Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
YENİ ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ürünler MicroUSB ve MiniUSB’li cep telefonlarına ilave akü Büyük ekranlı cep telefonlarının şarjları genelde tüm bir gün dayanmıyor. Telefon daha uzun süre kullanılması gerektiğinde ikinci bir akü gerekir. Primo C u b e doğrudan doğruya bir MicroUSB veya MiniUSB girişine bağlanabilen kare biçiminde küçük bir akü. Primo Cube neredeyse tüm akıllı cep telefonlarıyla uyumlu. Ancak iPhone’da USB bulunmadığı için bu telefonla kullanılamıyor. Fiyatı: 40 dolar. Bilgi için: http://www.phonesuit.com/products/PrimoBattery CubeforSmartPhones3710.html Samsung’un yeni dijital çerçevesi Samsung firması SPM100 dijital çerçevesini yeni teknolojilerle donattı. 18cm LCD ekrana sahip SDM100 fotoğraf gösterme dışında diğer çoklu medya içeriklerini de çalıyor. Çoklu medya içerikleri dahili bir müzik çalıcısıyla dinlenebiliyor. Tüm veriler 2GB’lık belleğe kaydedilebiliyor. Bellek, SDkart girişiyle büyütülebilmekte. Veri aktarımı USB girişiyle gerçekleştiriliyor. Fiyatı yaklaşık olarak 240 dolar. Bilgi için: http://www.samsunghub.com/2010/06/20/samsungclubsdigitalphotoframewithcordlessphone/ Orhan Bursalı’nın bana takılmak için söylediği sözlerden biri şudur: «Zaten bizim gazetede iki orducu var: Biri sen, diğeri de İlhan Ağabey». Hani şu son Ergenekon olaylarına insan bir baktığında İlhan Bey’in askerlerle birlikte nelerle suçlandığını görünce onun gerçekten «askerci» olduğuna inanası geliyor. Müttefikimin Ardından Amma gelgelelim ki o asker çocuğu, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde askeri yönetimlerce bir hayli hırpalanmış. Ben 12 Mart döneminde lise 1. sınıftaydım ve ilgi alanım askeri havacılıkla jeoloji arasında paylaşılmıştı. 12 Eylül’de ise doktora öğrencisiydim ve artık ilgimi tamamen jeolojiye teksif etmiş durumdaydım. Kısacası ne 12 Mart ne de 12 Eylül beni çok ilgilendirdi. Ben de herkes gibi, 13 Mart ve 13 Eylül sabahları haberi alınca derin bir «oh!» çektiğimi hatırlıyorum o kadar. Gerçekten de bu günlerde, o günlerin evvelsi günlerindeki ölümler aniden kesilmiş, emniyet sokaklara geri dönmüştü. Ancak İlhan Bey’in bu olaylara başka bir pencereden baktığı söyleniyordu. İlhan Bey «solcuydu» ve her iki müdahale de sol tehlikeye karşı gerçekleştirilmişti. Bu yüzden tevkif edilmiş, hapse atılmış, işkence görmüş amma en sonunda her suçlamadan aklanarak çıkmıştı. Ben tüm yaşamım boyu sağa ne kadar uzak kaldıysam, sola da o kadar karşı olmuşumdur. Dolayısıyla İlhan Bey ile ortak bir yönümüz olmadığı kanaatindeydim. (Bu arada o tarihlerde köşe yazıları falan okumadığımı belirtmeliyim.) Tüm bunlar 1997 sonbaharında Orhan Bursalı’nın beni Cumhuriyet Bilim Teknik’te bir köşe açmaya davet etmesiyle değişti. Önce geçmişteki önyargılarım nedeniyle itiraz ettim ama konunun nihayet bilim olması ve bu suretle halkın geniş bir kesimine ulaşma ümidi ve Orhan’ın yardım vaatleri teklifi kabul etmeme sebep oldu. Bu suretle ben de Cumhuriyet ailesine katıldım ve bu suretle İlhan Selçuk’u yakından tanımak bahtiyarlığına eriştim. İlhan Bey birkaç kere benim de katıldığım dar bir çevre içindeki yemek davetlerine misafir oldu, onu dostları Doğan Kuban, Orhan Karaveli, Coşkun Özdemir ve Orhan Bursalı’nın bulunduğu bu yemek toplantılarındaiki kere de bizim evdeizlemek bahtiyarlığına eriştim. Nadir de olsa gazetedeki odasında da bir araya geldik ve muhtelif tartışmalara katıldık. Orada da onu gözleme fırsatını yakaladım. İlhan Bey’in söylemi muhakkak «solcuydu»; sınıf, diyalektik vs. gibi benim içlerinin dolu olmadığını sandığım kelimeler sık sık ağzından çıkıyordu. Ama o konuşmalarda fark ettim ki, ben ve İlhan Bey düşünce olarak aynı cephedeyiz. Hatta bir keresinde bir ortak dostumuzun «biz Marksistiz» ifadesini derhal, «Hayır! Biz Kemalistiz» diye cevaplamasını hiç unutamıyorum. Zamanla yakından tanıdığım ve çok sevdiğim İlhan Bey’le en önemli ortak paydamız Aydınlanma felsefesiydi. İkimiz de Aydınlanma’nın başlattığı ve 19. yüzyılda doruğa çıkan «doğa bilimleri temelli toplum düzeni» fikrine içten bağlıydık. Akıl dışılık, en