17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Bu hafta konu edeceğim ‘TÜBİTAK’ antetli makaleden tahminimce, pek çok kişinin haberi var... Belki onlar da ne düşündüklerini yazarlar. İlk kadın patoloğumuz: Kamile Şevki Kamile Şevki (Mutlu) Hanım, ülkemizin hem ilk kadın patoloğu, hem de ilk kadın profesörüdür. O ayrıca ülkemiz bilim tarihinde, bir bilimsel araştırma makalesi yayınlayan ilk kadındır. Osman Bahadır [email protected] “Bilim, teknoloji ve yenilik atılımımızı sunan yeni makale!” Başlığı, TÜBİTAK’ın web sitesindeki bir sayfadan aldım; kopyalayıp internette arama yaparsanız siz de aynı sayfaya ve sözü edilen ‘yeni makaleye ulaşabilirsiniz. O sayfada makalenin şu sözlerle takdim edildiğini göreceksiniz: “Türkiye’nin harekete geçirdiği bilim, teknoloji ve yenilik atılımını bir model olarak sunan uluslararası bir makale TÜBİTAK Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Daire Başkanlığı tarafından hazırlandı.” “The Republic of Turkey’s Model of Instigating an STI Impetus” başlığını taşıyan makalenin ‘uluslararası’ olması ne anlama geliyor; bilemiyorum. Makalenin başlığı, ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin bilim, teknoloji ve yenilikte “bir atılımı” ve bu atılımı ‘körükleyen’ de bir ‘model’i olduğunu söylüyor; ama makaleyi okuduğumda ne ‘atılım’ı ne de ‘model’i kafamda bir türlü şekillendiremedim. Şu kadarını anladığımı sanıyorum: Bu atılım ve model her neyse, üç temele dayanıyormuş: ‘Vizyon 2023’ olarak bilinen Strateji Belgesi’ne, ‘TARAL’ kısa adıyla anılan ‘Türkiye Araştırma Alanı’ kavramına ve makalede Vizyon 2023 dikkate alınarak hazırlandığı ileri sürülen Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama Planı: 20052010’a... Üçüncüsünden başlayayım. http://www.tubitak.gov.tr/sid/1045/pid/468/index.htm adresinde, BTYK’nin 11. toplantısında (10 Mart 2005) kabul edilen bu planı bulabilirsiniz. Türkiye’de konuyla ilgili herkes, bu plan hazırlanırken Vizyon 2023’te öngörülen stratejinin hiçbir biçimde dikkate alınmadığını; Vizyon 2023 Strateji Belgesi’nin de, yayımlandığı tarihten (02 Kasım 2004) bu yana TÜBİTAK’ın web sitesinde rafa kaldırılmış olarak durduğunu bilir. Vizyon 2023’le anılan planı karşılaştırırsanız aralarında hiçbir ilinti olmadığını; planda tarama yaparsanız, Vizyon 2023’e herhangi bir atıfta bulunulmadığını siz de görebilirsiniz. Peki, plan neye dayanıyor? BTYK’nin 10. Toplantısı’nda (8 Eylül 2004) aldığı kararları incelerseniz, anılan Plân’ın hazırlanması kararının o toplantıda alındığını ve yine o toplantıda, bu planın “Vizyon 2023 çalışmasına dayanarak” hazırlanmasının da kararlaştırıldığını göreceksiniz. Karar şu: “TÜBİTAK’ın Vizyon 2023 çalışmasını değerlendirip, BTYK’ye üye olan kurumların görüşlerini alarak nihai hale getirdikten sonra, mart 2005’te yapılacak olan BTYK toplantısında onaya sunmasına; bunu takiben ve bu çalışmaya dayanarak 20052010 yıllarını kapsayan 5 yıllık bir Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama Plânı hazırlayıp, BTYK’ye sunmasına karar verilmiştir.” Ama aynı kararın içinde, ‘Vizyon 2023’e dayanma şartını koyan sanki aynı kurul değilmiş gibi, ‘Vizyon 2023’ bir yana bırakılarak, planın hangi“temel amaç, ilke ve hedefler gözetilerek hazırlanacağının” belirlenmiş olduğunu da göreceksiniz. Nitekim planın, ‘Vizyon 2023’e değil, bu “amaç, ilke ve hedeflere” göre