Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MEKSİKA KÖRFEZİ’NDE DOĞA’NIN ÖLÜMÜ Petrol: Daha ne bedeller ödeyeceğiz? Meksika Körfezi’ndeki BP’ye ait Deepwater Horizon adlı petrol platformundaki kazanın ardından devam eden sızıntı en büyük çevre felâketlerinden biri olarak tarihe geçiyor. Okyanusa karışan petrolün en iyi ihtimalle yüzde 20’sinin temizlenebileceğini söyleyen uzmanlara göre, çevreye zararın etkileri çok uzun sürecek. Bu felaketten çıkartılacak en önemli ders, petrol sanayicilerini çevre ve ucuz enerji ikilemi arasında bırakmamak. Öyle ki denizel petrol aramalarında öncelik çevre güvenliğine tanınmalı. Reyhan Oksay Derin deniz sondajında gelişim alanları Altın Üçgen Derin deniz kuyularının sayısı Altın Üçgen: Faaliyetteki derin deniz kuyuları A BD Başkanı Barack Obama 31 Mart tarihinde denizel (offshore) petrol ve doğal gaz aramalarının artırılmasına destek vereceklerini bildirdiği zaman çevreciler kendisini ateşle oynamakla suçlamışlardı. “Biz sana demiştik” demek için fazla beklemediler. 20 Nisan tarihinde Meksika Körfezi’ndeki Deepwater Horizon isimli petrol platformu büyük bir patlama ile sarsıldı. Patlamayla birlikte platformun üzerindeki 11 çalışan öldü ve arama faaliyetleri tamamen durdu. Ölümler yeterince trajik olmakla birlikte, 22 Nisan’da platform batmaya başlayınca yeni bir tehlike ufukta belirdi: Sızan petrol körfezin hassas doğal dengesi için korkunç bir tehdit oluşturuyordu. 24 Nisan ‘da Kıyı Koruma Polisleri günde 150 bin litreden fazla hampetrolün Körfez’e aktığını bildirdi. Birkaç gün içinde 4.700 kiloDerin Deniz Petrollerinin Geleceği metrekare büyüklüğünde bir alan petrol ile kaplandı. yıl binlerce turist bu doğa harikasını görmeye geliyor. Günde Bütün bunlar yüzlerce tür deniz kuşuna ve deniz memelisine yaklaşık 60 bin varil petrolün denize akması hem sudaki canevsahipliği yapan Körfez’in doğal dengesine yönelik büyük bir lıları hem de kıyıdaki yavrulama bölgelerini 1020 yıl olumsuz tehditti. etkileyecek. Tulane Üniversitesi Uygulamalı Çevre Sağlığı Körfez doğal çeşitliklik açısından o kadar zengin ki her Merkezi direktörü Lu Anne White: “Hampetrol, hassas üreme alanlarını mahvedebilir. Oysa biz bu bölgeleri korumak için yıllardır mücadele veriyoruz”. “YÜZEYDEKİ KİRLİLİK ÖNEMLİ DEĞİL....” “Su yüzeyindeki petrol beni kaygılandırmıyor” diye konuşan Louisiana State Universitesi’nden kimyacı Ed Overton: “Yüzeydeki petrol görünür hasarlara yol açıyor. Örneğin çok çeşitli hayvanlara evsahipliği yapan sulak alanlar petrolle kaplanır, kıyılarda erozyon, balık çiftlikleri biter, kuşlar, kaplumbağalar ölür. Bütün bunları gözlemleyebiliyoruz. Ancak göremediklerimiz beni daha fazla kaygılandırıyor. Denizin derinliklerindeki tüm denizanaları yok olursa ne olur? Bunların doğal çevrelerindeki rollerini bilmiyoruz. Tabiat ana bunları mutlaka bir nedenle oraya koymuştur.” Bilim insanları suyun derinliklerinde oksijensiz kalan mikroorganzimaların bu felaketten nasıl etileneceği konusunyabancı petrol şirketleri ile ülke çıkarlarını daha iyi kollayan ve daha sıkı müeyyideler getiren antlaşmaların yapılmasını gerekli görüyor. Çevre ile ilgili kazaları önlemek için teknik ve yasal ayrıntıların daha büyük bir titizlikle belirlenmesi gerekiyor. Ancak bu kararların yabancı şirketleri caydıracak boyutta olmaması da önemli. Yani, TPAO ile yabancı