandertal insanı diş temizliğine önem veriyordu. Kürdan kullanıma ait en eski izler, Alman Neandertal uzmanı Ralf W. Schmitz’e göre, yaklaşık 300.000 yıllık ve İspanya’da bulunmuş. Hırvatistan ve Fransa’da biraz daha yeni örnekleri var. Almanya’da bulunan diş 42.000 yıllık. Kürdan olarak ince bir dal parçası veya ince kemik kıymığı kullanılmış olabilir. 50 BİN YILLIK MAMUT YAVRUSU MÜZEDE Donarak fosilleşmiş dünyanın en eski mamut yavrusu Fransa Auvergne kentinde sergilenecek. 50.000 yıllık olduğu saptanan mamut yavrusu seksen santim büyüklüğünde ve