hazırlandığı, yukarıda verdiğim adreste de açıkça ifade ediliyor. Denen şu: “BTYK’nin 8 Eylül 2004 tarihinde yaptığı 10. Toplantısı’nda ülkemizin bilim ve teknoloji alanındaki temel amaçları, ilkeleri ve hedefleri belirlenmiştir. Bu unsurlar hep birlikte Türkiye Bilim ve Teknoloji Stratejisi’ni oluşturmaktadır. ... Bilim ve Teknoloji Politikaları Uygulama planı ise, anılan strateji dahilinde, TARAL ekseninde 20052010 yılları arasında yapılması gereken temel eylemleri belirlemektedir.” “Bu unsurlar” nasıl oluyor da, ülkeyi öngörülen hedefe götürecek bir yol haritasını, yani izlenecek stratejiyi içermeksizin, “hep birlikte Türkiye Bilim ve Teknoloji Stratejisi’ni” oluşturuvermiştir; bunu bir yana bırakalım. Yıl 2010... Aradan beş yıl geçmiş. Bunca zaman sonra, olmayan bir bağlantıyı varmış gibi gösteren düzmece bir kurgu üzerine oturtulmuş bir makale yayımlamak niye? Amaç, her ciddi ülkenin ulusal bir bilim, teknoloji ve yenilik stratejisinin olduğu bir dünyada, rafa kaldırılmış bir stratejiyi yürürlükteymiş gibi göstererek, zevahiri kurtarmak mı? Sözü geçen ‘TARAL’ kavramı ve yapıldığı ileri sürülen ‘atılım’ konusunda da söyleyeceklerim var... K Şevki Mutlu, orijinal bilgi ve verilere dayalı olarak haamile Şevki, 1906’da İstanbul’da doğdu. 1924’te zırlanmış ilk histoloji (1955) ders kitabını da yazmışİstanbul Kız Lisesi’ni, 1930’da da İstanbul tır. Görüldüğü gibi Kamile Şevki Mutlu’nun ülkemizDarülfünunu Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl de ilk olma özelliği taşıyan eserleri, sadece kadınlar taTıp Fakültesi Patoloji Kürsüsü’ne asistan olarak atan rafından yapılan ilklerle sınırlı değildir. dı. Kamile Şevki ilk bilimsel makalesini, henüz bir tıp 19591962 yılları arasında ABD’de Pensilvanya fakültesi öğrencisiyken 1928 yılında Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak bulunan “Lenfogranülomatoz” başlığıyla Darülfünun Tıp Mutlu, birçok uluslararası bilimsel örgüt ve organizasFakültesi Mecmuası’nda yayımladı. Bir klinik araştır yonunun da üyeliğini veya yöneticiliğini yaptı. Türkiye masının sonuçlarına dayalı olan bu makale, ülkemiz Kızılay Derneği’ndeki yararlı çalışmaları nedeniyle de de bir kadın bilimci tarafından yayımlanmış ilk bilimsel derneğin onur üyeliğine seçildi ve altın madalya ile ödülaraştırma makalesidir. lendirildi. Kamile Şevki Hanım, 1933 yılında eğitim ve araş1976 yılında Ankara Tıp Fakültesi’nden yaş hadtırmalarda bulunması için Almanya’ya Berlin Tıp di nedeniyle emekli olan Prof. Dr. Kamile Şevki Fakültesi’ne gönderildi. Burada Prof. Robert Roessle’nin Mutlu, 3 Ekim 1987’de Ankara’da öldü. yönetimindeki patoloji kürsüsünde 2 yıl çalıştı. Bu sıProf. Dr. Kamile Şevki Mutlu bilimde yetkinliği çok rada böbreküstü bezindeki bazı hücönemli görmekle birlikte, bilim etiğine de relerin sitoplazmalarındaki belirli son derece yüksek bir değer veriyordu. granülleri saptamaya yarayan yeni bir Meslektaşlarıyla yaptığı bir söyleşide dimetot geliştirdi ve bu buluşunu le getirdiği “Ben kalıcı öğretim üyesi ola1934’de Virchow Arşivi’nde yayımrak eylemli doçentliğe tayin edilecek ladı. Bazı hücrelerin ayırt edilmesinde akademisyenlerde önce kişilik kalitesine kullanılan bu metoda günümüzde de değer veririm. Bu varsa bilim namusluluŞevki metodu denilmektedir. ğu da olabilir. Bilgi miktarındaki eksiklik 1935’te İstanbul’a dönerek patelafi edilebilir” şeklindeki