büyük düşmanımızdı. Fark ettim ki o da aklın muhakkak en doğruyu bulacağını iddia etmiyordu; ama doğruyu bulabilmek için akıl dışında herhangi bir kılavuzumuz olabileceğini de benim kadar kesinlikle reddediyordu. O çerçevede, kendisini iki kere hapsetmiş, ona ızdırap vermiş askeri yönetimlerle Türk ordusunu hep birbirinden ayrı tutuyor, ülkemizin askerinin tarihin muhtelif cilveleri nedeniyle milletimizin bir sınıf olarak en aydın kesimi olduğunu görüyordu. Nasıl ki bilimin yanlışları, bilimin hedefleri değildir; ama yanlışsız bilim olamaz. Yanlışsız olduğunu iddia eden dinlerin ne safsata olduğunu İlhan Bey ne kadar biliyorsa, insanın mutluluğunu postmodernist, aklı reddeden bir liberalizmde arayanların da o kadar safsata ile iştigal ettiklerini biliyordu. Bu takımın liberal değil, aklın getireceği denetimi geçemeyecek kadar boş olduğunu takdir ettiği için, onları muhalefet etmeye dahi değmeyecek bir güruh olarak görüyordu ki, burada da aynı fikirdeydik. Kendisinin doğa bilimlerine büyük bir hürmeti vardı ve pek çok kere benim yüzüme gazetedeki varlığımın kendisi için ne kadar kıymetli olduğunu söylemekten imtina etmemişti. (Orhan da «İlhan Ağabey, bunu şımartma» diye ona takılırdı.) Kullandığımız kelimeler değişik olsa bile, İlhan Bey’le aynı değer ve aynı düşünceleri savunduğumuzu kısa bir sürede anladım ve «onun gazetesinde» yazı yazıyor olmaktan hep büyük bir gurur ve mutluluk duydum. Her ikimiz için de tüm değerlerimizin tek kelimede özetlenmesi mümkündü: Atatürk! Müttefikim artık yok. Onu çok arayacağım. Beni heyecanlandıran bir yazısı nedeniyle gece evinden arayıp heyecanımı haykırırken o sakin ve sevecen sözleriyle mutluluğunu belirtmesi kulaklarımda çınlayacak. Güle güle aziz dost! Paşamızın huzuruna çıkıp raporunu verirken benden de selam söyle: Bize hediye ettiği vatan tüm parazite rağmen ayaktadır ve öyle de kalacaktır! Atla, zıpla şarj et! Kyung Guk Lee tarafından tasarlanan ERope atlama ipi biçiminde bir şarj aleti. Boş akü ipin sapına yerleştirilerek şarj ediliyor. Bunun için ip atlamak veya ipi sallamak yeterli. Şarj işlemi sapın içindeki bir mekanizmayla gerçekleşiyor. 20 dakikalık zıplama aküyü yüzde yüz doldurmak için yeterli. Fakat ERope henüz bir tasarım ürünü. Bilgi için: http://www.yankodesign.com/2010/06/18/skiptomorepower/ On beş renkli LED lamba Brando firması tarafından satışa sunulan 12 volt LED lamba daha çok dekorasyon amaçlı üretilmiş. Yeni lamba evin her köşesine yerleştirilebiliyor ve uzaktan kumanda ile on beş farklı renge göre ayarlanabilmekte. Ayrıca lambayla dört farklı ışık efekti de gerçekleştirilebiliyor. LED lamba enerjisini CR2025 pilinden alıyor. Fiyatı: 33 dolar. Bilgi için: http://gadget.brando.com/12vhomeledlampwithirremotecontrolp01408c040d001.html Her yüzeyi hoparlöre dönüştürüyor Oturduğunuz sandalye, dayandığınız buzdolabı ya da kullandığınız otomobil, iMO Resonance MP3 çalıcısıyla hoparlöre dönüşebiliyor. Küçük aletin sadece 2GB’lık belleği var ama iki boynuzlu ve iki kulaklı (ses ayarı ve d i ğ e r ayarlar için) tuhaf biçimiyle zaten normal MP3 çalıcısının yerini alamaz herhalde. Aletin en ilginç özelliği hoparlörünün bulunmaması bunun yerine, üzerinde bulunduğu her yüzeyi rezonans alanı olarak kullanıyor. MP3 çalıcı havaya kaldırıldığında neredeyse hiçbir şey duyulmuyor. Fiyatı: 46 dolar. Bilgi için: http://www.chinavasion.com/productinfo.php/pNa me/imoresonancespeakerradiomp3player/ Güneş hücreli kiremit İtalyan Tegolasolare firması güneş hücreli kiremit üretti. Kiremit 46x46cm büyüklüğünde, üzerindeki güneş hücresi ise 29x29cm’lik bir alanı kaplıyor. Yedi kiremitle bir metrekarelik bir alan kaplanıyor. Kırk metrekarelik bir alan güneşli bir günde yaklaşık olarak 3 kilovat elektrik enerjisi üretiyor. Altı kilo ağırlığında olduğu söylenen güneş hücreli kiremit bildik kiremitler gibi döşeniyor çatıya. Seramik gövde içine yerleştirilen güneş hücreleri bozulduğunda yenileriyle değiştirilebilir. Bilgi için: http://www.areaindustrie.it/web/ari/tegolasolare/static.php?p=tegolasolare1&lc=en Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1215/ 5 2 Temmuz 2010