şirketler arasında kurulacak olan ilişkiler, iki tarafın haklarını koruyacak şekilde hassas bir denge üzerine kurulmalı. Türkiye’yi çevreleyen denizlerde yapılacak petrol ve gaz arama faaliyetleri, ülkemizin petrolde ve gazda dışa bağımlılığını önemli oranda azaltabilecek. Bu nedenle de bu faaliyetler hız kesmemeli. Diğer taraftan ise, şirketlerin aşırı kâr hırsı ile çevreyi geri dönülmez biçimde tahrip etmesi de erken evrede önlenmeli. Pamir, bu nedenlerle, yabancı şirketlerin önünü kesmeden; sağlıklı, duyarlı ve dengeli ilişkilerin kurulması için, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün teknik, hukuki ve mali yönden güçlendirilmesinin gerekli olduğunu düşünüyor. TPAO’nun da politik atamaların etkisinden kurtarılıp, yetişmiş insan gücünü hakça kullanabilmesi mutlaka sağlanmalı. *Necdet Pamir, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi; enerjienergy.com Genel Yayın Yönetmeni; Bilkent ve Istanbul Kültür Üniversiteleri Ögretim Görevlisi; TMMOB Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Meksika Felaketi’nden Türkiye nasıl bir ders çıkartacak? Türkiye’nin önde gelen enerji uzmanlarından Necdet Pamir’e*, Meksika Körfezi’ndeki çevre felaketinin dünya ve Türkiye için ne anlama geldiğini sorduk. Pamir, benzer bir felaketin ülkemizde de yaşanmaması için yetkililerin teknik, siyasal ve mali tedbirleri zaman geçirmeden almasının gerekli olduğunu düşünüyor. eksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısının beklenmedik bir olay olmadıkça ağustos ayına kadar süreceğini, ancak etkisinin çok uzun yıllar boyunca ve değişik boyutlarıyla hissedileceğini söyleyen Pamir, bu felaketin hem çevresel, hem de mali olmak üzere iki boyutuna dikkat çekti. Çevre açısından günde ortalama 60 bin varil petrolün denize karıştığı körfezde, hem denizel canlılar, hem de özellikle kıyıya vurduktan sonraki karadaki canlılar büyük zarar görecek. “BP’nin uğradığı maddi zarar beni ilgilendirmiyor” diyen Pamir, felaketin mali boyutunun eninde sonunda hepimizi ilgilendireceğini söylüyor: “Kaza’nın hangi etkenlerin sonucunda oluştuğuna ve kimlerin kusurlu olduğuna ilişkin hala net bir sonuç yok. Diğer taraftan Amerika’daki petrol faaliyetlerini denetimden sorumlu yapı da töhmet altında.” Pamir, bütün bu felaketin faturasının, son tahlilde yine tüketiciye çıkartılacağından emin: “Riskler arttığı için denizel (offshore) arama maliyetleri de artacak. Dolayısıyla çevreye M duyarlı bir strateji uygulamanın yaratacağı yüksek maliyetler, yatırımlarda duraksamalara yol açabilecek. Bütün bunlar da petrol fiyatlarına yansıtılacak.” TÜRKİYE NASIL ETKİLENECEK? Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün (PİGM) denizel petrol arama faaliyetleri konusundaki denetimlerini daha titiz yapması gerektiğini belirten Pamir’e göre, ne yazık ki kurum ne mali ne de teknik açıdan böyle bir yapısal organizasyona sahip değil. Eleştirilerinin kurumdaki kişileri hedef almadığını vurgulayan Pamir, kurumda off shore platformlarının işleyişine ilişkin deneyimli ve teknik detayları bilen çok fazla uzman olmadığı görüşünde: PİGM’in yıllardan beri ihmal edilen yeniden yapılanması, mutlaka bu felaketten de ders alınarak, gündeme getirilmeli. Pamir, ikinci olarak Karadeniz’de denizel arama yapan ve yapmak isteyen BP, ExxonMobil, Chevron ve Petrobras gibi CBT 1215/8 2 Temmuz 2010