sözleri onun bu toloji uzmanı unvanını alan Kamile yaklaşımını açık olarak göstermektedir. Şevki Hanım, böylece ülkemizin ilk Prof. Dr. Kamile Şevki Mutlu, ölükadın patoloğu olmuştur. Aynı yıl Kamile Şevki (Mutlu) münden 7 yıl sonra 1994 yılında, Ankara Numune Hastanesi’ne pa“Türkiye’nin ilk kadın patoloğu olarak toloji uzmanı olarak atanan Kamile 1945’te Ankara Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulan Tıp Şevki Hanım, burada yeni bir patoloji laboratuvarı kurFakültesi’nde HistolojiEmbriyoloji Kürsüsü’nü ve muştur. Enstitüsü’nü kurması ve geliştirmesi, bu alanda öğrenci 1945 yılında Ankara Üniversitesi içinde açılması eğitimine ek olarak Hacettepe Üniversitesi ve Ankara kararlaştırılan tıp fakültesine histoloji ve embriyoloji Üniversitesi tıp fakültelerinde histolojiembriyoloji alanprofesörü olarak atanan Kamile Şevki Mutlu, böylece larında görev yapan çok sayıda öğretim üyesini yetişülkemizin ilk kadın profesörü olmuştur. Kurucu öğretim üyesi olarak görev aldığı Ankara Tıp Fakültesi’nin tirmesi, kendi adıyla geçen ‘Şevki Metodu’ veya ‘Şevki 19 Ekim 1945 tarihinde yapılan açılış töreninde Tekniği’ni geliştirmesi” nedeniyle” TÜBİTAK Hizmet “Morfoloji Bilimlerinin Tıptaki Önemi” başlıklı ilk der Ödülü’ne layık görüldü. Yararlanılan Kaynak: si vermiştir. Bir kadın profesör olarak onun yaptığı bu Dr. N.Yasemin Oğuz Yrd.Doç.Dr.Esra Atabenli tarihi açılış dersi, gerçekte ülkemizde kadınların bilimde ve sosyal hayatımızdaki Cumhuriyetle kazanılmış ye Erdemli – Prof.Dr.Meral Tekelioğlu; “Türkiye’nin İlk ni yerlerinin tarihsel bir sembolü niteliğindedir ve bü Kadın Profesörü: Kamile Şevki Mutlu”, Sağlık Alanında Türk Kadını, Editör: Prof. Dr.Nuran Yıldırım, Novartis, yük bir değere sahiptir. Ülkemizdeki ilk elektron mikroskobu laboratuva s.8389. İstanbul, 1998. rını 1954’te Ankara Tıp Fakültesi’nde kuran Kamile BİLKENT’li iki öğretim üyesine inovasyon ödülü Ulusal Nanateknoloji Araştırma Merkezi'nde (UNAM) Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hilmi Volkan Demir ve doktora öğrencisi Sedat Nizamoğlu'nun geliştirdiği nanoteknoloji tabanlı üstün renk özellikleri sağlayan ışık teknolojisi, Avrupa Birliği'nin 21. Yüzyıl Fotonik Teknolojileri Platformu'nca (Photonics21) "En İyi Öğrenci İnovasyon Ödülü"ne layık görüldü. Dünya çapında ayarlanabilir üstün renk özellikleri ile ışık teknolojileri alanında bir ilke imza atan genç araştırmacıların çalışmasının, gelecekte yüksek enerji verimliliği sağlayan yeni nesil ışık kaynaklarının geliştirilmesinde kullanımı öngörülüyor. Çalışmalarının tasarımı, modellemesi, fabrikasyonu, deneysel karakterizasyonu ve kuramsal analizi de dahil olmak üzere tüm basamaklarının Bilkent Üniversitesi'nde geliştirildiğine işaret eden Demir, söz konusu teknoloji ile ilgili araştırma çalışmalarını 25'i aşkın uluslararası bilimsel atıf indeksli dergi makalesi olarak yayımladıklarını ve farklı patent başvuruları yaptıklarını bildirdi.Avrupa'nın en güçlü ve prestijli teknoloji platformlarından biri olan Fotonik21'in 2010 hedefi'nin "Vizyonu Gerçeğe Dönüştürmek" olduğunu ifade eden Demir, platformun yönetici kurulunda OSRAM, Philips, Carl Zeiss, Trumpf Laser, Cube Optics, Ericsson gibi Avrupa teknoloji şirketlerinin CEO ve diğer yöneticilerin yer aldığını kaydetti. CBT 1215/ 6 2 Temmuz 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle